Cumhııriyet 19 Mayw Jürklerle Süngü Söngüye No. 188 A. DAVER Çanakkalede DiKkatler Kızılay (Ktzılay = Hîlâliahmer) haf • tastna girmek üzereyiz. Bu kuruma, yeniden ad vermek Uteaey dik, btmdan daha atesli bir (sent' bol) balamazdık. Ktzılay, <goynün = uırabtn* içini tastyan bir renk, yurdun ya • ralartnı aaran bir bayrakttr. Evet, Türk bayrağt; Türkün yasayan bir tarihi i*e, Ktzday da, doğan ve di~ nen goynün tarihi oldu. Yıllarca Snce, bir yerin yantşt, bir kâyün ytkıhst, uyrddaşt yetiseme digi için titretiyor. Yakm yollar, koşamadığımız için uzayan bir çile oluyorda. Kualay, şimdi, hıza bi le kanad taktı. Bu hanadda, bütün yurdun gonlü, ateş aondüren ra • yun serinliği var. Kıztlayt vahtile kuran birkaç «• lin, karanhkta yakttğı ufah bir t» ştk, bugun için, bugünler için o gün doğan bir ttmudan titreyisiydL Bu ilk gönüllülerin, Ktzdaym rmgine, ilk renk veren gönüllmri, aon yirmi beş ytl içinde Kızılayla bir • likte dalattu Ne mutlu yurddaş larmtf ki onlar, bu iyilikleri, yaşa* dtklart gündenberi çoğaltyor ve belki de bir gün onlartn adlaruıa yalntz iyilik denecek* Kıztlaytn *on yirmi beş ytl içinde, ana yurda taştdığt gSçmen yurddaşlar, Anadolunun, Rumeü • nin kara ve denizlerini dolaşan yardtmct doktor ve hastabakıcılartn kurtardtgt adamlar, yangın, mel vm aarnntdartn onünden kaptp kaetrdtğt zavalldar, hele *on bü • yük Kurtuluş Savastnda, orduya katttğı bir ordu gücü toplantraa ortaya koca bir yurd, baRÜnku Türk yurdana yakm bir yurd çıkar. Yurddatlanm, Ktnlay, ilk doğuşanda bir çocuk gibi ak ve bir ço~ cuk gibi kedernzdi. O, yavaş yavaş, yıllann ona içirdiği kederlm büyüdü. O akltgmdan yurda verirken, kederlerin ateşinden kendi kizardt, kaallaştu ifte gördüğünüz (Kanlay) oldu~ Elininn altında bir ağtrlık duydanuz mu, yüreğinizde bir nkmtt mt var, bilin ki, Kıxday, mzden wtfak, çok ufak bir bore iatiyor ve ummadığımız bir günde biriken o borçlannı, binleree yurddaşı kurtararak Sdâyor.. F** 5» tgiliyor, tusuyor ve kederlerin uğultunmu dindiren bu (anantn) amaini dinliyorunu Bursada tarihsel bir san'at: Bıçakçılık Eskiden kama, yatağan, saldırma yapan esnaf şimdi ince ve zarif bıçaklar yapıyor KONSERVATUAR ORKESTRASI Ş«l: Jos«f Vlach Vruticky Hamilton da dahil oldıığu halde Ingıliz kumandanları arasındaki mes'uliyet korkusu, bize kendilerini mağlub etmek fırsatını verdi AtcrtSric'ten ı Bir taraftan kuvvetli ve fedakâr avcılanmızm hâkim sırtlardan inerek bu düşman kollaruun başlanna atılmalan, bir taraftan da topçulanmızın isabetli şarapncllerinin yanaşık düşman kollan üzerine tesir etmesi düşmanda inzıbatı da, kuvvei maneviyeyi de, kumandayı da bozdu. Baştaraftan tardedilen hafif avcı hatlan, bu sebeble geriden takviye olunamadı. Düşman kâmilen göz Ierini geriye çevirmek ve kaçmak yolunu terc3ı etti. Filhakika düşman kolordusunda kumandanlann müessir olma dığını Hamilton da bilâhare itiraf et miştir. Fakat benim şaşbğım cihet, Hamihonım bizzat kcndisi de oraya gel diği halde, emrini gene infaz edememiş olmasıdır. Her halde Hamilton da dahil olduğu halde tngiliz kumandanlan arasmda çok