— Ya düşman bizim gerimizde İyi savaşır ve dönüş yolumuzu İçe - serşe?, Bunu sadrazam sormuştu.. Ak- lınca büyük bir korkuyu açığa vur- Imuş, padişahta gözünü açmış bu - lunuyaordu. Başka biri de şunu sordu: — Bu sırada senne yapacaksın? — Ben ne yapacağımı bilirim .. Benim vazifem düşmanın gerileri - Bi vurmak, onu asıl ordu ile kendi arama sıkıştırarak ezmektir.. Başka biri söze atıldı: — Bu, korkulu bir manevradır. Padişah: — Evet!., Karkulu bir manevra- dır, değil mi Bali?, — Eğer bizim yerimize Macar Ordusu bunu yapmağa kalkışsay - dr, sahiden korkulu — idi. Fakat Türk ordusu onlara — benzemez . — Bundan yüz kat daha korkulu ve zoç olanlarını bile başarır.. Zaten Büiedü t lirebanın arkcna Al « * —hdı;ım iı;î bir an önce bitir - mek bana kalır., Ben de akmcıla - zımla bir iki saatin içinde bu işin altından kalkarım.. Bütün düşün - selerim düşmanı krallariyle be - Taber Balaton gölü yanmdaki ba - taklıklara sürmek, bir daha çıkmı - Yacak şekilde orada saplamak ve tır.. — Ondan sopra, değil .lldîn, Viyanaya, Almanya içleri - e kadar yolumuz açıktır. Manev- Ta güç göründüğü kadar kolay ve | © nisbetle verimlidir. Padişah bu büyük akıncı ve sax Vaş dâhisini dikkatle dinlemişti .. sesinde en güzel çelikten ya- Pılmış bir çelik keskinliği vardı .. Sultan Süleyman ayağa kalktı .. ı Bütün kumandanlar da kalktı - lâr... ,Padişah Bali Beye doğru ilexle - di. Onun omuzuna eliyle vurdu: — Âferin.. Çok güzel... Bunu "Ölcı(ıı. Göreyim seni yiğit Ba - İit Dediğin gibi bu işte en büyük ife gene sana düşüyor. — Bana her zaman olduğu gibi Süvenebilirsin padişahım.. Akın - her biri birer kasırga ola- vedüşmanın — başıma yıldırım "İĞ'ruılıtı'.. — Biliyorum.... , umandan ve vezirlere döndü: — Bali beyin dediklerini duy - hk Bu, kestirme yoldur. Ona L.hl':;dını Onun düşündüklerini bu geceden yapmalı? Gü - Mtile beraber hazır bulun acağız. ’.'“rlır savaşa pek hevesli görü- h:“ hal hoşuma kıl'idiyğr. *ek ki hücuma geçecekler. E - t“llımı geçmezlerse cenahlar- " h #öyle bir iki gösteriş yapar, kış Yazan: KADiRCAN KAFLI Türk ordusu bundan yüz kat daha korkulu ve zor olanları bile başarır gelen bir Türk bir topuz vuruşile düşmanı yere seriyordu. Baltalar, palalar, — kılıç, topuz, mızrak ve hançerler, alabildiklerine işliyor- Herlkes;yerinl ve:vazifesini öğ.- | rendi. Geç vakit dağıldılar. dalğiğn Atın karnında?... Ertesi gün güneşle beraber her iki taraf da savaşa hazır bulunuyor * lardı. Yüz bin kişilk Macar ordusu - ! nun zırhları güneşin parlak ışıkla- rında biver ayna gibi parlıyor, göz- | leri kamaştırıyordu. İri boylu, kuv- | vetli atlara binmiş olan uzun mız- | raklı Macar atlıları hücum için sa- bırsızlık gösteriyorlardı. Hepsinin ortasında kral Lüyoş ile maiyeti görünüyordu. — Yalm kılıçlar, en küçük kımıldanışlarda da şimşeği andıran akisler yapı- yordu. Asılzadelerin atları bile baştan başa zırh içinde idi. Başlarındaki tüylerden ve bazılarında atlarınm sırtlarına atılan atlas. — örtülerle çeşit çeşit —ve renk vtenk bayraklar - dan bunları kolayca ayırmak mümkün oluyordu. Uzaktan uğaza boru ve tram- pet sesleri duyuluyor, bunlara pa- dişahın çadır: önünde — çalınan mehter takımının da bir uğultuya benziyen nağmeleri — karışıyor - du. Çok geçmeden düşmanım mer- kezi hücuma geçti. Kocaman Macar kadanalarının dört nal koşmasile yerler sarsılır gibi olmuştu. Başta kral Lüyoş ol- duğu halde en seçme askerlerden mürekkep yirmi otuz bin - kişilik merkez kuvveti, korkunç va bü - yük bir silindir gibi Türk