lerinin yarattığı eserlerin, büyük- | lük ve değeri karşısında hayran o- lacaklardır. Osmanlı de süliyen yüzlerce kur; ayakta kalanlar bir elin par- larile sayılabilecek kadar azalmış- tır. Sokollurun özeninin — ve Koca Sinanın sanatının yarattıkları, yal nız savaşların ve zamanın elile yı- kılmamıştır. "Hıristiyanlığın do- ğaya doğru bayrağını ben taşı - yorum.,, diyen koyu macar bağın- sızlığı (taassup) onları acıma - dan yiyip bitirmiştir.. Buda şarının on yedinci asırda van T resimlerini görenler, ona hemen, bu, bir türk sıarıdır, der- ler. Bununla beraber Macar — ulu- sal kütüphanesi, Etnoğrafya, Sa - vas tarihi, Halasbastya, Süs sa - natları müzeleri ve daha başka müzeler, Macar bilgi akademisi, Şar ve üniversite kütüpanelerile devlet arşivi, türk soysallığının de- ğer biçilmez eserlerile doludur, on ların her biri dünyaya soysallığın temelini atan bir ulusun, türlü ta- rih safhalarındaki hayatını aydım- latacak birer haznedir. Osmanlılar Macaristandan ay- rıldıktan sonra, macarlar erkinlik uğrunda zaman zaman kurtuluş uğraslarımna atıldılar, yabancı çul- İarrsna karşı kan döken macar- lar, her zaman türk topraklarında kardeşlik duygularile karşılandı- lar ve korundular. Yiğit Rakoçi (1666.1735) ve Koşut (1802-1894) yurdumuza sığındı ve konuğumuz Blde. ... Habeburgların devrinde, müsbet tilgi, güözel sanat —ve teknik yön- kerinde çok gelişen Macarlar, 1918 de Viyananın boyunduruğundan kur- tulürken, — boyunlarını Nöyyi and- laşmasının zencirlerine kaptırdılar. Bu- gün macar topraklarına ayak basan her yabancı, her şeyden önce bu macar savasının (dava) kısa rakamlarda sade- leştirmek haykırısını duyar.. ; Macar savası (davası) şu rakamlarla özetiliyor: Macaristan 1918 de nüfusunun yüzde 61 ini kaybetti, yirmi milyondan sekiz milyona düştü. Macaristan, topraklarının yüzde 71 ini kaybetti, bu rakam şöyle ayrınlanı- yor (tafsil ediliyor): Ekilebilen top- raklarının yüzde Gi i, çayırlarının yür- de 78 i, otlaklarının yüzde 73 ü, bağla- yının yüzde 37 si,ormanlarının yüzde 88 i genel yollarmın yüzde 64 Ü, demir madenlerinin yüzde 83 U, bakır, altm ve gümüşünün hepsi, antrasitinin — yüz- de 27 si, Hnitinin yüzde 30 u, fabrikala- anının yüzde 55.7 si, kredi kurumlarının yüzde 67 si.. e Maceris'anı sdan, bugün Naşid ULUĞ — —————e B. Saymen, B. Hitler'in açık konuştuğunu söylüyor Londra, 3 (A.A.) — B. Say- men Almanyanın hava silahlan- masını geçen ikinci teşrinde A- vam kamarasında haber verdiğ_hi di çoktan geçtiği bazı rakamlarda verdiğini söylemiştir, Berlin yolculuğu sırasında B. Saymen, Hitler'in ilerdeki dilek- lerini çoğaltmamak isteğiyle ha- reket ederek, alman isteklerini a- çıkça söylediği kanağatını besle- miştir. Bununla beraber Alman- yanın Uluslar Sosyetesine karşı takınmış olduğu durum B. Say- men ve Eden'i umusa (inkisarı hayale) düşürmüştür. B. Saymen Berlin yolculuğu- nun önce koyu bir sis arkasıâıî görülen Avrupa durumunu ayı Tatmış olduğunu söylemiştir. Yeni kazanç kanunu kamutayda Kezer - verrisi kanununun ba- zı. hükümle tirilmesi hakkındaki kanun