müzakere, çok tereddüd olması ve bilhassa mes'uliyet korkusu bize kendilerini mağlub etmek fırsaunı verdi. Filhakika mes'uliyetten korkan kumandanlann hiçbir vakitte icab eden kararlan veremediklerini, bunun neti cesinde ise acı felâketlere uğradıklannı bizzat ben de muhtelif zamanlarda görmünimdür. O gün kazanılan muvaffakiyet pek ziyade şayanı memnuniyetti. Fakat umumî vaziyetin ıslah ve temini ve binnetice tstanbulun tamamen emniyetli bir surette muhafazası noktasmdan beni benüz tatmin etmiyordu. Çünkü düş man üç gündür Anburnu ile Azmak arasmda başkaca mühim kuvvetlerle yaptığı mütevali ve fedakârane hücumlar sayesinde Conkbayın ve Şa hintepede tehdidkâr bir vaziyete sa hib bulunuyordu. Filhakika Hamilton bütün Kocaçimen silsilesine malik olmak noktai nazanndan Conkbayırmın zaptını muvaffakiyetine berati istih lâl addediyor, bu mevzii hareket mih veri sayıyordu. nı teveccüh ettit Oüşmanın bir tay yaresi başnnızda .dolaşarak bizi takib etmeğe başladı. Zarurî olarak yanım daki heyet sola, sağa açılmak mecburiyetinde kalmış, bunun neticesmde yollannı şaşırarak ve karanhğa kala rak ertesi güne kadar bana mülâki o lamamışlardır. Ben, benden aynlmıyan süvari ihb'yat zabitlerinden Zeki E fendile tuttuğum yolu takibe devam etmeği zarurî gördüm. Kocaçimen üzerinden Conkbayınna gitmek istedhn. Fakat bu yol îngilizler tarahndan tutulmuş olduğu için atese uğradım. Daha cenubdan dolaşarak Conk sırtının şark yamaçlannda bulunan 8 inci fırka karargâhma geldim. ( 8 inci fırka Kütahya saylavı Nurinin kumanda sında idi) Kıt'alann dahilî ahvalini tetkik ettikten sonra hazırlanan ça dıra çekildim. Zaten gece de olmuştu. Lâzım gelen emirleri verdim. Taze kuvvetleri bekliyordum. Bunlardan biri pek geç gelmiş, diğeri de ertesi gün ancak muvaffakiyetten sonra gelebil miştir. Bu sebeble kumandanlar ve erkânıharbleri nazan dikkatimi kuvvetin azlığma celbetn'ler. Haklan vardı. Fakat ben muvaffakiyeti çok kuvvete malik olmaktan ziyade elimizde bu lunan kuvvete azim ve şjddet vermekte ve onlan tasavvur ettiğim gibi kullanabilmekte görüyordum. Geçirile cek zaman bizden ziyade düşmana faydah olabilirdi. Onun için bütün mütaleata rağmen sureti kat'iycde taarruz edecektim. Hazırlanmalan bi tince bana bildirmelerini kıt'alara emrettim. Peki, bu az kuvvetle ne türlü bir hücum tertib edecektiniz? Gayet basit. Conkbayınndaki ve Şahintepedeki düşman karşısında duran kuvvet 8 inci hrkaya aiddi. Yeni gelecek dlayla bu hatbn gerisin de ve hemen yakınında toplu ve saffı harb nizammda yer alacaklardı. H a reket fecirle beraber başlıyacakb. Hiç bir tüfek ve bomba patlamaksızın süngü ile düşman üzerine ablacakbk. Ertesi gün hücum zamanı zinde bulunabilmek için çadınma çekildim. Yalnız kalıp isb'rahat etmek istiyor • dum. Fakat buna imkân var mıdır? Birçok sebeblerle birçok kimseler yanıma gelmek mecburiyetinde kalıyor du. Ayni zamanda bütün grup cephesinin muhtelif kısımlanndan heye canlı raporlar alıyordum. Meselâ: Düşmanın Ece Iimanı onünde nümayiş için dolaşbrmakta olduğu boş gemileri görmesi üzerine fngilizlerin bu limana