CUMHURÎYET Z4 Osmanlı Rasputini Tarihi tefrika : 34 Yazan : M. Turhan Tan f Şehir ve Memleket Haberleri ) İş kanunu nasıl Tramvay Şirketile tatbik edilecek? yapılan müzakere İş dairesi umumî reisi izahat veriyor lş Dairesi umumî reisi Enis Behic, dün şehrimize gelmiştir. Enis Behic yarın İzmire gidecek ve İzmir mıntakasında bir hafta kadar tetkikat yaptıktan sonra şehrimize avdet ederek Karadeniz mıntakasına gidecektir. Enis Behic dün kendisile görüşen bir muharririmize bir numaralı iş tebliği hakkında şu izahatı vermiştir: « İş kanununun 35 inci maddesi, iş hayatında umumi olarak her işçi için haftada 48 saat çalışmayı esas tutmuş tur. Ayni maddenin B fıkrası bu esasın muhtelif mahiyetlerdeki i? sahalarına tatbıkı üç sene içinde çıkarılacak nizamnamelere bırakmıştır. Ancak bu nizamnamelerin hazırlanıp çıkması için geçe cek zaman iş nizamı bakımından tahdid edilmemiş, çalışma müddetlerini müşev veş bir halde bırakmak doğru olmıyaca • ğından gene 35 inci maddenin C fıkrası hükmünce aradaki intikal devresine mahsus olmak üzere İktısad Vekâleti tara fmdan çıkarılan «genel emirler» ile iş müddetlerini tesbit etmek ieab etmektedir. İşte bu hükme istinaden Vekâlet birinci genel emrini resmen vermiş bulunu yor. İş kanununun üçüncü maddesinde bu kanuna göre sanayiden sayılan işler yazdıdır. BuiKİan maksad sanayi işlerile sanayiden olmıyan işlere kanunun hü kümleri tatbik edilirken bu işlerden her birinin mahiyetleri itibarile vaziyetlerine göre yapılacak nizamnamelerin icab ettireceği şekilde usuller dercedilmesini te min içindir. Birinci genel emirde, yukanda söylediğim iş kanununun üçüncü maddesinde sayılan sanayi işlerinin bir kısmı ele alınmış ve genel emrin bir numaralı bendinin A fıkrasmda bunların neler olduğu gösterilmiştir. Ayni bendin B fıkrasmda ise bankacılık, sigortacılık işlerile diğer her türlü toptan ticaret işleri tasrih edilmiş tir. İşte A fıkrasmda yazılı sanayi işlerile B fıkrasmda yazılı sanayiden olmıyan işlere 48 saatlik iş müddeti tatbik olunacaktır. Gene sanayiden olan üzüm ve inctr işlemelerine gelince, bunlar için günde 11 saatlik çalışma müddeti tesbit edilmiştir. §eker işleri, bu senenin kampanya devresine mahsus olmak üzere şimdiye kadar tatbik etmekte olduğu iş müddetlerini muhafazada serbest bırakılmıştır. Genel emrin bir numaralı bendinin A ve B fıkralan haricinde kalan işleri ge nel emrin beş numaralı bendinde yazdı ğrnıız gibi bundan sonra peyderpey çı karacağnnız müteakıb genel emirlerle usule bağhyacağız. Bu meyanda gazete lere yanlış geçmiş olan perakende ticareti değil, toptan ticaret işçilerini 48 saatlik iş müddetine tâbi tuttuk.» Siyasî icmal İtalya Ingiltere = spanyadaki dahilî harbden çıkıp büQ tün Ak<lenizde ecnebi gemilerlnin seyrüseferini tehlikede bırakan emniyetsizliğe karşı icab eden tedbirleri i* rarlaştırmak üzere, Isviçrede, Nyon'da toplanan konferansta Akdenizin açık sulannda murakabe vazifesi, münhasıran, îngiltere ile Fransaya tevdi edilerek ls panyada, gayriresmî surette, silâhlı ve silâhsız çarpışan İtalya ile Sovyetler Birliğine yer verilmemişti. Sovyet Rusyaya kendi sahili olan Karadeniz bırakılmış ve İtalyaya da sahil • lerinin büyük kısmı kendisine aid bulu * nan Adriyatik ve Tireniyen