projesi ekono- mi, finans ve büdce komisyonla- rından geçerek kamultaya miştir. Özgen erlik (serbest meslek) iyeleri (sahipleri) otürdukları yer- lerin safi olmayan gelirleri üzerin- den vergiye bağlanmaktadırlar. Bir yerde çalışan birden ziyade öz genertik iyeleri ayrı ayrı vergi ve- cekler, yalnız iş üzerinde bera- berce çalışanların - vergilerinden yüzde otuz düşürülecektir.. Kabi- ne ve kliniği olan diş doktorları, Mlar, mimarlar, kimyagerler, J*orlar, mühendisler, uzmanlar ve ertiklerindeki uzuğlarile (ihti- saslarile) para kazananlar gelirle- rinin safi olmayanının yüzde elli- sini ve evlerinde çalışanlar da yüzde yirmi beşini, antikacılar, sa- raflar da gayri saf gelirlerinin yüzde yüzünü vergi olarak vere- ceklerdir. Kanun 1 haziran 931 den başlıyarak yürürlüğe (meri- yete) girecektir. veril Yeni posta, telgraf, telefon kanunu Posta, telgraf, telefon bağışlık- lığının (muafiyetin) kaldırılması hakkında Bayındırlık bakanlığın- ca hazırlanan ve Bakanlar kuru- - lundan bazı değişikliklerle Kamu- taya gönderilen posta, telgraf, te- lefon kanununa ek kantım projesi üzerinde büdce komisyonu hiç bir değişiklik yapmamış ve ruzname- ye alınmıştır. Bu kanunun genel hükümlerine göre keseneğe (ücre- ti maktuaya) bağlı olan Bakanlık- lar ve kurumlar posta aktısının (ücretinin) bir aylık tutarını her ay peşin öderler. Bakanlık büdce- lerindeki posta aktısı hiç bir su- rette harcanmıyacaktır. Kızılay, çocuk esirgeme kuru- mu, kıymetli kıymetsiz posta pa- ketleri, süel ve yatı mektepleri, darüşşafaka talbesi (talebesi) on- başrya kadar asker ve jandarma- nın yakınlarına gönderilecek mek- tuplar, fakir çocuklara — parasız gönderilecek — kitablar, bulaşıcı hastalık raporları, köyler için An- seneğe (ücreti maktuaya) bağ - lanacaktır. Eskişehirde yoksullar için konser Eskişehir, 3 (A.A.) — Yoksul- ları kayırma kurumu tarafından çağrılan İstanbul konservatuva - rından bir salgıt (heyet) bu ak - şam subaylar yurdunda bir kon- siyle Faruk Yersel tarafından ve- rilen bir söylevde arsrulusal mü- zik ve kurum hakkında izahat ver- miştir. Bu konser çok beğenilmiş- tir, İspartada buğday alımı Isparta, 3 (A.A.) — Ispartaya 20 kilometre uzaklıkta ve Aydın demiryolu üzerinde bulunan Ba- ladız İstasyonunda ziraat bankası buğday alım merkezi, köylüyü se- vindiren bir şekilde alım işlerine devam etmektedir. Bilhassa son ilkbahar yağmurlarının ürün üze- rinde yaptığı eyi etkilerden dola- yı merkez, buğday alımını artır- mış ve şu günlerde de köylüden önemli miktarda buğday almıştır. Bu merkezin açılması gerek Is- parta ve gerekse Burdur çevresi köylülerini çok sevindirmiştir, Düşünüşler İstanbul Şehir Tiyatr: SUÇ VE CEZA Bu isme karşı büyük tm var, Bir başka yerde de söy- gibi onu dünya romancılarının Suç ve Ceza ise Dostoyeveki. en derin ro- manlarından biridir. Onun içindir ki bir framsız tarafından sahneye adapte edilen ve Reşad — NMuri'nin kalemiyle türkçeye çevrilen bu izeri görmek için, Halkevine, her zamankinden büyük bir heyecanla gittim. Suç ve Ceza'nın büyüklüğünü yapan