24 Eylul 1937 Toğrul Bey tac dilenmek için değil, tahtını kaybetmiş olan halife Kaimbiemrillâha hüriyet ve devlet bahşetmek için Bağdada gitmişti. İşte bu şerait içinde kurulmuş olan Selçuk devletinin islâm dünyasına hakimiyetinin hakikî neticeleri şu oldu: 1 Yakınşarkı sarsmakta olan anarşik devir nihayct buldu. Efganistandan Akdeniz kıyılanna, Mısır hududlanna kadar uzayan sahalarda tek bir idareye bağlı, cüsiplinli bir imparatorluk kurul du. 2 Geniş imparatorluk dahilinde herkesi malından, canından emin olarak yaşatan kanunlar, hükümler cari olmağa başladı. 3 Vergiler tanzim edildi: Halkj ezen haksızlıklar, usuller kaldınldı. 4 Türkistandan Akdenize kadar uzayan geniş sahada asayişin takarrürü, ticaretin inkişafma yol açb. Şarkla garb arasındaki kadim ipek ticareti yolu yeniden açılmış oldu. 5 Melâzgird zaferi. anarşik devirden istifade ederek bir taraftan Erzuruma, diğer taraftan Urfaya, Trablurça ma, Hamaya kadar ilerlemiş olan çarkt Roma imparatorluğunun eski vaziyetini iade etmek yolundaki hulyalanna hitam verdi. 6 Bütün din ve mezheblere karşı bitarafane hareket etmek seciyesile mütehalli olan Türklcr, biri diğerini boğmak istiyen ve devlet içinde devlet rolünü oynamağa yeltenen mezheb pirevlerine devlet otoritesini tanıttırdı. Büyük şehirleri birer harb sabasına çeviren mezheb kavgalarına, ayyarlar çapulcuğuna kat'î bir nihayet verdi. Bu suretle vicdan ve kanaat hüriyeti temin edilmiş oldu. 7 Selçuk Sultanlarının islâm dün yasına kazandırdıklan huzur ve asayiş Saman oğullan ülkesi müstesna olmak üzere bir zamandanberi durmuş olan ilim hareketine yani bir inkişaf hızı verdi. Rey de, îsfehanda, Bağdadda, Nişaburda yeni üniversiteler açıldı. Hastaneler yanmda Tıb fakülteleri kuruldu. Bu üniversitelerde Khayyam gibi riyaziyat ve felsefede temayüz eden bir âlim, El mugni Fittıb müellifi Ebülhasan Said ibni Heybetullah gibi bir filozof tabib, Takvimülebdan fi Tedbirülinsan müellifi îbn Cezle gibi bir tabiiyat ve filozofi mütehassısı, nihayet Ebülferec bin Tayyib ayannda bir tabiiyat âlimi yetişti. B Selçuk Türkleri, MüslümaTilığı ön Asyada boğmak ve çıktığı çöle sok mak hırsile şarka akan Haçlılara karşı koyarak Suriye Mısır ve Mezopotamya Arablığmı kurtardılar. 9 Türklerin centilmenlikleri Haçlılarda papaz tahrikâtının uyandırdığı huşunesi izale etti. Bu sayede şark medeniyetile uzun müddet yakından temas ınvkânmı buldular. Bu temas ve tetkik nihayet garbda Rönesansı boğacak bir zemin hazırlamış oldu. Türk tarihi düne kadar bizzat Türkler tarafından yazılıp müdafaa edilemediğinden yalnız müslüman dünyası için değil bütün beşeriyet için bir yükselme hızı olan Selçuk istilâsı, yabancılar tara • fından bir felâket âmili gibi gösterilmiş ve bazılannı saydığım hakikî neticeler ihmal edilmiştir. Felsefe tarihi ve Türk mütefekkirleri Profesör von Aster bu mevzulu tezine başlarken Türklerin felsefe tarihin deki payını araştırmağa çahşacağını mukaddime olarak söyledikten sonra; garb felsefesinin başlangıclarının ilk defa küçük Asya sahillerinde göründüğünü, bununla beraber bu sahillere Sümerlerin mirası intikal etmemiş olsaydı astronomik tasavvurlann kurulmasma imkân bulun mıyacağını ilâve