denizleri aynlmıştı. Bu şerait üzere konferansın mukarreratına iştirak için Ingiltere ve Fransa tarafından davet edilmiş olan îtalya, kendisine, îngiltere ve Fransa ile Akdenizin herhangi mmtakasmda, murakabe hususunda, taın müsavat hakkı verilmemiş olduğunu sebeb göstererek iştirak :en imtina etmişti. İtalyanın bu imtinaı Avtupada gayet gergin ve tehlikeli bir vaziyet doğunnuştu. Çünkü Akdenizin her tarafmda în • giliz ve Fransız harb gemilerinin karakol gezmelerine karşı ttalyan harb gemileri de kendi başlarına karakol gezecekerdi. Birbirinin rakibi harb gemilerimn sJc sık birbirlerine tesadüf etmeleri er geç vahim hâdiseler doğuracaktı. îtalyanm büyük bir Akdeniz devleti olduğunun inkâr edilmesine karşı, hareketsiz ve seyırci kalmıyacağı ve asla tahammül cdemiyeceği, bu halin günün birinde, bir patak vereceği muhakkaktı. Bilhassa Mussolini'nin, Almanyada bu sene emsali görülmemiş derecede bü yük mikyastaki ordu manevralan e$ • nasında Hitler'e iadei ziyaret için Almanyaya gittiği ve iki büyük devletin politi « kalanna hâkim iki büyük liderin istikbale aid gayet mühim ve kat'î kararlar vermek üzere bulunduklan bir sırada, İtalya ile Ingiltere ve Fransa arasında. her an, nıüsellâh musademeler bekîenmekte ol * ması, Avrupa ve hatta dünya nılhumı hakikaten teHdid altında bırakmıştı. An* cak Nyon'da denizaltı gemilerinin faaliyetine karşı ittihaz edilen tedbirlere îlaveten tayyarelere ve denizüstü harb ge milerine karşı kararlaştınlan tedbirlerin îtalyaya bildirilmesi, vaziyeti bir derece tahfif etmijti. İtalya, istediği müsavat hakkmdan maksadı, Akdenizin herhangi mmtakasmı murakabe hususunda, İngil tere ve Fransanınkine muadil »alâhiyet olduğunu ve bunun tanııunasile murakabeye iştirak edeceğini bildirmişti. Bu cevab üzerine cereyan eden diplomasi müzakerelerinin neticesi olarak 1 talyaın Nyon konferansı mukarreratma ve kontroluna iştiraki temin edilmişür. Meselenin teknik cihetinin Pariste üç bü* yük devletin deniz mütJhassislannın iş * tirak edeceği bir konferansta kararlaştı • nlması hususunda, ahiren mutabakat ha* sıl olmuştu. İtalya, bu neticelere varan muzakere* lerden müttefiki Almanyayı muntaza man haberdar etmiştir. İtalya, girişmiş olduğu yeni harbin en tehlikeli ve nazik ânında, Japonyanın Sovyet Rusya tarafından tazyik edütnc* sine meydan vermemek için İtalyaya mii* temadiyen itidal tavsiye eden Almanya tabiatile bu neticeden son derecede mmnun olmuştur. Sovyetler Birliğinin, Ro • maya üstüste verdiği notalardan dolayi Akdeniz konferansma iştirak. etmiyen îlalya, artık Almanyan.n muvafakatile Akdenizin emniyetini muhafaza ijinde, îmgiltere ve Fransa i} birliği yapıyor. Avrupa işlerinin garblı dört büyük dev let, yani îngiltere, Fransa, Almanya ve îtalya arasında bakılmasını ötedenberi ütizam eden Mussolini'nin fikrınin tahakkukuna doğru ilk defa ciddî bir adım atılmıştır. Yeni uzlaşmada en büyük ârril îngiliz Başvekili ohnuştur. Mum» ileyh, Avrupa sulhunun kurtanlmasmî dört devlet arasında samimî tş birliğinin temininden bekliyor ve bu uzlaşmayı bir kat daha kuvvetlendirmek mak«adile Habeşistanm îtalyaya ilhakını başta îng'.ltere olarak devletlerin tasdik etmeleri için hazırîık yapıyor. istanbul Edirne asfalt yolu «Şimdi