x,'l HAZİIRAN — 19385 BABER — Akşam Postası DENiİiZ Yazın kimleri korkutur? Banyo yerine tuzlu su dökünenler — Güvercin hanyosu —İyi vücutlu denızcıler—“Yuzmeyı 9reneyım sonra denize girerim,, — — Atlas denizi * Ottasında yuzmek—Yanmak kararmak sevdaları oinnmak istemi tal yen kıza “oynasa-| » demişler... “Yerim dar!,, Kiş, Yerini genişletmişler... - de- Bu *fer de “yenim dar,, demiş.. Yüzme bilmiyen veya türlü 'ebtplenlf—n herkes önünde deni- e girmek istemiyen adamın da| Hnklriylar vüldr Kimi: — Amarn, der. Denize girip de e olacak? İcab ederse tuzlu ökünürüm. Ta deniz kenarlarına su fdip dünyanm zahmetini din lüzumu var mı ya? Denizden herhangi sebeple ka- Hnan kimselerin uydurduğu ” yol- T pek hoşuma gider, Hele Nesinin şöyle bir sebep ileri sür: bir Üğünü işitmiştim. — Ben, diyordu. Denize '“ek külfetinden bir şey anla '0tum, — İstanbuldan i iyi bir mhıegc kalksanız, oraya gidinci /t kadar, günün yarısı değilse de İyük bir parçası gidiyor. Büyük Barçası da gelirken gürültüye uğ Âyor, Elinde birkaç saat vakit Almıştır. Onun da bir parçasını Ecek ve uykuya ayırmaz mı- Xa7 'Sonunda ne olüyor. Güver” n gibi, bir çöp birikintisine ka- Anı sokup bir iki çırpmndıktan Mra işini bitiri nden mil « Bu mu deniz?! ». » yorsun., Hem de lerce mesafe ö- Yazın doktor tavsiyelileri ayrı “tulursa, denize girmekten Maların bir sebebini de ben GUt yapılarında İnsan- &r, hep bir yaradılmemıştır.. Ba- de şişkin, Azıları da bir uçak gibi hemen KXacak tiptedirler... Bunların ara- Tnda geniş ıvmııı[u ve güzel bir beline vü- bulurum. lürı lüzumsuz derece “âle göster sonra döru inco'en düz bacaklı insan | lamak ta, vücudu tam | | | | yukarıda sözü geçen fıkrayı hatır- ladınız mı? Adamın biri, herke - sin yüksek bir yenlen atlayıp atla- yıp, sonra ileri doğru su üzerinde L *niş ornuzlu ve güzel bir ada- Rösterişinden sonra beline Oğru incelen insanlar. | dıktan sonra köpüklü dudakları a- urnckleıı dtı. göze çarpar kı. plâj- larda çok defa, hem böbürlenerek aşağı yukarı dolaşanlar bunlar- | dır. Plâja gidip herkes * önünde, | hattâ denizin de başını döndüre- | rek, sularda bocalamak için mut- | laka böyle bir vücut sahibi olmak | vardır. Kumlar arasından fışkırmış gibi... O ka- dar ki, bir plâjda “ya iyi vücutlu bir insan olarak denizle güreşme- lidir,, derler... Yahut kurutulmuş balık gibi camm çerçeven içinde| takılı olduğun ipten nyrı"ııı,ırık sessizce yaşayıp gideceksin.. Sözü | ini saranlar Böyle çelik bir yay gibi... rası da belli!, * » « Cılız veya işlememiş vücutlu | kimselerin deniz kıyısında, soyu- nup güneş almaktan bile kaçın- dıkları sezilir... Gerci deniz, in- | sanda, vücuduna bakmak, ona 'e- linden geldiği kadar | ölçülü bir biçim vermek hevesini kamçıla- yan şeydir. Fakat “yüzme öğre- neyim de, ondan sonra denize gi- reyim,, kadar “vücudum gelişsin de öyle insan- çıkarmiz” düşüntesi sözü ne tuhafsa, Tarın önüne “Başkalarının gerilip gerilip suya atladığını görerek..,, de o derece aksaktır. Gün ışığı ve | —adamina göre— denizde boca- | sıhhate, gelişmeğe gölüren yoldur. ö va'Ğ Denize girince yüzememek de, “plâj eşiğinde duraklayanların , bir başka bahanesidir. — Bilmem, | gittiğine görünce, — mavi denize, ayni yerden hızla, bir de o kendi - sini bırakmış.. Bir cabalama.. Bir altüst.. Aman! gidiyor, imdad!.. Yetişip kendisini — kurtarmışlar.. | Yuttuğu tuzlu suyu kıyıda çıkar - | selâ Floryada, tehlike | miş bir sözünü hatırladım: Yüz - | tır.... Bir da- rasından: “Aman, demiş... ha mı? Tövbeler tövbesi., Yüzme denen şeyi öğrenmeden bir daha denize girmem...., Yüzmeyi de karada öğrenecek zavallı.. - ş“iğ Ben geçen gün bir münasebetle gittiğim bir büyük garajda yepye- ni bir hususi otomobil yanına düş- müşüm.. Duruşumdan çıkan mâna- dan büsbütün habersiz, bekliyor - dum, © sırada, otomobilinin taker leğindeki üç zerre tozu aldırmağa gelen gözlüklü bir zengin: Mahir bir — Otomobilinizi —alsanız da şöyle Maslağa doğru bir çıksak ... dedi. Arkadaş arıyordum.. Yalnız içim sıkılacak.. . Tıpkı bunun gibi bazı isabet- siz tekliflerin plâjlarda bana ya- pıldığinı görürüm... Saçından ve kaşlarının üstün -| den sular damlayan biri: “Girse- niz de beraber açılsak,, diye, me- bayrakla- rının ötelerine doğru elile bir işa- rette bulunur.... Ben biraz yüzme bilirim. Fakat ne yalan söyliye- yim, cesaretimi, hiç te durup du- rürken mesafeler ve dalgaların küvvetile çırpışmıdı ölçmüş de- ğilim. Yüzme bahsinin burasına ge- lince bir tanıdığımın çok bellen- Ymek için derdi ki: “Gece yarısı, zifiri karanlıkta Fırtınalı bir Ok-| yanos göbeğinde vapurun batsın | da, bak o zaman yüzme bilmen bir iş.e yarar mı?,, Yüzme fennini kullanmakta bu kadar kara düşünceli olmak — iyi midir bilmem.. Fakat durup du- rurken kazaya uğrama taklidi ya- parak gerçekten oçmağı bulmak- ta beklenilmiyen bir bahadırlık - Akşam'treni veya vapurile her halde şehre dönmelidir... . » & .Yazm, deniz hayatı cilvelerin: den biri de yanmak, kararmak olduğu görülüyor. Bakın bu meraklı bir şeydir. Birini tanırım ki yazın plâja a- yak bastığı tarihten başlıyarak, etrafındâkilere sormağa giri- $ir: — Nasıl? yanmış, — kararmış Cesaretsizler yanında türlütürlü ma haret gösterenler yüzgeç — Eh... Turuncuya doğru gi- diyorsun... Fakat biraz daha is- 'ter, Sen misin bunu söyliyen!, Er- tesi günü ilk'trenle kendini Flor- yaya atar. Kumsalım — defğize en yakın yerine, bir yüzü koyun, bir sırtüstü uzanır. Ayakta — zıplar. * Güneş almıyan — nahiyelerini de şöyle bir parça gün ışığına tuta- bilmek için elleri üzerinde dur- mağa çalışarak bir iki sendeler.. Üzerine baygınlıklar gelip kabi- nesine girse, muhakkak başını pek - çoktur.. dışarda bırakır... ne varıncaya kadar kızartır, ka- rartır, göz'eri birer meyvalı sakız halini alır. Rengi değiş ezgin yüreği biraz rahatlar gibi olmuştur. Tabiatı adeta bu adam, bu, timarhaneden kırmış gibi halile, Avuçlarınım içi- fiş- ayni büzla | göğsü açık ve saçları uçarak İs- tanbul sokaklarını — durmaksızın dolaşmağa başlar. Ben diyeyim; “Çatlayan sırtı, üzerine tuz dökülmüş bir yara gi- bi sızlıyor da, ondan koşuyor...,, Siz deyin: “Bu adam, peşinde koştuğu sağlamlık görünüşünün . son derecesini elde etmiştir. Se- oğrci, aklına dokunmuştur. Erişil- memiş saadetlerin son sığınağını arıyor....,; Ne dersek diyelim... Çok geçmeden soğuklar başla- dı mı, bu pek — gösterişli — zatı, boyun atkısını” kirpiklerine ka- dar herkesten önce kaldıran, garasının dumanından — sıcaklık umanlar arasında görüyorum si- Sizin denizle dır!? aranız nasıl- Hikmet Münir - -. günüz tekne saatte 433 kilometre Tekne, deniz tayyarelerinin mıyım ? Ş " çündedir. ve tayyare motörü ile Motürlü tekneler arasında en uzun mesafe üzerinde sür'at rekoru geçen hafta Ptalyada Venedik ile Pavi arasında yapılmış, yukarda resmini gördü- sür atle birinci gelmiştir. z suya temas eden kısmından farksız bir bi- işle mektedir.