Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
İ| İ l' e ğlen eeei BC K .'.L:L Lti F- FMi Ö - > E y _ y z _4 ZU - HO gti Çi üe) Y a adai ö Ü Ü iikeee a Kazl HAlıhR — Akşam Postası ö Beyninde bir tabanca — kurşunile yaşıyan adam Sevgilisini öldürdüğü için Pariste muhakeme ediliyor Geçen gün Parisin Sen mahke - mesinde roman vak'alarını andı - | ran bir muhakeme cereyan eimiş - tir. 23 yaşımnda Moiz Hetelay adlı bir makinist metresini öldürdüğü için sorgaya çekilmiş bulunmak - | tadır. Mesele sadece bir - katil davası olsaydı, uzun uzadıya an - latmağa belki değmezdi. Ancak katil o'an genç delikanlı bir mezar kaçkmır olduğundan muhakemesi büyük bir merak uyandırmıştır. Moixz, Pariste Parent adlı bir ka- rı kotanım pansiyoneridir. Asker - liği gelince herkes gibi o da alaya iltihak etmiştir. Ancak çok geç - meden akciğer veremi yüzünden askerlikten çıkarılmış, gene gelip eski pansiyonuna yerleşmiştir. Bu ikinci gelişte Madam Parentle ara- larında ateşli bir sevda başlamış - tır. Delikan'ı hastalırğı dolayısiyle ölüme mahküm olduğunu bildiği dehşetli sinir buhranları geçirmek- tedir. — İşte bu buhran'ar ona ye - ni bir tabanca satın aldırtmış, ve cinat bir takım projeler tasarlat - mıştır. Geçen 18 eylülde öğlene doğru Madam evde mutad işlerini yapar- ken Moiz sesini çıkarmadan yak - laşmış ve arkadan tabancayı çekti- ği gibi üç kurşunla kadını cansız olarak yere sermişti.. — Sonradan her nasılsa tabanca — patlryarak kendisini de yaralamıştı.. Burada şaşılacak bir mucize olmuştur: Kafa tasmı üç kurşun parçala - yarak beyninden geçtiği ve dör - düncü kurşun da kafa tasında kal- dığı halde katil ölmemiştir. Haftalarca müddetle hastaha - nede ölümle pençeleştikten sonra nihayet kendine gelebilmiş — ve mahkemenin huzuruna çıkarılmış- tır. Mahkemede incecik sesi ile mütemadiyen hıçkırarak: — Onun arzusunu yerine getir - dim.. Kendisini habersizce öldür - memi istiyordu.. Benim nasıl olsa öleceğimi biliyordu.. Mezarda da birleşecektik! Demiştir.. Müddeiumumi katilin /hiç bir merhamete lâyık olmadı - ğını söyledikten sonra en şiddetli cezayı istemiştir. Mahkeme karar için başka bir güne bırakılmıştır. “Ona dokon mayın, - kabahat hep bende.,, Söevgilisi tarafından vurulan Fransız zabiti böyle söylüyor Cezayir limanmdan Marsilyaya gitmekte olan El Cezayir adlı lüks vapurun güvertesinde acıklı bir dramın son perdesi oynanmıştır . Sevgilis tarafından terkedilen bir kadın, tabancasını çektiği gi - bi onu bir kaç yerinden ağır bir su- rette yaralamıştır. 47 yaşmımnda olan — Madam Bert Vermeren Marsilyada tevkifhane- ye götürülmeden — evvel emniyet müdüriyetine şunları söylemiştir : “Bir banka direktörünün karısı ve biri 12 yaşında erkek, öteki de 10 yaşmda kız iki çocuğun anası idim. Ve saadet içinde yaşıyor - dum... 1933 ün bahtsiz bir günün- de karşrma 15 inci Senegal nişan - ci alayının kumandanı 45 yaşların- da Marsel Kevellâ çıktı.. Onun güzel sözlerine kulak ver- mek ve metresi olmak — suretiyle çok — büyük bir hata işle - diğimi anlryorum. Kumandan say- gili ve sevimli bir âşık gibi dav - randı.. Çok geçmeden bu yalancı vaziyetimizin düzelmesi için isra - va baş'adı. Boşanmak suretiyle yuvamı bı - rakmamı istiyordu. 