git, Sadırazama söyle. İstanbul kazan ise, saray kepçe, Ezreka Bânu bulunup getirilsin» îngiliz elçisi, kendiliğinden Padişaha rüşvet sunuyordu. Çünkü şark ticaret kumpanyası mümessillerile arası açıktı, kumpanyanm Babıâli nezdin<lekı itiba nnı baltalamak istiyordu. Fakat o, sekizer akçelik altmış bin sikke verirse kumpanya mümessilleri iki yüz bin altm sundukla rmdan Padişahın teveccühü hep beri ta* rafa nasib oluyordu. Londra, bu vazi yette elçiyi geri çağınnaktan başka çare bulamadı. Deli İbrahim, elçileri incitmek ve tırtıklamak politikasına germi verdiği sırada onlann Istanbulda oturmalarını da bir emirle yasak etti ve Babıâliye her yıl vergi veren Transilvanya, Ragoze maslahatgüzarlarmdan başkasım Beyoğlu yakasına sürdü. Bu arada gcrçektcn dikkate değer hâcliseler de vukua gcldi. Meselâ Transilvanya'dan gelen bir elçiyi üzerine yürür gibi davranarak bağıra bağıra tehdid ettiği için herif korkudan dü$üp bayıldı, günlerce hasta yattı. Bir Ragoze memurumın da ayni suretle teihdid olunurken ödü kopruğu ve ihtilâclar içinde saray dan çıkanlıp elçi hanına atıldıktan sonra öldüğü öldüğü görüldü. Bu rezaletlerin ve bu facialann c«eyanı sırasında Cinci Hocanm tayin ettiği müddet bitti, Deli îbrahim sevinc içinde herifi yanma getirttl. • Haydi bakahm, dedi, kollannı sıva, dualarını oku, Ezrtka Bânuyu ça gırVe icabmda Tanrrya bile karçı ko yacağını hissetü'ren bir bakrçla Molla Hüseyni tepeden brnağa kddar süzerek ilâve etti: Ne lâm dinlerim, ne cim. O cin kızını mutlaka isterim! Molla Hüseyin bir ay içinde oyununu hazırlamrç bulunduğundan telâşa düşmedi, müsteihzi biı sekinetle cevab "»erdi: Bânu hazretleri sizinle evlenmcyi cana mmnet biliyor. çeyiz olarak Maveraüşşems ülkesini cenabmrza takdim edeceğini söylüyor. Ustelik bin peri kızı da getirecekmiş, fakat bir ?art kofuyor. Ne şarn bu? Sultan îbrahim Han hazretlerine kendi beğenecekleri biçimde görünmek, isterim, diyor. Anlamadım Hoca efendi. Bu da bir peri cilvesi, cin şuhluğu. Benim hoşuma gitti doğrusu. Hoşuna giden §ey nedir, anlatsana be hoca. Efendimiz, Bânu hazretleri dernek istiyorlar ki siz nasıl bir kadından hoş lanryorsanız, yani hayalinizde ne biçim bir kadın çekli, şemaili taşıyorsanız kendisi o biçime girecek! Şimdiki halile gelse ne olur sanki? O vakit Kayalinizdeki resme uygun çdcmamak ihtimali var. Bânu hazretleri boyle bir ihtimali ortadan kaldırmak, si zin düşündüğünüz ve istediğiniz bir kılıkta insanlaşmak arzusundadır. Hakkı da yok değil. Çünkü siz, meselâ, çok narin bir kadın istiyebilirsiniz. Bânu hazretleri de farz edin ki etine dolgundur. Ne yaparsınız? Elbette hoşlanmazsmız. Sonra siz, belki sanşm bir güze! anyorsunuz. Bânu hazretleri esmer olabilir. Bu du rumda da neş'eniz kaçar, gözünüz gene dışanda kalır. Gerçi o, boyuna kılık değiştirir amma ilk karşılanmada size sevimli görünmek istiyor. Hım Deli Hünkâr, çok sevinclı veya çok sıkınhlı demlerinde takmdığı tavrı aldı. Bir elini bryığma astı, bir elini çakşınna attı, düşünmeğe daldı. Cin padişahı Ez reka Bânunun, nasıl arıu olunursa o kr lığa girmek istemesini yalnız hoş değil son derece faydalı buluyordu. Çünkü dilediği zaman biçim değişrirmeğe muktedir olan bir kadmın sabahleyin esmer, öğle yin sarışın, gün