Atatürk'ün Türk kuşunu açarken söylevi Türk çocuğu! Her işte olduğu gibi, ha 'acılıkta da, en yüksek düzeyde, gökte, 4 MAYIS 1938 CUMARTESİ Adımız, andınızdır. seni bekliyen yerini, az zamanda, dolduracal;-ın! Atatürk'ün dünkü söylevinde hiç bir Yabancı kelime yoktur, söylevde kullân- Duş olduğu kelimelerin bazılarının an- | Yamları şunkerdir: Unmak — yapmak, imal etmek — Unsur (T. Kö.) — İlginlik — Alaka. darlık — Örgen — Organ — Egemen lik — Hakimiyet — Nefes (T. Kö.) — Yaratık « Mahluk — İmkân (T., Kö.) Yetenek, «& Cuda — Asla — Kapasite kabiliyet — Kapsal « Âm ve şamil — Dölen — Azim — Ürün — Mahsul — Okan «« Büyük, muhit — Yalın — Par- Tak, çıplak, açık — Yöney — Cephe — Vasıta — Düzenlem Tan- zim etmek (T, Kö.) — hem - fiil, meşgale 'en — İtimac (Mocazi olarak) Gök — et — Ödev — Suğman | nav « Faali Krvanç — Memnuniyet — D! Viye — Vatan (T. Kö.) — Esas (T. Kö.) — Natür (T. Kö.) — Tabiat (T. Kö.) — | Ayin (türkçe ayın - oyun) — Üzel — Ezeli — Hayat (T. Kö.) — Lâzım (T. | ©69. | fıatürk'ün söylevi: — Bayanlar, Baylar, Bizim dünyamız —bilirsi topraktan, sudan ve havadan u - Vekur — Ağırbaşlı — (Fr.) Sörscux, grave Va « ilbay Şaşalamış, şaşırmış, şaşkın — (Fr.) Ste - Varak — Yaprak — (Pr.) Peville Varaka - Koat —t (Fr.) Feuille Varakpare — Yapracık « (Pr.) Berit insignifianı Vareste — Kortulmuş Varidat « Gelir V. (Fr.) Dölivrt #tid — Yerinde, ıeI;:n Ve e Ulgaren — (Pr) Altek pricipice Üi el eria göbek — (Pr.) Milicu — Orta, ortalama — (Fr.) moyen Vasi (Bak: sıfat) v - (Fr.) Çuatite 'âsil olmak — Varmak v Suta — Araç, yol — (Fi.) Moyen Vasıtaj nakliye «« Taşıt, Moyen de transport Taşıma yaracı — (Fr.) Vüsi (Vüz'atten) & Geniş — (Fr.) Large Vüsi (Vasayet'ten) — Atağ — (Fr.) Tuteur V’ıı'»-—ı — Tutsu — (Fr.) Testament. Vüzletmek — Bitiştirmek, kavuşturmak, kavşıtmak S (Pr.) Conjoindre, unir Vatan Yurd, otan, vatan V *'etmek -— Koymak — (Fr.) Poser Vüzetmek Öğütlemek — (PFr.) Prücher, consetl- ÖTi esas —- (Fr.) Jeter les fonde. Mentş Temel atma V. 1 hamlermek — Doğutmak S *X1 yed — Elkoma — (Fr.) Mainmise Va *i yedetmek — Elkomak e e “zife — 1. Ödev, 2 . Borç, 3 - İş — (Er.) Devoit, fonction v'"" # Açık — (Pr.) Clair Töyet — Durum — (Fr.) Posetton, situatlor sulmuştur. surları, bunlar değil midir? Bu unsurlardan birinin eksik- liği, yalnız eksikliği değil, sadece, bozukluğu, hayatı imkânsız kılar. Hayatı, hele, ulusal hayatı se- ven, onu korumak istiyen; yurdu- nun topraklarıma, denizlerine ol- duğu gibi, havasına da ilginliği ni, her gün biraz daha, çoğalt - malıdır. Atatürk söylevini verirkea Hayatın da, esas un- dir. Vebal «« Suç — (Fr.) responsabilitt Vocâ — Ağrı, acı, sancı — (Fr.) Doulcur, crampe Vecd — Urunç — (Fr.) Extase Vecde gelmek — Urunmak, kendinden