CUMHURİYET 5 Nisan 1937 Beşiktaş Uçoku 4 1 yenmege muvaffak oldu [Baştaraîı 1 inci sahifese] lann sayısı dört bini bulmuştu. Nıhadın hakemlığinde oynanan oyu na Üçoklular bir gün evvel çıkardıklan takımda Şükrü ile Namığm yerlerini değiştirmek gibi küçük bir tadille çıktı lar. Beşiktaslılar da Mehmed Ali Hüsnü, Faruk Feyzi, Hakkı, Fuad Hayati, Rıdvan, Sulhi, Şeref, Eşre şeklindeki takımla oynadılar. Oyunun ilk beş dakikası mütemadi yen İzmir kalesi önünde cereyan etti. Bı arada Hakkı ile Rıdvan muhakak ik gol fırsatını kaçırdılar. Bundan sonn tek kale şeklinde cereyan eden oyun ya vaş yavaş açılmağa, İzmirliler de kısa ve yerden paslarla hücuma geçmeğe başla dılai. On beşinci dakikada Izmirli Basn bir çarpışma neticesinde yaralandı ve ken disini sahadan sedye ile dışan çıkarmak mecburiyeti hasıl oldu. On kişi ile oyuna devam mecburiyetin de kalan Üçok takımının kalesi gene cid dî surette sıkıştınlmağa başlandı. Fakat siyah beyaz hücum hattı bu üstünlükten netice çıkarabilecek bir oyun göstermek ten çok uzaktı. Bir aralık Hüsnü de Be şiktaşlılarm akınlarına katılarak rakib kaleye kadar sokuldu ve şüt bile çekti. Dört kişi kalan Üçok hücum hattı karşısında Hakkının merkez muavin yerinde bırakılmasını muvafık bulmıyan siyah bcyazm idarecileri Sulhiyi geriye, Hakkıyı ileriye geçirdiler. Bu değişiklik neticesinde de Beşiktaslılar Hakkmın şahsî bir gayretile ilk gollerini kazandılar. 1 0 mağlub vaziyete düşen İzmirliler, derhal canlı hücumlara geçerek golü yemelerinden bir dakıka sonra sağdan yap tıklan bir hücumda kafa ile mükemmel bir gol yaparak beraberliği temin ettiler. Devre karşılıklı hücumlar arasında 11 beraberlıkle bitti. da Ali temayüz ettiler denebilir. Üçok takımı, bir gün evvelki oyunun verdiği yorgunluktan olacak, dünkü oyunda paslaşma ve anlaşma hususunda muvaffakiyet gösteremediler. Beşiktaştan Hüsnü, Faruk ve Hakkı güzel oynadılar. İsimlerini yazdığımız bu üç oyuncudan ilk ikisi siyah beyaz müdafaasını, Hakkı da hücum hattını tem sil ettiler ve elde edilen netice üzerind< büyük rol oynadılar denebilir. sundan mahrum olarak bu devreye on ki şi ile çıkmıştı. Bu noksan kadro ile ken dini müdafaaya çalışıyor ve fırsat bul dukça akın yapmaktan da geri kalmıyor du. Fakat bu akınlar tehlikeli değildi Birkaç şütleri tahhsizlik yüzünden neti cesiz kaldığı için epey ağır olan bu 3 1 vaziyeti İzmirliler hafifletmeye muvaffak olamadılar. Hatta bir defasmda kalec uzaklaşmışken çektikleri çok sıkı bir şütü, Hikmet yetişerek tam kale çizgisinin önünden geri bir ayak vuruşile uzaklaştırdı. Bu esnada Ankaralılar metodik bir tarzda oyunlanna devam ediyorlar ve hasımlannı kaleleri önüne sıkışmış bir vaziyette tutuyorlardı. Nihayet gene bir Ankara hücumu esnasında İzmir beki topu kesti. Uzun bir vuruşla ileriye atması kabilken çalımla ilerlemeye çalıştı. Ankaralılar bundan istifade ederek topu ayağından aldıkları gibi dördüncü defa ağlara taktılar. Yakacıktan mektublar Çaprazın romanı Beş kuruş için çıkarılan göz Yazan : Mahmud Yesari 3 Sovyet Rusyada 1937 sınaî