-————0OOO Napolide Papa da Fernando tabancasını çekti ve namluyu Sırık Ahmede çevirdi. Parmağı tetikte idi- Nişan alıyordu. ef Hem de Hüsmene yaptığı gibi bu yeğit Türk akmersının da tam alnma nişan alıyordu. z Belki bir saniye sonra tetiği çe- kecekti. 'Tabancanın geniş ağzı alev ve kurşun kusacak, denizde yüzen bu selvi gibi dinç ve genç adamı bir anda öldürecekti. Sırık Ahmet bir yolun rasgele bir yerinde, ansızın bir düşmanla karşılaşmış gibiydi. Öyle ki düşmana karşı koymak için elin - de silâh yoktu. Böyle bir zaman da ne yapabilirdi? Hiç şüphesiz bir köpeğe nasıl Oona Ade yerdcı Dir taş a- kırıl: yapılırsa, Hnarak atılır, eğer kafası ; Yazanı KADiRCAN KAFLI — üyük Öyle ki bu | ru iyi bir hücum yapar ve Türkle-| rin kale önünde iyice yerleşmele- rine, metris ve tabyalar yapmala- rına engel olursa ne mutlu idi. Don Alvaro bu genç ve ateşli ; | kale kumandanma bolbol güveni- yordu. Napolide büyük bir hazırlık Vudl. Şehrin sokaklarında gidip gel- melerin, bağrışmaların, koşuşma- ların ardı kesilmiyordu. Papa da asker göndereceğini haber vermişti. Şimdiden Don Alvaroyu “hıris- tiyanlığın büyük kurtarıcısı,, diye anan yaldızlı ve şatafatlı bir mek- tup bile göndermişti. Den Aleasa, hağrında büyük İs- kenderlerin, Sezarların, Şârl Mar. bir. hazırlık asker göndereceğini haber vermişti... tellerin kalplerinin çarptığını du- mazsa boğazıma sarılarak İml'uıl"-W yuyor gibiydi. du. Sırık Ahmet sanki bir yol üstün- de veya kırdaydı. Elini suyun içine daldırdı. O kadar kendinden geçmiş ve bir Bir yüzüne e yapacağını kestircmemiş halde idi ki'suyu avuçladı. tas atar gibi Fernandonun fırlattı. O anda Fernando tabancasının tetiğini çekti. —4B — DON GARSİYA Ispanyolların Napoli Dükası o> lan — meşhur Ceneral — Don bıyıklarını burmuş. dimdik yap - Abnro, Piyale Beyin Ya k raştı. Baştan ayağa kadar zırh| nında — kara i olarak| y mıştı. Hattâ atının başı, ancak dört beş bin kişi olduğunu haber almıştı. Deniz askerlerinin de karaya çıkmasiyle bu ordunun phe birkaç misli büyüyeceğine şü yoktu. Fakat Piyale Bey bunu ya: pamazdı. Çünkü amiral Dorya © ralarda dolaşıyordu: isin filosu önünde şimdilik geri çe kilmişti amma, bir-iki gün haber alınan ihtiyat İspanyol do nanmasiyle de birleşecek, Türk: lerin üzerine yürüyecekti. Hattâ Don Alvaro, bire bin ka- tarak bu haberi büyütmüş. Saler- nonun önündeki Türk ordusunun baş kumandanıma kadar duyurma. nn kolayını da bulmuştu. Böyle- likle Piyale Beyin gemilerdeki as- keri de karaya çıkarmasına mey: dan vermiş olmıyacak, kaleye hücum eden Türk askeri en çok üç dört bin kişiyi aşmıyacaktı. Piyale Bey sahiden de böyle Yapmıştı. Don Alvaro bunu da öğrenmiş, sevinmişti. Büyük bir zafer için hazırlanı: Yordu. Hele Fernando, onun haber gön Turgut Re- e kadar her türlü eksikleri tamamlıyacak,| Miyorka adalarından yola çıktığ! ,O kadar coşkundu. » o Bir taraftan hazırlıklar görülür- ken Salerno taraflarına da bin ki- şilik bir müfreze gönderdi. Bu müfreze hem oralarda keşif | yapacak, hem de elden geldiği ka- | dar Türkdleri sağdan soldan vura rak rahatsız edecek. oyalıyacak- p t Müfreze yola çıktı ve akşama doğru Salernonun şimal tarafla - rındaki yüksek tepeleri aştı. Kumandanları Garsiya adın - da bir İspanyoldu. Gür ve kara boynu ve