batarken beyaz bir renk aiması ve her renk değiştirdikçe de zayıfhktan şişmanlığa, yahut orta kıyıma geçmesi mümkün demekti. Şu takdirde tek bir kadından binbir kadın zevki ahnak kabil olacaktı. Bu, Fatıhlere ve Yavuzlara nasib olmıyan bir nimetti, Molla Hüseynin delâletile o nımete kendisi eriyordu. Fakat müstakbel nikâhlısmı ilkin ne biçimde görürse memnun olacağını kes tıremiyordu. Kafasında san ile esmeri, zayıf ile şişmanı, uzunla kısayı birbirle rine karıştırarak gözlerh görmediği, kulaklann duymadığı bir vücud yaratmıya çalışıyordu. Bu gülünç didinme sırasın da hayalinde eski bir dlişünce canlandı. Içine büyük bir sevinc yayıldı. Hünkâr Hocaya emir buyurdu! Artık aradığını bulrmıştu. Fıkır fıkır gülüyordu. Hoca, deli adamın bir cevher yumurtlıyacağmı anladığmdan zekâsını topluyor, başladığı ovunu falsosuz bitirmek için iradesine cilâ veriyordu. İbrahim, biraz daha düşündükten sonra ellerini asılı ve sokulu olduğu yerlerden çıkardı. Hocam, dedi, Erzeka Bânunun gireceği biçimi kararlaştırdım. Ne biçime girsin Sultanım? Çok şişman bir biçime! Ferman sizin, bu gece dilediğinizi kendisine söylerim. Söyle amma sebebini de anla. Buyurun, dinliyorum Padişahım. Bir gemi nekadar büyük olursa o kadar kuvvetli oluyor. Meselâ kayık başka, kadırga başka. Sağlaml'ğı da boyile, kalınlığile mütenasib. Gül fidam başka, çmar başka. Birini ayağınla devirebilir sin, öbürünü top güllesile yıkamazsm. Kadm da böyle olsa gerek. Ben geçenlerde Üsküdarda bir gezinti yapt'm, atla Aynlık çeşmesine kadar uzandım. Yol bo younca hep bu kaziyyeyi düşünüyordum. iri ve şişman kadınlann cılız kadınlardan daha çok tatlı olacaklannı hesablıyor dum. Hani peksim«tle has undan yapılma soınun gibi bir şey. Peksimct kurudur, dişe eziyet verir. Somun yumuşaktır, tatlı tatlı yenir, kadınlann da şjşmanltklan artbkça tadlannın çoğalacağını umuyorum. Şımdi o Üsküdar gezintisi sırasındaki düşüncemi hatırladm», Ezreka Bânunun eşini görmediğim bir şişmanlıkla karşrma gelmesini kararlafürdım. Boyu da uzun olacak. Anladın maksadımı, değil mi? Anladnn Sultannn! öyleyse koş. Cüce basiretle mi, zebellâ Serraş ile mi, kiminle ise haber yol* la. Cin kızı istediğün kılığa girip gelsin. Molla Hüseyin yer ve el öpüp çıktı, konağma giderek gül çehreli karısının yanında nefis bir uygu geçirdi, ertesi gun eşiğini aşmdıran memuriyet taliblerile pazarlıklar yaptıktan ve birkaç bin lira rüfvet aldıktan sonra şen şen saraya geldi, Padişahla buluştu: Müjde Sultanım, dedi. Bânu hazretleri fennanınıza itaat ediyor, diledığiniz kılığa giriyor. Buraya da geliyor, değil mi? Padişahımın merhametine sığına rak bir ricada bulunuyor. Ne istiyor? Ayağımla saraya gelirsem ayıb olur, şerefim bozulur, diyor. Ben mi onım ayağına gideyim? Haşa, böyle bir küstahlıkta bulun* muyor ve bulunmaz da. Yalnız âdet yerıni bulsun diye kendisinin aranmasını, bulununca efendimiz namma usulü da iresin<Ie istenilmesini rica ediyor. Tuhaf şey hoca. Bir peri kızı nasıl aranır, nasıl bulunur? Telâş buyurmayın Sultanım. Maslahat basit. Bânu hazretleri bugün cin ler diyarını bırakıp îstanbula gelecek, bir eve yerleşecek. Boyca bosça, etine dolgunlukça kimsenin görmediği bir kı ratta olacağı için aranması da, bulunması da elbet