15 HAZIRAN — 1935 Yazan: ! 3 Kadircan Katlı : Ulcayla Argun, vaktile Tugayın öldüğü büyük tarasada, elele ve omuz omuza idiler. Sabaha kadar hep böyle kaldılar. Pek uzaklarda Yyanan fakat yüreklerinin içinde imiş gibi onları ısıtan ve sevindi- ren alevlere baktılar. Sabaha karşı, uzaktaki ateşler, binlerce küçük parçalara ayrıldı, binlerce kuyruklu yıldız halinde, arkalarında kızıl bir alev ve du- man bırakarak kaleye doğru gel- meğe başladı. Geldiler ve sınırı çizen ırmağın karşı yakasında durdular. Şimdi orada kaynaşıyorlardı Birkaç atlı kan ter içinde Sorgu Çiye geldi:: Camuka başta olduğu halde| Gteşsiz ülkeden binlerce adamın, ellerinde meşaleler, sapanlar, taş- ftan baltalar ve kargılarla beri ta- rafa geçmek istediklerini söyledi. Sorguçi, Hazar Hanın odasına girdi. Onu sedirin köşesinde, başı- nt avuçlarının içine almış olduğu halde düşünürken buldu. Pııydııklınm söyledi ve: — Buyruğunuz nedir? Dedi, Hazar Han ayağa kalktı: — Hemen şimdi Kurultayı top- layınız!... Dedi, Yarım saat geçmeden, büyük salonda ve kocaman ateşin karşı- sıhda'yurdun ileri gelenleri, ku » mahdanlar ve bakanlar, töplan - mışlardı. Hazar Han tahta oturmuştu. İhtiyar Arik'a döndü: — Argun gelmiyor niçin gelmi- Yor?.. Diye sordu: Hemen gelmesi için haber sal - dılar. j Argun, annesile birlikte geldi. Babasının önüne kadar yürüdü. Ulcay, her vakitki yerine otu - Tüp oturamıyacağını bir türlü kes-| tiremiyordu. Bir kenarda, ayakta duruyordu. Hazar Han ayağa kalktı. Oğluna bakarak: —Gel!... Dedi. Onu kendi yerine oturttu. Sonra uykusuzluk ve kırgınlık fan Trraran [özlnını dınlıyııılo— - — — —— — No. 48 l — ——— Tarihi âşk v: ,Savaş romani İ re çevirdi. Kısık fakat tane tane s ve sert bir sesle şunları söyledi: — Bundan sonra, oğlum Argun Hakanlık edecektir. Size de bana da o emir verecek. Bana, baba ve dedelerime gösterilen — bağlılığı sna da gösteriniz!... Genç Haka- nınızı, ateşsiz ülkenin çocuğu olan karım yetiştirdi ve ona bir inkılâp yaptırdı. Biz, ateşsiz ülkeyi yüz - ierce yıl dilediğimiz gibi mahküm ettik. Fakat en sonra o bizi içimiz- den vurdu. Bütün gece düşündüm ve oğluma hak vermekten başka çıkar yol göremedim. O, sizi daha büyük bir rahat ve saadete götü - receğini söyliyor. Buna en çok manmıyan bendim. Fakat şimdi, inanıyorum. Ağır ağır aşağıya indi. O, Hiçbir güce eğilmiyen başı- nı, oğlunun önünde eğdi. Herkes onun gibi yaptı. Sonra doğruldular. Kılıçlar kınlarından çıktı. Hava ya kalktı. Demir kafeslerin ardın- da alevler çatırdıyordu. Yüzlerce kılıcın parıltısı yarı karanlık salo- nu biraz daha aydınlatıyordu. — Yaşasın, genç hakanımız! Yaşasın!, . Argun ayağa kalktı: — Yurtdaşlarım! Tugay han ile ondan sonraki dedelerim yanlış bir düşünceye saplanıp kalmışlar!. Bu düşünce bir korkudan doğuyor - Ju Kimden korkuyoruz? Ateşsiz ülkenin suçsuz ve zavallı insanla - rından mı?. Biz ve onlar, hepimiz bir kaynağın çocuklarıyız.. Soydan soya daha çok kökeleşerk babama kadar miras kalan yanlış düşünce- yi yıkıyoruz.. Fakat babamın suçu var mı?. Yoktur.. — O, ne yapsın? Herkes gördüğünü — ve duy- duğunu yapar.. Ona doğruyu gös - ( teren olmadı.. Fakat beni Ukay, büyüttü.. Ulcay, ateşsiz. ülkenin uğrunda ölen Tugayın kızıdır.. Ba- basaını öldüren bir adamla, onun can düşmanı ile evlendi. Buna yal- nız bir şey için katlandı: — Ateşsiz ülkeye ateşi bağışlamak ve ayrılı - ğı ortadan kaldırmak — için., Eğer siz de onun elinde büyümüş olsay- dınız, benden başka türlü yapacak değildiniz.. .."’