sırtınm bir kısmı — bile zirhir idi: Kendisinden bir fersah kadar i- leride giden pişdar kolundan bir nefer, Kapiten Ramon Vernante - sin raporunu getirdi -| — Don Garsiya bu rapru okudu: — Türkler Salernoya hücum e- diyorlar. Kale, karşı koyuyor. Sa- vaş son dereceye kadar kızışmış- | Wr. Her taraf duman, toz, silâh | '.kn*llll’îyı' dolu.. Onlardan an-| derdiği gibi kaleden dışarıya doğ- NT NO 6 vardı. cak yarım fersah uzâktayız. Emir- lerinizi bekliyorum... Don Garsiya kendi kendine: — Varol Fernando!... Don Al- yaronun emrini yaptı demek... Sa- lerno, bomboş olsa gene bir hafta- dan önce düşman eline geçmez... Diye düşündü. Sonrâ raporu getiren askere: — Vernantes olduğu yerde dur sun... Biz de geliyoruz: Ne yapıla cağını orada kestiririz. Dedi. Asker, dört nal uzaklaştı. Don Garsiya kılıcını sıyırdı, ha-| vaya kaldırdı: — Duuuur!... Emrini verdi. Sonra kocaman| atının üstünde gerilere doğru yü rüdü. Safları gözden geçirdi. Bo zuk yerlerin düzelmesini emretti Döküntü halinde geride kalanla rm bir an önce yetişmeleri için ö tekini ini reze makta ve düzenini tekrar kazan makta gecikmemişti. Fakat İs panyol âmirlerinin de bu kadar yakın oldukları için ku- laklarının düştüğünü, halden an- lıyanlar kolayca sezebilirlerdi. b aa $ Türklere | B Genç adam, kıza dedi ki: —— Bu çotuk sizin çocuğunuz - dur.. Haydi, alm bağrınıza basın.. Zavallı Samiye, sevincinden ve hayretinden bir çığlık — kopardı.. Yayrusunu, hakikaten, — deli gibi bağrına bastı.. Bu sırada, Adnan — vak'ayı anlatıyordu: — Bakımız, mesele nasıl oldu .. Yeni evlendiğim karım, geçen gün etomobil kullanırken, bir kaza ge- çirmiş., Zevce mi, can çekişir hal - | de Reşadiyeye getirdiler. Ben de oradaydım.. Doktorlar, hiç bir kur- tuluş ümidi olmadığını söyledi- ler, Zavallının — belkemiği kırıl - mış.. Kan içine akıyormuş.. Ancak yirmi dört saat daha yaşayabildi . *“Lâkin karım Deniz Hanım, öl- Bu sene benekli kumaşlar modadır. Bu robun benekleri, beyaz üstüne ma> ağır kreptir. d kolları kısa | Öyle ya, ne de olsa dört beş bin| otmak şartile truvakardır. Yakalık kü oldir. Kumaş, dalgütlı Üstüne geçen ceket de Türk askerine karşıt ancak bin ki-| rek şeklinde kesilmişlir. şi idiler. Ya birdenbire Salerno- ya yaplıkları hücumu birakırlar da onların üzerlerine çullanırlar - sa Don Alvaro zabitleri topladı ve onlara şu söylevi verdi: — Salernoda savaş var.. Orada döğüşen yeğit kardeşlerimizi, za- lim Türklerin ellerine düşmek ve öldürülmek korkusuyla — titriyen sevgili din kardeşlerimizi kurta - racağız.. Mecbur olmadıkça belli başlı bir saldırış yapacak değiliz. Fakat Salernonun düşman — eline geçmesi korkusu görülürse bütün| varlığımızla onun imdadma koşa- cağız.. İsanın aziz ruhu başları- mızın üstünde uçuyor ve bizi alkış- lhyor. Onun sevgi ve takı e lâ- yık olduğumuzu göslereceğiz. Ve- HABER AKŞAM POSTAZSI | İDARE EVİ Istanbul Ankara Caddesi Telgraf aöresi İSTANBULHABERİ| Telefon Yaze 23872 idare: 24370 ABONE ŞARTLARI Türkiye Ecnebi BSenelik 1400 Kr. 2700 Kr, 6 aylık 730 . 