etmiştir. Müteakıben Ortaçağ felsefesini yeni bir zaviyeden tetkike girişeceğini söyliyen von Aster Fârâbi ile Ibni Sinayı tahlil, islâm ve hıristiyan felsefelerile mukayese e'miş, Türk felsefesinin müstakil tefekkür ka rakteri taşıdığını ve Eflâtun'la Aristo'ya aid fikirleri inkişaf etririp ileri götürdü ğünü ileri sürmüş, en sonra; garb tabiat üzerinde ilmî ve teknik hakimiyetini tesis etti, halbuki şark, ruhun enginlerine karşı garbdan daha kıymetli ve daha derin bir anlayış gösterdi. Bugün bu ıki tarafı birleştirmek icab eder, bu hususta ehemmiyetli bir rol oynaması mukadder olan bir millet varsa o da Türk milletidir demiş tir. Antropolojik tarihimizin yeni vesikalart Ecnebi kadın âlimlerden Marguerite Dellebach «Türklerin antropolojik ta rihlerine dair vesikalar» mevzulu tezinde muhtelif ön Asya ve Balkan memleketlerinin ırklan hakkmda brakisefal veya dolikosefal olmaları bakımından izahat vermiş, neticede orta Asyadan Tunaya kadar olan sabada uzun veya ortaboylu brakisefallerin galib ve hâkım bulundu ğu memleketlerle, uzunboylu dolikose fallerle meskun memleketleri azçok takribî olarak ayırmıştır. Ikinci celse Bu tezden sonra, Kurultay on bej dakika için tatil yapmıştır. İkinci celse, Maarif Vekili Saffet Arıkanm riyasetinde toplanmıştır. Profesör Dr. Fuad Köprülü Orta zamanda Türk hukuk meseleleri mevzulu tezini izah etmiş ve uzun uzun alkış lanmıştır. Fuad Köprülü bu kıymetli tezinde Türklerin hukuku hakkında şimdiye kadar garb ilim âleminde mütearife gibi tekrarlanan «Türkler ancak islâm olduktan sonra hukukî müesseselere malik ol muşlardır; bunlar da tamamile islâmî müesseselerdir. Bunlarda Türklere aid bir hususiyet aranamaz.» hüküm ve id diasuıa karşı, bilhassa müslüman Türk lerin kurdukları devletlerin âmme hu kukunu tetkik ederek tarihin en eski de virlerindenberi devletler kurmuş yani âmme hukuku vücude getirmiş olan Türklerin, ilsâm olduktan sonra da eski hukukî an'anelerini devam ettirdikle rinden başlıyarak Osmanlı devletinin kuruluşuna kadar muhtelif zaman ve me kânlardaki Türk devletlerinin «iyasî ve idarî müesseselerinin nasıl birbirine benzediğini izahla beraber bunların müslim ve gayrimüslim sair komşu devletlerin müesseseleri üzerindeki tesirlerini teba rüz ettirmiştir. Türk tarihi hakkında italyanca mehazler Bunu müteakıb profesör Rossi, îtalya kütübhane ve arşivlerinde Türk tarihine aid türkçe ve italyanca mehazlar hak kında türkçe bir konferans vermij ve çok alkışlannuştır. Tarihte Anadolu hakkmda bir tez irad etmesi mukarrer olan profesör Boch hasta olduğundan tezi okunama mış, azaya dağıtılmıştır. Tabı san'atının keşfi Profesör Bossert bu mevzudaki tezile çok alâka uyandırmıştır. Profesör, bu tezinde tabı san'atınm prensipi ve tâbi olduğu şartlan göster dikten sonra Çinlilerin ve Uygurlann tabı hakkındaki buluşlarııu izah etmiş, Faisto diski üzerindeki incelemeleri anlat mıştır. Kurultay bugün gene s*at 14 te toplanacaktır. CUMHURİYET îtalya teminat veriyor Roma, Ispanyaya yeniden asker göndermiyecek, Nyon kongresîne iştirak edecek; buna mukabil Habeş ilhakınm tanmmasını istiyor IBaştaraft 1 tnct sahtjede) müşküllere intizar etmek icab eder. anlaşmasına iştiraki meselesini görüşe • Franta protesto etti ceklerdir. Londra 23 (Hususi) Fransız hüttalya, Habeşistanı ilhakınm kumeti Saragos'daki Fransız konsolosutanınmasında ısrar ediyor nun ihtilâlciler tarafından Malagada Londra 23 (Hususî) Fransız el hapsedilmesi üzerine General Franco hüçisi M. Corbin bugün Hariciye Nazırı kumetine bir protesto göndermiştir. Fransız gazeteleri şiddetli M. Eden'i ziyaret ederek Cenevrede neşriyat yapıyor M. Delbos'la Milletler Cemiyeti nezdindeki Italyan murahhası M. Bova Scoppa Paris 23 (A.A.) M. Bova Scoparasmda cereyan eden müzakereler hak pa'nın mülâkatlanndan bahsedcn Petit kmda izahat vermiştir. Parisien diyor ki: Görüşmeler esnasında Italyan mu «Parisle Roma arasmdaki münasebatı rahhasının Habeşistan ilhakınm tanmma ihlâl etmiş olan ihtilâf mevzulan tama sı hakkında ısrar ettiği söyleniyor. Bu men ortadan kaldınlmadıkça diplomasi takdirde İtalyanın yeniden Milletler sahasında müessir ve devamlı bir huzur Cemiyetine iştirak edeceği söyleniyor. ve sükun teminine imkân yoktur. Fran • Tunui hâdisesinden sonra sızlar, umumî mahiyette beyanatın kat'î Paris 23 (A.A.) Tunus hadisele surette itminan bahşetmeğe kâfi gelmiyeri bakkındaki tahkikat devam etmekte ceği mütaleasını serdetmektedirler. İs dir. Italyanlann, Fransız himayesi al panyadaki ecnebi muhanblerin çekilmesi, tında olan Tunusta kavanin ve nizama tatbikma kat'î surette karar verilmiş bir ta muhalif hareketlerde bulunmuş ve in hüsnüniyetin en büyük delili olacaktır. İszıbatı ihlâl etmiş olduklan itiraz kabul panyanm bazı kısımlannda ve bilhassa ehnez gibi görünmektedir. Bu sebebden Baleares adalarında yerleşmek teşebbüsdolayı Fransa, İtalyadan tarziye ve lerinden vazgeçilmesi de temenniye şa yandır.» mücrimlerin tecziyesini istiyebilecektir. Echo de Paris gazetesinden: îtalyan Amirali, Tunusu terketmeden «Maatteessüf birçok mühim meseleler, evvel, teessürlerini bildirmiştir. Ihtimal Roma, Fransanın talebine ce Roma ile aramızda ihtilâf mevzuu teşkil vab vermeden evvel Amiralin raporunu etmektedir. Bolşevizme karşı mücadele bahanesile millî müdafaamız için en e * bekliyecektir. Fransız memurlan, bu meselenin pa sash olan münakalât hatlannm ve îngizartesi günü Nyonda cereyan edecek o lizlerin ayni mahiyetteki yollannın teh lan müzakereler üzerinde hiçbir tesir ic dide maruz kalmış olduğunu unutama • yız, Fransa ile îtalya arasmda vifak ra etmiyeceğini beyan etmektedirler. îtalya hariciyesinde bir teşebbüs mevcud olduğunun bir tebliğle ilân edilParis 23 (A.A.) Salâhiyettar bir mesini istemez değiliz, fakat bu vifakın membadan bildirildiğine göre, Romada hakikî olması lâzımdır. Binaenaleyh herki Fransız maslahatgüzan, dün Tunus şeyden evvel Roma hükumetinin îspanhâdisesi hakkmda Italyan Hariciye Ne yadaki kuvvetleri geri çağırmağa karar zareti umuru siyasiye müdürü nezdin vermesi lâzımdır.» Populaire, diyor ki: de bir teşebbüste bulumnuştur. < Kendisinin yardımı ve iştiraki olmakFranta ttalyayı proteato etti sızın bahrî bir itilâfm süratle akdedilip Londra 23 (Hususî) Romadaki imza ve tatbik edilmesinden dolayı bü Fransız maslahatgüzan Hariciye Nazırı yük bir hayal inkisanna uğramış olan M. M. Ciano'yu ziyaretle Tunus hâdisesi