istihsalâtı hakkında tahminler Daily Telgraph gazetesinin Moskova muhabirinin yazdığma göre 1937 senesi Sovyet Rusyada sınaî istihsallerden bazüarı hakkındaki tahminler şunlardır: 1937 senesi zarfmda: 150 mılyon ton kömür, 32 milyon ton mayi mahrukat, 16 milyon ton demir, 20 bin ton çelik, 220 bin otomobil, 1 milyon gramofon istihsal edile ceği kuvvetle tahmin edilmektedir. Bu rakamlar geçen senelere nazaran yüzde 20 miktannda bir tezayüd göstermek tedir. Bu sene zarfında Sovyet Rusyada 4,330,000,000 metro pamuklu mensucat istihsal edilecektir. Sovyetler Kanada ile yaptıkları bir mukavelede bu sene zarfında Kanada ya (5) milyon ton kömür vereceklerdir. te, bu da «hemen düşünmeden karar vermek» gıbı Çaprazın hayatında daima büyük rol oynuyor! «Bir gün gene böyle çalışırken, müşterim bir doktordu. Yakacıkta İngilızin köşkünü satın almış. Orada bir sanatoryom yaptırıyor.» «Bu doktoru, artık her zaman ben götürüyor ve getiriyordum. Yakın zamanda teveccühünü kazandım. Ve kendısine dedim ki, hastaneniz açıldığı zaman bana orada bir iş verirseniz çalışırım.» «Sana göre bir iş olduğu zaman seni çağırınz, demişti.» «Ve bir iki ay sonra gene bir natoryomda müşteri beklerken bay gene burada mısın seni ayın şinde kaloriferci olarak yanrma ğım.» gün sadoktor on be alaca Ankaragücü de Doğansporu 51 yendi Ankara 4 (Telefonla) İzmirin Doğanspor takımı bugün ikinci müsabakasını Ankaragücü ile yaptı. Hava güzel ve stad baştan başa dolu idi. Ahalinin bu maçlara verdiği ehemmiyeti ve bilhassa yeni stadyomun uyandırdığı alâkayı anlatmak için istitrad kabılinden bu maçlann verdiği hasılatı buraya kaydetmeyi muvafık görüyoruz. İlk haftak Ankaragücü Gençler maçı top rakkam olarak 600, Fenerbahçe Ankaragücü maçı 1200, Fenerbahçe Gençlerbirliği maçı 1600, Doğanspor Gençlerbirliği maçı 600 ve Doğanspor Ankaragücü maçı 1200 lıra getirmişlerdir ki, bu rakamlann en küçüğü bile Ankara için bir rekordur. Maçlara saat 15,30 da hakem Said Salâhattinin idaresi altında başlandı. Doğanspor, takımında bazı tadılât yapmış dün, bek olarak çok muvaffak olan Adnanı orta muhacim yerine getirmiş, açıklara yeni oyuncular koymuştu. Şurasını derhal kaydedelim ki, ayni Adnan az sonra evvelâ tekrar bek mevkiine ve onu müteakib Hakkı ile yerini değiştirmek suretile santrhaf yerine geçmiştir. Oyun başladığı vakit İzmirlilerin dünkü mağlubiyet tesiri altında bıraz mütereddid oynadıklan dikkati celbetti. Fa kat bu tereddüd çok sürmedı. Arka arkaya yaptıklan hücumlann birinde sol insayddan sağ açığa giden top güzel bir şandelle kale önüne geldıği vakit çok atılgan oynıyan Adnanın sıkı bir baş vuruşıle ağlara takıldı. Izmir bu suretle vaziyeti, tıpkı dünkü gibi, 1 0 kendi lehine çevirdıkten sonra maneviyatı daha kuvvetlenmiş olarak güzel bir oyun çıkarmıya başladı. Fakat Ankaragücü de yavaş yavaş kendini topuyor ve güzel kombinezonlarla hasmını sıkıştırmıya başhyordu. Netekim bera berlık sayısı da gecıkmedı. Güzel bir şüt ki takımı 1 1 beraber vaziyete soktu. Ankaralılar bu golden sonra çok açıldılar devrenin sonuna