asker çıkarmakta olduğunu bildiren raporlar gibi... Geceyi bu tarzda geçirmiş bulunuyorduk . Mustafa Kemal Paşanın emrettği hücum 10 ağustos günü fecirde başlıyor. Hücumu seyir için Paşa da kumandanlann yanına gidiyor. Fecir başlamış, ortalık aydınlanryordu. P a şa hücum zamanınm gecikmekte ol duğunu görüyor. Halbuki bu tehir biraz daha uzayacak olsa ortalık tamamen açılacak bizim yığın halinde bu lunan hücum kıt'alanmızı düşman görecek bunlar, karadan ve denizden düşmanın sayısız toplarile bombardı man edilecekti. Belki de bu, bir felâket olacakb. Paşa derhal oradaki kumandanlarla hücum saflannın önüne geçmiş, askere düşmanm kaçmağa hazırlandığını, fakat buna müsaade et miyeceğimizi söylemiş, «bunun için benim ileriden kırbaç sallıyarak vere ceğim işaret üzerine hemen hepiniz düşmanın üstüne aülacaksmız» demiş. «3 Mayıs Perştmb* saat 19 da ProgronHİat Sdmbcrt, (b*tnı«mif. Borodnt S*nfo«i) Dovorok Vnrtdcy sinemasında SARAY Barsamn btçak imalâthanelerinden btrinin içi Bursa (Hususî muhabirimizden) Bursaya gelen bir seyyah, giderken «tanıdıklanma ne götüreyim?» diye sorarsa bilin ki, kendisine meşhur Bursa bıçağı tavsiye olunur. Hakikaten Bursada yapüan eşyanrn en makbule geçen hediyeliklerinden biri bıçakbr. Bunun için yerli ve yabana bütün seyyahlann bir defa Bıçakçılar çarşısına uğramadan gitbklerini göremezsiniz.. Y&bancılar kendi zevklerine göre orijinal bulduklan bıçaklan ahrlar. Yerüler de ya meyva bıçağuu veya çay takımmı tercih ederler. Bıçakçılanmız eskiden pala, yata ğan, kama, saldırma, kılıç gibi adam öldürmeğe yanyan âletler yaparlar mış. Yeniçerilikten sonralan gitgide boylan kısalan bu çeşid kesici âletler; yerlerini küçük kamalara, ucu sivri bıçaklara; daha sonralan da ekmek meyva ve sofra bıçaklanna terkebnişlerdhr. Şimdi artık Bursa bıcakçıhğma tamamen incelmiş bir zevkin hâkim olmı ya başlatnası zamanı gelmiştir. Son zamanlarda zabıtamız, bıçakçılan an! bir kontrole tâbi tubnuş ve taşın ması memnu yüzlerce bıçak bularak hepsini müsadere etmiştL Bu vaziyet üzerine aramızda, bıçakçıbğın tarihe kanşacak bir san'at olduğunu zannedenler bulundu. Halbuki zabıtanm yaptığı kontrol sadece memnu bıçaklar içindi. Nitekim müsadere olunan bıçaklar bilâhare iendilerine iade edilerek şekillerinin tadili istenmiştir ki bundan da hükumetin ne kasdettiği ŞÜphesiz meydandadır. Bıçakçılanmız için şimdi sağlam, küçük ve zarif iş yapmaktan baska çare yoktur. Esasen yerli ve yabana bütün seyyahlar artık bu tip bıçağı an yorlar. Yoksa, camekânda dururken bile keskin ve sivri ucile insanın tüy Ierini ürpcrtip içini gK^klıyan câni btçağmı zaten kimse istemiyor. Onlann talibi olsa da binde bir nisbebndedir. Bıçakçılanmız için şimdi yeni bir yol açılmışbr. Bu yolda yürümek kendi kazandan için olduğu kadar cemi yetin de menfaati kabıdır. Yalnız bıçakçılanmızm haklı bir şîkâyetleri var: Bıçak için çeliğin ve sap yapmak için de (bağa) nın Avrupa dan getirilmesi zarurî imiş. Yani Bursa bıçağı denince teferrüatile Bursa malı sanılmasın; bunun yalnız işçili ği Bursaya aiddir. tşte bıçakçılan mız