12 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

12 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 Mayıcl935 \^u ı Ho Beyaz yeniden 3 Kartalın Kardeşini diri diri dirilişi mezara gömen bîr ciftçi Zabıtanın emri üzerine mezarıfcekraraçarak cesediçıkardı Relhel şehrinden Paris gazetelenne bildiriliyor: Çiftçilikle meşgul otuz dokuz yaş. lannda Prosper Rausseson ve yirmi alb yaşmda Jules isminde iki kardeş, ThugnyTruyda babalannın yanmda oruruyorlardı. Bu iki kardeşten küçüğü bir müddettcnberi işsizdi. Geçen marbn dokuzunda, büyüşü birdenbire ortadan kayboldu, Köyde, onun bi siklete binip gittiği haberi yayıldu O günden sonra bir daha da gÖrunmedi. Ailesi meraka düşerek araşürma Iar yepürdı. Fakat zabıtanın inceden inceye yapbgı tahkikat hiçbir netice vermedi. A z bir zaman sonra bir ta kım garib rivayetler işitildi ve zabıta Julesten şüphe etmeğe başladı. Kendisini sıkı bir sorguya çektfler. Ilkönce hiçbir şeydcn haberi olma • dıgını ısrarla sö'yledi. Fakat bir miiddet sonra, bir gün dayısile konuşurken, onun uran üzerine işin doğrusunu söylemeğe ve büyük kardeşile şiddetli bir kavgaya tutuştuklan esnada işin döğüşe döküldüğünü ve o sırada onun gırtlağım sıkarak öldürdüğünü itiraf et meğe mecbur oldu. Bu hâdisenin ilk safhasıdır. îkinci safhası da şudur: Adliyece yapılan ikinci tahkikat neticesinde de, Jules her jeyi olduğu gibi anlatmıştır. Evet kardeşimi ben oldürdüm. ö n c e kavga ettik. Sonra döğüştük. Hiddet esnasmda onu boğdum. Meydana çıkmaması için de bahçeye. mercimek tarlasma gömdüm. Orada bulursunuz. Katil tevkif edilmiş ve tarlada a raştırma yapılmıştır. Kardeşinin mezannı açması ve cescdini meydana çı karmasi için katilin eline bir kazma vcrilmiş o da hiç tereddüd etmeden. kazmayı almış ve insanı çileden çıkartacak bir soğukkanlılıkla toprağı kazmağa başlamıştır. Toprak biraz ka zıldıktan sonra cesed meydana çık • mıjtor Orada harır bulunan adliye heki mi derhal otopsi yapmıştır. Cesedin yüzünde hiçbir yara izi bulunmamışsa da, boynunda hâlâ sarılı duran fulâr, gırtlağı sıkılmak surctile öldürüldü ğünü göstermektedir. Doktor, cesedin genzinde birkaç küçük taş parçası bulmuştur. Bunlar, biçarenin, gömül dükten sonra toprağın altında nefes almış olduğuna delildir. Bu hale na zaran, maktulün, diri diri toprağa gömüldüğü anlaşıhyor. Bu vaziyet karşısında, katil itiraflannı tamarnlamak mecburiyetinde kalmış ve demiştir ki: « Kardeşim kavgaa ve hırçm bir adamdı. Ondan çekiniyordum. O gün yemekte kavga etmiştik. Yemekten sonra yanıma geldi ve üzerime aüldı. Tırnaklarile yüzümü yırttı ve beni evvelâ o boğmak istedi. Elinden kurtuldum, boynundaki fulân çıkardım. onun gırtlağına sardım ve olanca kuvvetimle sıktun. Sonra bahçeye sürükliyerek evden yirmi metro kadar öteye götürdüm. Toprağı kazdım ve onu gömdüm. Diri olduğunu bilmiyorum. Ertesi gün de onu gömdüğüm yere mercimek ektim.» Katilin ailesi, köyde çok hürmet edilen bir aile idi. Bu itiraflar, köyde büyük bir hayret ve teessüf uyandır mıştır. Cinayet