CumKımyet 23 Mayıa 1935 [ Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî îcmal MUHALEFETIN BASLARI Halid Ziya Uşaklıgil Bu yazılarda ne edebiyat tarihi, ne de san'at ve lisan tenkidi yapmağa kalkışmak niyetinde olmamakla beraber bir ömrün hatıraları arasından geçerken bir musahabe hududunu aşmaksızın daireyi azçok genişletmekte de bir beis görülemez. Bugün ric'i bir nazarla o zamanın edebiyat ve matbuat münakaşalarına, hususile Servetifünun zümresi etrafında vu kua gelen muhacemata bakmca bunları daima gülünç, ve ekseriyet üzere iğrenc bulmakta tereddüd edecek bir edeb müntesibine tesadüf olunamaz. Herşeyden evvel mühim şahsiyet lerin bu yeni edebî harekete karşı aldıkları vaziyeti hatırlamak lâzım dir: Şiirde muallim Naciden sonra müridi ve peyrevi Şeyh Vasfi de ortadan çekilince muhacim kafilesinin başmda asıl ismi galiba Faik Esad olan Andelib ile Müstecabizade Ismet vardı ki her ikisi de bizlerle şahsî münasebata girişmekten daima u sak kalmışlardı. Kudema edebiyatına vâkıf ve onunla iliklerine kadar yuğurulmuş olan bu iki şair an'anelere mutaassıbane bir mecburiyetle sadık kalmakla beraber lisan husu sunda muallim Nacinin gösterebildiği kadar yeniliklere de cesaret ederler, fakat şarktan gözlerini çevirme ğe af edilemiyecek bir günah naza rile bakarlardı. Lisanda ve nazımda kuvvetleri nekadar teessüf edilir ki, bir taassub neticesile tamamen menfi kalmış; ve bu kuvvetleri, daha ziyade teessüfe değer ki, müspet olarak ancak garbe teveccüh, ve san'at telâkkisinde teceddüd hamlelerine karşı taarruz şeklinde istimal etmişlerdir. Bu ikisinden elbette daha yüksek bir şahsiyet olan ve nazmın, lisanın hakkile bir üstadı olan îsmail Safa san'at nazariyatında, ve, edebiyat telekkiyatında bizlerden ziyade onlara daha yakın olmakla beraber, kendi meşreb ve mizacına tamamen tevafuk etmese bile güzel ve iyi olan şeylere fearşı fıtrî temayülü kendisini onlara değil bizlere yaklaştırmıştı. Hepi mizle dost olan bu şair herşeyden ziyade bütün manasile iyi bir adam idi; bize geldikçe, aramızda cereyan eden bahisleri dinlerken, yazılan şeyleri okurken onda öyle bir ipti hac görülürdü ki, tabiri mahsusile öyle et cânü dil gülüşleri olurdu ki onu hiçbir zaman bizden gayri ad detmemiştik. Kendisi de öyle farzeder ve ne yazarsa <Servetifünun» sahifelerine verirdi. îşte diğerlerile onun arasında fark burada idi: Bir tarafta hased ve garaz, taassub ve tecellüd zehirlerini kusarken o saffe tinin, samimiyetinin, herşeyden ev vel iyiliğe ve güzelliğe olan meftu niyetinin şevk veren gülüşlerini getirir, yeni edebî hareketin fütur ha vasına bir serinlik serperdi. vaffakiyetin sırrını onun san'atinde ve kalbinin saffetinde aramalıdır. Ne zaman onun bir çimdiğini yesek canımızın acıdığına dikkat etmiyerek dönüp gülerdik. Mizahı o kadar ince, istihzası öyle zarif, itirazı doğru ise o doğruluğu hemen kabul ettirecek kadar öyle hoş, yanlış ise öyle tuhaf idi ki yazdıklanndan en ziyade zevk