kolay. Ankara görüşmelerinde Pazartesi günü merasimle açılacak şirketin sermayesi İstanbul Edirne yolunun istanbul kararlaştırılacak Elektrik şirketi namına Nafıa Vekâletile temas etmek üzere iki murahhasm Ankaraya giderek müzakereye başla dıkları yazılmıştı. Aldığımız malumata nazaran müzakere şirketin sermayesinin tesbiti etrafında cereyan etmektedir. Şirket, evvelce bir mukavele ile sermayesini altm frank esasına istinad ettirmişti. Bu defaki müzakerede bu esasın değiştirlmesi mevzuubahistir. Şirket, mevcud malzeme ve tesisatınm 21 milyon lira kıymetinde olduğu iddiasındadır. Halbuki Nafıa Vekâleti bun dan evvel teşkil ettiği bir heyet marifetile bu sermayeyi tetkik etu'nniş ve buna azamî 7 milyon lira kıymet takdir edilmiş tir. Şimdi Ankarada cereyan eden müzakerede bir itilâf şekli aranmaktadır. $irketle sermaye meselesi hakkında bir an laşma hasıl olduktan sonra Elektrik şir • ketinin satın alınması meselesinin müzakere mevzuu ittihaz edilmesı muhtemel dir. Elektrrk şirketinin satın alınmasile 9 tramvay şirketi de alâkadar olacaktır. Maamafih Tramvay şirketinin imtiyazı da dört sene sonra nihayet bulacağma göre bu iki meselenin bir arada halledılmesi muhtemeldir. Jileburgaz arasındaki kısmının açılma törenı bu pazartesi günü yapılacaktır. Davetliler saat sekizde Cağaloğlunda Nafıa müdürlüğü binasından otomobil lerle hareket ederek Topkapı asfalt yolu başında bulunacaklardır. Burada muh :elif yerlerden gelen otomobiller bir kafie haüni alarak Lüleburgaza hareket edeceklerdir. Burada da Tekirdağı Kırklareli ve Edirneden gelecek kafile ler birleşeceklerdir. Açılma töreni takriben saat on ikide yapılacak, müteakıben Lüleburgaz Halkevinde istirahat edilecektir. MÜTEFERRİK Bize fazla mal satan memleketler Genel ithalât rejiminin dördüncü maddesinde zikredilen ve Türkiyeye aldığından fazla mal satan memleket ler için müddet kaydınm mevzuu bahsolamıyaca^ı zikredilmiştir. Gölcük yağ gemisi iktısadî sürat tecrübelerini ikmal etmiştir. Bugünlerde Gölcüğe dönecektir. Gemiyi, Millî Müdafaa Vekâleti Siyasî Müsteşarı Necib Ali ile Büyük Millet Meclisi Millî Müdafaa Encümeni reisi ziyaret etmiş ve tetkikatta bulunmuşlardır. Gölcük yag gemisi Kaybolan kitablar Süleymaniye kütübhanesînde müfettişler tahkikat yapıyor ADLtYEDE Bir cerh davası Galatada Avni admda birini esrar kaçakçılığı yaptığını haber verdiği için bıçakla iki yerinden tehlikeli surette yaralamaktan suçlu Salimin, mevkuf olarak Ağırcezada muhakemesine başlan mıştı. Salim, cürmunü, bat'iyetle inkâr etmiştir. Yako, şahid olarak dinlenmiş ve: « Ben, o gün şeker almağa gidiyordum. Avninin elile karnındaki yarasını bastırarak koştuğunu gördüm. Fakat, Salim orada değildi> demiştir. Yaralı Avni ise, evvelce alman Ifadesind« vak'ayı şoyle anlatıyordu: Kendisini haber verdiğime hiddetlenen Salim, sokakta birdenbire üîeri me atıldı veicarnmffl iki bıçak sapladı. Bir üçüncüsünü saplamak üzere idi ki, tanımadığım biri önüne çıktı: Ne yapıyorsun Salim? Kendine gel! diye bağırdı. Bunun üzerine, Salim ses çıkarmıyarak çekilip gittl Avni ifadesinde, Yakoyu tarif ediyordu. Fakat Yako, mahkemede, o gün, Salimi görmediğini tekrar ettL Mahkeme, şahidlerin çağırılması için dunısmayı başka güne