ordusu. nun merkezine gene saldırmıştı . Bu sırada düşmanın cenahları da hücuma geçmişlerdi. Fakat bunlar en öne dizilmiş olan Türk toplarının — gölgeleri önünde sarsıldılar. Fakat geri çe- ilemiyorlardı. Yeniden saldırdı- lar, ÜrkT ordusunun cenahları mer- keze doğru ve kıskaç gibi yavaş yavaş ilerliyordu. Toz, duman, gürültü birbirina karışmış, ortalık mahşer — yerini andırmıştı. Kral Lâyoşun merkez kuvveti zafer müjdeliyen seslerle 'Türk ordusunun merkezinden içe- ri girdi. Fakat ayni zamanda Türk ordusunun cenahları kapanmış, düşmam ortasma almıştı. Kral Lâyoş, çılgın gibi dövüşü- yordu. Surada, yalın kılıç bir yeniçeri, zerhlr bir düşman atlısını baca - ğından çekerek — yere düşürüyor, kılıcını zırhların ek yerlerinden boğazına dayıyordu. Ötede bir sipahi, bir düşman | asilzadesile çarpışarak arkadan HABER — Akşam Postası No, 19 du. Her saniye re yuvarlanıyordu. Bu korkunç kargaşalığın içinde zavallı kral Lâyoş, ne yapacağını şaşırmıştı. aFkat işte çok geç - meden onun cenabları düşmanı sarsacak, kuşatacak, iki ateş ara - sında kalan Türk ordusu mahvo- lacaktı . O bilmiyordu ki Macar ordu - sunun cenahları ondan daha fena | bir halde idi. Çünkü savaşın tam kızışacağı sırada Macarların geri- sinden birtoz — bulutu kalkmış- Hayalinde bir takım, manzara - lar canlanıyordu.. Bu yollardan, annesi, vaktiyle, onu elinden tutup siyanet ederek yürütmüştü.. Son » ra büyümüş, çantası omuzunda mektebe gidip gelmeğe başlamış - tı. Nibayet, mürebbiyeliği... Niha - yet buradan ayrılması .. Buradan son ayrılışında nasıl bir şahsiyetti, şimdi nasıl olmuştu.. Genç kız.. Ve Genç anne.... Biy kişi., i kişisk.. Ah, o zamanlar, ne cahildi ... bir kaç kişi ye-| Saadeti, ne kolay ulaşılır bir şey sanıyordu. Ne gençti.. Ruhan, be- denen ne gençti.. — Ne yıpranma - mıştı. . BİSi Birdenbire silkindi: d — Haydi,. Böyle düşüncelerle vakit geçirmenin mânası yok.. Ce - Ssarct... Kendi sokağına- girdi., Fakat, birdenbire olduğu yerde çivilendi,. İşte, annesiyle babası - nan işgal ettiği kattaki pencereleri görüyordu.. Babası eve dönmüş, olacaktı ... Zira, yemek odasında ışık vardı ... tı. Sanra bu bulutun içinden Ma- Perdelerin üzerine akseden ziya - ce bilekli, dolgun sağrılı, dinç ve! yardan, içeride yürümeler olduğu hızlı Türk atlarma binen Türk >-| anlaşılıyordu Kaşlarını çattı.. Bütün ıin'îıluî— Bali Beyin fırkası en beklenmi-| ni atılmağa hazır oklar gibi ger - yen bir geçitten onların gerilerini çevirmiş, başsız kalan Macar or- / dusümu geciden. ve can- evinden Şimdi iki ateş arasında kalan Macar cenahları da çılgına dön- müştü. — Şaşkın bir halde, öle - siye dövüşüyoralrdı. Geriye gitmek , Budin kalesi. ne çekilmek için yol — arıyanlar, bütün yollarda Türk akmcılarile karşılaşıyorlar, kılıçtan geçiyor . Tardı., Bu sefer başka bir delik arı - yorlar, gene Türk akımcıları al - tında büsbütün eriyorlardı. Kurt Ali o gün bu akıncıların arasında hiç durmadan — kılıç sallamış her sallayışta bir düş - man kellesini uçurmuştu. Kral Lâyoş — bunları da gör - dü. O zaman: — Eyvah.. Bittik!.. Diye haykırdı. Kısıldığı kapandan kurtulmak için deli gibi sağa sola saldırdı. Lâkin ne fayda?. İş işten geçmişti . O kadar çılgın bir hale gel - mişti ki kendisini, en son kalan adamlarile beraber Balaton gölü kıyılarındaki bataklığa attı. Bura: dan giderek ordusunu kurtarma - sa bile hiç olmazsa canını kurta- rabilirdi. Fakat kurtaramadı. En seçme askerlerden ve kumandanların - dan mürekkep — yirmi otuz bin kişi ile bataklıklara saplandı, kı- hçtan geçti. Macar cenahları da Mohaç ©- vasında erimişti. Güneş batmadan | önce her yer ölüler ve yaralılar la dolmuştu. Tek tük kurtulabi - Tenler, bata çıka kaçıyorlardı. — | Güneş sabahtan daha parlak - u KDevyamı var) di. Sokağı geçti.. . Evin etrafında kimse yoktu. E- *in kanıcısı. sünhesiz. yemek ve - Hiç kimse tarafından görülme - diği için memnun olarak, hızlı hız- k yürüdü., Oh, ne âlâ! dedikodu - lara hedef olmıyacaktı.. Bari şim- dilik bundan kurtulacaktı.. Evin içinde, kendi dairelerine doğru ilerledi.. . Babası, gene dalgınlık yapmıştı. Anahtarı kilidin üzerine unutmus- tur. Bu, ötedenberi âdetiydi., An - nesi, ne kadar çıkışırdı., Ancak ya- tacakları zaman kapıyı kilidlemek akıllarına gelirdi.. O zaman anah- tarı kapının öte tarafında bulur - lardı.. Samiye, dış koridorda durdu ... Kulağını içeri verdi., Dinledi.. İlk işittiği şey, kendi yüreğinin çarpmasıydı.. . Bir Aşkın Hikâyesi ““Nakledeni No, | Hatice 28 İ İrergeresaakacan MA KA NAKANMEDSARAREKAE baa e — Ben çorbaya bakryorum.. Sen de kapıya gidip baksan ne olur?. Kadın, kocasının teprenmediği - ni görünce sinirlendi.. — Haydi., Şu gazeteni bir yere | bırak. . | — Samiye, bir kâğıt hışırtısı işitti. — Böyle homurdanma, karıcı - ğam... Peki,, söylediğin olsun.. Bir iskemle yerinden oynadı. Samiye bitmez tükenmez gibi görünen bir kaç saniye geçti.. Zavallıcık, sırtını duvara daya - dı. Betbeniz soluk bekledi.. Göz - lerini kapıya dikmişti. Kapı, açıldı.. Sarı bir ışık, ka - ranlık koridorda süzüldü.. Genç kadının üzerine aktı. Bunun üzerine, Samiyenin du- daklarından anlaşılmaz bazı keli- meler döküldü.. Bu, âdeta bir inilti, bir yalvarış, bir dua idi. Bir çığlık..., Bu çığlığı, babası koparmıştı « Samiye, bunun üzerine kendiniz topladı... Bir kaç adırm ötede, babası, ona hayretle bakıyordu.. Doğrusu, kı - zını burada bulabileceğini hiç dü- şünmemişti., Baba, içeriye, karısına döndü: — Doğru, hanım, doğru.. Hak « kınvarmış... Burada, sahi biri var, Hem de kim, kim, bilsen... Kız, yerinden oynamıyardu .. — Boynuna atılmıyordu:- -- f Bu, fevkalâde, haytâtihi mucib oldu..,. — Samiye, Samiye... Başını önüne eğen kızının kı - mıldamaması onu hayrete düşür - müştü. Onu tutmak, kendine çekmek, | bağrıma basmak için elini uzatı - yordu. . Fakat, tam o esnada, — kızımın kucağımdaki kundak gözüne çarp - tuz —A..., diye haykırdı. Tam bu esnada, kapıda, anne de görünmüştü. Elinde ekmek tabağı yardı... Fakat, sözünü bitiremedi.. Kızının — kucağındaki kundaklı " oluyorsun, yayrum.. Gel - İçeriden hic bir ses gelmiyordu. | “OSUĞu o da görmüştü. Genç anne, anahtarı çevirdi .. Kendi kendine şöyle bir dua et- tiz — ÂAÂman yarabbi.. Sen beni fe - na mevkide brrakma... . Ve içinden gelen bir hamle ile anahtarı çevirdi. Eve girdi.. . Şimdâınılt,öuvekınnhkuyi fadaydı.. Mihanikâ — birhareketle durdu. Ansızın, annesinin sesi kulağına çalındı: — Efendi.. Kapıyı açtılar gali - ba.. Bir ses işitmedin mi?. — Ayakta uyuyorsun, hanım.... Rüya gördüğün anlaşılıyor. — Yok vallahi... . , — Haydi canım, sen de.. — Çocuk mu? Bu ne?.. - diye kekeledi... - Bu çocuk ne ?, Baha, kendine geliyordu. Büyük bir şey olduğunu anlıyor gibiydi. , (Devamı var) ABER AK m Postası IDARE EVİ ISTANBUL ANKARA CADDESI Türkiye Ecnebi|; #Senelik 1400 Kr. 2700 Kr, 6 aylık 730 , 1450 , $ i:l aylık 400 , 800 ,, 1 aylık 10 , 300 . iLÂN TARIFES! Ticaret ilalarının satırı 17,50 lnııılllıhıl.lmı—lıı.ı Sahibi ve Neşriyat Müdürü: HASAN RASİM US Basıldığı yort — CVARKIT) Matbansı