alan gene bizler olurduk. Onunla münasebatımızda adeta sahnede kavga ettikten sonra oyun bit tikten sonra kolkola yemek yemeğe giden temaşa san'atkârlan gibiydık. Eğer muhalefet bununla kalsaydı, bu bir eğlenceden ibaret kalırdı, fakat öyle olmadı, etrafa sirayet etti. Hiçbir risale çıkmazdı, hiçbir gazete nüshası ele almmazdı ki onda edebiyatı cedide yazıcılan iftira ile, ekseriyat üzere şeni tabiri az gelecek taarruzlarla iz'ac edilmesin. cikdam» gazetesine Paris muhabirliği yapan Ali Kemal ta oradan hasedini kusarken hepimizin memleketin irfan hayatmda bir baba hükmünde telâkki ettiği Ahmed Mithat bile bu yeni hareketin etrafında kopanlan gürültü ye kapılarak, ne o hareketin mahiyetini düşünmeğe, ne de kendi tarafından o yolda bir hücumun muhtemel avakıbını ölçmeğe lüzum görmiyerek, elbette bir fena niyetle değil, fakat bizi her taarruzdan ziyade ürküten bir isnad ile muhalefete kuvvet vermiş oldu. Bu isnad şu idi: Edebiyatı cedide zümresinde vukua gelen teşebbüs bir decadent hareketi idi ve bu da anarchisme demek idi. Dynamo ile dynamite kelimelerini kanştırarak mem leketi elektriğin nimetinden mahrum bırakan bir devirde, vehme doku nacak teşebbüslere, hareketlere delâlet edecek kelimelerin gölgelerini bile lisandan süpürten bir saraym nazannda ihtilâllerin en müthişi olan bir hareketle itham edilmek öyle korkunç birşeydi ki bunu görünce hep alnımızda soğuk terler hissettik. Ahmet Mithat elbette bunu düşünmeden yaznuştı, ve galiba nedamet etmiş olacak ki ondan sonra sustu; hatta bi* üri vesile ile yeni hareket muharrirlerine, ve bu meyanda ba na teşvikkâr sözler de yazdı. Asıl muhalefetin hareket çarkı Baba Tahirin elinde idi. Bu adam kimdi? Nereden çıkmıştı, nasıl sivrümişti, nereden kuvvet almıştı?... Tercümeihali türlü riva yat ile muhat olan ve uzun bir zaman İstanbulu titretenlerin arasında en ziyade gürültü yapan bu adamın hayatım hiç kimse sıhhatle bilmemekle beraber mahiyetini herkes bilirdi. Şahsan pek yakışıklıydı; uzun bir boyu, geniş bir gövdesi, parlak gözleri, altm köstekli gözlükleri vardı; cahil derlerdi, fakat cesurdu, sesi yüksekti, sözü dikti, çok kazanır, bol sarfeder, iyi giyinir, arabada yaşardı. Muvaffak olmak için bunlar fazlasile kâfidi. Galiba saraya öyle inandırmış idi ki «Servetifünun > karşısında bir «Malumat> bulunmak lâzımdır. Sa rayca daima şüphe altında tutulan ve < Servetifünun > yazıcılarına riyaset eden Recaizadenin karşısma sarayca itimadı haiz bir kuvvet bulundur mak icab etti, bu kuvvet Baba Ta bir oldu. Gürültünün zararı Ada rıhtımları nasıl kiraya verilebilir? Tanınmış bir okuyucumuzdan şu mektubu aldık: cBüyükadadaki rıhtımın beledive tarafmdan boydanboya o civardaki gazino ve lokantacılara kiraya ve rileceğini haber aldık. Bu rıhtım gerek Adalıların ve gerekse Adaya gezmeğe gelenlerin başlıca gezinti yeridir. Bilhassa Rıhtun caddesi akşamları saat 17 den sonra sıcaktan bunalan ve biraz temiz ve serin hava almak istiyen bütün