28 Temmuz 1934 de kocamdan resmen boşan- makla ikinci büyük hatayı iş'edim. Bir kaç ay Ciceli, Filipvil ve Bon şehirlerinde mes'ud günler geçir - dik. Bundan dört beş gün evvel ar - tık benden ayrılmak istediğini söyledi. Yalvardım, — yakardım. Bir vazfie seyahatine çıkasağını söşledi ve trene atladığı gibi Ce - - zayir şehrine gitti. Fakat cebinde Fransaya gitmek için bir emir bulunduğunu işidince ben de arkasından Cezayire koş - tum. Kendisini buldum.. Beni hâ- lâ kandırmak emelindeydi.. Elime 500 frank sıkıştırarak — başından savmak istedi. İnadım karşısında bu sadakayı 1500 franga çıkardı. — Başka ça - rem ka!lmamış olduğundan bir söz söylemeksizin onu bıraktım. Ertesi günü El Cezayir gemisinde birinci sınıf bir kamara kiralamış olduğu- nu öğrendim. Artık yeis ve ke - derden çıldıracak derecelere gel - mişt'm. Evvelâ bir tabanca, sonra da ay- ni vapurda bir ikinci mevki bileti satın aldım. Vapur yola çıktı.. Çan'ar, yolcuları akşam yemeğine davet ederken, ben de güvertede kumanana sokuldum.. Beni gö - rünce fena halde kızdı ve bağırıp çağırmağa başladı. Kan başıma çıktı... Tabancayı çıkardığım gibi son kurşununa kadar ateş ettim. Kadının sözleri burada bitiyor. Sorguya çekilemiyecek — kadar ağır yaralı olan kumandan da “ona dokunmayın.. Kabahat be - nim...,, diye ıayıklamııktaclır. ,| tecavüzüne uğramış, bütün şehir 6 NISAN — 1935 Habeşıstan n İçyüzü İkinci Menelik'e Osmanlı Padi- şahımnın mektubunu götürmekte o- lan heyet, Herara yaklaşırken, bü- yük bir fırtınaya tutulmuş sabah- lamıştı. Herkes, fırtına devam e - decek sanıyordu. Fakat sabah, ge- ceki fırtınadan tek bir eser kalma- mıştı. > ».. * Heyeti, Herara yakın bir yerde iki bin Habeş askeri karşılamıştı. En büyük askeri kumandan Mac Cenni adlı bir Habeşti. Sadık Pa- şayı selâmladıktan sonra, tekrar yola devam ettiler. Herar surlarının önüne yakla - şıldığı vakit yüksek bir burcdan toplar atılmağa başlamıştı. Bin- lerce Habeş, her top atıldığı — va- kit: —Lulülu. Lululu.. Diye bağrışryordu. Herar da büyük bir konağa alı- nan Sadık Paşa, buradaki vaziye- ti şöyle anlatmaktadır: —Mihmandar, sığır, koyun, kuzu, üzüm vesair hediyeler gel - diğini haber verdi. Bunları ne ya- pacaktım. Koca koca sığırlardı. Hemen Dorriden benimle gelen Habeşlilere verdim . Habeşliler, koca sığırı konağın önünde yere . yatırdılar. Hemen kestiler. Yüzdüler. Daha et sıcak, sıcak iken iştiha ile çiy çiy yediler. “Daha da varmı,, demesinler diye pencereden çekildim..,, g 'iğ Herar bir tepe üzerine kurul - muş bir şehirdir. . Evler, . taş - ve, kerpiçten yapılmış, üstleri. -Ara.