Mussolini, M. Hitlerle yapacağı mülâ hakkmda şifaihî bir protestoda bulunmuş, katın arifesinde, bu muvaffakiyetsizliği hâdiseye sebebiyet veren îtalyan bahri hazmetmek istemiyor. Duçe'nin Führer'e yelilerin tecziyesini ve ölen Fransızın a!le Fransa ve îngiltereye rücu etmesi imkâ sine tazminat verilmesini istemiştir. nının tahakkuku için ortada hiçbir mâni Fransanın Malaga konsolosu mu mevcud olmadığmı ispat etmek istiyeceği kabele olarak tevkif edilmiş söylenmektedir. M. Mussolini, Nyon itiSaint Jean de Lux 23 (A.A.) lâfını vesile ittihaz ederek îspanya meseYüksek bir Franco'cu memur Havas a lesi hakkında herhangi bir itilâf akdi tekjansı muhabirine yaptığı beyanatta Fran lifinde bulunacakhr. sada tevkif edilen îrun polis müdürü Almanyantn Franco'ya gb'nderdiği Troncoso'nun bu tevkifine karşı muka yeni elçi belebilmisil olmak üzere Salamanka maLondra 23 (Hususî) Gen»ral kamaü tarafından hapsedilen Fransız Franco nezdindeki yeni Ahnan elçisi Malaga başkonsolosu hakkında ayrıca bugün itimadnamesini General Franco'hiçbir tedbir alınmamış olduğunu bildir ya vermiştir. Yeni elçi itimaJnamesinde miştir. ezcümle demiştir ki: Muhtemel siyasî müşkülâttan « Alman milleti, milliyetperveT îs bahsediliyor panyaıun mücadelesini büyük bir sem Paris 23 (A.A.) Salâhiyettar me pati ile takib etmektedir.» hafilde Malaga'daki Fransız konsolosu *** nun konsoloshane binasında Frankist meBir Ispanyol vapuru talimen murlar tarafından tevkif edilmiş olduğu limanımıza geldi haberi teyid edilmektedir. Akdenizde kontrol tatbik edildikten Bu tedbirin Troncoso'nun mevkufi sonra Madrid hükumetine aid ilk îspanyetine karşı mukabelebilmisil olmak üzere ittihaz edilmiş olduğu beyan edilmek yol vapuru dün limanımıza gelmiştir. Capo Sant Ogostino ismini taşıyan bu vatedir. Troncoso'nun karışmış olduğu işlerle purda îspanyadaki dahilî mücadele dolagönderilmesine bir Fransız konsolosunun vazifesini ifası yısile Sovyet Rusyaya arasmda bir mukayese haddi bulmağa im lüzum hasıl olan 300 kadar çocuk vardır. îstanbul vapuru Akdenizde Nyon ankân yoktur. laşmasmı imza eden devletlerin bahrî Hükumet, adliyenin Troncoso, hak kontrolu sayesinde hiçbir taarruza uğrakında vereceği karan bekliyecektir. madan limanımıza gelmiştir. Vapur dün, Eğer Troncoso, isticvabından sonra uzun müddettenberi Halicde bulunan seröest bırakılırsa mesele kendiüğinden Magellanos vapuru mürettebatile Bozcahalledilmiş olacaktır. O zaman Malaga adada bahrılan son Ispanyol vapurunun memurlannm Fransız konsolosunu mev mürettebatını alarak akşam Odesaya hakuf tutmakta devam etmeleri için hiçbir reket etmiştir. sebeb kalmıyacaktır. Ayni vapurun tekrar dönüp dönmiyeEğer Troncoso, itham edilecek olursa ceği malum değildir. Salamanka ile diplomasi sahasında bazı « Kim tahrikât yaparsa hudud haricine atacağım M. Roger Garreau «İntihaba fesad karıştırsaİar bile toplanacak meclisin Suriyeye iltihak karan vermeğe hakkı yoktur» diyor [Baitaraft 1 tnci sahitedel Mükemmel bir çart. Derhal kabul ettim. Ve o, ilk sualimin cevabını verdi: Antakyayı, Iskenderunu ve daha bir çok taraflan gezdim. Halkla görü? tüm. Karşımdaki muhtelif unsurlan şöyle görüyorum: Hüsnüniyet sahibi insan ar, bir