Ada halkınm bir piyasa yeri olmak itibarile pek ziyade kalabalık olur. Bu rıhtım, lokanta ve gazinoculara tahsis edilirse bu kalabalık geçen sene olduğu gibi bir izdiham şeklini alacak ve gezmek şöyle dur! sun, gelip geçmeği bile haddinden fazla güçleştirecektir. Bir taraftan Adaları güzelleştir mek ve buralara rağbeti artırmak için bunca emek ve masraf ihtiyar edilirken, diğer taraftan bu rağbeti • eksiltecek § anlıyamadık. şu hareketin manasını Şayed belediyenin temin edeceği bir, iki yüz lira varidat düşünülüyorsa bu kadar cüz'î bir para için halkın istifadesinin nez'i mantıkî olamaz, ve esasen bu rıhtımı kimsenin kiraya vermeğe hakla da yoktur. Belediyelerin vazifelerinin bu gibi gezinti yerlerini birkaç gazino cunun inhisan altına koymak değil, mümkünse çoğaltarak halkın istifadesine arzetmek olduğunu düşünen ve Adaların güzelleşmesini istiyen Büyükada halkından birçoğunun bir mazbata ile tstanbul Belediyesine müracaat ederek bu rıhtımın kiraya verilmesinden sarfınazar edilmesini istemeleri de düşüncemizin nekadar doğru olduğunu ispat eder.» Mektub o kadar haklı ki ilâve edecek tek kelime bulamıyoruz. Halkm sıhhati, istirahati, eğlencesi ve zevki gibi bir belediyenin tat minine mecbur olduğu haklar du rurken Ada rıhtımlan nasıl kiraya verilir, diye; Yeni profesörlerden Dr. Erick Ruttin dün açış dersini bu mevzuda verdi Çekoslovakyadaki intihab ekoslovakya parlamentosu îl« 150 âyan azalığı için yapılan seçimin arkası almdı. Seçimin verdiği sonunclar (neticeler) birçok ci* hetten önemli (mühim) dir. | Umumî Harbin sonunda Çekoslo « vakya cumhuriyeti teşekkül ettikten SOD ra parlamentodaki ekseriyet ve hükumet sol cenah fırkalannm eline geçmiştL Reisicumhur M. Mazarik ile Hariciye Nazın M. Benes dahi bu sollardandır. Fakat vakit geçtikçe sollar zâfa uğramışlardı. Diğer taraftan başta Çek çiftçi fırkası olduğu halde sağlann nüfuzu artmışb. Nihayet hükumete sollarla birlikte sağ hrkalar dahi iştirak etmişler, bir temerküz hükumerj vücud bulmuştu. Son intihab sağlann şimdi bir kat daha kuvvet bulduğunu gösteriyor. Çekler hükumetin ve hakimiyelîn Slavlara münhasır kalmasını kendile . rine bir mefkure yapmış olmalarına rağmen tatbikatta en büyük ekelliyet olan Almanlann fırkalanna kabinede ve parlamentoda yer vermek mecbu • • riyetinde kalmışlardı. Şu kadar var ki Almanlar küçük küçük fırkalara aynldıklanndan hükumette ve parlamen 4 toda kuvvetlerini gösteremiyorlardı. Almanyada millî sosyalistlerin iktidar mevkiine gelerek bütün halkı birleştirmiş olmalan haricdeki Almanlan dahi kendi aralannda birliğe sevketmişti. Bunun en bariz misalini Çekoslovakyadaki son intihabda görüyoruz. Çekoslovakyadaki 3,5 milyon Almanı birleştirmeğe çalışan M. Hinleinm (Sudet Almanlan fırkası) 44 saylav çıkararak Çek çiftçi fırkasmdan sonra memleketin en büyük fırkası olmuş * tur. İntihabatta hükumete dahil eski Alman fırkalan pek çok zayiata uğra • mışlardır. Bunlardan Alman sosyal demokrat