esnasmda oralarda hiç kimse bulunmadığı gibi, gürültüyü işi ten de olmadığından, kardeşinin bisikletini tavanarasma saklamış olan ka lilin, maktulün bisiklete binip gıttığıne dair verdiği yalan habere herkes ınanmıstı. madığma delâlet etmez. O, dinlememiş gibi goründüğü bir meseleyi, üç gün sonra, kat'î bir tarzda kestırip atmış. cevabmı alâkadar makamma tebliğ ettirmişrir. Mareşal Pilsudskinin hususî bir amacı, bir ideali yoktur, derler. O, da hilde Polonyayı tabiî seyrine bırakmı? ve üzerine nezaret etmekle iktifa ediyor gibidjr. Lâkin dış siyasada, hâkimi mutlak kendidir. Haricî politikada düsturları muayyendir: Kimse ile ne faz la dost, ne de düşman olmak... Bu suretle, son zamanlarda aktolunan bir sürü arsı ulusal andlaşmalara iltihak hususunda, Polonyanın gösterdiği tereddütleri izah etmek kolaydır.. Ve Polonyayı yakmdan tanıyanlar, bu siyasaya yerden göke kadar hak verirler. Zira bu koca ülke, tavir caiz ise iki cami arasında kalmış binamaz vaziyetindedir. Dost Yugoslavgada tetkikler: 6 Italya ve Yugoslavya Italya ile Yugoslavya dün niçin düşmandılar ve bugün birbirlerile neden dost olmak istiyorlar? DİLlMİZ üstünde çalışma (Ulus) arkadaftmızm lürkçe yeni kelimelerin kullemlışım goslermek için açlığt dersleri biz de veriyoruz: Baymdır = Mamur Baymdırhk = I Mamuriyet Leh ordusu ve Leîıistanm ordusuna olan aşkı Polonya diktatörünün şatranç merakı Varşavadaki siya siler kahvesinde neler görülür? Bomba ile aülan kilise Ihtiyar Mare$al ve devlet makinesindekijrolü 2 Nafiâ Bayındırmak = tmar etmek Anadolu eski tarihlerde baymdır bir filke idi. Anadolunun, eski ve yeni butfin baymdırlığı Türklerin eseridir. Anadnluda Selçuklardan sonra esaslı bayındırhk işleri görmüyoruz: Sel çuk taş, kubbe ve tonozlann peşinden Cumuriyet betonu geliyor. Biz kendi yurdumuzu baymdım«ağa uğrafiyoruz. Yeni bir kanunla. bütün devlet yapı işleri, Bayındırhk Bakanhğina bag lanmaktadır. »** Tapınç = Ibadet Özvennek = Vakfınefs ebnek Urasa = Hurafe En büyük Tapınç bir ülküye özvermektir. Urasalarla avunmak devri geç••• Belgradda Dedine m evkündeki yeni $aray Belgrad (Hususi) Yugoslavyattalya münasebeti demek herşeyden evvel Fransa ttalya. Amavudluk Italya, Macaristan Italya ve Avusturya Italya münasebatile îtalyanm Hırvatistan ve Dalmaçyada yapnıak istediği propagandalar demektir. Italya ile Sırbistan Umumi Harb içerisinde müttefiktiler. Omuz omuza harbetmişler ve Italyanlar da Fransır. ve Ingilizlerle birlikte Makedonya cephesinde Sırb vatanının ve Snb menfaatlerinin müdafaası uğrunda kanlannı dökmüşlerdi. Fakat Umumî Harb den sonra meydana Adriyatik denizine dayanan bir Yueoslavya çıkınca iş degişmişri. Çünkü Italya bütün Adriyatik sahillerini elinde tutup Adri yatik denizini bir ttalyan denizi yapmak istiyordu. Bu, Italyanlann ezeldenberi emelleri idi. Italya bu emelleri ugruna müttefikleri olan Almanya lehine ile Avusturya Macaristanı son dakikada bırakıp Itilâf devletleri Umumî Harbe iştirak etmiştL Umumî Harbden böyle büyük bir