Artık balıkların da bir hastanesi var! Pariste balıklar için tam mevcut- lu bir hastane açıldı ü A“lrııı, köpeklerin hastahane- da balıkların neden ol- Basm? Onlarım derdine derman :;dl balıklarınkine olmaz olur | Artık balıklar da kendilerine î'* tedavi edilmeğe başlandılar. ke hlbefi lâtife sanmayımız... Ön- için Paris kapılarındaki müs- Nhlık, müzesinde, hastahane ku- Wl'ıl Hastahanenin bol bol müş- ::ı vardır. Orada balıklar dik- ı_l:mııyznc vetedavi edilir, İlııı!'ye hasta girip sağlam “"'llnn adedi pek çoktur. Hastahanenin kapısından gi - di Birmez balıkhane göze çar- ünurıdı sıcak, soğuk deniz - mahlüklarından nümuneler %ı'hlmşm. Bu mahlükların yer- 1 ı*'_"den toplanıp Parise kadar “#tirilmeleri için ne kadar emek Ve vakıt sarfedilmiştir! Onlar o - | ;'d* kendi yerleri yurtları gibi | ; tenmiş olan cam kaplar içinde Sİnslere ayrılmış oldukları halde —hfl. rahat yaşarlar ve kalorifer t*'bıu sayesinde lâzım geldiği dar asınırlar; husust — yemleri dır... Ne mutlu bu — şimarık Tahlüklara!.. _F'İut ne de olsa dünya değil Ti bu... Kaza ve hastalık eksik 'hız_. ünyada dDert yalnız in- Mülar için değil ya... Hayvanla- "h da derdi olur. Bu sebeple bin tle bu enstitüye getirilmiş ların sıhhatini korumak lâ- | kr. %'c nezaret eder. Onun bir de ğ'ini vardır: Mösyö Benar. A lar nevileri şahıslarma mün - Sır denecek kadar nadir ule - :ıdana.ıı.,. İşleri güçleri balık- 'N sıhhatini korumaktır. ldo kadar güçlükle edinilen bu '..n"d—nn bin türlü dert yüzün - | ı_'”'ik olarak mahvolmak teh- &sinde olduklarını görünce bu se vay bekârın haline! Böylece hergün Madam Benara a bir sürü hasta ve yaralı balık gelir... Hattâ bazan cesetler bile getirilir.. O şişeler ve mikroskop- larla dolu — muayene salonunda hastalarını kabul eder, yaralara pansıman yapar, reçeteler yazar, istatistikler —tutar. Hele urların tedavisi, tedavi- lerin en güçüdür. Urlar çıkarılır, | yerleri temizlenir. | Güç olan diğer bir ameliyat ta kavga yüzünden harap olan ka- natların tamiridir. Elyafı tel tel Va F Bir balığa otopsi yapılıyor “ayırmak, ayıklamak, kazımak ve nihayet kangren olmasın diye şı- rınga yapmak gerektir... Ağır hastalar derhal hususi ka- vanozlarda tecrit edilir ve rejime tâbi tutulurlar; hastalar tarafın- dan tedavinin kötülüğüne — dair bir şikâyet vaki olmadığına göre bu tedavinin yerinde olduğuna hh lar onlar için derhal bir has- âne kurdular. hç Meğer balıklarda da ne dert- hp Amış: Hazım güçlüğü, bar. qn:l'f*mcti vesaire.. Hele soğuk N'*—Ü:lîlu ne dersiniz?.. Bu hay- "îkı lara rgüsil gibi, kinin gibi bh içirmek te mümkün değil! ; '©ne yapmalı? kn 'alıkları tedavi etmek başhe- H.—:::::m Benar'ın vazifesidir. N.. m barsaklarını yıkayıp 'k'*tım ek yahut herhangi — bir üş, Pümü defetmek onun işi- uk:lzı hastalıkların belirdiği- z Fetmek gene onun işi... Me - B , Uda oksijen miktarı azaldı Nch'“ balıkların sırtı - yosun Kj Ya başladı mı hastalık alâ- Pe belirdi demektir. h p balık doktorluğu bu ka- Üetee bitmez.. Hastalığı keşfet - Ğı___ Sonra tedavi etmek lâzım - Tün için de iyi cerrah ol- ::ı:d.___ Balık cerrahr yalnız N_d'"l tedavi — etmez, ayni q%__ B. yaraları da tedavi e- alıklar arasında yarala - ök biş kk çoktur... Meselâ yılı- İn p Sinin tebessümü iki er - akançlık damarlarını şah- ( * Derken bir. kavgadır ) %q. Aradan birisi yaralanıp Y ,2 gıkar... Yahut birinin :."' bekârın biriyle aşne İkışır da kocasr görür- hükmetmek lâzımdır! İnsan hastahanelerinde oldu - ğu gibi burada da hergün ölüm vak'aları zuhur eder. Balık has- tahanesinde ölenlerin müessese - nin morguna götürülmeleri şart - tır. Orada cesede otopsi yapılır ve maraz kat'i surette teşhis edi- lir. Balıklar için daha büyük