HABER — Akşam Postasr 7 n'at Öahisleri Ulusal musiki HKT Üİ d Hakikat kıvılcımı nasıl fikirle- rin çarpışmasından doğarsa ulusal musiki de melodilerin çarpışma- sile meydana gelir! Garp tekniği ile beste yazabile- cek bizim elyevm bildiğimiz — bir iki bestekârdan maada kıyıda kö- şede sessiz çalışan daha kimbilir ne kadar genç var... Bir iki tanesi- ni ben tanryorum... Bestelerin kıymeti olsun olma- sın., Basılıp halka arzedilmesi ge- rektir. Muharrirler eserlerini yaz- mak için nasıl eski ve yeni yattan istifade ederlerse bestekâr- lar da meslektaşlarının bestelerin- den o suretle müstefit olurlar ve u Jusallığa yaklaşıp ulusallığı — bul- mak için âdeta birbirlerile müsa - baka ederler; böylece Musikinin yaşayabileceği bir muhit, bir ha - neşri- va da doğururlar, Böyle bir muhiti yaratmak mut- laka lâzımdır. Dünyanın en ilim adamını alıp ilmine bigâne bir mu hit içine salrverirseniz bir müddet sonra o adamım ilminden eser kal- madığmı hayretle görürsünüz... Musikide âdi Fokstrottan tutunuz da tâ Senfoniye kadar beste — ya- Tatmak mecburiyetindeyiz, hem de bol. bol... Halkım — terbiyesini Fokstrotlar, Rumbalar yapacak - tır. Bunda ısrar ediyorum, Musiki klüpleri, dernekleri, büyük kon- serler halkın muayyen bir tabaka- sına mahsustur. Alaturka musiki- yi kaldırmak istiyorsak onun — bı- raktığı boşluğu doldurmamız ge- | rektir. Bir kıymet ifade fakat halkın kulağını garpteki tarz da nağmelerle dolduracak — ve ona Garp tekniğine alışırken da - ha munis gelecek olan dans musi- kisinden sonra mutlaka Almanla- rın “Lied,, leri tarzında şarkılar yazmak gerektir. Bu “Lied,, ler musikimizin temel taşı olacaktır. Hattâ diyeblirim ki ulusal musiki motiflerini bu şarkılardan toplr | yacaktır. Mevcut bestekârlara fır- sat verilirse görülecektir ki — mu- sikinin her tarzında beste yazan bestekârlar meydana çıkacak, Garp tekniği ile yazılmış olan bu havaların bazıları hoşa gidecek ba zıları gitmiyecek, gidenler mahal- le çocuklarının ağzında dolaşacak, az zaman zarfında bu tarz musi- ki halktn hoşuna gitmiye başlıya- caktır. O vakit halk Garp tekniğin deki musikiye karşı bir alâka du - yacak, musikinin daha yüksek tarz larile ünsiyet peyda edebilecek bir seviyeye gelmiş bulunacaktır ve ancak ondan sonra konserto - Birinel Napolyonun 1815 mağlübiyeti esnasında bıraktığı - şapka- etmiyen | lar, Senfoniler yazan bestekârla- | ramızı dinleyip zevk alabilecektir. İşe senfoniden başlayıp koca | memlekette ancak bir kaç bine W baliğ olan dinleyicileri ile ulusal | musiki yaratmağa uğraşmak ipini germeden çamaşır asmaya ben- zer... Vakıa çamaşır ipten krymet- lidir ama... İpini mutlaka germek | gerektir. Bunun için de bir musiki baskı | evine ihtiyacımız vardır.. Beste- kârlardan ufak bir meblâğ muka- bilinde satın alman besteler bura- | da tabedilmeli ve satılmalıdır. Bu, | dediğimiz gibi hem halkı yeni tar- za alıştırmış hem de bestekârı he- veslendirmiş, teşci etmiş olur. Kar | şı yakanm nota basan tatlı su | frenkleri yerli bestekârlara karşı î son derece müstağni davranmak - tadırlar. O halde bunu, halkın ter- biyesini gaye edinmiş olan Hal - kevlerinin nazarı dikkatine vaze- der ve onun bu yolda bir baskı evi kurmasmı ümit ve temenni ederiz. Başına işten anlıyan - birinin getirilmesi şart olan böyle bir nota baskı evinin diğer bir faydası da gençleri bestekâr olmaya teşvik etmesi olacaktır. Öyleya... Hiç bir fayda temin etmiyen bir san'at uğrunda neden yıllarca okuyup & mek sarfedilsin! Halbuki yazaca- ğr güzel bir şarkı için az bile olsa meselâ beş lira alacağını düşünen | genç besteler ibda etmek suretile hm kendi ihtiyacını defetmiş hem de memleket kültürüne hizmet et- miş olur.., | Evet... Bir ulusunm kültürünü ya- | | bancılara karşı musikiden ziyade temsile muktedir.hiç bir vasıta ta- savvur edilemez... O yerli, yaban- cı herkesin kulağma ve anlayışına ayrı ayrı hitap eden bir ifadedir. Şimdiye kadar söylediklerimizi hulâsa edersek şu neticeye varı- rız: Eski soysal yaşayışımıza — te- kabül eden alaturka musikiyi kal- dırırken yerini doldurmak gerek - | tir. Bunun için Garp tekniğine a - gâh bestekârların o yolda bestele- rine bol bol ihtiyacımız vardır.Bes tekâr yetiştirmek ve beste yarat - mak için de bir nota baskı evi kur- mak gerektir. Burada bir daha tekrar ediyo- rum: Mahdut kimselerin zevkini | nazarı itibara alarak musikiye kon | | serto ve senfonilerden başlamıya- | | lrm... Tersine, musikiye en basit | tarzından başlayıp halk tabakala- rını aşağıdan yukarı doğru terbiye etmeğe çalışalım! S. Karsel Dünyanın en büyük hey- keli elli iki yaşında ! 46 metre boyundaki bu heyke- Lin yapılışı kolay olmamıştır Bartholdi'nin en yüksek eserle- rinden biri olan Nevyork methalindeki meşhur hürriyet â - Himanı | bidesi bir kaç hafta sonra elli ikin €i yaşma girmiş olacaktır. Bu mu- azzam âbideye 1872 de Bartholdi- nin Amerikadan avdetinde başlan mıştır, Heykeltraş evvelâ eserinin iki metre yüksekliğinde ufak bir nümunesini vücüde getirmiştir. Bu, yapılacak cesim heykelin ga- yet küçük mikyasta bir modelin - den ibaretti. Zira hürriyet âbide- sinin hakikatte yüksekliği 43 met- re olacaktı. Bu eb'atta bir heykeli tunçtan dökmek fevkalâde güç bir işti. Ev- velâ heykelin eb'adıma nazaran dö külecek madenin ağırlığı göz önü- ne alınır. Ve sonra muhtelif aksa- mının birbirine raptının güçlüğü de düşünülürse işin bu şekilde ba- şarılabilmesine imkân olamıyaca- ğt kolaylıkla anlaşılabilir. onun için âbidenin kakma — bakır- | dan yapılmasına karar verilmiştir. Eserin kâmilen el ile işlenmesi, san'at noktai nazarından da kıy- metini arttırmış olacaktı. Hakikt cesamette alçıdan bir model ya- pıldı. Bu modele, her noktası iyice | tetabuk etmek suretile tahtadan âdeta bir elbise giydirildi. Sonra içi boş bir kalıp halinde olan bu tahta elbise çıkarılınca üstüne bi- rer birer bakır lâvhaları takıldı ve kakma halinde gayet iyi işlendi. 