kadar hakikaten teknik, sür'atli ve zorlu bir oyun çıkardıar ve bu gayretlerinin mükâfatı olarak ta hakemin düdüğü ilk devre sonunu bildirdiği vakit sahadan 2 1 galib vaziyette çıktılar. îzmir bu dakikaya kadar fena oynamış değildi. Fakat bütün hatalarında yavaş yavaş beliren intizamsızhklar, bilhassa Ankaragücünün bugün çıkardığı yüksek oyun karşısında kendileri için yeni den bir hezimet kokusu veriyordu. îzmir çok açık bir oyun oynuyor, hasımlannı at'ıyyen marke etmiyor ve binnetice Hamdinin, Abdinin ve Yaşann her dakika tehlikeli hücumlarile karşılaşıyordu. Ankara oyunculannm topu hiç durdurmadan yaptıkları sür'atli paslar, Izmiri hayli şaşırtıyordu. Bunun içindir ki, ikinci devre başlar başlamaz Ankara orta muhacimi Yaşann hasımlannı atlatarak çektiği sıkı bir şüt vaziyeti 3 1 İzmir aleyhine çevirdi. doğanspor zaten yaralanan bir oyuncu Çapraz Ali şoförluğünü yapttğı otobüsün yanında «Günlerce hasta olarak iyi olamıyo rum. Bana yardım eden zatın çocuklarile sünnet olmuştum. O çocuklann ilâcları benim hayatımı kazandırıyor.» «îyi olduktan sonra günlerce işsiz kalıyorum.» «Nihayet, orada bir otomobil sahibinin yanında muavin olarak çalışmağa başlıyorum. Bu aralık, işsiz kaldığım müddet zarfında, bir fırıncıya on, on beş kuruş borclanmıştım. Bu adam, o fınnın pişiricisi idi. Bu fınn da, köyün muhta rında kirada idi. İşte bu beş kuruş benim bir göz kaybetmeme sebeb oldu.» «Bu adam bana, şu borcunu ver.» «Ben de, param yok, şimdi veremem diyince, beni dövüp tokatlamağa başlamıştı. Işte bu tokatlardan birisi gözüme gelerek gözümün çıkmasına sebeb oldu.» Gözün, bu kadar ucuz olduğu yeri, ilk defa işitiyorum. Fırındaki pişiricinin önceki acısı ve sonra katıyüreklilıği ara sında münasebet yok! mu diyeceksiniz? Çocuk işsizken adam acıdı ve yardım etti. Fakat çocuk işe girince hakkını isri ^or. Şuursuz merhametin hududu bu kadar olur! «Ben hemen karakola gittim. Bu adam benim gözümü çıkardı, hakkında dava cıyım.» «Mahkemeye verdiler. Lâkin ne mahkemeye gidecek param, ne de yiyecek param vardı. Çalışamaz oldum.» Çaprazın yazdıklarma bir satır, bir kelime, bir nokta, virgül ilâve etmiyorum. Yalan mı, yanlış mı, kabahat kimde ise, artık vebali boyunlarına. «Beni zorla celbedip mahkemeden vaz geçsin diye oradan oraya götürmek istiyorlar. Naçar kaldım, herşeyden vazgeçtim.» «Hastaneye gittim. Oğlum gözün akmış bu iyi olmaz. Bunu ameliyat ettir de sun'î göz takalım.» tkinci devre Ikinci devrede kendine gelebilen Basri, takımındaki yerini almış, buna muka bıl devre sonlar;nda sakatlanıp ışe yaramaz bir hale gelen Şeref, Eşrefle yerini değiştirmiş bulunuyordu. Bu devrenm ilk yirmi dakikası Beşiktaşhların, hâlim oynadıkları halde bir türlü gol çıkaramamalarından ileri gelen oldukça hırçın ve sert hareketlerile geçti. Hakem bir aralık, Hüsnüye bir ıhtar cezası verdi ve sertlığin karşılıklı bir hal almağa yüz tuttuğunu gbrünce oyunu durdurarak ıki takım kaptanını yanına ça ğırdı ve arkadaşlarının itidalle oynamalarını tavsiye ettı. Yirminci dakikada Hakkı sağdan çe kilen korneri