Son moda şem-l . - . . siye kiminmiş ? Aysel ile Gülten, şık, güzel, çitipiti bayancıktırlar. Yazın gezinti yerlerin - de ve plâjlarda dolaşırlar; sanki birer mankenmiş gibi son moda elbiselerini teşhir ederler. Bunlar arkadaş olmak - la beraber, kıskançtırlar, — biribirlerini hiç çekemezler. Aysel Floryaya giden trende — Gültenle karşılaşıp da - elinde gayet güzel bir şemsiye görünce: — Ne de güzel şemsiyen var kardeş! demekten kendini alamadı. Bunun üvw zerine Gülten: — Şemsiye benim değil Sunanın.. Karşılığını verdi. Arkadaşı çörülme- miş derecede şık şemsiye kullanan ka - dının kim olduğunu da merak etti: — Suna da kim oluyor. , Sorgusu karşısında Gülter boş dav -| randı birdenbire: | — Bilmiyorum ki, fildişi sapında ba- yan Suna yazıyor işte!, | Deyiverdi. En yaşlısı.. Bilet gişesi önünde iki kadın mü - nakaşa ediyorlardı: — Evvelâ ben geldim.. Bileti evvelâ benim almam Izım.. — Hayır! Evvel ben geldim. Münakaşa uzadıkça uzuyor, - gişenin önü gittikçe kalabalıklaşıyordu. — Gişe memuru bir sözle mescleyi halketti: — En yaşlı kimse bileti evvelâ onun alması lâzım. Kadınların ikisi de geri gişenin önü açıldı. çekildiler , üY Erkek — Beni daima seveceğine, dalma sadık kulacağına yemin et.. Kadın — Garson geliyor, — ciddi şeylerden bahsedelim. Korkunç adam Küçük Aydın, arkadaşı Gündüzle konuşuyordu. Bir aralık: —Benim babam sokaktan geçerken herkes bir tarafa kaçar.. dedi, Gün- düz sordu: — Neden? Şoför mü? — Hayır tahsildar! — Hesap meselesini gene ba bana yaptırmışsın? — Beraberce yaptık. Ben yardım etmeseydim tek başına içinden çıkamıyacaktı. meselenin — Bak anne.., Misafir amcanın - şap kası su tutmuyor.. — Kocam, beni ince ve zarif gösteren bir elbise ile görmek istediğini söyledi. Satıcı Rız — Buna biz de pek merak ediyoruz. Garsonun tavsiyesi Titiz müşteri, hiç tanımadığı lo kantaya girip — oturduktan sonra Eyilik nasıl ödenir ? Derdinden kurtulan hasta, doktoru - na teşekkür ederkeni — Doktor bana yaptığınız iyilikleri nasıl ödeyebileceğim? Diye yana yakıla söyleniyordu. Dok- tor sözü kısa keserek: — Azizim, dedi, ben çek de kabul e- garsona peşin iyi bir bahşiş verdi | - ve sordu: — Oğlum, dosdoğru söyle.. Han gi yemek daha taze.. Ne yememi tavsiye edersin? ’Gırıon, müşterinin kulağına i- ğildi: — Başka bir lokantaya gitmeni- Zi.. Zeki çocuk — Babe, gözlerin kapolı olarak im « zanı atabilir misin??. — Evet oğlum..; — O halde gözlerini kapa.. —Mektep| karnemi imzalatacağım. Tecessüs — Kız Ayşe.. Gene kapıdan dinliyor- dun ga'iba — Hayır dinlemiyordum.. Yalnız a - nahtar deliğinden baktım. A—Dol—lur — Hiç lı-;mındrz koydu ııuzr mu? » — Koyduk doktor. Amma fayda etmedi, gene harareti var.. — Eğer uslu durursan sana yepye- ni bir yüz paralık vereceğim. — Uslu durmazsamı biraz eskimiş on kuruşluk verir misin? Terzi — Peşin para ile 40 liraya.. Veresiye olursa peşin olarak 40 lira vereceksiniz, Geri kalan 10 lirayı tak» Bitle alırız. — Saatte kaç kilometre süratle gi- “diyordunuz? — Bilmem, yola çıkalı daha on da- kika oldu. | va bahşiş verdin?. .. . öpmeyin! — Muallim, sınıfta bütün talebelere hayvanları hiç bir vakit öpmemek öğü - dünü verdikten sonra: —Bunun tehlikeli olduğunu gös teren bir misal verebilir misiniz? Küçük çocuklardan — birisi avağa kalkarak: Diye sordu! — Evet, benim halam minnacık kö « peğini boyuna öperdi de.. Deyince muallim sordu: — Peki ne oldu?. “Ayni çocuk cevab verdi: — Ne olacak? Zavallı köpok öldü ! Hâcın tesiri Doktor hastayı — ziyarete gelmişti , İçeriye girmeden evvel hizmetçi kıza sordur — Verdiğim ilâcı içti mi? — İçti. — Sonra ne oldu??, İlâç fayda etti mi?. — Bilmem efendim.. Yalnız ilâcı iç tikten sonra fincanı bizim bayın sura « tına attı.. Ihtiyat Ahmed parasının üstüne titrer. Ge » çen gün ameliyat oluyordu. Bayıltıla - cağı sırada cüzdanını çıkararak parala- rını saymağa başladı. Doktor müdahale etti: — Hesabımızı. sonra görürüz di srası değil.... Ahmed cevab verdi:. * — Onun için değil. — Paralarımı ba- yılmadan evvel ne olur ne olmaz - bir şim- — Karım ameliyattan sonra çok istirap çekecek mi? — Pek çok.. Üç gün konuşmaması lâzım., Bir unutkanlık! Mahkeme o gün pek kalabalıktı. Karısını ikinci kattan aşağıya at- mış olan bir adam sorguya çe - kilmekte idi. Hâkim sordu: — Demek ki karımı ikinci kat - taki pencereden aşağıya unut - kanlık neticesinde atmış olduğu - nu iddia ediyorsun öyle mi? Suçlu , soğukkanlılıkla cevap verdi: — Evet : Biz apartımanın ze- min katında yaşıyorduk; — ikinci kata taşımmış olduğumuzu büs - bütün unutmuşum da! , Çünki.. — Otomobilini kimin çaldığını bili - yorsun da neden geri almıyorsun?. — Belki lâstikleri değiştirir diye bek. Tiyorum. - Yeni pardesü — Vestiyerdeki kadına niçin bir li - — Anne çabuk kaç, deniz taşacak, Meyvestle kız kardeşi denize giriyor- Yüzme muallimi — Bir lira daha fazla verin, yoksa başınızı yukarıya — Bana verdiği vardesüyü görmedin mi? Yepyeni.... Kadın — Babam bu köşkü yaptırdı ğı zaman ben küçücük bir çocuktum. | — Çok eski bir bina olduğu belli.,