kelime ile sistematik bir şekilde birbirlerine düşman ve asla birbirlerile anlaşmak istemiyen, sonuna kadar karşhlıklı mücadeleye karar vermiş insanlar değil. • O halde vaziyetten nikbinsiniz. Hayır tamamen ve tam bir huzurla nikbin olduğumu söyliyemem. Ancak çok çalışmakla ve bu iyi insanların hüsnüniyetlerine, akli selimlerine, mantıklanna hitab etmesini bilmekle yakın bir zamanda artık nikbinim diyebileceğimi zannediyorum. Son hâdiselerin ve ondan daha evvelkilerin sebeblerini araştırdmız mı? Sizden evvel burasının nasıl idare edildiğini merak ettiniz mi) Maziyi bırakmak istiyorum. Fakat bu memlekette ortalığı karıştırmak istiyen bir takım profesyonel tahrikâtçıların vü • cudünden haberdanm. Ben bu gibilerin en küçük bir harekete geçmelerine asla göz yummryacağım ve bunlar kim olur larsa olsunlar yakalar yakalamaz derhal hudud haricine atacağım. Kim olurlarsa olsunlar diyorsu nuz. Evet kim olurlarsa olsunlar... Meselâ Muhafız?.. Bir lâhza durdu. Sonra hafifçe gü lümsiyerek: Size sadece, buraya çok geniş saIâhiyetle geldiğimi söyliyebilirim, dedi. Sualimi tekrar etmeme müsaade buyurur musunuz? Tahrikât yapanlann başında meselâ Muhafızı bulsanır, onu da hudud harici edebilir misiniz? Isim tasrih ehniyelim. Fakat tah rikât yapmağa kalkışacak kim olursa olsun, hiç kimseye birşey sormadan onu tecziye etmek ve hudud haricine atmak salâhiyetim dahilindedir. Şamda, dedim, Suriye hükumeti erkânile temas ettiniz. Onlan nasıl bul dunuz? Elbette müteessirdiler. Çünkü ni hayet cerrahî bir ameliye ile bir uzvunu kaybetmiş insan halindeydiler. Ancak olan olmuştur. Statüko kabul edilmiş ve artık bu mesele üzerinde söz söylemek, münakaşa edebilmek imkânlan kalma • mıştır. Binaenaleyh onlardan, buradaki işjerimde bana sade müşkülât çıkarma malannı değil, fakat ellerinden geldiği kadar yardmı rica ettim. Ve bunun biz zat kendi menfaatleri ikhzasından oldu ğunu anlattım. Oradan istediğiniz ve beklediğiniz şekilde kolaylık ve yardım göreceğinize inanıyor musunuz? Suriye hükumeti erkânı bana bu hususta kat'î surette söz vermiş bulunu yor. Bu söze inanmak icab eder. An cak... Ancak? Biliyorsunuz ki hükumetten başka orada bir de kütlei vataniye vardır. îkisinin arasmda bir fark görüyor musunuz? Şüphe mi var. Biri mes'ul bir hükumettir. Öteki ise... gayrimes'ul bir kuvvettir. Fakat sizi temin ederim ki, ben Şamda iken Başvekil Cemil Mürdüm Beyi de, arkadaşlarını da hükumet dairesindeki odalarından ziyade, Kütlei Vataniye merkezindeki bürolarında meşgul gördüm. Olabilir amma, nihayet işin resmî şekli gene başkadır. O halde Suriye tarafından rahat yüzü görmiyeceğinize... Hayır... Gerek Başvekilin, gerek arkadaşlannın hüsnüniyetlerinden emin bulunuyorum. Bu cihetten ümidimi kesecek en küçük bir harekete henüz şahid değilim. Bu sozü söyledikten sonra M. Roger Garreau, kendi kendine konuşur gib devam etti: Çok müşkül bir vaziyette, çok na < zik bir vazife deruhde etmi? olduğumu biliyorum. En korktuğum şey günün bi rinde bana bir taraftarlık isnad edilmesi dir. O kadar bitaraf kalacağım ki, hiç kimsenin; Roger Gaareau filân veya fa lan unsura meyyaldir, onlan himaye edi yor, diyebilmesine meydan ve imkân bı raknuyacağun. Ve