Tefrika No MAKEDONYA İhtilal Komitesi Balkanları ölüm Bin ve a yeri haline gelirmiş olan teşkilâtın iç yüzü Yazan: Stoyan Kristof 31 omar — Eh... Bunu da yaptılar!, Bu gce saat on buçukta generali... di- yerek sözün alttarafını getirmedi ve baş parmağını “sus!, işareti olmak üzere dudaklarma götürdü. o « - O yaşlı günahkâra süel bir cena ze alayı tertip ettiler, Alayda par- lak üniformalı ibtiyar generallarla birçok Balkan savaşlarının bayrak larını taşıyan genç zabitler yürüdü Plevne ovalarının mağrur atları ta rafından çekilen toplarla makine- li tüfekler vardı. Silâhtan tecrit edilmiş Bulgaris- tanm alay muzikaları, güneşin ısıt. makta olduğu havayı matem marş larile inletti; yaya kaldırımlarını dolduran ahali general Aleksandr Protogeroffun cesedini taşıyan ta butu görmek için güneş altında kan ter içinde kaldı. Ne tuhaf bir cenaze alayı! Ma kedonyalı ihtilâlciler tarafından mezârma gönderilen bir Makedon yalı ibtilâlcinin Sofya sokakların dan böyle askeri tantane ve debde be ile geçirilmesi! Alay “KurtarıcıÇar,, cad- desinden geçiyor, çok yavaş ve müessir bir surette ilerliyor - du. Ordunun binlerce adamı, mu- vazzaf zabitler, tekaüt olmuş za. bitler, general Protogeroffun mes. Iktaşları ve ona tapanlar hep cena. ze alayında idi. Aralamda Make. donya ihtilâleileri de bulunan bin. lerce sivil de alaya katılmıştı. Ben askeri klübün balkonunda duruyordum.. Tabut kulübün önün de birkaç dakika durdu. General Protogeroffu yaşarken biç görme. miştim. Şimdi onun müm gibi ol. muş yüzüne baktım. Kara tabutun da kibar ve nazik görünüyordu Komiteci muhitlerinde ona “Da. do Angel,, yani “melek dede,, di. yorladı. Yakından tanıyanlar o- mun çok nazik bir ihtiyar olduğu. “nu söyliyorlar. Çıplak kafası, sa kin ve donmuş, sarı yuvarlak ve “iyi kesilmiş kırçıl bir sakalın süs. dediği yüzile bu ölü ne de acınacak i bit manzara idi, Ancak İvan Miha liloff onun idam hükmünü imza " etmeden evvel bu adam birçok ki. şilerin öldürülmesinden mesuldü. Cenaze alayı yavaş ve çok te .| sirli bir biçimde yürüdü, Ahali ça-| tik kaşlarile çok üzülmüş gibi du-| ruyordu. Bu Makedonya tedhişçi - leri Sofya sokaklarında Bulgar generallerini öldürerek, Bulgaris- tanm şan ve şöhretine leke sür . mek, nüfuzunu ve emniyetini teb- Yikeye atmak küstahlığmda bulun. mâlıdılar. Alaydaki insanlarm bir çoğu Makedonyalı idi. Ölü de Make - donyalı idi. Tabutu generalın ta - butunun arkasından giden ve o- nunla birlikte öldürülmüş olan şah si muhafızı da Makedonyalı idi. Bunların idam hükmünü imza et. miş olan İvan Mihailoff da Ma - kedonyahı idi, Zavallı küçük Ma - kedonya! Omuz omuza veçok sıkışık bir durumla ilerliyen ahali sıcak- tan kan ter içinde kalmıştı. Ala - yın sonu görünmek üzere idi, Fa- kat bu hiç de son değildi!. Gele . cek bir çok cenaze alaylarınm, Makedonyalılar tarafından öldü - rülen ve mezarlarma Makedonya- bar tarafından taşınacak olan Ma kedonyalı tabutlarının ancak baş- langıcı idi. İvan Mihailoff bu katil hadi : sesinin meşguliyetini kendi üstüne almaktan çekinmedi. İdam hükmü nün icrasma emir vermiş olduğu - mu açıktan açığa söyledi. Genera- ln Aleksandroffa karşı yapılan suikastta suç ortağı yiv m ve Makedonya yüksek menfa rinin, onun ölümünü xa il ğinden öklürülmüş olduğunu be - yan etti, Siyasal katillerin hepsinin ya- kın yahut uzak, adli yahut ahlâki bir sebebi olmalıdır ve Sofya «0 - kaklarında generalın cenaze ala - yını takib eden öldürülmüş bir çok Makedonyalıların naişları hep bu Makedonya yüksek (menfaatleri uğruna can veren kurbanların na- ışları idi. Makedonya her halde çok müthiş, kanlı katil bir tanrı olmalı idi; kendi çocuklarının bi- le et ve kanlarmı isteyecek kadar kana doymaz zalin bir tabiati vardı. “General öldürtmüş olan s6 - bep daha ziyade şahsi idi. Lider- ler arasında başlamış olan ihtiras lar Makedonya menfaatlerini ge- ciktiriyor, daha doğrusu tehlike - ye atıyordu. General Protogeroff” da öteki liderlerle birlikte bitmez tüken « mez entrikaları körüklüyordu. Bu adam yükü kaldırmak için arka - daşlarına yardım etmedikten baş- ka onlara engel oluyordu.,, Bu sözler Mihailoff partisinin ileri gelenlerinden birinin ağzın - dan çıkmıştır. Ancak taşınması lâzım gelen yükün ne olduğunu kimse söylemiyordu. Bu ihtiyar generalı sokak ortasında öldürüp de herkesin nefretini kazanma- maktansa, oyalamak ve idere et - mek daha iyi olmaz mıydı? Vakti gelip geçmiş olan kongre hakkındaki ilk müzakerelerde ge - neral merkez komitesindeki aza- İıktan istifa ederek Bulgaristanda alelâde bir yurttaş hayatma dön- mek üzere bulunurken Mihailof - la dış işleri komitesi arasında çı - kan yeni #htilâflar yüzündn bir - denbire fikrini değiştirmişti. Bütün mesele şurada idi: a işleri komitesinin üyeleri doğru - dan doğruya kongre işik h seçilip işlerinde müstakil mi ola- cak, yoksa Vmronun eski günle - rinde olduğu gibi mesul merkez! komitesi tarafından mı tayin edi. lecek? Mihailoff ana yasaya göc yal -l i nız merkez komitesinin kongreye karşı mesul olduğunu, bunun i için! dış işleri komitesinin merkezce| seçileceğini iddia ediyordu. i 1924 yılmda, yaşatrlabilmesi uğrunda İvan Mihailoffun bu ka- dar kan dökmüş olduğu Vmro şim, di yine iki parçaya parçalanmıştı. | Makedonya dağlarında büyük harpten sonra faaliyete geçen komite Yerli bir tek Vmro yerine şimdi a - işime er iki ari cilerin giydikleri hâsketlerin ön tarafında madeni bir levha üzerine “Ya hürriyet, ya ölüm:,, sözleri yazılıdır. ro vardı: Birisi Mihailofçular, ikin cisi de Protogeroffçular... Birinci- si Petriç bölgesinde çok sağlam bir durumla yerleşmiştir; ikincisi de Sofyada temel atmıştır, Vaziyetini yasaya uydurmak ve generalın idamını tasdik ag mek için Mihailoff idamdan iki hafta sonra bir ihtilâl köngresinin! huzuruna çıktı. Kongre beş ihtilâl bölgesinden üçünün iştirakile ku. raldu; iştirak edenler Mihailof - fun kendi mmtakası Üsküp, Serez ve Usturma idi. Açıkta kalanlar| HABER — Aksam postası, sepaği Kaliforniya otelin- de peri sesleri Arslan Turgud, otel kâtibine; — Affedersiniz, dedi, ben sizi Filip sanmıştım. Ve elini pantalonunun cebine sokarak ilâve etti: — Kapıyı kapamağa nelü. zum var? Fakat, mademki arzu ettiniz.. kapaynız! Otel kâtibi kapıyı sürmeledi.. Sinirli bir adam evhamile ya- vaş yavaş yürüyerek, yeni müşte. rinin yanına sokuldu: — Vapurda bir Kaliforniyalı tütün tacirile dost oldunuz, değil mi? — Evet... — Hah yanılmanımanz.. Sisi bana tarif etmişti. İstanbuldna ge- liyorsunuz, değil mi? Arslan Turgud, elini cebindeki tabancassnm tetiğine koyarak, hayretle cevap verdi: — Evet.. İstanbuldan geliyo - rum, — Adımız? — Arslan Turgud. — Kusura bakmayın.. Ben yan İş bir iş görmemek içim, ince ele- meği severim, sinir bu! Mamafih bu tabiatimden hiç de müşteki de ilim. Şimdiye kadar bana hava. le edilen işlerin hiçbirini yarım veya noksan yapmış değilim. Kar şımdakini biraz srkarım.. Fakat, bana tevdi edilen işi başarmadan geri dönmem!, — Rica ederim maksadmızı açıkça söyleyin! Biliyorsunuz ki uzak bir yoldan geldim.. Soyunup yikanmağa ve istirahat etmeğe ih- Selânikle Pope . Hristofun Yorgi bölgesi olan Manastırdı. Üç inti- hap dairesinin delegeleri ekseri - yet tesis ettiklerinden kongre top-| lanmaya çağırıldı. Mihailoff kendi davasmı tam; iki günde izah etti, Protogeroffun, | Aleksandroff süikastında olan iş . tirakini su götürmez bir şekilde! isbat ettikten generalm öldürül -! mesine müncer olan kavgaları an. lattı, Kongre Mihailoffu beraet İ gelen bir amaç oldu. TÜ rk Kızı Arslan