fırkası 11, Alman çiftçi fırkası 5 ve hıristiyan sosyalist Alman fırkası 6 saylav çıkarmıştır. Alman müntehiblerinden 440,000 kişi, yani yüzde altmış altısı Hinlein fırkasma rey vermiştir. Bu sonunc Çek fırkalanmış, eski Bohemya Almanlarma yeni devletin dahilî ve haricî pofitikâ'sı'OZıferinde nüfuz kazandırmıştır. Yeni Alman fırkası muhalefet tarafını tutmadığı takdirde hükumette büyük hissesi olacaktır. Intihabatın neticesi Çekoslovakya « nm yakm geleceği için de mühimdir. Onümüzdeki devrede reisicumhur intihabı yapılacağı tahmin olunuyor. Sollar M. Benesi bu mevkie getirmek is» tiyorlar. Sağlar ise başkasını ileri sürmek istiyorlar. Almanlann birleşmesî aynca bir amil teşkil ediyor. Bir taraftan da hükumetin değişmesi yahud tadil edilmesi zarurî bulunuyor. Hulâsa Çekoslovakya ahvali nazik bir devrey* girmiştir. Profetör Ruttin dertinden bir görünuf Tıb fakültesinde yeni protesörler den doktor Erich Ruttin dün Üniversitede rektör, dekanlar, profesörler ve Tıb talebeleri önünde açış dersini (Gürültülerin işitme uzuvlan üzerine tesirleri) mevzuu etrafında vermiştir. Almanca olarak verilen konferansj doktor Ekrem Behçet türkçeye tercüme etmiştir. Profesör konferansa başlarken onuncu yıl bayramında tesadüfen îstanbulda bulunduğunu, Türkiyenin Atatürkün çelik dehasile her sahada olduğu kadar kültür bakımından da fevkalâde yükselişini müşahede ettiğini ve bu devrim ve yenileşme diyannda meslektaşlarile elele vererek çalışmak için Viyanadaki çok iyi mevkiini ve vazifesini bırakarak Istanbula koştuğunu söyledi. M. Ruttin evvelâ talebeye kulağm fizyolojisini anlattı ve işitme sinirlerinin fazla sedadan nasl gevşediğini izah etti. Bundan sonra misaller getirmeğe başhyan profesör Istanbul tramvaylannın Viyana tramvaylarına göre daha az görültü yaptıklannı, Viyanadaki tramvay düdüklerinin birçok kimseleri sağır ettiğini söyliyerek hulâsaten şöyle devam etti: « Sokak gürültüleri yalmz kulak asabı üzerine değil, bütün cümlei asabiyeye fena tesir eder. Gürültülerin tesirile her insan muhtelif şekilde zarar gördüğü gibi bir insanm iki kulağı da ayn ayn zarar görür. Sokak gürültülerinden müzisyenler ve bilhassa fennî tetkiklerde bulunanlar çok müteessir olurlar. 1922 de Holandada bir arkadaşım gürültüye mini olmak için bulunduğu bina içinde cidan hususî malzeme ile yapılmış bir oda yaphrmıştı. Sokak gürültüleri bu sakin odadan bile duyulunca bu odanın içine aynca bir oda daha yaph. Buna rağmen gene gürültülerin sızıntılarına mâni olamadı. Demirciler, çilingirler, demir sanayii ile uğraşan fabrika amelesi ve maden işçileri az veya çok muhakkak surette kulaklanndan müteessir olur. Size bir misal vereyim: Babalan demirci olan kundaklı iki ikiz yavruyu, anneleri, tarlaya giderken babalannın dükkâ nına bıraküğı için yavrulann ikisi de sağır olduklan halde, üçüncü bir kardeşleri evde bırakılchğı için sağlam kalmıstır. Kulağa zarar yapan yalmz gürültüIer değildir. Sarsmtılar da ayni mahiyettedir. Demircilerin çoğu hemen hemen aağırdırlar. Cünkü Kımlann îsl»rinde hem Rİiriiltu hem sarsınh vardır.» Soruyoruzî İnhisarlar bütçesi Varidat 42 mibon lira hesablandı înhisarlar Umum Müdürli'.