bir hastahane hazırlanmaktadır. O- rada balıklar gibi timsanlar ve yüz kiloluk koca kaplumbağalar da tedavi edileceklerdir. Fakat bu sonuncuların tedavisi o kadar kolay görülmüyor. Artık balık hastahanesi kurul- du; bakalım böcek hastahanesinin temeli ne vakıt atılacak! YE Ni KiITAPLAR İvan Turgenief in Meşhur eseri İLKBAHAR SELLERİ VAKIT Matbaası. Ankara | Bu kitabı mutlaka alıp o- || kuyunuz. Bütün tanıdıklarını- za tavsiye edilecek güzel bir eserdir. Fiatı 75 kuruş Her kitapçıda vardır. Tevzi yeri: Çeviren : caddesi. ı Sâmi zade Süreyya SATSNNEACKIAN Stanbul Bf — HABER — Akşam Postası Yelkenli tayyare ' ” N Birinci Kantn 1934 Motörsüz tayyarelerle uçuş, Şu son bir kaç sene zarfında tayyarecilik dünyanm her tarafım- da o kadar terakki etti ki elde edi- len neticelere insanın âdeta ina- namryacağı geliyor. Çocukluğu- muzda sıcak bir odada mangal kenarında bütün dikkat kesilerek dinlediğimiz o tatlı masallardaki mübalâgalar bugün bir hakikat o- larak karşımıza çıkıyor. Kim bili- yor belki de yakım bir zamanda bugün için imkânma ihtimal vere- mediğimiz şeylerin pek âlâ yapı- labileceğini görmekle hayretimz büsbütün artacak, 1906 senesinde yani daha bundan yirmi altı sene evvel Manj denizini büyük güçlük lerle geçen tayyareci Bleriot'nun rekoru o zaman dillere destan ol- muştu. Halbuki bugün bir haftada tayyareyle devri âlem yapmak iş- *#en bile değil. Daha geçenlerde bir İngiliz tayyarecisi İngiltereden “*â Avustralyaya üç günden az bir | zamanda gitmeğe muvaffak oldu. Bir İtalyan da saatte 702 kilo met- re gibi akıllara hayret verecek bir sürat rekoru elde etti. Motörlü tayyarelerle bu şaşılacak dereceler elde edilmeğe çalışılı- yorkn “Planeur,, denilen motör- süz tayyarelerle de birçok yelkenli uçuşlar (Vol a Vaile) tecrübele- ri yapılmış ve bunda da büyük muvaffakiyetler kazanılmıştır. Planeurler ile “Volâvoile,, de- nilen yelkenli uçuş tarzma son za- manlarda her memlekette çok bü- Yük bir ehemmiyet verilmeğe baş- lanmıştır. Almanya ve Fransada bir çok cemiyetler sureti mahsusa- da bu nevi uçuşlara halkın rağbet ve alâkasını celbetmek maksadıy- le teşekkül etmiş bulunmaktadır. Bumun ilerlemesi için de hiç bir fedakârlıktan çekinilmemektedir Evvel emirde yelkenli uçuş ne demektir? Bunu tarif, meseleyi halletmiş olur. Tıpkı bir hesap me selesi halledermiş gibi ayni tabir- leri kullanarak keyfiyeti şu sure'- le izah etmeğe çalışalım. Farzediniz ki bir platör vardır. Gene öyle farzedelim ki bu platör hızla itilerek yerden bir kaç metre havalanmış ve bu yükseklikte ken- di kendine bırakılmıştır. Simdi ha vadan ağır bir cisim olan bu pla- tör şu vaziyette ne olacaktır? Şüp- hesiz ki yere inecektir. Fakat bu yere iniş keyfiyeti ağır bir cismin çazibei arza tabi olarak yere düş- mesi gibi hızlı ve şiddetli olmıya- caktır. Tarzı inşası, şekli, kanat- ları dolayısıyle ve diğer başka hu- bugünün g ei ü herhalde yavaş olacaktır ve hava- da kendi kendine bırrakıldığı nok- ta ile konduğu yer arasında tabia- tiyle bir zaman geçmiş ve bir me- safe katedilmiş bulunacaktır. İşte bu mesafe ve zamanın bazı sebep- lerin tesiriyle çok defa değişebile- ceği kolaylıkla tahmin - edilebili- 'Tecrübe çin en fena şeraiti na- zarı itibara almış olsak, yani top- rağın meyilsiz dümdüz bulunduğu ve havanm da gayet sakin olduğu we en hafif bir rüzgârın bile esme- diğini tasavvur etsek, Bir. Plane- ur'un bırakıldığı noktadan yere konması için katettiği mesafe ç- karıldığı irtifam yirmi mislidir. Binaenaleyh 15 metre yükseklik- ten bırakılmış olan bir Planeur 300 metre ileride yere konmuş ©- lacaktır. Bu nisbet en aşağı olarak gösterilecek bir nisbettir. Rekor tesis etmek maksadıyle büyük bir