bıraktı. Bekçiyi döven karı koca mahkum oldu Süleymaniye kitab sarayı Süleymaniye Kitab Sarayından üç ta* ne el yazısı kitab kaybolduğu ve bazı masraflann yolsuz yapıldığı söylenmektedir. Alâkadarlar, bu kitablann çalınmış olmasmdan ziyade kütüpane memurlan arasında tehaddüs eden bir husumet dolayısile başka yere konduğuna ihtimal vermektedirler. Kitab Sarayında halen 30 depoda elli bin kitab mevcuddur. Bu üç kitabı bulabilmek için aşağı yukarı elli bin krtabıbın elden geçmesi icab etmektedir. ötedenberi depo memurlan arasında bir geçimsizlik vardır ve ş:mdiye kadar bunun önü ahnamamıştır. 30 depo me muru birbirlerinin depolarına istedikleri zaman girebiliyorlar. Arkadaşına karşı herhangi bir husumet dolayısile bu fırsattan istifadeyi düşünen diğer birisinin kasden yanlış bir yere yerleştirdiği bir kitabm bulunması zamana mütevakkıftır. îşte, alâkadarlar, kaybolan veya çalınan kitabları böyle bir harekete atfetmekle dirler. Yok olan bu üç kitabın her birinin kıymeti 3 ilâ 5 Hra arasmdadır. Eğer ça mak mevzuu bahsolursa, bu işe teşebbüs eden kimsenin ayni kitablann yanında daha çok kıymetli kitablar bulabüeceğ: söylenmektedir. Alâkadarlar, bir müddet evvel gene ayni yerden ceylân derisi kıymetli bir kitabın kaybolduğunu, bu vaziyet karşısmda araştjrmalar yapılırken kitabın yanlış bir tasnif neticesi başka bir gözden çıt tığını söylemektedirler. Süleymaniye Kitab Sarayında kaybolan bu kitablar ve bazı yolsuz masraflar hususunda maarif ve maHye müfetn'şleri tarafından tahkikat devam etmektedir. Fatihte Kirmastl mahallesinde, Yahya admda bir adam, karısı Halime ile, pencere önünde oturdukları sırada, çocuklarının meydanda olmadığını gör müşler ve kendisini yemeğe çağırması için sokaktan geçen bekçiye seslen mişler. Bekçi Murtaza, çocuğu bir müddet eve getirmeğe uğraşmış, hatta bir aralık arkasından koşmuş, fakat yaka lamayınca: A, bayım.. Sen de, üstüne ne dü şersin çocuğun,. Hırsız değil ya bu.. Varsm, oynasın.. Eninde sonunda eve gelecek! demiş. Yahya, bunu duyunca: Vay, sen benim oğluma hırsız dedin! diyerek, bekçi Murtazayı dovmeğe başlamış. Derken, bekçi Seyid, Murtazanın dayak yediğini görünce, dayanamıyarak arkadaşısmın imdadına koş mak istemiş. Fakat bu sefer de, Yahyanın karısı fırlamış: Eyvahlar olsun! îki bekçi bir olup, kocamı öldürüyorlar! diye avaz avaz haykırarak Murtaza ile Seydi yakala mağa başlamıştır. Dördüncü asliye ceza mahkemesi, dün her iki bekçi tarafından Yahya ile karısı Halime aleyhine açılan davayı neticelendirmiştir. Yahya, yalnız bir bekçiyi dövdüğü için 29 lira, karısı Halime ise, iki bekçiyi birden dövdüğü sabit olduğundan 58 lira para cezasına mahkum oldular. KÜLTÜR tŞLERl Ilkmekteb tedrisatına ehemmiyet veriliyor Maarif idaresi bu sene bilhassa ilk mekteb tedrisatına çok ehemmiyet vermektedir. îlkmekteblere verilen bir emir üzerine bu mekteblerin başmual limleri talebe velilerile bugünlerde bir temas yapacak ve bu toplantıda velilerin de ne gibi şeyler düşündükleri tes bit olunacaktır. Ondan sonra mekteb idarelerinin verecekleri raporlara göre Bari yerirri haber verse de adarn tedbirler almacaktır. yollasak! ŞEHİR tSLERl Merhametinize sığınarak yerini de söylemiyor. Cenabmızın emrile a^anıl Beyoğlu Zükur hastanesi