çalışırken daima hahrlıyacağım ki ben burada sade Fransanın değil, fakat Cemiyeti Akvamm da mümessili sayılırım. Bu itibarla bilhass bu cemiyetin sulh ve selâmet istiyen, o nun için didinen ruhundan ilham alaca ğım. Ve inanınız, bana itimad ediniz ki iffetle çalışacağım, daima dürüst ve haksever kalacağım. Bu sözleri söyliyene hürmet edilir ekselâns... Ancak temenni edelim ki aldanmayınız. Nasıl aldanabilirim? Etrafınızda o kadar entrika dönü» yor ki... Hayır, zannetmîyorum, herkesin tediği malum değil mi? Meselâ Türkler aleyhinde tahri • kât yapahlann ne istediklerini biliyor musunuz? Ortalığı kanshrmak. Sonra? Müsaade buyurunanız söyliye • yim; ortalığı kanşurmak, etrafın gözünii yıldırmak, nihayet intihaba tta ekseriyet emin etmek ve bu ekseriyetle kurulacalt mediste Hatayın Suriyeye iltihakını istemek... Biran sinirlenir gibi oldu, sonra güldü: 1 Fakat buna nnkân var mı? Bir kere buradaki intihabat süfraj üniversel olmıyacakbr. Öyle amma, meselâ ekalliyetteH diğer unsurlan da işte böyle göz yıldırarak kendi taraflanna çekince, kahir bir ekseriyet temin edebileceklerini sanıyor ar. Farzedelim kî ettiler, sonra ne olacak dediniz? Bu meclis Suriyeye iltihak istiyccek. Fakat azizim, Hatay meclisinin böyle bir karar vermeğe hakkı olamaz. Eğer bu meclis dediğiniz gibi vazifesini müdrik olmadığını gösterirse yapacağım lk iş onu dağıtmak olacaktır. Bunu, bazı gözü kızmış müfrit tahrikâtçılara şimdiden anlatmak lâzım değil midir? Evet, hem sade bunu değil... Fa kat Hatayın şarkın bir îsviçresi olacağını da. Nasıl îsviçrede muhtelif unsurlar yanyana, elele gayet dost ve ayni mem :ketin evlâdı gibi geçinerek dünyaya bir kardeşlik ve samimiyet örneği veriyorlarsa buradaki unsurlann da başka rürlü yapamıyacak vaziyette olduklanm artık bilmeleri lâzundır. Ve eminim ki bunu bilecek, anlıyacak ve yapacaklardır. Neticede bu topraklarda Türk, Arab, Rum, Ermeni... filân diye unsurlar değil, fakat yalnız ve sadece birbirini seven, birbirine yardım eden Hataylılar bulunacakhr. Beni sokak kapısma kadar teşyi etmek nezaketini gösteren kibar diplomatın, son sözleri şu oldu: Pek yakında, 29 teşrinisanîde hif radaki Suriye Muhafızı da vazifesi hitama ermiş olarak memleketine gidecektir. Ondan sonra bütün idare ve mes'uliyet tamamen benim üzerimde kalacaktır. Şimdiden o güne hazırlanıyorum. Ve zannediyorum ki muvaffak olmamak için ortada hiçbir sebeb yoktur. Ben de bütün bir samimiyetle muhte * rem delegeye muvaffakiyetler diledim. Yeni Hatay Delegesinin beyanatı Seksiyoniartn faaliyeti A seksiyonunda profesör Hasan Re • şid Tankut, dil ve ırk münasebetleri; profesör Persson, tarihten önceki Yunanis tanla küçük Asya arasındaki münasebetler; profesör Rahde, Roma ve Anadolu ana ilâhesi, profesör Dr. Ruben, Milâddan 1000 sene evvel Asya içlerinde muhaceret eden Hindistan demircileri ara sında; profesör Kerim, Sümer riyaziye sinin esası ve mahiyeti mevzulu tebliğleri yaptılar. B seksiyonunda da profesör Geza Feher Türko Bulgar, Macar ve bunlara akraba olan milletlerin kültürü, Türk kültürünün Avmpaya tesiri; profesör Fettich, Seket'te bulunan bir prens mezan; profesör Reşid Rahmet Arat, Türklerde tarih zaptı, profesör