Avrupanm hiç olmazsa (bağa) suıdan yakalannı kurtarmak içm yerli beyaz ve siyah kemik sap ta yapıyorlarmış. Bağadan hemen hemen pek farkı olmıyan bu saplan müşterilen bir kısmı beğenmiyorlarmi|. Bıçakçılar bundan şikâyet edîyor lar ve: Bağa saplar ateşte ve n cak suda çabuk bozulur. Yerli kemikler ise bilâkis kolay kolay bozulmaz. îştc bunu müştenlerimize aalatmak btıyoruz diyorlar. Şimdi banyo mevsiminin arifesi; bjçakçılanmızın en faal zamanlandır. Fakat ne çare ki bıçak yapılan yerler resimde gördüğünüz gibi hem oldukça iptidaidir; hem de bir bıçak için bir işçi uzun bir zaman sarfetmektedir. Binaenaleyh bu san'atin biraz daha tekâmüle doğru götürülmesi lâzım ge liyor. MUSA ATAS Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Şinasi (Büyükada), Yusui (Heybeli), Salih Necati (Bahçekapı), Sırn (Çemberlitaş), Asador (Gedikpaşa), Necati (Cibali), Asaf (Şehzadebaşı), Şeref (Cerrahpaşa), Erofüos (Samatya), Nazım (Şehremini), Kemal (Karagümrük), Merkez (Bakırköy), Arif (Fener), Halk (Hasköy), Merkez (Kasımpaşa), Rıza (Beşiktaş), Hilâl (Fındıklı), Şişll (Şişli), Galatasaray (Galatssaray), Vlnikopula (Yüksekkaldınm), Suad (Muvakkıthane, Kadtköy), Osman Hulusl (So&Gdlüceş me, Kadîköy), Merkez (Iskelebap, ÜskOdar). HALİDE 19 mayıs paz*r günü akşann Bakırköy Miltiyadı Tiyatrosunda ÜVEY BABAM 3 perdet 20 mayı» pazarte»! gvnü aksatm, ücküdar Hale tiyatrosunda, 21 m*yıs s&lı günü akşamı Şehzade Turaa tiyatrosunda. BİR AVUÇ ATEŞ 3 perdet Çeviren: H. Kemal eczaneier Conkbayın muharebesi Conkbayın ve Şahintepenin muha fazası için benim kumandayı deruhde ettiğimden evvel orada muharebe eden eskerlerimizin pek büyük kahramanhk ve fedakârlık gösterdiğini takdirle hatırlanm. Ancak şunu da ilâve etmeğe Iüzum görürüm ki: Bu kıt'alar artık pek ziyade zayıflamış, yorulmuş, bulunuyordu. Fakat yeniden 2 8 inci ve 41 inci piyade alaylarının emrime gireceğine dair olan malumat beni vakit geçirmeksizin yeni kraatta bulunabileceğime dair ikna etmiş oluyordu. 27 temmuz günü öğleden sonra 3 te Conkbayın ve Kocaçimen mıntakasmda bulunan 4 üncü ve 8 inci fırka kumandanlıklanna dedim ki: «Bu gece Cokbayınnda kendile rinden büyük bir faaliyet ishyeceğim iki piyade alayı için orada bulunan kıtaat vasıtasile hiç olmazsa sıcak bir çorba hazırlatmağa imkân bulmanız çok muvafık olur.» O günkü muharebeyi idare ettiğim yeri bırakarak Çamlıtekkedeki karargâhrnıa gelirken yolda Liman fon Sanders Paşanın yaverleri, paşa tarafın dan beni tebrik etmek üzere geliyor lardı. Pajanm da karargâhıma gel mif bulunduğunu haber verdiler. Conkbayınndan düşmana icrasını tasarla dığım taarruzu yakmdan hazırla mak ve idare etmek için oraya hare ket etmek Gzere kendisinden aynldun. Liman Paşa beni bizzat ateşin içine girmekten korumağı düşündü. Fakat başka türlü yapılacak harekebn neti cesinden emin olamıyacağını takdir e derek razı oldu. Erkânıharbiyemle birlikte Çamlıtekkeden Kocaçimene doğ Öskudar Hâle Sinemasıada tlevVtnt Dfinya hab«r!«r1 V.