Say, 13 TEMMUZ — 1935 4 İllayyer Hasan Şevki 2 Pudra, yağsız krem ve losyonları i Pp Cildin letafet ve gençliğini muhafaza eder. Her yerde arayınız. | Maliye Vekâletinden: İ — 2257 numaralı Madeni ufaklık para kanununa tevfikan Dev: let Alacaklarına 60 kuruştan alınmakta olan Beher Mecidiye gümüş| 'atının tenezzülü hasebile 54 kuruşa indirilmiş ve bu fiyat üzerin - | en kabul edilmesi için malsandı klarına tebligat yapılmıştır. 2 — Cümhuriyet Merkez Ban kasında beher On gram safi mes »| kük ve gayri meskük halis gümüşü 27 kuruşa satın alacaktır. € (1720) (4002) e Teşviki Sanayi kanunundan istifade | eden müessese sahiplerine : İktisat vekâletinden: Sanayı müesseselerine gönderilmiş olan sual varakaları muci-| bince tertip edilecek 1934 ticari senesi iş cetvellerinin beş nüsha| olarak tanzim edilmesi ve bir nüshasının vekâletimize gönderilmek | Üzere en geç 31 —7-—935 tarihine kadar postaya verilmesi, diğer dört | Düshasının ise yine ayni tarihe kadar mahallin en büyük mülkiye| 1 li (3762) Wemuruna verilmesi lüzumu ilân olunur. Deve Cemiryoları ve tana etme Umum resi lar Muhamr.en bedeli 59280 lira olan ilâç ve tıbbi malzeme 25 Tem- Muz 1935 Perşembe günü saat 15,30 da kapalı zarf usulü ile Anka -| Yada idare binasında satın almacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin 421 4 liralık muvskkat teminat ile ka - kaları, kanunun 4 üncü maddesi mucibince i- unun tayin ettiği ve 90 girmeğe kanuni manileri bulunmadığına dair beyanname ve tek - liflerini ayni gün saat 14,30 a kadar Komisyon Reisliğine vermeleri lâzımdır. Bu işe ait şartnameler 295 kuruş mukabilinde Ankara ve Hay - da e (3391) lerinde satılmaktadır. /Memuriyet arıyorum | manca, frarsızca, ingilizce, ital - İ müracaat. | Venüs Kremi HABER — Akşzın Postası GİRE, Alman lisesinden mezun al . yanca, ve usulü defteriye bihak -! kın vâkıf bir genç kız ciddi birl müesscsede bir memuriyet arıyor'İ Haber gazetesine Kâtip rumuzile| Venüs R uju: Gayet cazip renkleriyle kullanan ları hayretlere düşürür ve 24 saat du-| daklarda sabit kalır, Terkibi, esrarlı, güzellik kremleri- nin içinde en şayanı emniyet ve iti mad olanıdır. Venüs Pudrası Şık ve kibar famllyalarım rağbetini kazanan, narin ve nazik cildlileri tes hir eden yüksek evsafta eşsiz pudra” dır, Deposu: Evliya Zade Nureddin Eren Eezayi kimyeviye alât ve ıt t depo; nbul Bahçekapı, | SİNEKLER; Sıtma, tifo, tifüs Verem gibi hastalıklar ve ölüm getirir. TAHTAKURUSU; uykunuzu kaçırır. Sizi iğrendirir. HAMAM BÖCEKLERİ; yemeklerinizi. erza. kınızı, eşyanızı telvis eder. GÜVELER; halılarınızı, elbiselerinizi parçalar . Karmcalar, arılar, pire, bit, ke ne, kırkayak, örümcek, tırtıllar ve her nevi ğaçlar ve hayvanlar F ii HASTALIK Setiriyoruz akreb, çiçekler, a tüfeylâtı AYDA böcekler, üzerindeki (tekmil Kökünden öldürür Markaya dikkat ediniz Leke yapmaz. FAYDA diğer markaları nazaran iki misli kuvvetli ve yarı yarıya ucuz olup ecnebi yalanlarına fazla para vermeyiniz. Hason depo: aldanarak : İstanbul, Beyoğlu. Kutusu 30, orta 50, b luk k 112 #Aonkl Iırmadan he - #onklar, ona aldırmad. | nien zindana koştu. >. | Çingene karısı birkaç dakika baygın kaldı. Mi Sonra yavaş yavaş kendisine ge- , ! erek etrafına kanlı bir bakış fırla | tavak ayağa kalktı ; deleye sendeley kapıya doğ-| ru yürüdü.. zi | Yoksa hapis mi dilmişti? | Kapı açıktı. ta derin derin bir iki ne- bir! Konağa dönerek kin dolu bir bakış fırlattı. Sonra: ! — Daha her şey bitmedi! diye ısırıldanarak Parisin içine dalıp| kayboldu 17 — ÇİZVİTLERİN REİSİ Kont dö Monklar: Artık şüphem yok, Lantene Esnim oğlumdur! sözünü tekrarlı yarak acele