için masmı istiyor. tahsisat Ya bulamazsak? Belediye hastanesi olan Beyoğlu Zü O vakit iş değişir, kendisine efen kur hastanesi evvelce yalnız yaralılara dimizin kudreti gösterilir. Dâiniz ne güne mahsus bir hastarle olmak üzere açıl dığı halde bugün hastane ihtiyaa artduruyorum? Öyleyse hayrüşer senin boynuna. mış bulunduğundan buraya da hasta kabulü kararlaşmıştır. Bunun için 938 Şimdi git, Sadrıazama söyle. İstanbul senesi bütçesine tahsisat konacaktır. kazan ise vezirler, kapıcılar , subaşılar, Dikkat edelim, yeni çiviler asesler, ocak ağaları kepçe olsun, bütün sokaklar dolaşılsm, evler aranılsın, Erçakıldı! zeke Bânu bulunup saraya getirilsin!.. Kalabalık caddelerle meydanlarm bir Bu iradem hemen yerine getirilmez, cin kısmında köprü üzerinde olduğu gibi kızı, şişman şişman, yanıma iletilmezse, çivili geçidler yapılması için tetkikat yapılmakta idL Dünden itibaren Ka senin de, lalamın da başmı keserim! raköy meydanmm üç muhtelif nokta (Arkast var) sma da çivili i§aretler konmuştur. İlk gün olduğundan bazı karışıklıklar ol Kazadan kurtulmak isterken muşsa da bunun onüne geçilmesi için Vatman Ahmedin idaresindeki 91 nu sejTÜsefer memurlan nezarette bulunmarah tramvay Pangaltıdan Şişliye maktadırlar. Eminonü ve Galatasaray doğru giderken birdenbire daha hüvi meydanlarma da yakmda ayni işaret yeti anlaşılamıyan bir adam rayların lerden konacaktır. ortasında görünmüştur. Hamidiye «uyu çeşmeleri Vatman bir facianm önüne geçmek Hamîdiye suyu çeşmeleri akşam üzeiçin fren yapmış ve tramvay durmuş ri saat beşte kapatıldığı için halkın şi tur. Meçhul adam ezilmekten kurtul kâyetini mucib olmuştur. Bazı semtler muş, lâkin arkadan gelmekte olan şoför namma Belediyeye müracaat yapılarak Habibin idaresindeki 3147 numaralı asıl su ihtiyacınm bu saatten sonra başkamyon bu anî durma sonunda bütün ladığı bildirilmiş ve buna bir çare buhızile tramvayın arka tarafına çarpmış lunması istenmiştir. Bu hususta tetki ve hasara uğratmıştır. kat yapılmaktadır. Muharrem Feyzi TOGAY ÜNÎVERSÎTEDE Profesörlerden bir kısmı Avrupadan gelmiyor Frangın vaziyeti Ev\ elki akşam Londra borsasında 144.81 frankta kapanan frank dün sa bah 144.93 te açılmış ve bir aralık 144.14 e kadar yükseldikten sonra 144.96 da kapanmıştır. Türk borcu tahvilleri evvelki akşam 13,90 da kapanmıştı. Dün 14,24 te açılmış, 14 te kapanmıştır. r Üniversitede yeni ders senesi 7 teşrinievvelde başlıyacaktır. Tıb Fakülte sinden başka bütün fakülteler talebe kaydına başlamışlardır. Tedricî bir surette başlıyan müracaatler günden güne fazlalaşmaktadır. Eylul imtihanlarınm sonu henüz a lınmamıştır. Maamafih ay nihayetinde bütün imtihanlar bitmiş olacaktır. Iraklı bir prenses şehrimizdc Bu sene memleketlerine giden bir ik: Irak Kral ailesinden Prenses Abdül profesörün gelmiyecekleri anlaşılmakilâh beraberinde Mis Liy olduğu halde tadır. Hukuk Fakültesi profesörlerin dün Avrupadan şehrimize gelmiştir. den Pröke de Avrupa üniversitelerin Prenses, Tarabya Tokatlıyanında bir den birinde vazife almı§ bulunmakta müddet istirahat edecektir. dır. Cumhuriyet Abone şeraîti NBshası 5 knru.tiır. Türkiye Haric icin icin SeneUk 1400 Kr. 2700 Kr. Alb aylüc 750 • 1450 • Üc aylık 400 • 800 • Bitaylık 150 » loktuı