ö. Teşekkür SeTçili babamız Hulusizade Bay Osman Nurinin gerek eenazesmde bizzat bulunarak, gerekse muhtelfi Taattalarla taziyet ederek acilanmıza iştirak etmi» olan bütün dostla nna teşekkUrlerhnizin iblâğına saygılı gazetenizin tavassutuou rica ederiz. Evladlan: Kemal, Nimet Tetkik bürosu şefi Avrupaya gidiyor Tetkikatta bulunmak üzere Avru paya gibnesine Adliye Vekâleti tarahndan izin vcrilen Tetkik Bürosu sefi hâkim Bayan Süad bugunlerde Almanyaya hareket edecektir. Bayan Suadın hukukçu olması ve ayni zamanda iyi almanca bilmesi münasebeble bu tetkikin kendisi tarahndan yapıl ması muvahk görülmüştür. Seyahati a!b ay kadar sürecek; bilhassa deniz dcareti mahkemeleri üzerinde tetkikat yapacakbr. Yeni Adliye sarayı Ziraat Bankası yapı hazırlığı memurları davası Binamn Vilâyet bahçesîn Devlet Şurası beklenen de yapılması muhtemel kararmı verdî îstanbulda yapılacak olan yeru Adliye sarayı binasımn inşaatına baş lanmak üzere icab eden mühim tedbirler alınmaktadır. Inşaat mevsimi geçmeden herhalde işe girişilecektir. Yalnız; bir iki mühim noktanın halledilmesi beklenmektedir. Binanın evvelce şimdiki Emniyet ikinci şubenin bulunduğu Tomruk binasının yerinde yapılması kararlaşmıştı. Fakat sonradan bazı mimar ve mühendisler Adliye Bakanlığına bir rapor vere rek buradaki arazinin çok inişli, yokuşlu olduğunu, bu halin son sıstem asrî bir bina için mahzurlu olduğunu bildirmişlerdir. Raporu verenlerin fikrine göre saray binasının düz bir arazi üzerine yapılması muvafık gö rülmekteiir. Bunun için evvelki ka rarın değıştirilerek yeni binanın Vilâyet dairesi içine yapılması ihtimalinden de bahsedilmektedir. Bu cihet hakkuıda bugunlerde kafî bir karar verildikten sonra ameliyata başlana caictır. • t • Tarihî Maddiyecilik Haydar Rifat 60 kurnf ^ J. Borhard Yeni çıktı SAĞUK tŞLERt Türk Uroloji cemiyetinde Türk Urologi Cemıyeti P r o l Dr. Behçet Sabitin başkanlığında toplanmış, aşağıdaki görüşmeler yapılmış • tır: 1 Dr. Ali Eşref: a) Uretroğrafile taayyün etmiş bir prostat apsesi... b) Uretero piyeloğrafile taayyün et miş bir halib ta§L.. c) Bir kilye taşı vak'asile, bu vak'alara aid radyoğraft plklarıru göstermiş; münakaşalara Dr. Fuad Hâmid, Dr. Behçet Sabit, Dr. Bahaeddin, Dr. Subhi, Dr. Hakkı Rüştü, Dr. Mehmed Ali ve Dr. Ahmed iştirak etyıişlerdir. 2 Dr. Subhi: Bir halib taşı vak'ası takdirn etmiştir. Münakaşaya Dr. Behçet Sabit, Dr. Fuad Hâmid ve Dr. Ali Eşref iştirak etmişlerdir. 3 Dr. Saim: Hidronefrozlu iki hasta radyoğrafisile ameliyatla çı kartümış kilye preparatı göstermis tir. MOnakaşalara Dr. Bahaeddin L<îtfi, Dr. Fuad Hâmid, Dr. Behçet tabit ve Dr. Ali Eşref karışmışlardır. Ankara 18 (Telefonla) Tekaüd haklarmm tanmmasmı istiyen Zi raat Bankası memurlan banka aley hine dava açmıslardı. Devlet Surası bu dava hakkında kararmı verdi: Mesele şudur: 444 numaralı kanunun 17 nd maddesi mucibince Ziraat Bankası anopim şirket haline kalbedilmiştir. Fakat memurlar için Ziraat Bankası nizaranamesi neşredilinciye kadar devlet memurlarmın hak ve müsaadelerini haiz olmalan kabul edilmişti. Banka meclisi idare kararile memurlann teka üdiye aidabna mukabil birer ikramiye venniş ve ellerinden ibraname