- bistan evleri gibi düzdür. Bahçe- lerinde şeker kamışı, muz, kahve, üzüm, limon, portakal, kabak, pat- lrcan domates yetişir. Herar ve ci- vwarında müthiş surette kahve ye- tişmektedir. — Herar kadmları son derece sü- se meraklıdır. Süs olarak kullan- dıkları şey de boncuktur. Bu şe- hirde her sene yüz bin kutu bon : cuk ve yüz bin ayna satılırmış. Her kutu boncuğun içinde altı bin bon- cuk çıktığına göre yüz bin kutu boncuk, muazzam bir şeydir. Ay- na ise, her Herarlı, kendini ayna- da görmeğe son derece meraklı- dır. Muka kahvesi diye meşhur olan kahve Herar'ın, denizden üç bin iki yüz mtre yükseklikte bulunan Gondor dağının etrafındaki ağaç: lıklardan çıkar. — &.. » Habeşistanda en büyük eğlen - ce avdır. Herar'ın hemen her evi- nin kapısında bir vahşi hayvan kuyruğu bulunur. Bu kuyruklar, ev sahibi tarafından — öldürülen vahşi hayvanların kuyruğu olması şarttır. Ev sahibi, öldürdüğü hay- vanın kuyruğunu şehre getirir, bü- yük bir merasimle kapısına asar. Resmi günlerde öldürülen vah- şi hayvanların perçemi başlarda takılır. Bir gün Herardıı garip bir vak'a olmuştur. Gene bir resmi gün ba : şıma bir kaplan perçemi takıp ge- zen bir Habeş, diğer bir Habeşin altüst olmustu. Tecavüz eden Ha- beş, etrafa biriken halk& şunları söylüyordu: — Bu adam yalancıdu-. Başın- daki Perçem sahtedir. Onu bir hafta evvel başka biri benimle be- Halk tecavüz eden Habeşliyi haklı bulmüş, dıgerım tahkir et- mişti: — Yalancı, sahtekâr.. diye ba- ğgırılıyordu. Sonunda adamın başındaki kaplan Perçemi alındı, ve kendisi- ne bir silâh verilerek: Yoksa içimize giremezsin.. dağlara bırakıldı. ». * * Osmanlı heyeti Herardan kal - karken gayet garip bir hâdise ol - du. Esterciler, götürecekleri - yü- kün pek ağır olduğunu ileri — sür- mekte idiler. Her şey hazırlandık- tan sonra lam bir buçuk #zat kao - nağın önünde birbirlerile boğuş - muşlardı. Sadık Paşa münakaşa- nın bitmiyeceğini anlıyarak Mac Cinniye haber gönderdi. Biraz sonra Otocmanah adında bir me- mur geldi. Memur, ilk önce bütün yükleri eliyle muayene ettikten sonra en yüksek bir denk'in üstü- ne çıktı. Şapkasını öne eğdi ve kavgacılara karşı sert bir tavır al- dı. O dakika bütün şehri inleten bağrışmalar susmuştu. Çünkü O - tocmanah şimdi bir hâkim vaziye- tini almıştı. Onları muhakeme e - decekti. Muhakeme edilecek mih- mandar ile esterleri temin eden Nacadi idi. Her ikisi şimdi bir mahkeme hâkimi sıfatını takm - mış olan memurun karşısına geç - mişlerdi. Mahkeme masraf: olarak Nacadi bir küp bal vereceğini söy- ledi. Mihmandar mahkeme mas - rafını bir ester kıymetine çıkardı. Hâkim Nacadiye sordu: — Arttıracak mısın?. diye — Haydi git bir kaplan öldür..| Nacadi hiç bir cevap vermedi. Koca sığırı yüzdüler, çiy çi;y yemeğe başiadıl. Bu şekildeki muhakemel! ekseriya her iki taraf hidde mağlüp olarak karşısındakin intikam almak gayesile evıllî mahkeme masrafı olarak - orl koyar. Uzun bir muhakemeden “ mihmandar haklı çıkmıştı. B dan sonra esterciler de araları bir kur'a çekerek kendilerine ! şen denkleri aldılar ve kafile ) düzüldü. Kafilede Sadık Pmdın sö muavinleri bıanı Talip, Ça Yasinden başka bir çok mihmi dır, on beş eitücı, on dört hizn çi ve hayli muhafız vardı. Ka arasında bulunan Habeşliler! bir kısmı Abdürrahman, Cu! gibi adlar da almışlardır. Diğe rinin adı Hilo, Botkas, Gra Yuvato, Gezmo, Dogoba gibi £ rip Habeş adları idi. Herar'dan sonra yol bıştıuî şa vahşi hayvanların bulundt yerlerdi. Onun için kafile, mü! kün olduğu kadar derelerden u? yerlerde mola vermekte idi, Çü kü geceleri vahşi hayvanlar su | narlarına gelmekte idi. Bunu bilen Habeşliler, derelerden y! sekiz yüz rzetre uzakta gece mo sını verirlerdi. Gece molası veri diği yerde büyük ateşler yakıl sabaha kadar silâhlı Habeşler t bet beklerlerdi. Vahşi hayvanlı en ziyade ateşten korktukları iç buralara yaklaşamazlardı. N. A, OKAN Beşıncı yazı: Vahşi ha) varı'c rın gece ziyareti. Fazla çiy et y yen bir Habeşli ve Sadık Paşan müshil ilâcı. Seyyah akını Bu yaz orta Aîıîâpadan şehri: mize çok seyyah gelecek Köstence, (Hususi) — Burada bu yıl hazırlanan beş yüz kabineli plâj tertibatı tamamlanmıştır. Bu yaz mevsiminde merkezi Avrupa - dan Tuna tarikiyle Köstence plâj- larma gelecek olan seyahlar Rus- çuğa inecekler, oradan da şehrimi- ze geleceklerdir. Seyyahların her türlü istirahat - leri temin edilmiş, büyük küçük bütün oteller de yeni tertibat alın- mıştır. Otel fiyatları da muayyen tari - felerle- geçen senelere nisbetle - çok ucuzlatılmıştır. Seyahat acentelerinin — yaptığı hesaba göre,, merkezi Avrupadan bu yıl muhtelif aylar içinde yet - miş bine yakım — seyyah geleceği tahmin edilmektedir. Bu seyyahlardan bir kısmının Köstenceden İstanbula getirilmesi ve bir kaç gün İstanbulda da kal- maları temin edilmiştir. Bir Türk vapur şirketiyle yapı - lan anlaşmaya göre, bu şirketin bir vapuru Köstenceden İstanbula sık sik seferler yapacak ve uyyıh taşıyacaktır. Bütün yaz mevsiminde vapurun acentesi Köstencede bulunacak ve vapura binecek seyyahlar İstanbu- la muvasalâtlarında — Boğaziçini, Adaları ayni vapurla üç gün geze- raber öldürmüştü. aa ge — d cekler ve vapurda muhtelif eğlen- celer tertip edilecektir. Seyyahlı vapurdan çıktıktan sonra da proj ram mücibince şehirde iki veya Ü gün kalıp tekrar Köstenceye dö neceklerdir. BuTürk vapuru — Köstencey döndüğü zaman, o sirada burad hazırlanmış olan diğer bir kafile! alarak tekrar İstanbula hareket ! decek ve bütün yazbu — suretl Köstence ile İstanbul — arasınd seyyah taşıyacaktır. Bukreıte, seyyah celbeden şir ketlerin verdiği teminata bakıli sa, bu yaz dünyanın her yerinde Türkiyeye - diğer yıllardan bir kâ misli fazla seyyah gelecektir. B münasebetle Bükreş gazeteleri li tanbul belediyesinin de şimdid€ fâaliyete geçeceğini ve İstanbul da seyyahları alıkoyacak eğlen? ve gezintileri tertib edeceğini yi zıyorlar. — Her yıl Varna plâjlarına hü cum eden Balkan milletlerınınv yıl - acenteletin yaptığı pı-op dalar yüzünden - Köstenceye lH edecekleri muhakkaktır. — Varf plâjları artık ilk ehemmiyet * cazibesini çoktan kaybetmiştir: Raomanya hükümeti bu yaz tref lerde de ucuz tarife sistemini t bik edecektir. Şimendifer M de seyyahat acentelerine !l—""d sühulet göstermektedir.