1680 , T ĞER NS z İLÂN TARİFESİ. YICaret ilânlarının satırı 12.80 Resmi Hânlariın 10 kuruştuür, Sakibi ve Neşriyat Müdürü: Hasan Rasim Us Basıldığı yer (VAKIT) matboası rilecek emirlere dikkat ediniz ve rapları gibi sanıyordu. hiç bir zaman emirlerimizin dışın- da iş yapmaktan, zafer ümitlerini kesmekten çekinmeyiniz. Önü - müzdeki gecenin karanlığı bu gü - zel ülkemizden çekildikten sonra büyük Ceneral — Don Alvaronun büyük ordusu da yetişecektir. Hay di herkes yerli yerine... Don Alvaro kılıcını yeniden ha- vaya kaldırdı. Salladı ve: — İlerilii!.... Kumandasını verdi. Gözünde zafer ışıkları yanıyor- du. Türkleri de Endülüsün, karak- terleri bozulan, biribirinin kuyu-| sunu kazmağa çalışan, dalavereci, eğlencelerine düşkün ve zavallı a-, Ve aldanıyordu. Atını sürdü. Ordu ileri atıldı. Hemen hemen yarısı baştan a- ir Aşkın Hikâyesi ler İ Hatice Süreyya 72 ah meden evvel bir itirafta bulundu . 'Tapınır gibi sevdiğim ve izdivacı » mızdan evvel doğan çocuk meğer bizim değilmiş.. Hakiki çocuğu - muz, — doğduğundan bir kaç gün sonra ölmüş. Onun yerine konu - lan çocuk ise, sizden çalınmış, si- zin çocuğunuzmuş. . Bu hikâyeyi dinleyenler: — Aman yarabbi. Aman ya- | rabbi.. - diye haykırıştılar. Ad - nan devam etti: — Bu çocuk, — kayınbiraderim Rauf tarafından aşırılmış. Rauf, çocuğun kime aid olduğunu bilmi- yordu.. — Karım bana oynadığı oyun - dan dolayı affetim, Fakat ebe ile kayın biraderime cezalarını ver - mek istiyordum. İkisi de kaçtılar . Karm, ölürken, ikisini de polise vermeme mi rica etti. Fakat ken- dilerinin bundan haberi yoktu.. Fena halde korkmuşlar. “Esasen karıma söz vermemiş bile olsaydım, bir rezalet çıkarmak istemezdim. Samiye: — Gayet iyi düşünüyorsunuz! . dedi. « Hem size ne kadar teşek kür edeceği mi bilemiyorum.. Ba- na, kaybettiğim bir hazineyi. inde ettiniz.. — Estağfurullah.. Fakat sizden bir ricam var.. — Buyurun.. — Her halde redetmiyeceksi - .'iı_ -" y — Etmem.. Siz bana bu iyiliği yaptıktan sonra, ben sizden ne esirgeyebilirim? . — ÜÖyleyse size bir şey itiraf e » deyim: Bu, çocuğu, kendi evlâ * dım gibi sevmekten bir türlü vaz geçemiyorum.. Zira, öyle alıştım .. O kadar benimsedim. Onun için, babalığı ben olacağım.. Tahsil ve terbiyesine ve iyi bir muhit içinde yetişmesine lâzım gelen bütün pa - rayı vereceğim.. Bittabi yanımda kalmasını istemiyorum. Sizin ya - nmızda duracak, fakat, ben onun maddi şeraitini düzelteceğim .. Samiye nası| teşekkür edeceği- ni bilmiyordu... — Çocuğum benim yanımda ka- lacak değil mi?. — Evet, evet.. O cihetten müs « terih olunuz.. Üke Bugün — Bahrinin evinde, ar- tık saadet hüküm sürmektedir. Fe- nalıklar, ortadan kalkmıştır. Fa - kat bu arada, Bahrinin — karısı da ölmüştür. İhtiyr dülger, bütün za- | manımı küçük Jale ile oyalanarak | geçiriyor.. | Bahri, pek yüksek — bir ücretle Adaanım fabrikalarına girdi.. A . deta bir müdür maaşı alıyor.. Ad- nan, arada sırda, dostlarının evine yağa kadar zırhlara bürünmüş o-| geliyor, "_"’Yi öpüyor, ena kıy - lan İspanyol atlıları tozu dumana | metli hediyeler getiriyor ve “mu- katarak kumandanlarınım ardın - dan ileriye doğru atıldılar. Salernonun görüneceği tepelere varmak için hiç değilse yarım sa- atlik bir zaman gerekti. Karakol için ileride giden Ka. piten Vernantesin atlılarından bi- ri, kayalıktan koparak bayırdan aşağı yuvarlanan kocaman bir taş hızıyla ona doğru dört na! gelme- ge başladı. (Devamı var) hitinin iyi ve zengin olması için,, avuç dolusu para döküyor.. —S 0 N— KUPON 185