almış br. Fakat Maliye bu paradan kazanc vergisi bteyince memurlar Devlet Şurasına müracaat ebnişler paranın kendi tekaüdlük aidatlan olduğu kazanc vergisi kedilmemesi lâzım geldiğmi ileri sürmüşlerdir. Devlet Şurası da bunun bir ikramiye mahiyebnde oldu ğunu kaydederek kazanca tâbi bulunduğu karannı vermiştir. Meselenin ikinci safhasi da bu karardan sonra başlamış tır. Memurlar tekaüdlük aidab olmadığı Şurayı Devlet kararile sabit olan bu ikramiyeden feragat ede rek ibranamelerin tptalini ve tekaüd haklannm tanmmasmı istemişler, birçok kanunî sebebler göstermişlerdir. Devlet Şurasımn son verdiği karar ise şu merkezdedir: «Ziraat Bankası faal bir resmi daire şubesi mahiyetinde olmadığmdan Devlet Şurasmda aleyhine dava açı lamıyacağıdır. Karara göre memur lar ancak diledikleri takdirde Ziraat Bakanlığı aleyhine dava ikame ede * büirler.» • ' A. TIRAŞ BIÇAĞI Diinyanın en mükemmel HASAN lıraş bıçağıdır (Arkan var) Inegöl Halkevinin verdigi temsiller Tekirdağda bir müsamere Tekirdağ (Hususî) Tahsil senesinin nihayetlenmesi Tekirdağ mekteblerinin birer müsamere vermelerine vesile ohnuştur. Cumhuriyet mektebi. Süleymanpasa mektebi güzel birer müsamere verdiler. Müsamerede ulusal marslar söylenmiş, şiirler ve (Anado lu, Bülbül, A y ışığı) gibi musiki parçalan okunmuş ve (Çin, Japon, Is veç) rakıslan yapılmışbr. (Yeni usul) piyesi ile (Acele yavaş hizmetçi) komedisi kesif bir kalabalık halinde bulunan davetlileri hakikaten neşelen • dirmiş ve en son olarak kızların yaptığı Zeybek oyunlan da ahenk ve intiza mın nefis bir ifadesi halinde herkesi mütehassis ebnijbr. Konser tstanbul Musiki San'atkârlar ce miyeti, muhib azasına mahsus olmak üzere 2 4 mayıs cuma günü saat 15 te Beyoğlunda Fransız byatrosunda bir orkestra konseri verecektir. Konsere 45 san'atkâr iştirak edecek ve muhtelif garb musikisi parçalanndan başka ulusal karakter taşıyan iki yerli eser de calınacaktır. Bunlardan biri mayistro Rodelvanm Rapsodi Orientali olup fevkalâde güzel bir müzik eseridir. Orkestrayı mayistro Kapoçelli idare cdecektiı lnegöl «Hususî muhabirimizden» Halk Partimîzin dordüncü Icongresinin başlangıç gunünun gecesinden itibaren Halkevimizin Temsil «ubesinin B grupu üç gece halkımıza «Zafer» piyesini temsil etmiştir. Gönderdiğim resim Zafer piyesini temsil eden Halkevi Temsil subesinin B grupunu bir arada göstermektedir. Ortada oturan rejisör ve jube bakanı nauaUim Rüştüdür. Şimdiye kadar icad olunan bütün tıraş bıçaklan arasmda en mü kemmel ve en fevkalâde olduğu tahakkuk etmiştir. Piyasada mevcud tıraş bıçaMannı şaşırştmıştır. Hasan tıraş bıçağırun 1234 nu maralı gayet keskin ve hassas ta rafları vardır ki her bir taraüle lâakal on defa tıraş olmak kabil dir. Bu hesabla 5 kuruşluk bir aded Hasan tıraş bıçağile 40 defa ve ıslak bardakla büendikte yüz defa tıraş yapılmak mümkündür ki dünyanın hiçbir bıçağında bu meziyet yoktur. Hasan bıçağı istediğiniz halde başka marka verirlerse al danmayınız. Taklidlerinden sakı « nınız. Fiati: 1 adedi 5 kuruştur. 10 adedi 45 kuruştur. Kasan Deposu: Ankara, tstanbul, Beyoğlu.