lsmail Hakkı Izmirli de Türk kültürünün is lâmdan önce Arabistandaki izleri mevzulu tezlerini irad ettiler. înegölde imar faaliyeti înegöl (Hususi) Belediyemiz §ehrimizin bellibaşlı ihtiyaclannı karşılamak hususunda esash bir şekilde ça lışmaktadır. Bakımsızlık ve teşkilâtsızlık yüzün den en ufak yağmurlarda bulanan iç me suyundaki süzme ve toplama yeri şimdikinden daha yukan asrî bir şekilde tadil edilmeğe başlanmıştır. Bu iş için kırktan fazla amele muntazaman çahsmaktadır. Müstecirlerinin bakmamalan yüzünden kapatılan Oylan kaplıcalan bu defa Belediyenin feşebbüsile ve parasız olarak halka, bilhassa köylüye tekrar açılmıştır. Belediyemizin teşebbüsile înegöle gelen tanmmış şehircilik profesör ve mütehassıslarından Vanderberg şehri dolaşmış ve mutabık kalındığı takdirde imar plânmm kendisine yaptınlmasına karar verümiştir. Yeni Halkevinin temel atma merasimine tekaddüm eden bir zamanda yapılan bu ziyâret esnasında yeni yapınm dokuz metro daha ileriye inşası tavsl yesi karşısında derhal lâzım gelen is timlâk muameleleri yapılrruş ve inşaata o suretle başlanrruştır. KANDEMtR Tuncelinde bütün halk bayram yapıyor Başvartanik (Hususî) Tuncelinin en şirin ve en medenî bir parçasım teşkil eden Başvartanik bayram yapmakta dir. Uzun bir zamandanberi asayiş kelimesinin manasıru unutan köylüleri . miz, geceleri evlerinin damlarmda no ' bet bekler, gündüzleri de davarlan 10 15 silâhlı bekçi ile yaylalara gönderirlerken şimdi tamamile asude bir hayata kavuşmuşlardır. Halk, ekseriyetle îstanbula giderek beş altı sene kalıp para biriktirdikten sonra buraya döner ve ekseriyetle kö ye birkaç saat mesafede soyularak evine don gömlekle gelirdi. Alman ciddî tedbirler sayesinde bu haller tamamüe ortadan kaldırılmıştır. Herkes kavuş tukları bu vaziyetten ve hükumetimizin koruyucu elinin bu taraflara da uzan mış olmasmdan son derecede memnundurlar. Bursa bisikletçileri Mudanya turunu bitirdiler Bursa 23 (Hususî) Marmara tu runa çıkan Bursa bisikletçileri bugün buraya geldiler, merasimle karşılandılar. Atatürk abidesine çelenk konuldu ve merasim yapıldı. Karada yürüyenr, havada uçan makine Hanyada iki komünist yakalandı Atina 23 (Hususî) Geçen pazar günü Hanyada dinamit bombası atarak hâdise çıkaran Yorgi Alevrakis'le Sa rançunakis isticvab edilerek cinayet mahkemesine verilmişlerdir. Sorgu neticesinde her iki suçlunun da komünist olduğu tesbit edilmiştir. Konferans Eminönü Halkevinden: İkinci Türk Tarih kongresi münase betile şehrimizde bulunan Cenevre Üniversitesi profesörlerinden M. Pittard'm eşi Bayan Pittard (Noelle Roger)' tarafından 24/9/937 cuma günü saat 18 de Evimizin Cağaloğlundaki merkez salonunda (Beynelmilel Yardım Birliği)' hakkında bir konferans verilecektir. Bu konferans için davetiye yoktur. Herkes gelebilir. Selânik sergisinde Arnavudluk heyeti Selânik 23 (Hususî) Arnavudluk ticaret ve sanayi erbabından müteşek kil bir grup, sergiyi ziyarete gelmiştir. Grupta, Arnavudluk Millî İktısad Na zırı Toçi de bulunmaktadır. Amerikanın Ohio eyaletinde hem karada yürüyen hem havada uçan bir tayyare otomobili teşhir edilmiştir. Tayyarenin takma kanadlan çıkarılınca alelâde bir otomobil gibi karada yürümektedir.