geçmek, — (Pr.) S'extasler Vech — Yüz Bervech — Olarak, gibi Vochile — Böyle, böylece, şöylece, gibi, şekilde (Fr.) Ainsi Vecibe — Düşerge — (Fr.) Obligatior Veciz — Lâkonik (T. Kö.) Vecize — Ölger, özsöz — (Fr.) Maxime Vedâ — Sağlıca — (Fr.) / Vodâ etmek — Sağlıcamak — (Fr.) Falre ses - Vela (T. Kö.), yapa (Fr.) Fid Vefa Vefat — Ölüm, ölme Vetret — Bolluk, çoklak Vehham — Vehimli -« (Fr.) Appriben Veh'eten — Ansızın, birdenbire «- (Fr.) Tout d'un Vehm — Vehim (T. Kö.) Vekâlet * Vekillik, yekelik Vekil — Vekil (T. Kö.), yeke Vekâleten « Yekoe olarak, yekelikle © (Fr.) Pa procuration, par intörim Velev — Bile, olsa da. ise de —- (Fr.) Müme si rösumd, en fin Velhasıl — Sözün kısası - (Fr.) adın) Voli — 1- Yatır, eren 2- Ege (erkek), ece (k - (Er.) 1 2- Tuteur, tutrice Velime « Düğün Velüd — Doğurgan Velvele — Gürültü, patırdı e (Fr.) Tumulte Velyetmek (Bak: tevali) Veraset — İrs (T. Kö.) Verese — Mirasçılar (T. Kö.) « (Pr.) Höritleri Bu ilginlik, saydığım hayat ör genlerine egemenlikle olur. Natür insanları türetti, onları, kendine taptırdı da. Ancak, in - sanların dünyada, yaşayabilmele- ri için, onların tabiata egemenli. ğini de şart kıldı. Tabiata ege - men olmasını bilemiyen yaratık lar, varlıklarını koruyamamışlar l Tabiat, onları, kendi unsurları | boğmaktan, yoketmekten ve ettirmekten, cu- içinde, - ezmekten, da, çekinmemiştir. Türk, bu büyük hakika zelden tanımak kapasitesini gös - tererek kapsal bir dölenle, top - ürünlerini rağı ve onun türlü insanlığa verimli kılmış ; okan denizlerde göğüslemedik dalga - lar bırakmıyarak, insanlığa gen - | lik veren kültür yolları açmıştır. | (&t Lâkin, yaşadığımız bu çağda 5 artık, insanlar, yalnız karada ve denizde kalmadılar. Tabiatın ha va varlığının da içine daldılar. havayı, yalnız; ne Hayat , feslenmenin yeter olmadığı an - laşıldı. Gerek ve gerçek olan, ha va egemenliği olduğu yalın ola - rak ortaya çıktı. rini almalıydı. Verid « Karadamar Vesaire (V. S.) — Ve başkaları (V. B.) — — ÇPr.) Etç.. Vesatet (Bak: tavassut) <- (Fr.) Mödiation Vesayet — Atağlık — (Fr.) Tutelle Vesi — Geniş Vesika — Belge — (F:.) Document Vesile — Yol, dolayı, bıhana x< (Pr.) Prttexte Vesilesiyle — Dolayısiyle — (Fr.) A Voccasion de. Vesvese — Kuşku — (Pr.) Soupçon Vesvese etmek — Kuşlurlanmak Kazık Veted « Veter — Kiriş Tartı — (Fr.) Pesaga Vezn Vezne — Kasa —« (İ'r.) Caisse Vezneda! Kasacı — (Fr.) Calssieı Veznetmek — Tartmak — (Hr.) Peser Vicahen — Yüzyüze — (Pr.) Par confron icahi Yürüne, yüzüne karşı kendi varken « (Fr.) En sa Vicdan Vicdan (T. Kö.) (Fr.) Conscience Viche — Yön, yönet, yönerge — (Pr.) Dircetif Vifak « Uygunluk, barış & (Fr.) Concorde Vikaye etmek — Korumak, esirgemek — (Fr.) Pro. töger, priserver congö Vilâdi nital - Doğuştan — (Fr.) De