kafa ile gole tah\ıl edince Beşiktaşlılara yeni bir hız geldi, Üçoklulara da nevmidî çöktü. Bu golün yarattığı iki aksi tesirle siyah beyazlılar yedişer dakika fasıla ile, biri penaltıdan olmak üzere iki gol daha atarak 41 galıb vaziyete geçtiler. Maçın son dakikalarında top mütemadiyen Beşiktaş kalesi önünde oynanıyordu. Fakat îzmirlıler bu üstünlüklerinden istifade ederek gol çıkaramadılar. Maç Beşiktaşhların 41 gahbiyetıle neticelen di. Beşiktaslılar, dünkü maçı 41 gibi farklı bir netice ile kazandıkları halde, güzel oynadılar denılemez. Bu neticeyi, Uçok takımının, Beşiktaşa nisbetle, çı kardığı fena oyun doğurmuştur. Sahada futbol oyunundan ziyade zor oyununun hâkim olduğu bilhassa nazarı dıkkati celbediyordu. Sert oyun oynamak hususunda Beşiktaştan Sulhi ile Fuad, Üçoktan «Peki diyorum.» «Yanında duran çocuğa, haydi eve Artık oyun, oyunluktan çıkmıştı. Zagidın, bu kardeşe yemek \erin yesin. Bir ten noksan oynıyan İzmirliler yorgunluğun da inzimamile Ankaralılara muka çift çarık dıkin. Ben de gelirim. Yann vemet edemiyecek bir hale gelmiştiler. sabah erkenden işe gideceğiz.» «Sabahleyin bana dikılen çankları giBeşinci gol hemen dığerinin arkasından bir frikık vuruşile oldu ve maç ta bu ne yeceğım amma bir türlü beceremiyorum. Bir taraftan da kendı kendıme çankta mı tice ile bıtti. giyeceğim, daha neler göreceksin Hayri.» Kasımpaşa: 1 G. Gencler: 1 Bu «kendi kendine» söyleniş te gene İkinci küme maçları dün Taksim stad şimdiki şoför Çapraz Alinin, küçük Ali yoımında oynanan Galata Gencler Ka Hayrinin değil! «Artık alıştım, hergün çifte gidip gesımpaşa maçile sona erdi. Kasımpaşanın mütemadi hakimiyeti altında geçen oyu liyorum.» «Aradan tam bir sene geçti. Ağam, nun ilk devresinde Galata Gencleri 10 zeytin zamanı bir yağhane tuttu, bana mağlubdu. İkinci devre başlangıcında beraberük sayısını yapan Galatalılar o yağhanede bir iş gösterdi. Artık çiftçi yunun mütebaki kısmını müdafaa ile ge değildim. Burada bir motör var. O maçirerek başka gol yememeğe baktılar, kinistin çırağı oldum. Zaten eskidenberi bunda da muvaffak olarak rakiblerini bi böyle işlerde çok hevesim vardı. Belki diyordum, rençberlikle ne olur, hiç ol rinci kümeye geçmekten alıkoydular. mazsa bir san'at olsun öğrenirim.» Bursada dünkü spor faaliyeti Küçük Ali Hayrinin motöre, maki Bursa 4 (Hususî muhabirimizden te nistliğe «çok hevesi» olabilir; fakat böylefonla) Bugün Bursada çok büyük le düşünmüş müdür? Bunda da şoför Ve çeşidli spor hareketleri oldu. Evvelâ Çapraz Alinin parmağı var mutlaka! mıntaka güreş teşvik müsabakası yapıl«Burada bir sene çalıştım, aylığım, on dı. Müsabakalara 20 pehlivan girdi. Ne lira olmuştu.» ticede 56 kiloda Akınspordan Hüsnü, «Gene bir sonbahar. Köyde sünnet 61 kiloda Acar İdmandan Cevad, 66 duğünü olacak. Köyün bütün fakır ço kiloda Akınspordan îsmail, 72 kiloda cuklannı sünnet edeceklerini haber aldım. Acar îdmandan Mustafa, 79 kiloda A Bu cemiyeti köyün beledıyesi yaptırıyorcar İdmandan İlyas, 87 kiloda Acar İd muş. Beledıye reisine gittim. Benı de mbandan Hüseyin birinci geldıler. kaydediniz, ben de kimsesızrm.» Lik maçları Oksüz çocuk, göbeğini kendi keser! Lik maçlannda Muradiye, Akınsporu diye bir söz vardır; demek ki yalan de3 2 yendi. Acar İdman da Doraspora ğilmiş! 