î de gördüğünüz alet, denize (rdirilen en son sislem bir dalgıç 'ir. Kocaman ellerile bir deniz canavarından farksız değil mi?| muhtelif noktalarında telsiz tel - Ü | kin burnunda şimdi | yetinin iki üyesi, Norveçli Tessem HABER — Akşam Postası Şimal kutbu |Medenı dünyaya bağlandı! Kutup denizlerinin uçsuz bu - caksızlığı içinde ceviz. — kabuğu kadar küçücük bir nokta gibi kay bolmuş Dikson adasında — şimdi dünyanın en kuvvetli — telsiz tel- graf istasyonunun kos kocaman direği, ilim ve fennin kibrü gu - ruruna bir timsal gibi yükselmektedir. Adada bir de mezar vardır ki içinde büyük Amundsenin yol ar- kadaşlarından Norveçli Tesssm in cesedi gömülüdür. Bu mezar, kutup facialarından birini hatırlatır. 1919 - sonbaba - rında Amundsen istikşaf heyatini taşımakta olan Mod vapuru ko caman buz kütleleri — yüzünden Çelinskin burnu — civarında dur mağa mecbur olmuştu. Bu duruş çok uzun — sürecek, sonra da gayet yavaş ilerlenebi- Jecekti. Amundsen ise çok ehem miyeti haiz bir takmı ilmi mal- zeme toplamıştı. Bunları biran evvel Oslaya yetiştirebilmek için, istikşaf he- ile Knudsen, yaya olarak Dikson adasına doğru yola çıktılar. Oraya varamadılar. Kend!le - rinden bir daha hiç bir — şey du- yulmadı. İki yıl sonra, 10 ağustos 1921 de bir Sovyet araştırma he- yetinin şefi Bugitçef, — Sterligov burnu civarında metrük bir hari- ta ve Primetury burnu — yakınla- rında da yakılmış odun parçaları, üstlerinde yabancı etiketler clan konserve kutuları, bir adam iske- letinin yarı gömülmüş kemikleri ve bir kafa tası bulmuştu. Acaba bunlar Knudsen, yahut Tessemin artakalan — hatıraları | mıydı? Esrar — düğümü bir türlü çözülemedi. Ancak 1922 yılında gene Rus kâşifleri, Dikson ada-| sının kıtaya bakan kıyısında azık- İr bir takım eşya bulmakla mese- leyi hallettiler. Bir kaya kovuğunda, üstünde hâlâ elbiselerinin parçaları bulu- nan bir adam iskeleti görüldü. Burada içine Tessem adı hâk- | kedilmiş bir altın saatla birlikte Amundsenin malzemesinden bir kaç parça — bulundu. — Tessenin Dikson adasına varması için an- cak dört kilometrelik bir yol kal- mıştı. Ölmeden evvel, amacına bu kadar yaklaşmış olduğunu hiç te bilmiyerek, zavallı adam yer- 'ere yuvarlanmıştı. İki Norveçli kâşifin son yolcu- tuklarına çıkmış oldukları Çelins- Sovyetlerin kuvvetli bir telsiz istasyonu var - dır. Ümitsizlikle haritayı yerlere atmış oldukları Streligov burnun- da da bir telsiz telgraf — pos'ası işlemektedir. Bugün olsaydı 6 iki Norveçli kâşif kendileri gibi adamların iz- lerini görmeksizin sonsuz buz çöl lerinde dolaşmazlardı Çünkü Piassinanin ağzında bugün koca- man bir köy — bulunmaktadır ve Dikson adasına kadar uzanan yol hoyunca da kışı geçirmek için bir sok kamplar kurulmuştur. Ancak bütün bu mucizeler hemen yapı - | lwermiş olan işler değildir. 'Tam on beş yıl bu bölgenin | | dim dik | | vapur, telsiz telgraf oD Dikson adas telsiz graf postaları kurulmuştur. Yal- nız bunlar kendi aralarında konu şabiliyardu. Neşir alanları (saha- ları) mahduttu. — İşi tamamla- mak için kuvvetli bir merkez 'sur- mak gerekti, Burası hem istasyon lar arasında muhabereyi temin e- decek, hem de Moskova ile doğ- rudan doğruya konuşabilecekti, İş te bu merkez geçen yılın sonları- na doğru Dikson adasında kuru- labildi. 14 ağustos 1934 te bir Sovyet yvapuru yenilmez zorlukları v - nerek rihayet Dikson adasına var-| mış ve büyük koya girmiştir. Bu istasyonunu kurmak için lâzım olan malzeme ile makineleri getirmişti. 23 ağustos gecesi — müthiş bir fırtına patlak verdi. Gece yarısın- dan sonra — korkunç bir çatırdı işitildi. Gemi dalgaların arasında batmağa başladı. Telsiz — telgraf merkezinin bütün — malzeme ve makineleri denizin dibini boyla - dı. Bütün zahmet ve meşakkatleri- ne dayanarak buzlu denizleri aş- mış ve buraya kadar gelmiş olan adamlar, tam muvaffakıyete eri- şecekleri dakikalarda her işin bir- denbire mahvoluvermesine seyirci kalamazlardı. Geminin kaptanı da dahil olduğu halde bütün tayfa- ları paçaları sıvadılar. Derinlere — dalgıçlar indirildi. Altı gün hiç soluk — almaksızın çalışıldı. Bu buz sahrelarımda ilik- lerine kadar ıslanmış — oldukları halde hiç durmadan çavala İılar| ve nihayet bütün sandıklar kara- ya çıkarıldı. Bütün eşya tuzlu seda ıslanmış- tı. Sandıkların karaya çıkarılma- sile her iş olup bitmemişti. Şimdi de makineleri paslanmaktan ko - rumak lâzım geliyordu. Sandıklar açıldı. En küçük şivi sine varıncaya kadar her şey baş tan başa — söküldü ve bağlandı. Yağlanma işi bir kaç defa tekrar- landı ve nihayet 24 t irincikânun- da çalışma saati geldi çattı. Rad- vo spikerinin sesi işttildi — Albo, alo! Burası Dikson ada- sı, kutup mıntakası radyo merke- zi. Dalga uzunluğu 1450 metre! Şimdi bu isatsyon — muntazam ve normal bir surette — çalışınak- ovyetler, onbeş yıl tabiatla boğuştuktan sonra kutup mıntakasına bir telsiz ıstasyonu kurdular ererece BAR a ında kurulan istasyonu tadır. Kutbun bütün adalarınmdan, burunlarından, kışlık kamplar.n - dan haberler Dikson adasına gel- | mekte buranın istasyonu da der- hal Moskova Novosibrik ve Ar - khangelsk ile muhabereye - giriş- mektedir. Her akşam Dikson hava rasat merkezi istasyonu, kutbun bütün noktalarındaki hava değişmele - rinden haberdar olmaktadır. Bundan iyisi de var: Muhtelif istikşaf heyetlerinin üyeleri, kışlık kamplarda bulunanlar, üzaklar « da Rusya içinde kalmış akraba ve dostlarile her gün telsiz vası - tasile konuşabilmektedirler. Dikson istasyonunda bir de rad- yo feneri vardır ki bunun vanta- sile buz kıran gemilere ve tayya- relere işaret verilebilmektedir. Ihsan Yavuz Şık giyinen- lerin terzisi Her âyın modelini orada bulabilirsiniz ISTANBUL Yenipostahane karşısında Foto Nur yanında Letafet hanında YENA ANADOLU Kütüphanesi Kadıköy - Altıyolağzı Dün ve Yarın Külliyatı Vakıt Neşriyatı nın satış yeridir. W İRFAN EMİN Kösemihaloğlu Sirkecide Istasyon karşısında Sirkeci Palâs hanında 5 — © numaralara taşınmıştır.