nedir? Bence, Dostoyevaki'nin — bütün tarzların en eyi taraflarını alarak bir sentez vücuda getirmeyi bilmesi, ve her hangi bir edebi ekolun dar zihniyeti içinde sanatını — kalıblaştırmamasıdır. Baudelaire'in şiir sahasındaki büyük muvaffakıyetini ortaya çıkaran da, gü- zellikleri bulduğu yerde toplayarak sa- natını bütün bu kabuklarından ayık- lTanmış özlerden örmesi değil midir? Dostoyevtki'nin romanlarında — ha- reket, zaman olur ki bir polis romanı kadar hızlı, esrarlı ve meraklıdır; psi- koloji tahlilleri baş döndürücü derin- liklere kadar iner, en ağır filozofinin yanında en insel fikirler ve hisler yer ahkır. Ö, zaman zaman tomantik, natüra- Hist, renlist ve idealisttir. Yani hakiktğ bir insan. Suç ve Ceza gibi bir dev izeri kır- pıp biçerek sahneye adapte etmek için büyük bir çesaret isterdi. Dostoyevski sevgisi insanr bu güzel romanı daha ge- niş ölçüde halka yayacak olan bu İşe çağırır, Dostoyevski saygısı, ona de- ğer bir piyes yaratamamak korkusiy- le, bir engel' gibi karşı koyar. Suç ve Ceza piyesinin, romanı aya- rında olduğunu kimse ileri süremez, Bu piyes © ölmez romanın bir gölgesi olmaktan ileri geçemiyecektir. Bunun- Ta beraber, Doöstoyevski'nin cümleleriy- Te örülen bu sahne izeri en Ünlü tiyat- ro yazmanları tarafından doğrudan doğ- Tuya sahne için yazılmış pek çok piyes- Jerden daha kuvvetlidir ve bazı yerle- rinde ölmez romaner hakkında bir fi- kir verebilecek kadar Bizi yükseklere çikarır. Yığınlarla işe yaramaz batı izerle- rinin kitaber wvitrinlerimizi — doldurdu- Zunu seyrederken Dostoyeveki'nin ne- den hülâ baştanbaşa dilimize çevrilme- miş olduğuna şaşarım: Bunu söyledik. ten sonra, Suç ve Ceza'nın sahne ede- biyatımıza katılmış olmasını görmekten ne büyük bir sevinç duyduğumu tekra- ra Hizum yoktur sanırım. Oynamaya gelince, Darülbedayi tru- pu, seyrek oyunlarında bu kadar yük- sek bir muvaffakıyet derecesine çıka- bilmiştir. Raskolnikof rolü gibi ağır bir yükü omuzlarına almış olan Talat, her zamanki gibi biraz fazla ağlamak- h olmasına rağmen, bu korkunç yükün altından ezilmeden çıkabildi ve zaman zaman bize bu patolojik rus gencinin Tubunu tutuşturan yangından alevler yankıladı. Cahide, Sonya rolünde mü- kemmeldi. Neyyire'den beri, sahnemi- ze girip çıkan pek çok kadın artistler arasında dram kadın rolleri için bu ka- dar büyük bir sahne kabiliyetine rast- lamadığımı söyliyeceğim. Çok zayıf o- lan kadın artist kadromuz hesahma ge- vinmeliyiz. Behzat kısa rollnde gerek makyajı ve gerek oynayışiyle birinci sı- mıf artist değerini bize bir kere daha gösterdi. İsmail Galib, polis müfettişi rolünde, kurnaz ve merhametsiz, bir gencin ruhunu işkenceye sokmaktan zevk alan Porfir'i bize olduğu gibi ve- rerek yarattığı sayısız tipler sırasmna bir yenisini daha kattı. Polis komiseri rolünde Said, Razumihin rolünde M. Sami Ayan, Lujin rolünde Avni kalıp- larma çok eyi yerleşmişlerdi. Mahmu- dun makyajından başka aksayan taralı yoktu. Neyyire, Raskolnikof'un ve Be- dia Sonya'nın annesini eyi yaşattılar, Geri kalan daha küçük rollerdeki ar. tistler de eyi