3 0 gahb geldi. «Peki filân eve grt te çamaşır ve öteberi verecekler al. Yann, Ayazma kahBisiklet yarışı vesinin bahçesinde sünnet olacaksınız.» Stadyomda 75 tur olarak yapılan 30 kilometrolu bisiklet yarışma birçok mü«Ustama söylüyorum. O da, üç pekâsabıklar iştirak ettiler. Neticede Bekir lâ. Yarın gıdersın dıyor.» birinci, Hikmet ikinci, Faruk üçüncü ol«Sabahleyin erken kalkıp çamaşırla dular. nmla beraber bugün çocukların toplandıı eve gidiyorum ve bunlarla beraber biSokak koşusu zi birer otomobillere bındiriyorlar, biraz Acar İdman ve Doraspor kulübleri atIetlerinin iştirakile 2800 metroluk bir dolaştırdıktan sonra sünnet edip herkesi mesafe dahilinde yapılan sokak koşusun yataklanna bırer ikişer yatmyorlar. Herda Acar İdman A takımı birinci, B ta kesin annesi babası çocuklarını dolaşhnkımı ikinci, Doraspor A takımı da üçün yor. Benim ise hiç, kımsem yok. O ak şam sabaha kadar düğün devam edıyor. cü oldular. Sabahleyin herkes çocuklanm alrp evle Macar güreşçileri Çekleri rine götürüyor. Ben de tabiî nereye gideyendi rim, ustamın evine.» «Bir gün bile yaîmama razı olmıyan Budapeşte 4 (A.A.) Macar ve Çekoslovak millî güreş takımlan bugün annesi, burası hastane değil, diyerek beni Budapeştede karşılaştılar. Bu karşılaş kapıdışan atıyor.» ma, iki memleket arasındaki güreş karşı«Dışarıda yatacak yerim de yok. Balaşmalannın yedincisidir. Macar takımı na hasta olduğum müddetçe bakacak nın hafif sıkletindeki güreşçiler, bilhassa imsem de yok. Sokakta metruk, eski ve dikkati celbediyordu. Beklenildiği gibi, hurda bir otomobil var. Onun içine giriMacarlar Çeklere üstün güreşerek, Çek yorum. îşte o otomobil bana bir ev olutakımını ikiye karşı beş puvanla yendiler. yor.» pencereye koştu. Aşağıya uzanarak karanlıkları dinledi. Uzun uzun dinledi. Nuri de onun yanına gelerek uzanmıştı. Ferdi: İşitiyor musun? dedi. Bir hışırtı var. Bahçenin içinden uzaklaşıyor. Bo ğuk boğuk... İşittin mi İşitiyorum. Ben bu sesi şimdi bana bağırmadan evvel de işitmiştim. O za man yaklaşıyordu; şimdi uzaklaşıyor. Tabiî... O zaman geliyordu, şimdi de gidiyor. Ferdi, başmı pencereden içeri çekerek pencereyi ve siyah perdeleri iyice kapat tı. Bir iskmley oturarak zırhh lbiselerini birer birer sökmeğe başladı. Sonra çivi lerin üstüne takılan et parçalannı ve kan lekelerini dıkkatle muayene etti. Artık mesele kalmadı Nuri.. Meşhur ilim adamı, profesör, doktor Samo ilofun ilmî, fennî keşiflerine galebe çal dık. Diyerek oda içinde esrarengiz düşmanın bıraktığı izleri muayene etti. Bu sırada Nurinin sabn tükenmişti: Haydi Allahaşkına, ne olduysa anlat... Ferdi, hayretle gözlerini açtı: Yahu, anlamadm mı meseleyi? «Yani 936 şubatı 15 perşembe günü sanatoryoma girdim.» «Beş altı ay sonra bir gün babam geldi, bana para ver dedı. Ben de daha kendımi yeni sefaletten kurtararak çalı şıyorum. Ve