dikkat ve itinalarla sureti mahsu- sada yapılmış olan — Planeurlerin havada süzülerek uçma kabiliyet- leri bu derecenin pek üstündedir. Şunu da nazarı itibara almak lâ- zımdır ki bizi arazıyı dümdüz ta- savvur etmiştik. Eğer üzerinde tecrübe yapılan toprağın uçuş is- tikametine doğru bir meyli olsaydı şüphe yok ki bu mesafenin daha büyücek ve arazinin meyli fazlalı- ğmna göre de artacaktı. Ayni zamanda havayı da ga- yet sakin ve rüzgarsız olarak gös- termiştik. Hepimiz biliriz ki yap- rak kıpırdamıyacak derecede sa- kım hava ender bulunur. Havada daima tepelerin, nehirlerin, dağ- larm, ormanların hattâ şehirlerin bile husule getirdiği pek cok cere- yanlar vardır. Bazı bulutlar dahi kava cereyanları tevlit etmektedir. İşte bir de Planeur'un kanatlarını bu cereyanların kuvvet ve tesirine terkettiğini gözümüzün önüne ge- tirelim o zaman havada iyi idare edilmek şartiyle ne kadar fazla kalabilmesi ihtimali olacağını ve | ne uzun mesafe katedebileceğini kolaylıkla tahmin etmiş olabili- riz. Demek ki havada fazla kalmak bu cereyanları iyi bilmeğe ve bun- ları ve süzülerek tatlı tatlı uçtukla tır, Büyük kuvvetlerin v?ruV ter. Büyük kuşların kanatlarmı ge- rerek rüzgâra kendilerini bıraktık lar ve süzülerek tatlı tatlı uçtukla- rını ne derin bir zevkle seyrederiz. Eğer biz de onlar gibi uçmak is- tersek elimizdeki — elamanlardan susiyetlerine binaen platör namı | istifade etmesini bilelim. verilmiş olan bu cismin yere inişi İşte bazı plotlar bu sahadaki üzel bir sporudur ü Yelkenli tayyareler uçuşa başladıkları sırada... meharetleri sayesinde motörsüz tayyarelerle pek uzun mesafeler katedebilmeğe ve havada 30 saat- ten fazla bir müddet kalabilmeğe muvaffak olmuşlardır. Bu itibar- la yelkenli uçuşu spordan ziyade bir sanat veya meharet telâkki et- mek daha doğru olacaktır kanaa- tindeyiz. Fakat bu öyle bir meha- rettir ki yalnız başma gösterile- mez. Çünkü bir plot tek başma motörlü bir tayyareyi kaldırabil- diği ve arzusunun ttemayülâtına göre istediği yere götürüp indir- meğe muktedir olduğu halde pla- neur plotu için vaziyet bu şekilde olmaktan uzaktır. Zira planeurun havalanmasmı temin için en aşağı 15 kişinin yardımına ihtiyaç var- dır. Yere konduktan sonra - bunu tekrar kalktığı yere veya ikinci bir uçuşa hazır olabilecek vaziyete getirebilmek (meselâ bir tepeye çıkarmak) gene bir kişinin işi de- ğildir. Yelkenli uçuşunun bir meharet, tecrübe ve meleke işi olduğu mu- hakkak olmakla beraber bunun ancak bir kısım münevver kitle tarafından yapılabileceği ve mu- vaffakiyetle tatbik olunacağı, bi- naenaleyh her istiyenin bu işi yap- mağa iktidarı olamıyacağı fikri anlaşılmamalıdır. Evet yelkenli uçuş bir sanattir. Fakat herkesin iktidarı nisbetinde seve seve yapa- bileceği bir san'attır. Tatbiki insa- na büyük bir zevk verir. Yalnız şunu hatırdan çıkarma- malıdır ki uzun seneler tayyareci- lik etmiş olanlar hava cereyanla- rmı iyi bilmenin ve bunlardan iyi- ce istifade etmenin uçuş üzerinde çok mühim rolü olduğunu söyle- mekte müttefiktirler. Bu itibarla ayni cins tayyare ile, ayni şerait altında iki plot uçuş yapmış olsa- lar, bunlardan hava boşluk ve ce- reyanlarını, rüzgârlardan istifade ve icabında mücadele etmesini hangisi daha iyi biliyorsa onun daha iyi muvaffak olacağı tabit- dir. İşte hava cereyanlariyle ün- siyet peyda ettirmeğe vesile teş- kil eden yelkenli uçuşlar” yarmın kıymtli tayyare plotlarını hazırlı- yacak birer tecrübe ve mümarese sahalarıdır. Her memlekette git- tikçe gençliğin rağbetini kazanan ayni zamanda da çok mühim fay- dalar temin eden bu eğlenceli u- çuş tal'mleriyle gençliğimizin de alâkadar olması ne kadar arzu o- lunsa o kadar yeri vardır. $. S.