HABER — Akşam Postasr n — - - —— ——— EVET DOĞRUDUR! BUZ'A v A Soğutma dolabına sahip olursunuz © Senenin en mütekâmil soğutma dolabı, © Tamamile otomatik, © Istenilen soğuk dereceyi daima muhafaza eder. © Elektrik sarfiyatı üzerinde 0/075 tenzilât. Ku YENİ ÇIKTI B gt MUUye f O1 DAT LN V AAA ”mımmmııımııunımı Alıfranpa ve alaturka i | YEMEK ve TATLI KiTAB! Cui 125 ciltsiz 100 F kuruş TEMli Inkılâb Kitabevi Iinhisaı-laı— U. Müdürlüğünden:| i Idaremizin Cibali fabrikası ahçılığı 18 — 5 — 935 tarihine lenduf eden Cumartesi günü saat 14 de pazarlrkla talibine ihale e- dileceğinden isteyenlerin 300 lira teminat parasıyle birlikte Cibalide bu kitabda bula.caksınız Hergün pişecek yemeklerin ve tatliların listesini ve yapıuış.arın Satış yeri; İstanbul Ankara caddesi No 15? İ Nureddin ve şeriki, Ankara Satış yerleri: A. Vetter, İzmir Sahibinin sesi Merkezi, Beyoğlu, Galatasaray Levazım ve mübayaat şubesindeki Alrm Komisyonuna ıııüııoııf-i ları. (2345) Bu evde Maladr isminde bir kadın oturuyordu. Bu, yaşt belirsiz, yüzü çopur, göz- Jerinin etrafı kırmızı, bir takkenin al- tında gizlediği kafası kel, boyu kısa, parmakları uzun — ve iğri hülâsa iğ- renç görünüşlü bir kadındı, Evi üç katlı idi. Kapıdan girince, nihayetinde yuka:» rı katlara çıkan dar bir merdivenin bulunduğu bir sofa vardı. Bu sofanın sol tarafında, ortaya yakın yerde bu- Tunan bir kapu, bir içki salonuna açı: hryordu. Burası âdelta bir meyhane i- di. r Orada, hizmetçi kızlar müşterilere | içki dağıtıyorlardı. Hemen çıplak de- nilecek bir halde bulunan bu kızlar, sarhoşların kucağına teklifsizce otu- ruyaorlar, ve kollarını boyunlarına do- İryarak sundukları şaraptan daha İ mestedici sözler söylüyorlardı. İ Ara sıra müşterilerden biri bu kız- İ Jardan birile ortadan kayboluyordu. İşte Maladrin evi böyle bir yerdi. Ve Madlen Ferron - böyle bir evin kapısını çalıyordu. &- 5A Vakit geç olmakla beraber salonda on on iki kadar sarhoş — vardı. Bir kumu fahişelerle kaba kaba şakalaşı- iyorlardı. Üç dört tanesi tahta kanape- Terin üstünde sızmışlardı. Bir tanesi ise yere yuvarlanmıştı. Rahat içki içilmek için kılıçlar çı- karılarak masaların üzerine atılmıştı. Şarkı söylemek yasaktı. Yüksek sesle gülünüyor, sarhoşcasına kahkahalar sayrulüyordu. Camlar kalın — olduğu için bunlar dışardan işitilmiyordu. Yalnız bir kişi sarhaş olmamıştı. Otuz yaşlarında kadar görünen bu adamın yüzü kederli ve gözleri dal- 4 — RAGASTANIN OGLU — göğsü çıplak çok kısa eteklikli bir ka- dına: — Mezanj! Hâlâ istemiyor musun? diye seslendi. j Mezanj cevap verdi: — Teşekkür ederim Mösyö Jan Pi- yetr! Fena bir ölümle ölmek istemem ! — Genç adam başını önüne eğerek hiddetle yumruklarını sıktı, Her kadından bir öpücük isteyerek kollarını uzatıyordu. Hepsi de ona ayni cevabı. veriyor: lardı. M G d Madlen Ferronun kapıyı çaldığını söylemiştik, Ayni zamanda kukületesini başına zeçirerek yüzünü örttü. İçeriden, her zaman kapıda — bekli- yen uşak kılıklı bir adam kapının üs- tündeki küçük kapağı açarak geceya- rısı gelenin bir kadım olduğunu görün- ce şaşırdı: — Bir kadın ha! Buraya bir kadın gelsin! Çok tuhaf! Kimbilir, belki de sermaye olmak istiyen bir kadındır. Diye mırıldandı! Kapıyı açacağına üst kata çıktı. Fısıltılar, dolaşmalar oldu. Birkaç dakika sonra Maladr gözü- nü kapının deliğine dayadı. Bir saniye kadar tereddüt etti. Sonra kapıyı açtı. Madlen Ferron içeriye girdi; — Maladr sizsiniz değil mi? — Evet., Siz kimsiniz? .. —Bunu yalnız kaldığımız zaman size söylerim, — Geliniz! Bir dakika sonra Madlen fena görü nüşlü bir yatak odasında bulunuyor — RAGASTANIN OGLU — 81 zum yok, Mesih müdafaa edilmesini istiyor. Fakat müdafaada tanrruz da vardır. Bu sefer düşmanın — üzerine yürüyerek onun korkak saflarını yar- mak bize düşüyor. İki keşiş! İstavroz çıkararak yavaş yavaş kapıya doğru yaklaştılar. Çünkü bunların huyu sulhçu idi. Harpten bahseden bu şeytan ada- mımn sözleri sırtlarını üşütüyordu. Loyola devam etti : — Pek âlâ! Kardeşlerim, madem ki ya galip gelecek, yahut ölecek bir ordu kuruyoruz. O halde askerce ha- rekete mecburuz. Yani harbeden as- kerlerin bütün hilelerini kullanaca - gız. Askerler ne yapıyorlar? Düşma- nı aldatmağa calışıyorlar. Ona tuzak kuruyorlar... Kuvvet ve hile! Kulla - nacağımız şey budur. Anlıyor musu- nuz?. Kuvvet ve hile! Lüben: — Kuvvet! Tibo: — Hile! Sözlerini kekeliyerek tekrarladılar. Beni dinleyiniz! Sizi gayet — nazik ve mühim bir vazife için — seçildiniz! Siz düşmanın içine kadar sokularak ona tuzak kuracaksınız — ki eğer bu- nu becerirseniz — biz de pek büyük bir vazife elde edeceğiz. İki papas: — Kardeşim, İşte bu sefer — hapı yuttuk! Demek istiyorlarmış gibi ba- kıştılar. Loyola bir dolabı açtı. Bir kitab çıkardı. Bu elli sahifelik kadar küçük bir kitaptı. | Bunu bir masanın üzerine koyarak ilk sahifesini çevirdi. Sonra ısrarane bir tavırla: — Okuyunuz! dedi, h:ı:lh“ ile Tibo eğilerek — okudu Meryem Ananın doğuruşu hakkın. da Söylenenlerin sahteliği Lüzumsuzluğu, yalan olması Delillerle isbat edilmiştir. YKazan; Kalven Kralın müsande ve imtiyazile Pa: riste Metr Etyen Dole tarafından ba» sılmıştır. İki keşiş bunu okuyunca, doğrul. dular. Ve istavroz çıkardılar. Çehre- lerinden hiddet okunuyordu. Loloya sordu: — Okudunuz değil mi?.. Buna ne dersiniz! Löben: — Küfür! diye homurdandı. Tibo: — Dinin mukaddesliğini Diye haykırdı. — Bu kitabı yazan neye lâyıktır? — Ülüme! v — Bunu basan? — Ölüme! — Evet, Grev meydanmnda İşkence I- le ölüme! Çünkü dinsizleri yalnız öl- dürmek kâfi değildir. Bunların ölü- mü Hazreti İsayı şadetmelidir. Son anlarında çekecekleri ıztırap ruhları- nr cehennemin ebedi olan azabına ha- zırlamalıdır! Loyola kollarımı geniş — göğsünün üzerinde çarpastvari kavuşturarak ba şını eğdi. Bir kaç dakika öyle kaldı. Düşünüyordu: — İşte hazırladığım harp makine- Si.. Evet, düşmanı mahvetmek lâzım geldiği zaman hile lâzımdır. Bu ki« tabı ben yazdım. Vesikaları bile ken- dim topladım. Vesikalar.. — Evet, en büyük din esaslarının yalan olduğu- na dair vesikalar da var. Bunu ya- zan benim ve bu kitab bizim gizli ma- kinemizle basıldı! Hile — çok iyi bir ; tahkir!