bıraz harclık olmak üzere birkaç lıra verdim. Babam bunu, azdır diye kızıp çıktı gitti. Birkaç gün sonra bana bir celb geldi. Bu celbde babam, benden nafaka davası için mahkemeye müracaat etmiş.» «Gittim. Hâkim sordu babana bakmıyorsun.» neye «Ben de kendrme bakacak vakitte değilim. Hem zaten babam benı küçükken hiç bakmadı. Benim sefil olmama sebeb oldu. Amma bu benim babamdır ben gene elimden geldiği kadar yardrm etmek isterim.» «Hâkim karar verdi, her ay beş lira vereceksin.» * * * Çaprazın defteri burada bitiyor. Def«Ne yapalım. Herşey bana mukad terin yaprağı ile birlıkte Çaprazın da söydermiş. Birkaç gün hastanede yattım, liyecekleri bitmiş miydi acaba? gözümü aldılar. Yerine bir cam göz koyFakat bundan sonrasını ben, azçok bidular.» liyorum. Çapraz, sanatoryomda rahat rahat çalışırken, birdenbire nevri döndü. Ona bir hal olmuştu, yerinde duramı * yordu. Beni gördüğü zaman: Bayım, galiba bize yol görünüyor, diyordu. Neden Çapraz? Nereye gidiyor sun? Beni buradan çıkaracaklar gibi. Ve bu, gün geçtikçe Çaprazda bir fikri sabit halini almıştı: Beni buradan atacaklar, diyor, ağzından başka söz çıkmıyordu. Bir gün: Onlar beni atmadan, ben kendim çıkayım! dedi, bir bahane aradı ve sanatoryomdan çıktı. Sanatoryomdan, onu çıkarmağı düşiinen, tasarlıyan yoktu. Peki, Çapraz, neden pirelenmişti? O akşam, lâboratuarla ameliyat odasının arasında küçük sofacıkta kolum için kalsyüm enjeksiyonunu hazırlıyan, zayıf uzunboylu hemşire: Haberiniz var mı? Çapraz çık « mış! dedi. Evet. Hemşire yan acımış, yan kızmış gibi yüzünü buruşturmuştu: Ne olacak, sokakta, otomobil içinde yatmağa alışmış! Burada durabilir mi? Rahat batmış olacak... * * * Eğer, bu mevzu, benim gibi dümdüz yazı yazan bir muharririn değil de, kılı kırk yaran, tahliller yapan, ve muhayyilesi geniş üstadlar eline düşmüş olsaydı, acaba uzun bir roman olabilir miydi? Onu da zannetmiyorum! Okuyucular, derin, heyecanlı aşk hikâyeleri; tüyler ürpertici maceralar bekliyorlar. Müşterisi çıkmıyacak bir meta için, hangi üstad kendini yorar? (Romanı) nın yazılmamağa mahkum olduğunu Çapraza nasıl anlatayım? «Şimdi artık Çapraz olmuştum.» «Herkes bana Çapraz aşağı Çapraz yukan, dıyorlardı.» «Para kazanmak için hayatta girmedığim ış yoktur ve nihayet şoför olmıtş tum. Sekiz on sene hiç bir kaza yapmadan çalıştım lâkin bu işte hayır yok dedim.» Çaprazın defterinden beş satırı buraya geçirmiyeceğim. Bir insanın öğünürken başkalannı kırmasını doğru bulmuyorum. Hele Çapraz gibi, hayat mağduru insanlann, bir münasebeti yokken etrafma tarizde bulunması, hiç doğru değil. Haklı iken haksız mevkie düşmek! îş Köşe minderinin esrarı ^m • • . *^.