ğünün Kamutayda onaylanan 1935 yüı büt çesi tebliğ edilmiştir. Yeni bütçe ile lnhisarlar tdaresinin 1935 malî yıh masraflan için 7 milyon 421 bin 513 liralık tahsisat verilmiştir. Yapılan yollar Belediye yeni programı tatbika başbyor 700 ecnebi garson Yeni kanuna rağmen hâlâ çalışıyorlar Küçük san'atlerin Türk tebaasına hasrı kanununa göre bugünden itiba ren işlerini bırakacak yabancılar §un lardır: Fotografçılar, mürettibler, karada tahmil ve tahliyeciler, simsarlar, in şaat, demir ve ahşab sanayi işçileri haklaruıda lcra Vekilleri Heyetince karar mevcud olmıyan tayyare maki nist ve pilotlan, devlet ve yahud vilâyetlere bağlı müesseselerde çalışanlar. Geçen sene işlerini bırakmalan lâzım gelenler arasında ecnebi garsonlar da vardı. Halbuki îstanbulda 700 e yakm ecnebi garson vardır ki bunlardan hemen hemen, hepsi bugün çalışmaktadırlar. Bunlar kanunun bir noktasındaki vuzuhsuzluktan istifade etmişler dir: Kanunun 2,007 numarah mad desinde gerek erkek ve gerekse kadın garsonlann kazino, lokanta, bar gibi yerlerde çalışamıyacakları gösterildi ği halde bunlar birahane, kulübler ve pastahanelerde çalışmağa başlamış lar ve kanunun bu maddesinden isti fade etmişlerdir. Süleyman Nazif te böyle idi, daha bidayette derhal iltihak etmekte tereddüd etmedi; lisanda bütün kuvvetini kudemadan alan, kaleminin şiddet ve mehabetini Namık Kemalden tevarüs eden, bu bir bürkân kadar taşkm fıtret sahibi, bir küçük şüphe dakikası bile geçirmeden teveccüh edilecek ufkun garbde olduğuna iman ederek edebiyatı cedide zümresine koştu, Bu, sarayın mantıkmca pek doğru Muhalifler arasında bugün isimleri kaydedilecek daha kimler vardı di bir muhakeme idi. Daha basit bir iş ye ararken iki isim üzerinde tevak edebiyatı cedide hareketini tatil et mek olurdu, fakat galiba hareketin kuf etmelidir: Hüseyin Rahmi ve Ahmed Rasim... mahiyeti anlaşıhncıya kadar bekle Bunlar muhalif midirler? Zannetmi mek muvafık görülmüştü. Belki de bu yorum. Hüseyin Rahmi herkesle beişi lâyıkile düşünen de yoktu, ortada raber bizi de teshir eden hikâyelerile kazanılacak bir para oyunu vardı, bubizce daima bir dost sayılmıştı, fa nu Baba Tahir düşündü. Bu yeni hakat bir dost ki kendi merdemgirizli reketin durdurulması saati edebiyatı ğile, inzivagüzinliğile her zaman u zaklarda kalmağı tercih etmişti. Son * cedide doğup büyüdükten sonra çal mak muhaddermiş. zamanlarda bir mülâkat esnasmda edebiyatı cedide erkânının kendisini HALlD ZİYA UŞAKLIGtL mezheblerine bigâne addedeceklerine kanaat ederek onlardan ayn kalmak SAĞLIK İŞLERÎ dhetini iltizam ettiğinden bahsetmişti, galiba... Bunu bir lâtife olarak söyRuhsatsız müstahzar lemiş olduğuna inanıyorum, zaten o yapanlar zamanın münakaşalannda Hüseyin Hazır satılan ilâçlar için hazırla