idiler, Genel birlik ve ahenk de eksiksizdi. Bu temsilde bir kusur bulmak istersek ancak bazı aktör ve aktrisleri iki üç rol almaya mecbur eden artist kıtlığını, bir de teknik ve dekor eksikliğini gös- terebiliriz. Fakat Kamedi Franses bile C. H, P. şild maçları Dün C. H. P. şild maçlarının ilk o- yunları yapıldı. Öğleden evel Demir Sporla Çankırı Sporun karşılaşması 1-4 ankaralıların kazanmasiyle bitti. Bu maç teknikten uzaktı. Fakat istekle oy- nandığı için seyre gelenler beğendiler ve eyi vakit geçirdiler. Öğleden sonra Gencler Birliği - An- kara Gücü aynayıncaya kadar Güvenc spor - Altın ordu ile bir ekzersiz yaptı. Altın ordulular Güvene sporu 1-5 yen- diler, Günün önemli karşılaşmasında An- kara Gücü Gencler Birliğini 1-2 yendi. Yargıç ceki Galatasaraylılardan Bay Adnandı. Güc takımında ayağı kırıları Fahri ve Orhan yoktu.' Genclerde de Ali Rıza, Mithat, Rasim oynamıyordu. İlk vuruşu gencler yaptı. Güclüler da- ha atılgan oynadıklarından yarım saat kadar üstün göründüler. İkinci dakika- da Abdinin ve yedinci dakikada Saimin iki sayı kaçırdığını gördük. 18 inel da- kikada da Alânm güzel bir şütünü o- nun kadar güzel bir tutuşla Cihad kur- tardı. Son çeyrek saatte oyun — iki tarafın karşılıklı akışı ile geçiyordu. Otuzuncu dakikada Salahattinin bir şütünü Na- tık atlattı. Ondan biraz sonra güc ka- Jecisi havadan gelen bir topu elinden kaçırdı, Selim yetişti ve topu ağlara taktı. Oyun daha canlandı. İki taraf da canlâ başla oynuyordu. Oyun bitmeği yaklaşırken Münirin güzel bir etışı di- reği sıyırıp geçti. Sonra bir de korua oldu. Selim çekti. Top daha havada ikeş yargıç bölümün bittiğini bildiren di düğü çaldı. İikinci bölümde ilik anlarda genci daha eyi oynadılar. Güc kalesi ark arkasına tehlikeler geçirdi. Bu hal ylr- mi üÜçüncü dakikaya kadar sürdü. Son- ra güclüler durgunluğu bıraktılar. Az> kası arkasına genclerin kalesine doğru akmağa başladılar ve eyi bir durum dan istifade ederek beraberlik sayısını yaptılar. Bundan sonra sonuna kadar daha çok gencleri hücumda gördük. Fakat oyunun tonunu değiştirecek bir sayı yapamadılar. Maç beraberlikle bit- ti. Oyun on beşer dakikalık iki bölüm daha uzatıldı. Bu uzatmanın birinci bö- lümünde güclüler Samimin — ayağiyle maçı kazandıran göl attılar, Ondan son- ra iki taraf da yorgun ve bitkân bir halde çabaladıkları halde sayı çıkara- madılar ve güc alandan 2 - 1 kazanmış olarak ayrıldı. Fenerbahçe, Olimpiyakos takımını yendi İatanbul, $ (Telefon) — Bundan dört yıl önce İstanbula gelerek Galata- saray ve Fenerbahçe kulübleri ile yap- tığı iki maçı kaybeden Pile'nin Olim- piyakos futbol takımı bugün (dün) ilk maçını Fenerbahçe kulübü alanında ve Fenerbahçe kulübü ile yaptı. Fenerbahçe kulübü birinci devrede iki gol ve ikinci devrede de bir gol yap- tı. Yunanlılar ikinci devrede ancak bir gol yapabildiler. Maç, 1-$ Fenerbahçe nin galibiyetiyle bitti. Her İi takım gok güzel oynadılar, Olimpiyakos takımı ikinci maçı Gü- neş kulübiyle Taksim stadında yapa- caktır Boks maçları Dün Ankara Boks kulübünün Evkaf apartımanındaki spor salonunda boks maçları yapılmıştır. Maçlar, — Ankara boks kulübü, Halkevi ve Ankara bok- görleri arasında olmuştur. Maça erkin- lik marşı söylenerek . Yü pılan maçlar sırasiyle şöyle bitmiştir: 1 — Ankara boks kulübünden Yu- nus ile Halkevi boksörlerinden Ali ara- sında yapılan maç, beraberlikle. 