inkisari hayale uğnyarak çıkan Italya bu emellerinin tahakkukunda kendisine yegâne m&ni olan devlet olarak ortada yalnız Yugoslavyayı ve onun hamisi Fransayı görmüştü. Işte bu sebebledir ki U • mumî Harbden sonra îtalyanm bu ikî devlete karşı güttüğü siyaset bazı defalar açık bir husumet bazı defalar da esrarengiz bir tutukluk içerisinde geçmiştir. Umumî Harbden sonraki ilk sen»*lerde Italya daha ziyade dahilî işlerile meşgul olduğu için haricî siyase * tinde o kadar büyük bir faaliyet gös • teremiyordu. Fakat faşist rejüni yerleşir yerleşmez ltalyan haricî siyasetinin ilk işlerinden birisi 27 teşrinisani 1926 da Arnavudlukla bir dostluk muahe desi akdetmek olmuştur. Arnavudlukla akdedilen bu muahede bir dostluk muahedesinden ziyade Amavudluğu tam ltalyan nüfuzu altına alan ve içerisinde gizli askeri ahkâm da bulunan bir ittifak muahedesi idi. Bu muahede i!e Italya Arnavudlukta büyük imtiyazlar alıyor, Arnavudluğun askeri, malî, iktısadî. dahilî bütün işleri Italvan mütehassıslara veriliyor. Amaıudluk hakikatte yan hür bir ltalyan müstemlekesi oluyordu. Bu muahedeye nazaran Arnavudluk hiçbir devletle îtalyanm Adriyatik denizindeki menfaatlerine zarar getirebilecek sîyasî veya askeri bir muahede imzalamıyacaktı. Italya Yugoslavyanın Adriyatik sa hillerinde yani Dalmaçyada gözü olduğunu gizlemiyor, bunu çok açık Lır tarzda söylüyor ve üstelık Dalmaçya» da tahrikât ta yapıyordu. tmzaladığı f bu dostluk muahedesile İ ılya Arravudlu^a adamakıllı verle.5;yor, oradan hem Dalmaçya sahiUerini ve hem de Makedonyayı tehdid ediyordu. Diğer taraftan ltalyan âlimleri yalnız Makedonyada yaşıyan Türklerin değil ayni zamanda orada yaşıyan Slavlann da Arnavud olduklanm ispat etmeğe çahşıyorlar ve Makedonyanın da Arnavudluğa aid arazi olduğunu bağıra bağıra söylüyorlardı. Bu muahede Yugoslavyayı iki taraftan sıkışbran, onu müskül mevkie sokan bir muahede idi ve Yugoslavyaya büyük bir darbe teşkil ediyordu. Bu yüzden bu muahede imzalanır imzalanmaz o zaman Yugoslavya Hariciye Nazın bulunan. Italya ile çok dostane bir siyaset gütroeğe çalışan ve kabinede Italyan dostu olarak tanına Ninçiç derhal başvekile istifasını vermiş, bu istifanın arkasından bütün kabine istifa etmifti. Yani Arnavudluk ttalya muahedesi Yugoslavyada bütün bir kabineyi devirmisti. Bu muahede Yugoslavyayı o kadar fazla alâkadar ediyordu! Müruru zamanla Arnavudlukta bu muahedeye karşı kuvvetli bir muhalefet belirdi. Arnavud milliyetper verleri ltalyan dostluğunun Arna\udluk için büyük bir tehlike teşkil etti ğini ve Arnavudluğun Yugoslavya ile kuracağı dostluğun Arnavudluk için bilâkis büyük siyasî ve iktısadî faydalan olabileceğini ileri sürdüler. Bu muhalefet karşısmda Arnavud hükumeti de yavaş yavaş Yugoslavyaya karşı olan tarzı hareketini değiştirdi. iki memleket arasında iyi komşuluk münase betleri başladı ve Arnavudlukta muhtelif Yugoslav bankalan ve ticaret müesseseleri açıldı. Diğer taraftan îtalyanm Fransa ile olan münasebatmda da büyük bir değişiklik husule