zindana döndü. Şimdi bolbol, hıçkırıklarla bo-| ğularak ağlıyordu. Hemen Lantenenin üzerine atr- larak kollarından tutup: — Gel! dedi Lantene zincirlerini gösterdi. Monklar eliyle alnına vurarak: — Ne kadar deli imişim.. Oğlu- mu zincirlettim de zincirleri çı. kartmağı akıl etmedim, dedi. Karakola çıkmak, kilitlerin a -| nahtarlarını almak, atlıya atlıya SERSERİLE YATAGI aşağıya inmek Monklar için bir. kaç saniyelik bir iş oldu. O vakit kilitleri açmağa uğraş» tı. Fakat elleri titriyordu. — Dur. Dur.. kilit paslanmış. Nihaket kilitleri Lântenenin İ yardımiyle açtı. Zincirler gürültü ile yere düş. e Bu gürültüyü duyan iki zindan. cı aşağıya indiler, Monklar, bun'arı görünce han- çerini çekerek üzerlerine yürüdü. — Sizi kim çağırdı? Yeriniz den kımıldanırsanız sizi bir kö - pek gibi gebertirim. Zindancılar korkarak savuştu - lar. Monklar tekrar Lantenenin ya « nma geldi. Onun ellerini tutu: — Zavallı ellerin.. o Söyle çok işkence çektin, değil mi? i — Hayır baba.: O kadar değil! — Ya bileklerin!.. Oh, sıkılmış, e "un zinci Yes ezilmiş!.. Bu mel'un zincirler —— Artık bunlar: düşünmiyelim m ddii ,, Ah, bu sözü işitmek ne kadar tatlı biliyor musun? Yir- mi seneden fazla oldu ki bunu duy mamıştım. Sesini düşünür, durur. çeri Zavallı babacığım. — Haydi, söyle bakayım, ara «ra babanı #klma getiriyor muy- dun? Çocukluğunu hatırlıyor muy' dun? Söyle, kimbilir ne kadar yeli. Sü kapılmışsındır. SERSERİLER YATAĞI 109 duğunu gösteren hafifçe titrek bir sesle; — Demin zindancıya sordukları nız diye başlarken ne söyliyece | ğini bilemiyerek, söylemeğe cesa ret edemiyerek sustu. Lantene: — Delilik. Acaba rüya mı gö rüyorum? Bu adam benim babam ha!.. Babam! Cellâdm eline tes - lim edilecek bir halde olup olma- dığımı görmeğe gelen | babam?.. diye düşündü. Bir hıçkırık göğsünden taştı. Monklar tatlılığı, delikanlıyı titreten bir sesle: — Ağlıyor musunuz?... dedi. Ne oluyordu. Monklar, polis müdürü vazife.! sini yapmak için zindana inmişti. Bir mahkümu darağacına gönder-| meden evvel ağzımdan son itirafı| almak, suç ortaklarına dair malü- mat edinmek için gelmişti. | Fakat bu hıçkırık zihnini al tüst etti İ Anlatılmaz bir duyguya kapıla| rak tekrar: | — Zindancıya © sorduklarınızı bana da soramaz mısınz? dedi. — Size mi?.. Oh! Bunlar sorgu| değildir.. Size söyliyeceğim şeyler bir tarif,, O kadar, — Bir tarif mi? | — Evet.. Yukarda.. Bir oda,, Eski halılarla süslü güzel, büyük bir oda. Bu halılardan biri dört| Aymon kardeşleri gösterir. Bir) başkası Rolanı meşhur kıherylal ! | Oh öbür ikisini beraber gösteriyor.. Ö bür ikisi, hatırlamıyorum, Monklar mosmor kesilmiş, şa şırmış, alnı terden sslanmış oldu. ğu halde dinliyordu. Hem de yalnız kulaklariyle de- gil, gözleriyle, bakışlariyle, bütün varlığıyla dinliyordu. Bu sözleri içiyordu sanki.. Lantene devam etti; — Kolları tuhaf oymalarla siis- lü ve arkalıkları armalı siyah-a- ğaçtan yapılmış büyük koltuklar vardır. O armaları şimdi görür &ibi oluyorum.. — Sonra, Sonra,. — İki pencere.. Bunlar geniş bir bahçeye bakıyorlar.. Açık bulunu- yorlar.. Güneşin ışığı gü! kokula. riyle beraber içeriye giriyor. Çün- kü bahçede etrafına gül ağaçları dikili uzun bir yol var.. — Devam et.. Oh, deva Koltuklarda b cerenin yanına nma.. Doğru sö; Odaya girince sağdan ikinci per” cereye... Koltuğun arkasına pen. cerenin perdesi d ipek bir perd yor.. İşlemeli, oltukta bir ka. dın oturuyor, Oh, genç ve çok « Bir ressam da o- . İçeriye bir adam girdi. Genç kadının alam. dan öptü. Ya 9 kadın... O da deli. kanlıya sevgi dolu bir bakış fırlat. tr. Sonra © adam, ressamın Yap «- makta olduğu resmi gözden ge -