2—,A.B.K. dan Refik ile Halkevi boksörlerinden Feridun arasında yapı- lan maç, Feridunun sayı hesabiyle ga- libiyetiyle, 3—A. B.K. den Hilmi ile Halke- vi boksörlerinden Abdürrahim' arasın- da yapılan maç, Hilminin galibiyetiyle. * —A.B. K. den Bürhan ile Anka- ra boksörlerinden Hasan arasında ya- pılan maçta, birinci ravuntta Rjirhan güzel vuruşları ile Hasanı nakavut et- miş ve Hasan ikinci sayıda kalkmış- tır. İkinci ravuntta Burhan gene Ha- “san'ı nakavut etmiş ve Hasan bu sefer altı sayıda güç kalkabilmiştir. Üçüncü ravuntta gene Burhan Hasanı güzel ve isabetli vuruşlariyle nakavut etmiş ve Hasan ancak üçüncü sayıda kalkabil- miştir, Bu maç güzel oynayan Burhan- ın galibiyetiyle bitmiştir. — bir turnede bu tarafından aksayabilir ve mazur görülür, Çünkü artistler ya- bancı bir şehirde kendi sahne ve teknik irakânlarına sahib değildir. Suç ve Ceza'nın dün akşamki şokliyle bir döner sahnede temsil edildiğini dü- şünüyorum, muvaffakıyetin iki kat o- Jacağına biç şüphe yoktur. Meyhbane tablosiyle, Talat ve Ca- hide'nin başbaşa kaldıkları iki sahne şim diye kadar tiyatromuzda seyretmiş ol- duğum en güzellerindendir. Bir kelimeyle Suç ve Ceza birinci sınıf bir trupa değer bir şekilde oynan- mıştır. Onu dilimize çok temiz ve gü zel bir türkçeyle çevirmiş olan Reşad Nuri'yi, sahneye koymuş olan Muhsin'i ve bütün oynuıyan artistleri candan teb- rik etmeyi bir borç bilirim. Yaşar Nabi NAYIP $ —A.B. K. den Ömer ile Halke- winden Nusret arasında yaprlan maç, Ömrerin Nusreti grokey — etmesiyle ve sayı hesabiyle galibiyetiyle bitmiştir. 6 — A. B, K. den Niyazı ile Salil arasında yapılan gösteriş maçı beraber- Tikle bitmiştir. Maçta, Gümrük ve İnhisarlar Baka- nı B. Rana Tarhan, Yüksek Tarım Küş- titlsü spor profesörü B. Ridel, atletizm profesörü ve birçok İzetler bulunmuş lardır. Ankara boks kulübü boksörleri tara- fından (boks marşı) söylenerek maçla- ra şon verilmiştir. Ankarada ilk defea yapılan bu maç- Jar birçok sporcuları bir araya topla- mıştı. Yalnız organizaayonda bart ek- tikler gördük, Saat 14 de yapılacağı bildirilen maçlara 14.30 da başlanabildi. İki maç arasında çok vakit bırakıldı. Boks bilgisi bakımından gencleri- mizi çok kuvvetli, kabiliyetli ve heves- H gördük. Yalnız ayak oyunları eksik- ti ve gencler, kendilerini korumaktan ziyade karşılarındakilerine vurmağa çalışıyorlardı. İlerde yapılacak maçlar- da kendilerini daha ileri göreceğimizi Şüphesiz sayıyoruz. ANKARA RADYOSU 19.30 — Sporcu konuşuyor 19.40 — Musiki: Amani Orientale Monasterio Sicrra Morena Keman: Necdet Remzi Piana: Ulvi Cemal 20. — Meteoroloji enstitlisü saati 20.10 — Musiki: Elman Album yaprağı Sinigaglia Dcep River Grieg Menuet Keman: Necdet Remzi Piano: Ulvi Cemal 20.30 — Dans muciklaj 20.50 — Haberler