geldi. ttalya yavaş yavaş Fransaya yakınlaştı ve en sonunda Roma müzakerelerinde tamamile anlaştı. Bu hâdise Yugoslavya • îtalya münascebab üzerinde de derhal tesirini gosterdi. Belgrada yeni tayin e dilen Italya sefiri Naibi Kralî Prens Pola îtimadnamesini takdim ederken söylediği nutukta «Italya, Yugoslavyanın tamamiyeti mülkiyesine riayet e decektir ve ltalya, Yugoslavya ile tesis daha sıkı dostluk rminasebetleri Anıt aas Abide Leh askerleri Pilsudski meydanma bakan ö r o peskî kahvesi bütün Varşava yüksek sınıfınm toplandığı bir yerdir. Yeni Polonyanm en meşhur edebî sîmala nna burada rastlarsınız. Romaneı Ossendovski, şair Boy Yelenski öğle üzeri daima burada mola verirlcr. Varşavanın en güzel ve en zarif kadınlannı, en fik tuvaletlerini Kafe Öropeeskide görürsünüz. Nazırlar, kalbur üstüne gelen devlet adamlan, yabancı dıplomatiar da akşam çaylannı ve bazan da sabah kahvelerini burada içerler. """ ki sokağı doldurmuştur. Her gun tekrar edilen bu merasimi, onlar da her gün seyrettikleri halde usanmamışlardır. Zira Polonyalı, ordusuna âşık ve hayrandır. Onunla iftihar eder. Başmda, kırmızı zırhla çevrilmiş şapkayı taşıyan nefere, kadın, erkek, içine «aygı kanşan bir hayranlıkla bakarlar.. Kazı = Hafriyat Yıkı = Harabe Bütün Anadolunun altı ve üsrS, yalnız Türk anıtlan ile doludur. Bütün kazüarda kendimizi arayıp bulıryoruz; bütün yıkılar bizimdir. Fakat, şimdi, hepsinin üzerinde, Cumuriyet yapılan, ilk güneş gibi söküyor. •• • Polonya askeri gencdir ve dincdîr. Evvelki makalelerimde de bahsettiğim gibi, iki tehlikeli komşu arasında bu lunan Polonya ordusunu mümkün olduğu kadar kuvvetlendirmeğe azmet miştir. Bunun içindir ki, mareşal Pil Esasen Öropeeskf kanvesî rıarieiyesudski devletin başmdaki diğer en münnv Başvekâletin, Büyük Erkâmharhim vazifeleri reddederek, Harbiye hiye^aİTesinfn a«cak<birkaç1ftetro<«fca • nazırhğım kendi ürerine almıştır. Mareşal, ayni zamanda ordunun genel Nazır olduğu genîş meydanda ev müfettişidir. Bu suretle, harb vukuunvelce, muazzam bir Rus kilisesi var da, temel yasasının, genel müfettişe tevmış. Çarlık Rusyasımn zalim hakimicih ettiği umum kumandanlık mareşal yetini temsfl eden bu Wn»«yi. PolonyaPilsudskiye geçecektir. O, bütün melılar dinamitle berhava edip, yıkmışlar. saisini, bütün kudretini bu orduyu haAçılan meydana da, ülkelerini kurtazırlamağa hasretmiştir. Bu, orada pek ran mareşal Pilsudskinin adını koy kolay bir iş değildir. Efrad iyj yetişmuşlar. tirilmiş, iyi talim görmüştür. Bununla Hınc almak için bu da yetmemiş,.. beraber, zabitan kadrosu zayıftır. PoMeydanm karşısına tesadüf eden ve lonyanın üç eski sahipleri bulunan Aynksın = Acayıp (excentrique) özgün = Şahsî, mümtaz (Original) Osmanhcada excentrique kelimesinin karşılığı yoktu. Şimdi biz onu aynksın kelimesi ile pek iyi anlatabili • yoruz. Üslubda özgünlük ne kadar yüksek bir vasıfsa, aynksınlık o kadar gü • lünç bir hafifliktir. Yalnız yazıda ve sözde değil, bütün yaşayışta özgün olmak güç olduğu için, başkalarma