Rahminin ufaktefek iğne darbeleri olmuşsa, ki zannederim olmuştu, bun nan nizamnameye göre ruhsatsız müstahzarat yapanlar elli liradan iki yüz lar da bir lâtife derecesini geçme liraya kadar para cezasma çarptınla miştir. Şaka yapmakta bu derece üscaklardır. tadane mehareti olan bir kalemden gelen lâtifelere gücenmek mümkün Başka tifo vak'ası yok müdür ki ona karşı bizde bir güce tstanbul 64 üncü ilk okulda tesaniklik kalmış olsun? Ahmed Rasime düf edilen tifodan başka şehrimjzde gelince o her vakit bizim aramızda bu hastalığa tesadüf olunmarruştır. Tiidi, bizim aramızda idi ama asıl fo vak'ası münasebetile dezenfeksiyon «Malumat> sahibinin yanında idi. Bu iki zıddı nasıl telif ederdi? îmkân haricinde gibi görünen bu muyapılmak üzere tatil olunan okul cumartesi günü tekrar tedrisata başlı yacaktır. KÜLTÜR tŞLERİ Köylerde imtihan bitti Köy mekteblerinde imtihan ikmal edilmiş, neticelerini bildiren imtihan listeleri dün Kültür müdürlüğüne gönderilmistir. Bu listelere göre bazı semtlerdeki köy mekteblerinde yüzde 70, bazı semtlerdeki köy mekteblerinde de, yüzde 90 nisbetinde muvaffak olunmuştur. ŞEHİR İŞLERİ 1 Belediyemiz, Istanbul ve civarındaki yolları, mümkün olduğu kadar kısa bir zamanda yaptırmak ve tamir etmek üzere yeni sene bütçesine 45 bin liralık bir tahsisat koymuştu. Bu cümleden olarak 2700 metro uzunluğunda bulunan Hacıosman ba yırile Tarabya arasındaki yol, beton Idarenin yeni yıl varidatı 42,175,000 olarak yeniden yapılmıştır. Bu, Îstanlira tutulmuştur. Varidatın 38,375,000 bulda ilk defa olarak yapılan beton lirası satış kârlarmdan, 700,000 lirası bir yoldur. muhtelif rüsumdan, 90,000 lirası paŞişli Büyükdere yolunun, bir de ra cezalanndan, 120,000 lirası MuhHan çayırından kestirme olarak Bütelif hasılattan, 90,000 lirası istirdad yükdere çayırına inen kolu vardır ki faslından ve 2,800,000 lirası da tütün bu kol ileride yapılacaktır. Ve müskirat müdafaa vergisinden ibaBundan gayri yapilan bir yol da rettir. Heybeliada Büyüktur yolunün beton kısmıdır. Bu yolun bir kısmına kal Tütün tecrübe istasyonlan inşası ve dırım döşenecektir. Beş kilometro utütün ıslahı, fennî ekim, dıkitn ve teczunluğundaki kısmı da beton olarak rübeler, tütün hastalıklarile mücadele yapılmaktadır. için 50,000 lira, kaçak ihbariye ve ikYol programına uygun olarak ikramiyesi olarak 50,000 lira, kazaya uğmal edilmiş yollardan birisi de Barıyan işçiler ve işçilerin çocuk yuvalan kırköyündeki Ontemmuz yoludur. Bu için 30,000 lira, inhisarlann tcşki^t ve yol da beton olarak yapılmıştır. mamulâhnm ıslahı için getirtilecek ecButun bunlardan başka ayni miknebi mütehassıslar için 45,700 lira, sertar tahsisatla Kasımpaşa deresinin gilere iştirak etmek ve propaganda, ağzı temizlenmiştir. reklâm yapmak üzere 40,000 lira kaYeni programa göre de Heybe bul edilmiştir. liadada rıhtım yollan beton olarak Bir yıl içinde çok çalışan memurlayaptırılacak, Şişli Hürriyet abi ra verilmek üzere bütçeye 50,000 