naissance, Vilâyet — | Virane — Ören — (Hr.) Ruine, döcombres Virdi zeban etmek « Dile dolamak — (Fr.) Röpt ter toujours Vısal (Vuslet) — Kavrışma — (Fr.) Ünion, jou ance Volkan (Bak: bürkân) —» Volkan, yanardağ Vuku (Bak: hudus, tahaddüs) -« Olma Vukuat — Olan bit (Fr.) Fait, &vönement Bütün ulusların, büyük dölen- le, üzerinde çalıştıkları bu yöney- de, Türk ulusu da, şüphesiz, ye - Türkiye Cumuriyeti Hükün.. | ti, kara ordumuzun yanında, do- nanmamızı kurarken, hava filo - | larrmızı da, en son hava araçla - | (Sonu J üncü sayıfada) 9.5.1935 ANKARA C,H,P. UYUK URULTAYI Kronik KYK L . İki türlü hekim ATAY Bütün devrimlerin birge sıfatı şudur: Rahat değildirler. Çer darlığına tutulduğunuz vakit, ölümden bile fazla korktu- ğunuz şey, hekimin ağzından; — Cigarayı bırakınız! sözünü | duymaktır. Cigaranın göğüs darlığına ne kadar zararı olduğunu da hekim- den iyi, gene siz bilirsiniz. Eğer bir hekim şöyle diyebilseydi: — Cigaranın yalnız sizin gö: ğgüs darlığınıza bir zararı yoktur. Hastalarının bileklerindeki na- bızlarına değil, öteki nabız- larına göre öğüt veren he- kimler de yok değildir: — Hafif bir nezleniz var, Bir iki gün cigarayı bıraksanız... Ya- h zaltsanız.. Çünkü bu hekim ne merdiven basamak'urında sizinla beraber soluyacak, ne de, aslı yaktılçada tüörbe olan kara toprak yığı« ninin altına sizinle beraber gire- cektir. Başka türlü bir hekim de var- dır; bunlardan çoğu vakil şöyle çiğ sözler duyulur: — Hemen cigarayı bırakmaz. z ölürsünüz, yahut, tıknefes inürsünüz. Hekimliğin bu cinsi rahal bozar, fakat hayat kurtarır, Bir de bu hekimle size yalnız öğüt vermek değil, sizi cigaradan vaz- geçirebilmek yetgisini veriniz. Na korkunç adam! ) yı çeviriniz) Osmanlıcadan Türkçeye Karşılıklar Kılavuzu N. 41 Mümkün-ül.vuku — Olağan — (Pr.) Possible Vukuf — Biliş Vukuf hâsıl etmek « Öğrenmek — (Pr.) Connattre Vusta — Orta « (Fr.) Moyen (Pr.) Connalasance Kurunu vusta — Ortaçağ Asrı hâzır — Yeni çağ Kurunu uhrâ — Sonçağ Kurunu ulâ — İlkçağ Muasır — Çağdaş — (Fr.) Contemporain Vusul — Ulaşma — (Fr.) Arrivte Vuzub — Açıklık — (Pr.) Clartâ Vuzuhu nazar — Yalgörü — (Pr.) Clart€ de vue Vücub — Düşergem Vücud » Varlık »« (Fr.) Existance, 2 - Bedea (Er.) Corps Vüs'at — Genişlik Vüsuk çeklik — (Fr.) Authenticit - Güç « (Fr.) Pouyoir ı Vüsü Yabis — Kuru, kurak Râtıb — Yaş, yaşak — (Pr.) Hu Yâdetmek - Anmak — (Fı.) Se souvenir Yadigür — Andaç Yave —« Yava Yaver — Yaver (T. Kö.) Yazıhane — Yazak, büro (T. Kö.) Yeis — Umütsuzluk, yes (T, Kö.) — (Pr.) Döses. yele Yekçeşim — Tekgöz Yekdiğer — Birbiri -« (Fr.) L'un Vautre Yekdil — Birgönül, gönülbir — (Fr.) D'accord Yeknesak (Bak: Nesak) «« Birton, birtarz — (Pr.) Uniforme, monotone Yekpare — Tekparça — (FPr.) Fait d'une seule pı- öce, bloc