Turgut ardirnb yaklaşınca, boğuk insan sesi duydu. Bir adım geriye sıçradı. | «garip sesler, biraz sonra odanın içini sarmış tiyacım var. Kaliforniyalı dos - tumdan bahsettiniz... Kendisi de! bu otele inecekti. Benden önce| çıktığı için, şimdi burada olmalı-| dır. Otel kâtibi ellerini uğuştura - rak: — İşte ben de bundan bahse - decektim.. o Beni şaşırtmayınız! dedi. Söyliyeceklerimi unutursam baştan başlamağa mecbur olu rum. O vakit canmız sıkılm!. — İtiraf edeyim ki canımı şim diden sıkmağa başladınız!, — Evet, ne diyordum? Kali - forniyalı dostunuzdan bahsedi. yordum, değil mi? Evet. evet. Ben de bunu söyliyecektim. Ken-| karetine disi ne kadar kibar bir adamdır, bilseniz! Elbette bilirsiniz.. Uzun zaman birlikte yolculuk ettiniz bir dostunuzu şüphe yok ki ben - den iyi tanırsınız!, Arslan Turgud kendi kendine: — Amma geveze bir adam... Diye söylenerek cigarasını yak- tı. - 10 SONTEŞRİN — 1935. SEN , Si NK w 52 —— w Dostunuzun çok mühim bir mış. Otele gelir gelmez, ken ki gündenberi bekliyen bir t la karşılaştı, Kaliforniyada ! nan yeğeni hasta imiş. Tref rım saat vardı.. Sizi bekliye! Özür diliyerek çıkıp gitti. Arslan Turgut bu habere | hayret etmemişti: — Olabilir, dedi, bunu * mek için kapıyı (o sürmelen lâfı bir saat uzatmağa sebe mıydı? Garip tavırlı adam kaş kaldırdı: — Rica ederim, beni ps) yınız! Ben hiç bir müşterimin ine tahammül edemem. rümde bir kere ne kimseye ret ettim, ne de kimseden ha görmedim! Sülkünet ve sade uzun yıllardanberi vazifemi yorum. Siz bana yol göste kadar istidat sahibi iseniz, runuz, otel kâtipliği vazifesi yapnız.. Ben de sizin yerini: çeyim. Ah bilseniz, böyle mü m kâtibi sözüne devam edi-| ve muhteşem bir otel odasında — e akşam size burada bir ziyafet vadetmişti, değil mi? — Evet... — İşte, ben de bunu söylemek istiyordum, dostum! Siz çok ace - leci; içi tez bir centilmene benzi- yorsunuz! Bu kadar sabırsız olan insanlar hayatta daima kaybeder. ler, Bu sözü bana küçükken ba - bam söylemişti.. Hiç unutmam. Görüyorsunuz ki, ben ayni zaman. da da hafızası çok kuvvetli bir a- damım. Evet, rica ederim sözümü kesmeyin! Ne diyordum..? Hah.. ettirerek yeniden liderliğe seçti. Şimdi Petriç bölgesini ele çe - çirmek Protogerofçular için en kı- sa bir zamanda başarılması lâzım Çünkü bu bölge kimin elinde olursa kendini Vmro diye takdim edebilirdi. Böl ge sağlam bir surette Mihailoffu destekledi, nitekim Makedonyalı muhac'rlerin ekseriyeti de onun peşini birakmadılar, (Devamı var) gibi bir zengin müşteri 4 yatmayı ne kadar çok arzu rim, Arslan Turgud güldü: — Pekâlâ.. Hemen cake' mizi değiştielim. Geliniz.. Y. şu yatağa, Ben, otel kâtibi ol razıyım. — Vazifemi o kadar ucuz — Mademki yerlerimizi d yoruz.. Ve mademki benim gin bir müşteri olduğumu di çabuk öğrenmişsiniz! Elbet vazifeye mukabil, siz de mevkiime ve paralarıma lacaksınız! Haydi, tereddüt yiniz! Otel kâtibi sol kaşını kal rak manalı bir tavırla gülüm — Bu otelde yirmi yıldır | Wik ediyorum. Doğrusu yâ, kadar tuhaf bir müşteri ile i fa karşılaşıyorum! Siz ne ! şakacı bir adamsmız! — Ben, teklifinizi çok cid lâlkki ettim. Ve size ci cevap veriyorum. Şakayı h€ man svemeom. Otel kâtibi birden sesini | Arkasını dönerek kapıya doğ | rüdü.. Sürmeyi açtı. Ve Basil müşteriyi selâmlryarak çıkıp Arslan Turgut elini cebin kardı.. Bir cıgara yaktı. — Bu ne tuhaf adam! K* niyalı dostum, yeğeninden ** almış. Beni beklemeden m“ bine gitmiş. Bunu söyler bu kadar çene yarıştımağ? ' zum var? Ars'an Turgut hayretle d larmı bükerek gardırobun Y' sokuldu., Paltosunu dolaba ** tı. Elini uzattı.. Gardrobu” sını açamadan, bir adm 5 sıçradı. Bu dane?! Gardrop" ğuk bir insan sesi yüksölmisi birden odanın içini kaplay" garip sesler Arslan Turgut küttü. e (De.am