lira desıne kadar devam eden yolda, eikramiye konulmuştur. saslı bir surette tamir ettirile cek, Eskieserler müzelerinin önün C. H. PARTİSİNDE deki meydan asfalt olarak yaptırılacaktır. Sonra Şişli Büyükdere yolu Kültür ve yayım işleri üzerinde, Mecidiye köyünden, SukuHalk Partisi umumî idare heye lesine kadar devam eden dört kilo tinde Kültür İşleri şefliğine Salâh Cim metroluk kısma katran dökülecektir. coz, matbuat bürosu şefliğine de NeBelediye bütçenin müsaadesi nis cib Ali seçilmiştir. betinde, şehir içindeki açık kuyuları da kapatarak birçok kazaların önüne Matbuat bürosu, plâk, radyo, sinegecmeğe çalışacaktır. ma, tiyatro, gazete ve mecmua gibi propaganda işi ve vasıtalarile uğraşacaktır. Bu arada, devrimize dair fi limler de çevirtecektir. MVHARREM FEYZl TOGAY ADLtYEDE Yeniden bakılan dava Bundan iki sene kadar evvel Un * kapanında aralarında çıkan bir kavga sonunda arkadaşı Ihsanı öldürmekle suçlu Sadettin on üç sene beş ay hapse mahkum edilmişti. Bu hüküm Mah 1 kemei Temyiz tarafından nakzedil * diği için dün Ağırceza mahkemesin * de davanın yeniden tetkikine başlan mış ve bazı şahidler dinlenmiştir. Bir kısım şahidler daha çağınlmak üzere muhakeme başka güne bırakılmıştır. Bir yobaz tevkif edildi Çakmakçılarda Valdehanmda o * turan ve evvelce İran tabiiyetinde iken sonradan Türk tabiiyetini kabul eden Şeyh Musa isminde birinin ayni handa cami haline koyduğu bir odada inkı lâb aleyhine vazeylediği zabıtaca haber almarak yakalanmış, adliyeye ve rilmiştir. Tesbit edildiğine göre Şeyh Musa başına topladığı bir takım ca * hil adamlara açık, saçık gezilmesi, bıyık kestirilmesi aleyhinde sözler söylemiştir. Suçlu istintak hâkimliğine gönderilmiş ve hakkında tevkif ka • rarı verilmiştir. Ayakla hamur çiğnenmiyecek j Belediye encümeni, ekmek çıkaran bütün fmnlarda olduğu gibi simitçi fınnlannda da, hamurun el veya ayakla yuğurulmasınm önüne geçmek için bu hrınlann da küçük mikyasta birer hamur makinesi almalarını temin için Belediye polis talimatnamesine bir madde ilâve etmiştir. Bu maddeye göre fırın sahiblerinin altı ay içinde birer hamur makinesi tedarik etmeleri gerektir. Aksi takdirde bunların simit çıkarmalarına müsaade edilmiyecektir. LÎMANDA Yeni tarife geldi Istanbul Liman Genel Direktörlüğünün yeni tarifesi dün Ekonomi Bakanlığından gelmiştir. Bu yeni tarife 1 hazirandan itibaren eskisinin yerine konulacaktır. . Yeni tarifenin en önemli tarafı transit geçecek vapurlara çok ucuz bir fiatle kömür verilmesi noktasıdır. Bundan başka dizbarko parası da çok eksiltilmiştir. îhtısas Mahkemelerinde Kaçakçılardan biri hasta • Göçmenlerin durumuna uyarak şeker kaçırmaktan suçlu Istanbul tüc carlanndan Bürhanettin sekizinci ihtısas mahkemesine müracaatle hasta olduğunu bildırmiş ve hastaneye naklini istemiştir. Bu müracaat tetkık edılmektedir. Nüthası 5 Kuıu«tnr 1400 Kr. Senelik Attı aylık 750 Üç aylık 400 Bir aylık 150 şeraitii (Türkiye Hariç t700 Kr. 1450 800 yoktıır