*^ Zabıta romanı : 90 Nuri kıvnldığı sandıktan yaylı bir oyuncak gibi fırladı. Amma o kadar gevşemiş ve dalmıştı kı bu sıçrayışı pek ani oldu ve yanında gaz lâmbasının durduğu sigara iskemlesıni yere devirdi. Kibrit te iskemlenin üstündeydı. Nuri hiç olmazsa kibriti bularak odadaki mücade leyi görmek istedi. Çünkü o sırada Ferdi, hanl harıl: Çabuk ol Nuri, lâmbayı yak!.. Diye haykınyordu. Nuri, dehşetli boğuşma sesleri işitiyor, ağır bir takım cisimlerin yere düştüğünü duyuyordu. Yanıbaşmda Ferdinin hırıltısı, vücudünün yerde sürünüşü, karyolaya sarılarak ıkmması, görünmiyen ve sesi işitilmiyen bir düşmanla boğuşması Nuriyi o £adar telâşa düşürdü ki aradığıYerde oturan Ferdinin yüzü, gözü, nl bulamıyor; ne yapacağını şaşınyordu. üstü başı kan içinde idi. Fakat bir lâhza Hemen lâmbayı mı yakmah, yoksa ka içinde Ferdinin muzaffer ve neşeli sesi ranlıkta Ferdiyi arayarak onun imdadı onu temin ettı: na mı koşmah? Korkma Nuri, bu kanlar benim kaTam o sırada Nuri bir cama basarak nım değil!... Giden düşmanın kanıdır. Ermca: .Ve birden olduğu yerden fırlryarak Allah kahretsin! Diye haykırmaktan kendini alamadı. Bu ya lâmbanın kendisi, yahud şişesiydi. Nuri şaşkmlıktan ayağmı karyolanın demirine çarptı. Nuri, yetiş, Nuri... Aman çabuk, lâmbayı yak... Nuri korkunc bir çığlık kopardı. Ka ranlık odada ne yaptığmı bilmiyerek, sağa sola başvururken uzanan ellerine soğuk, crvık ve canlı birşey ilişti. Neydu bu? O sırada akhna geldi ve pencerenin solundaki bir masaya gitti. Burada başka bir lâmba vardı. Hemen onu yakarak aldı, Ferdinin yanına geldi. Dehşetli bir manzara!.. tu. Kapağıaı açhm. İçinde bir takım pulDiye sordu. Hayır, hiç birşey anlamadmı. Ge lar vardı. Ne pulları? len kimdi? Nasıl hücum etti, nasıl bo ğuştunuz? Neden ses çıkmıyordu? Hiç Parlak, küçük birer onluk kaoV birşey anlamadmı. pullar... Anladım ki bu çanta bir yılanın Sen zeki bir adamsm amrna, tabiî ikametgâhıdır. Bu yılanın işi ne? Düşünbu işte tecrüben yok. Onun için nasıl bir düm, taşmdun, anladım. Sonra çantadaki düşmanla boğuştuğumu sezemedin. Şimpullar taze idi. Demek hayvan henüz di şöyle otur, birer sigara yakalım da anbir iki gün evvel sağdı Neden bu latayım. Bütün Istanbulun derin bir uykuya çantada değil?. Çünkü çantanın kadaldığı bu saatte iki ahbab karşılıklı si pağı bozulmuş, anahtarı işlemez olmuşgaralarını tüttürdüler ve Ferdi anlatmağa tu. Eskiyen bu çanadan çıkarılarak yenibaşladı: sine yerleştirilmiş olacaktu Ben bu Samoilof ismindeki haydu• Sonra? dun bütün cinayetlerini, habasetlerini ga Evet, sonra Samoilofun benî öldüryet gizli yaptığına, her habasetten sıyrıl meğe karar verdiğini işitince onun hangi mak ve hepsini başkalanna yükletmek vasıtaya müracaat edeceğini düşündüm. tedbirlerini aldığma dikkat ettim. Her Mademki bu haydud kendi efıle adam şeyi hazırlıyan o, yapan başkasıdır. Sen öldürmekten hoşlanmryor; beni Öldür ve Hasret bu başkalanndan, vasıtalarm mek için en muvafık bulacagı vasıta bu dan birisi misiniz? Bu herif zannetmem yılan olacaktır. ki ömründe silâhla bir adam öldürmüş Onun çantasından ve çantasının olsun. O mutlaka ya su borulannı açarak içindeki pullardan bir yılan beslediğine adamlan boğar, yahud başkalarma öl kanaat getirdin. Peki amma, bu yılanın dürtür. Işte bu noktaya dikkat ederek adam öldürmeğe tahsis edildığine nasıl sizi bulmak için onun köşküne gittiğim hükmedebilirsin? zaman bir çanta buldum. Bu çanta boş {Arkast var) MAHMUD YESARİ