46 metre yüksekliğinde olan bir heykeli alçıdan dahi dökmek zan- nedildiği gibi kolay bir iş değildi. Sonra unutmamak lâzım - gelir ki yukarıda da söylediğimiz gibi hey * sile nlşanları Berlinde bir müzede halka teşhir edilir. Alman talebe - lerinden bir grupla bu tarihi eşyayı seyredişi, resimde görülüyor. kelin evvelâ iki metre eb'adında yapılan küçük bir nümunesini, ay- ni şeklini muhafaza etmek üzere 46 metre cesametinde büyütmek lâzım geliyordu. Heykel murabba usulile büyütüldü. Buna da tedri- cen başlandı. Esas ittihaz olunan model bir çok aksama ayrıldı. Her kıstm dört misli büyütüldüğünden | takriben sekiz buçuk metre irtifa - ımda bir heykel vücude - getirildi. | San'atkâr bunun üzerinde icap e- den rötüşleri yaptıktan sonra bu heykel de ayni usulün tatbiki ile Mşhur hürriyet âbidesi nasıl yapıldı ? Ortada: Nevyorkta Hürriyet âbidesi. Sağda ve solda hevkelin yapılışını gösteren iki resim dört misli daha büyütümlüş ve bu suretle hakiki cesamelini almıştır. İşte bundan sonra çekiççiler işe koyuldular. Üçer metre murabba- | mdaki bakır lâvhaları tahta hey - kelin üzerine tatbik ederek ayni formu vermeğe çalıştılar. Nihayet bir çok muavin hbeykeltraşlar da tokmaklar ile ince ince bu lâvha- — TTTMNapgistİ ÜN y çyç e TT y gç TT y yara zT VDNT g gagyzlİMEİ | — ları işlediler. Bu suretle dünyanıti en büyük heykelini vücude getir * mek için 300 bakır lâvha kullanık | dı ki, ağırlığı takriben 80 bin kilo* gram tutmaktadır. Ayni zamanda bu eb'at ve cesa" mette içi boş bir heykelin açık de nizden eşecek sert rüzgârlara ta * hammül edebilmesi için gayet sağ lam kaide üzerine oturtulması i * cap etmekte idi. Bunun için d€ meşhur mühendis Gustave Eiffel'* in yüksek bilgi ve ihtısasına müra" caat olundu, Eiffel âbideye, şiddetli fırtmalarda bile mukave” met edebilecek derecede metanet” te ve takriben 120 bin kilo ağırlı” ğında bir kaide yaptı. Bu kaide ile heykelin ağırlığı iki yüz bin kil?' yu buluyordu. Evvelâ âbidenin meşaleyi tuts' kolu yapıldı ve 1875 senesinde Ft lâdelfiya sergisinde teşhir edildi Sonra 1878 Paris sergisinde de &' | bidenin başı teşhir edildi. Bu bö'| şin cesametini anlamak için nız şunu söylemek kâfidir ki içik de resmi bir ziyafet verilmiştir. Nihayet âbidein bütün aksatf' 1883 te ikmal edilmiştir. D bundan 51 sene evvel, Fransız gönüllülerinin Ameri” ka istiklâl harbine şerefle iştir lerinin bir hatırası olarak hürriy? âbidesini Cemahiri Müttehidei * merikaya Fransa hediye etmiş ©' yordu. Kaidesi ile birlikte âbid” nin yüksekliği 71 metredir. N",' york limanının karşısında dikil' ğ ği arazinin irtifar da nazarı itib$ ra almırsa-kolun tuttuğu — me denz sathına nazaran 95 ml”' yüksekliğinde bulunmık“dvî Heykelin üstüne çıkılınca etra' | ki manazranın güzelliğine pa! Amerikalılar tezadı pek severler. Ayni klübün Kriket takımında yerler ri olan bu iki Amerikalıdan — birinin boyu 210 santimetre, diğerinin 195 santimetredir. yoktur. y Bugün kuvvetli projektörler İ aydınlatılan hürriyet âbidesi IJ vapurlar için de bir fener va7' sini görmektedir. Ekseriya b'-"# deniz sathma nazaran 95 ”M rasında uzaktan ateş gibi yınd'r nı gördükleri bu Abideye koşalr Ona yaklaşımca gözleri ka: çarparlar ve kanatlarını klf*r;' yere düşerler... Hayal ve hııiîw |