benzemekten kurtulmak isriyen gençleri • mizin, sık sık, ayrıksınlığa saptığını görüyoruz. **• etmek istiyon> dedi. ltalyan sefirinin bu resmî sözleri fevkalâde büyük Wir kıymeti haiz sözlerdi. Çünkü bu kabil sözler ilk defa söylenmekte idi. Ve 'oittabi Belgradda cok derin bir tesir ynptı. Bu sözler Fransanın ilk müjdecileri idi. Bugünlerde Yugoslavya BaşvekiU ve Hariciye Nazın Yevtiçin de Romaya kadar bir seyahat yapıp orada Italya Başvekili Musolini ile göriiseceği söylenmektedir. Bu mülâkat Yugoslavya • Italya münasebatmda h&kikaten bir dönüm ncktası olacaktır. Italya şimdi Dalmaçya ve Hırvat'standa yapbğı propagandalar ve tahrikâttan da vaz geçti. Hırvat ihtilâlcüeri artık ttalyada yüz bulamamaktadtr. Makedonya ihtilâlcileri ise çoktan ltalyan! ann teveccühünü kaybetmişlerdi. Macarlarla Avusturyalılara ç "nce îtalyanm Macaristan ve Avusturya ile olan sıkı münasebatı bu devletleri Yugoslavya aleyhine tahrik ermekten ziyade büyük beynelmilel konferans larda arkasında iki devlet bulunsun diyedir! Cünkü hem Macarlann ve hem de Avusruryahlann Yugoslavlarla ticaret muahedeleri ve iyi komşu luk münasebetleri vardır. V e bunlar günden güne de tcakki etmektedir. Diğer taraftan Italya, Avusturyayı kat'iyyen Almanyanm kucağma at • mak istememektedir. Çünkü o zaman küçük bir Avusturya yerine Triyeste • de gözü olan ve Adriyatiğe nkmak istiyen büyük bir Almanya ile komşu olacaktır. Bu ise Italya için hakikaten büyük bir tehlikedir. Almanyada Hitlerin mevkii iktıdara gelmesi ve kuvvetîenmesi, Avusturyanm Almanva ile birleşme tehlikeMnin artması, îtalyanm Habeşistanda meşgul olması Italyavı Fransa ve doiayısile Yugoslavya ile yakmlastırmıs tır. Italya bugün arkasında bir dost Fransa ile bir dost Yugoslavya iste mektedir. Onun icin de haricî siyase » tinde bu büyük değişikliği yaomıştjr. Yugoslavya da buna taraftardır. Belgradda temas ettiğim Yug^lavya siyasî adamlan bana: «Biz ttal yanlardan zaten birşey istediğimiz " • £ • >tu. Yalnız Italyanlar bizden Daîmaçya sahilini istiyorlardı. Şimdi Ita' .Iar bu emellerinden vaz gecince ara mızda dost olmamak icin hiçbir seKîb yoktur. Bahusus biz eskiden de dost idik ve iki millet Umumî Ha4>de tek gaye ugruna omuz omuza harb de Cmiştiler» dedıler. tesirile iki memleket arasında açılan yeni devrin Tansık = Acayip, harika, (mer • veille) Dünyanm yedi tansığı neler oldu ğunu biliyorsunuz. Eğer size, bu asnn en büyük tansığı ne olduğunu sorarlarsa, hiç düşünmeksizin, Türk kurtuluüu! diyebüirtiniz. ••• Evgin s = Müstacel Evecen = Acul Ira = Seciye öngörü = Basiret Şu çatlak ayınh iki arab kelimesi karşısmda, düz ve keskin Türk kelimelerine bakmız. Arabçalan sanki ha murdan yuğurulmuştur: Evgin ve evecen, Türk ırası gibi. çelikten dökülmüştür. Türk devriminde her şey birbirinden evgndir: Fakat hiç biri evecenliğe gelmez. Biz belki tez eanlıyız; hiç bir zaman evecen değiliz. Evecenlikte öngörüyü kaybetmek tehlikesi vardır. Istihsali koruyacak kanunlar Ekonomi Bakanlığı iki kanun pro • jesi hazırlamıştır. Bu kanunlar kredi ve istihsal kooperatifleri için yapılmıştır. Kanunlann bariz hususiy'eti müstahsilin elde ettiği malm değerini ta • mamen muhafaza etmesi ve satbğı takdirde tam değerini bulması için düşünülmüş olmasıdır. Bu suretle mahsu • lün değeri arttınlmı? ve müstahsil mürabahacmm elinden kurtanlmış olacakbr. Kanunlar yakında Kamutay heyeti umumiyesine arzolunacaktır. VarfOVadaMeçhulasker abideri eski Saksonya Krallannın sarayı olan şimdiki erkânı harbiye dairesinin iki dıt'ını birbirine bağlryan köprünün al tma meçhul askerlerinin mezannı kaznuşlar.. Şimdi yurd uğrunda can vermenin faziletini temsii eden bır mezar, hep bu meydanda yapılan askeri şenliklere, kudsiyeti ile iştirak etmektedir. öropeeski kahvesi yerli ve yabancı matbuat müraessillerinin de uğrağıdır. Birbirine bitjşik ve hepsi de meşgul olan nıasalardan bir iki tanesinin üzerinde ve etrahnda, yayılmış. deste ile kâğıdlar, bu kâğıdlan humma ile karalıyan parmaklar, bir kulaktan ötekine havadis fısıldıyan ağızlar görürsü nüz. Derken, birisi kalkar, gider, telefon eder, döner, gelir yerine oturur. Bir digeri, yazdığı telgrah garsona verir, yollar.. Kahvenin ta yanıbaşroda, Varşava Merkez kuraandanlığl dairesi vardır. Günün muayyen saatlerindc, asker burada merasimle nöbet değiştjrir. Önce, müzika gelir, mermer merdivenlerin alt başına dizilir. Bu hareketj sezen halk, kabve ile kuraandanlığın ara yerindeRus. Alman ve Avusturya ordulannda yetişmi} yüksek rü'beli zabitleri tasfiye etmek zarureti hâsıl olmuş ve bunlann yerleri henüz tamamile doldurulamamışbr. Bu eksik te tamamlandıktan sonra. Polonya ordusu Avrupanın en kuvvetli ordulanndan biri olacaktır. Asker. mareşalin şahsma son derece bağhdır. Onun yüzünü nadiren gördüğü halde, sünası gönlünde yaşar. Zaten Polonyahların ve hassaten Varşava hallunm ihtiyar mareşale karşı sevgisi, âdeta tapkı derecesindedır. Onun isim gününde, bütün şehir şenlik yapar. Oturduğu Belveder sarayında açılan tebrik defteri her sınıftan yüz binlerlc ahalinin imzalarile dolar. Ge ccleyin her taraf donanır. Lâkin. gariptir: Bu tezahürat yapıladursun, mareşal, Varşovada bile değildir. Vilno daki malikânesine çekilmiş. orada avlanmakta, yahud ki maiyeti erkânile şatranç oynamaktadır. Polonyanın diktatörü son derece şatranç merakhsıdır. Devlet işlerini görüşürken bile, şatraç tahtasınm başın dan aynlmadığım söylerler. Fakat bu merak, kendisinin bu işlerle naeşgul ol Bir düzeltme Dünkü nüsharoızda Kadın Birliainin feshedildiği havadisini vermiş ve bu arada Manisa Kadın Birliği Başkanı Şükriye Abbasm, Birliğin Halkevine naklile orada bir şube halinde çalışmasını teklif ettiğini yazmıştık. Dün Şükrüye Abbastan bir tezkeretîe deniliyor ki: aldıgmuz Ercümend Ekrem TALU Memduh TEZEL « Ben Birliğin bir şube halinde Halkevinde çalısması değil, bundan müteessir olmıyarak çalışmak isriyen ar» kadaslar»n Halkevinin muhtelif şubelerinde yer almalannı teklif etmiftirn. Lutfen böyle yazmanızı rica ede « rim.»

Bu sayıdan diğer sayfalar: