9 Aralık 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

9 Aralık 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

î ğf Bolu nasıl bir yerdir Ahçılık şöhreti, bazan Bululuları çok müşkül vaziyetlere sokar! Üstle: Bolunun Büyük cami Altta; L700 metre yüksekliğindeki — Alant gölünden bir görünüş, Bolu muhabirim'z yazıyor: Bolu nasıl bir yerdir?.. Burada hayat nasıl geçer?.. Bu — saaller karşısında bir çok okuyucuların: “— Bunu yazıp çizmeğe ne ha- cet!.. Orası da diğer Anadolu şe- hirleri gibi bir yerdir!..,, Tarzında düşündüklerini sezer gibi oluyo- rum, Böyle düşünenler biraz hak- 1 olmakla beraber, azıcık da ben haklıyım. Bolunun diğer şehirlere benzemiyen tarafları vardır. Son- ra, bir şeyi olduğu gibi görmek ve göstermek usulünü — güttüğüm- den, memleketim olmasma rağ- men, eksiklerimizi de yazacağım. Onun için tam malümat istiyenle- ri hoşnut edeb'leceğim. Bugün Vilâyet merkezinin şe- hir nüfusu on bini geçmiştir. Bü- tün Vlâyetin nüfusu iki yüz bin kadardır. Bolu şehri, etrafı or- manlık, yemyeşil dağlarla çevril- miş bir ova üzerindedir.. Râkımı (720) olduğundan kış biraz erken gel'r ve geç gider. Vilâyet merke- zinin havası biraz rutubetli ob makla beraber İstanbulunki kadar değildir. Orman itibariyle Türki- yenin en zengin vilâyetidir ve ke- | mahallesi. I yonlariyle boy ölçüşebileceklerini gördüm. (1800,(2000) — rakımı olan bu gibi daha bir kaç mevkiden sene- nin 6,7 ayında İsviçre kadar - isti- fade edebilmeğe tabiat müsaade etmektedir. Fakat ne yazık ki biz buralardan istifadeyi hiç düşün- enemişiz. Oturulacak bir oda şöy- le dursun, buralara rahatca gide- bilmek için bir araba yolu - bile yoktur. Köroğlu, Çele gibi yükseklik- ler (2500) metreyi bulur. Buralar- da kar hemen hiç eksik olmaz. Se- nenin Üç mevsiminde, bu yüksek dağ tepelerinin uzaktan görünüşü, düz bir tabak içine doldurulan yoğurtlu ıspanağı andırır.. Yani, yeşil dağların tepelerinde bembe- yaz bir kar tabakası bulunur. O- kuyucularımın çoğu bu benzetişin bir ahçı ağzından çıktığını zanne- deceklerd'r!.. Ben de zaten böyle sanmalarını istiyorum! Çünkü a- gdrmız ahçı cıkmış.. Şehire bir gün- lük mesafedeki bir kaç ahçı kö- yünden her tarafa yayılanlar, vi- lâyet merkezi olan Boluyu mem- leketleri olarak gösterdiklerinden veste cinsi iyidir. Bolu ve kazala- | hir çok kimseler bütün Bolulula- —ai BeLi eeei , düğümlerini rında çıkan hububat ancak - oraya | şın ahçı olarak memleket memle- kâfi gelir. Arazrye nisbelen nüfu- | çet ge;diğînî zanneder, Onun için su seyrek sayılmaz.. İşletilmemiş yumurta pişirmesini bilmiyen Bo- madenleri, tab'i servetleri vardır. | luluların yüzde doksan sekizi, as- Fakat son zamanlara kadar gEz-l kerl'k vesaire gibi hizmetlerde is- den irak kalmıştı, denilebilir. Vi- | ter istemez mutfağa sokulur ve ah lâyet merkezinde görülen büyük | , olmadıklarmı ispat edinciye ka- binalar da hemen tamamen eski- | dar akla karayı seçer. den yapılmıştır. İ Şehire giren bir yabancı, etra- fın tabil güzelliği ile beldede göze çarpan ihmal ve lâkaydiliğin ne büyük bir, aykırılık meydana koy- <? unu görür. Yeni Belediye reisi Reşat Be- yin daha iyi çalışmak istediği ve hattâ baz: işlere başladığı görül- me'ctedir. Bunların sonunun iyi ge'mesin' ve memleket için verim- Ki neticeler alımmasını temenni e- delim. Boluyu cerçeveleyen ormanlık dağ'ar iç'nde (Abant gölü) (esen tepe) g'bi yerlerin, İsviçrede gez- diğim meşhur Spor ve Cure istas- i. Vasfi GEBERERETEDEERSEETLENANMENİ NMN EREDNİNIN Yeni Kitaplar Deylet matbaasının yeni bas- £ tığı aşağıda yazılan kitaplar sa- £ tışa çıkarılmıştır. Tevzi merkezi: Vakit mat - baası, Ankara caddesi, İstan -Ü bul: Bitik adı —Muharriri Yaratıcı tekâmül: M. Şekip 7T0 Spinoza Suut Kemalettin 12 Sakarya — Nüzhet Haş'm 40 ğ GÖREESETTERÜTEERERESETRARRN YNT REREELENRDİEENĞZ Kr. ğ mugayirdir. Thorndike HABER — Akşam Postası İleride münasebet düştükçe bahsedeceğ'miz mekanik kutusu sayesinde hayvanların zekâveti ve ruhi hallerini ölçmek kabildir. - Son senelerde Amerikada bu alet j ile bir çok tecrübevi araştırmalar | yapılmıştır. Bu mekteb'n müessi- si olan Thordn'ke, köpek, ke- di, fare ve tavşanları bu çözerek lokanta - ya girdi, gayat kibarane çatal ve bıçağını kullanır, balığın cinsi hakkında garsona işaretler eder, / şarap şişesinin tapasını çıkarır ve | şaraptan anlar gibi bir bardak i- çer; yemiş geldiği zaman ce_lıi-ı.ı-al | den bir püro çıkarır, ucunu keser | ve çakmakla yakar ve içmeğe baş- lardı. Sonra redingotunu çıkarır bir bisiklet elbisesi giyer ve sahne- de sıralanmış şanpanya - şişeleri arasında, hiç birbirine dokunmak- şızın yıldırım süratiyle döner du- rurdu. Bu maymunların yaptıkla- rı insan hareketleri, hiç şüphesiz, bir talim ve terbiye neticesidir. Bütün —bunlar arzuyla — değil zorla yapmaktadırlar. Maymun nüumarasını ekseriya makine gibi yapar, ve bütün bunlarda zekâve- te ait hiç bir şey yoktur. İlerde mü- nasebet düştükçe bahsedeceğimiz mekanik kutusu sayesinde hayvan- ların zekâveti ve ruht hallerini ölçmek kabildir. Son senelerde A- merikada bu £let ile bir çok tecrü- bevt” taharftyat yapılmıştır. “Ba| mektebin müessisi olan Tehorndi- ke, köpek, kedi, fare, tavukları bu kutu içerisine koymuş ve hayvan- lar kutuyu açmak için lâzım olan mihanimayı anlamamış oldukla- rı halde onu açmağa muvaffak ol- duklarını görmüştüm. İlk önce bu mihanizmayı bulmak için lüzum - suz bir çok manevralar yaparlar ve sonra yavaş yavaş bu lüzumsuz manevralar azalır, azalır ve yalnız kutuyu açmak için lâzım olan ma- nevralara münhasır kalır. Tecrü- be tekrar olundukça bu hareketler makine gibi icra edilir; fakat hay- yan makanizmayı — anlamamıştır bile..... 'Tehorndike bir çok köpek ve ke- diler üzerinde meseleyi etüt etmiş Te d gi d muhat geniş bir yere, almırlardı. e h’" ’.'hn .“f':d'lî:. :. Hepsi az zaman içinde insanlara wet vekayiini tetkik etmek istemiş- alışabilmişlerdi. tir. Bu hayvanları tabi tuttuğu im- tihanlar o kadar zor idi ki tabin- tiyle alınan netice onalrın aleyhin- | “Grande yaşlı ve dişidir. Üç tanesi Hayvanlarda zekâ var mı | e AA E SY LA eee a h Kedi, fare, köpek ve maymunlar üzerinde yapılmış meraklı tecrübeler ra mutmain oldu. Kutuya yaklaş- ! tı. Kokladı, ve içinde et olduğunu anlayınca derhal onu kavramak | arzusunu izhar etti. Kutuyu kırma ğa teşebbüs etmedi. Önce kutuyu büyük bir dikkatle muayene etti. Kapağının kaftanmı kemalidikkat le dişleri arasımna aldı. Ve şiddet göstermeden kapağını — yukarıya & z * 4 içil kaldırdı. Aslanın yaptığı bütün bu ıı ::l'nlbılîıî:::;ım.ıı?î:::;î: hareketlerde hiç bir istical emare- si yoktu. Her bir. hareket nev'ama bir düşünce eseri idi, Tecrübe üç dakika sürdü. Tehorndike may- | munlar üezrinde yaptığı tecrübe- lerde bu hayvanların İmaksada varmak için yavaş yavaş değil fa- kat derhal faydasız hareketler yap madıklarını görünce mihanizmayı anladıklarına hükmetti. Hobhouse hayvanlarda zekâve- tin büsbütün yok olduğuna inan- maz. Bu müellife göre yüksek hay wanların bilhassa insana benziyen lerin bir meseleyi halletmek lâzım geldiği vakit zekâvetlerini göster- diklerine kanidir. Zekâvet ile hal- ledilecek bir vaziyet tahaddüs et- tiği vakit insana benziyen hayvan- larm gayet akılâne hareket ettik « lerini ispat etmek için Kochler, Tnerif hayvanat istasyonunda şempanzeler üzerinde gayet derin tetkikat yapmıştır. Bu tetkikat bil- hassa 1914 senesinde gayet aşikâr neticeler vermiştir. Prusyanın fen akademisi tarafından iaşe 7 hayvan bu tecrübeleremevzu ol muştur. Bunlardan Tschögo ve Tncera, Rana ve Chica genç ve di- şidir. İki tanesi Sultan ve Consul genç erkektir. Bundan sonra (bi - risi Nueva dişi ve diğeri Coco er- kek) evvelkilerine ilâve — edilmiş we bunlar üzerinde çok kıymetli tecrübeler yapılabilmiştir. Bu hay- wanlar çok erken ölmüşlerdir. Cameroun'da yakalanmış olan bu hayvanlar Tneriff adasına gir- mezden evvel hiç bir talim ve ter- biye görmemişlerdir. Burada ser - best hayata pek yakın bir tarzda yaşamışlardır. Sürü halinde yaşı - yorlar ve yalnız bir tecrübe yapı - lacağı vakit demir parmaklıkla Yapılan tecrübeler şu esasa müs tenittir: Hayvana çok sevdiği bir yemek gösterilir, bu yemek onda, de olmuş ve bunun üzerine muma- | bir sevki tabil aksülâmeli uyandı- ileyh hayvanların kat'iyyen zekâ- vete malik olmadıklarma karar vermiştir. Hayvanlarda zekâve- tin sıfır olduğunu iddia etmek ne kadar yanlış ise onlara büyük ze- kâvetler atfetmek te hakikate kutunun içerisinde yaptığı husust bir vazi - | yet ile esasi olan kısımlar görük | miyecek bir tarzda imal ettirilmiş- | tir.Hayvanm bittabi görmed!ği bir şey için zekâvetiyle meseleyi hal- | letmesi imkân haricindedir. Hay- vanlarda zekâvetin sıfır olmadığı Hochet — Souplet tarafından ya- pılan aşağıdaki tecrübe ile iyice is- pat edilir. Bu zat yiyecek şeylerle koydu. Hayvan önce mütereddit t ve endişenâk bir vaziyet aldı; son- latEbe, rır; hayvan yemeği almak - ister; fakat yemek ile hayvan arasında bir mania vardır. Bu manidan kur tulmak ve yemeğe kavuşmak için bir çok jestler yapar. Yavaş yavaş bu manilar kuvvetlendirilir. Şu su- retle ki, hayvan öyle bir vaziyete düşer ki vaziyetin heyeti mecmua- sını kavraması lâzım gelir; ve me- selenin karışıklığına göre onu hal- letmek için yaptığı harekât, mele- kâtr akliyesinin ölçüsüdür. Koch- ler taharriyatından en manalı ve mühimlerini derece itibariyle oku- yucularımıza izah edeceğiz. 1 — Dolambaç: — Şempanze - ler ve buna kıyasen bir dişi köpek H dolu bir kutuyu bir aslan kafesine | ve tavuklar aşağıdaki imtihana tâ bi tutuldular. Yiyecek gören hayvan hattı müs- '" Ç YN 6 Birinci kânun 1934 ——— takim üzere, ona doğru teveccüh © der. Yapılan tecrübelerde, hayvanlar yiyecek arasında bir mania kı muştur. Hattı müstakim üzerindt olan bu mania, meselâ demir ptf maklık, hayvanm gıdayı görmesi * ne engel olmaz. Şu suretle ki hay” Taşması lâzımdır. c yA 8 Za ğ Teu LA 3 ö A A dan gelen bir dişi köpek d” mir parmaklığın bulunduğu B çi mazrna doğru geldiğini farzedt ” lim. Orada hayvana sevdiği H yiyecek verilse ve demir pırmlı. lığım ön tarafında (C) ye | bir yemek konulsa bunu şi köpek bir dakika şaşırmış * halde kalır. Sonra'iki göz 'arstif da 180 derecelik bir zaviye çlj, rek döner, Çıkmazdan çıkar v& | den dolanır, ve C den yiyeceği * hr. , Ayni tecrübe şempanzelerle Ü henüz yürümeğe başlamış on ” aylık bir çocukla tekrar . Bunlar da hiç tereddüt etm€ meseleyi yukarıdaki dişi İ gibi hallettiler. | Tavuklar bu tecrübeye tâbi İW tulunca derhal şaşırırlar; D n parmaklığın önünde bir F diğer tarafa koşarlar. Bazılari " inhina yaparak dışarıya şb'l; bazıları da tereddüt etmekte T vam eder ve yanlış yolda Kaf Dolambaç tecrübesi şempantt| için daha güç bir hale M £ Bir sepet içerisne meyva kw"’ Ve sepet br iple tavana .,.ıldı yi bir rakkas gibi sallandırıldı-i y suretle ip sallandıkça sepet Pf p ralık tavanın direğine çok y'ıd 10 yordu. Buradan anlaşılıyor ki Yof lambaçlı yoldan, ancak bir .ııi’ saniye zarfında, istifade edi! di. Sepetin harekette olduğU ya Tecero, Grande, Chica * du. Grande birdenbire sepett Di ru atladı, fakat tutamadı: vaziyeti iyice tetkik ettikten *? doğru direğe koştu, termand”i hınu uzattı ve sepeti yıi'h'h' na, Coco, Sultan ismind meselenin sureti hallini buldular. : Sepetin bir rakkas hareket” bi yaklaştığı noktanın Ğ!M duvar, bir ağaç vıyıhü’::;',— olması ayni, hayvanı şaf hemen sepeti yakalıyabilett” re tırmanır ve sepeti orada —. | Mustata SAaf — Bitua Ş hi yi ha Rö

Bu sayıdan diğer sayfalar: