12 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 13

12 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

12 1935 Cunuııınyct Memleket tetkiklert Bir aşiret köyünde düğün Uğur almak için at koşturan elli beşlik delikanlı dik yamaçtan uçuvermişti! Madrit görüşmeleri Müzakereler ivi bir safhada ilerlzyor Ankara 11 (Telefonla) Türk îspanya ticaret anlaşmasını müzakere etmek üzere Madride giden murah haslanmızm İspanyada daha bir müddet kalacaklan anlaşıiıyor. Buraya gelen malumata göre iyi bir safhada cereyan eden müzakereler anlaşmağa doğru gitmektedir. tspanyalılann son defa Türkiyeye ayırdıklan yumurta kontenjam da bunun müsbet bir delili addolunuyor. Bulgar mümessilleri ile Ankarada yapılmakta olan ticaret anlaşmalan mü zakerelerinin bir müddet daha de vam edeceği görülmektedir. Türkiye Bulgaristan ticaret anlaşmasının müddeti yann bitmektedir. Eğer müzakere uzarsa eski muahede hükümlerinin bir müddet daha uzatılması düşünülecektir. Kayseride halıcılığın düştüğü elim vaziyet Başlı başına san^at olan halıcılığı kurtarmak için Ekonomi Bakanlıgına mühim vazifeler düşüyor J 4 Günön bulmacası t 2 S 4 5 6 1 8 9 |B 1 B B B 11 t> • 11 İB İBİ İB| IB 1 1 İB 1 İB 6 7 i 10 I BlBf 1 1 B 1 1 İBİ 1 i İB B| | B| İBİ 1 1 İB B [BT 1 i •I 1 i1 1 İB Hasan Basrinin türbesi bulunan köy... Hasan Basri, çok eski müslüman lığın ikinci asrında yaşamış bir âlim olduğuna göre, Anadolunun bu sapa köşesinde ne arıyormuş? Ben Anadolunun doğu taraflarm da da (Abdurrahman Gazi) türbeleri görmüştüm. Abdurrahman Gazi böyle ayrı yerlerde be§ kere ölmüş de ğildi ya. Bunlar, bir yerde yerleşmek. ora da bir kutsiyet yaratarak bu kutsi yetin gölgesinde bannmak, geçin mek, muhimsenmek istiyen açık göz şarlatanların oyunlarıdır. Bu şüp hesiz... Afyondan Seydilere otuz kilometro çeken yol, asırlarca çiynenmiş, sellerin bastığı bir patikadır ki yazın yatağı üzerinden serbestçe geçi len bir yol halini aldığı halde ka şın geçilmez kar körtüklerile, ilkba harda çıkılmaz çamurlarla doludur. Şehirden 12 kilometro aynldıktan sonra başhyan dağlar gittikçe birbi rine yaklaşır, ve takib olunan vadi darlaşır. Sağ tarafınızdaki yamaçlarda, bir gazinin vüducünde yeri kalan kılıç yarâsT gifiİ, baştan basa açrirnış uzun siperlerin manzarası düşmanın burala^da hatırasını hâlâ yaşatır.. Bu siperler aylarca karşısında tut tuğu Türklük için hiçbir hatırada bulunmıyan acılıklarla, senelerdenberi gelip geçenlere bağ.ıip durmakta dır... Daha sonra üç bin senellk n.abudlara ten olan beyaz mermerlerile Romaları, Atinaları, teb ve memfesleri... Ve bütün Bizansı süsliven tas ocaklarmın mermer yongalarile hâsıl ol muş teDecikleri, kumsallarda rüzgâ rın vücude getirdiği, dünlerı andıran (Mermerlik) gelir... Burada otuz asırlık deyip geçiver diğimiz hayatın eskiliğini mermer yonffalarının hayret verecek çokluğu ile ölcmek kabildir. Buradan sonra daçlar daha ziyade darlaşır, sel yatağı daha çok bozulur. Ve nihayet sistten mürekkeb büyük bir dağ kayanm etrahnda am fiteartr halinde yapılmış evleri görüren köy mevdana cıkar ki, daysndığı kayanın yüksekliklerinde insanlar tarafmdan yapıldıklarma şüphe edilmiyen magaralarm, inlerin aŞız!anndan bir siyah duman halinde ka ranlık çıkar... *** Burada artık yol bitmiştir. Dağlar, dağlar, gene dağlar birbirinin sırtısıra yığılmıştır... Sanki bir duvar çe kilmiş te arkasmdaki baska âlemden burasını ayırmıştır... Artık köylerin yolu dik değil, yandır... Bir sel yatağı değil, vamaçlarm yılankavî giden kenarlarıdır... Bunun öbür tarafı Emir dağları dır ki düzelerek Havmana ovasını yapar. İnsanlara uzak kalan el yetişmez tepelerde çam ormanları gö rünür.. Seksen hane toprağı hasis, lâkin ormanlan cömerd ve değirmen taşı yapılan ocakları tükenmez olan bu köyde asırlann üstüste yığdığı kemiklerile daha kalabalık bir âlem olan kabristanla yanyana durulmak tadır. • Burada Frikya ve Romalılığın dö küntü ve bozuntuları çoktur. Hasan Basrinin türbesinde köylülere namaz kıldıran Ahısahah hoca, mağaralar dan birinde define bulup şu ihtiyarlığında rahat yüzü göreceğine o kadar inanç bağlamıştır ki onu bu tath rüyadan uyandırmağa insan kıyamıyor. Hocanm kırarmış sakahmn kapladığı çenesi, defineye değen bir söz olurken aşağı sarkıyor... Burada ço banlar arasıra gümüş sikkeler bul maktadırlar.. Bir kere de hoca bul muş ve ondan sonra define rüyasüe dolu hulya uykusuna dalmıştır... *** Anadolu köylüsünde analık ve baba Zayi İstanbul İthalit grümrüğünün 16282 numara 3/2/935 taırihli ithalât beyannamesile muameletini ifa eylediğimiz KEPECO marka 30 vazo vernike aid 242837 numara lık evlr,dlann düğünile biter.. Dü ğünle beraber analık, babalık tükenir 3/2/935 tarihli gümrük irad mak demek istemiyorum; onda analık ve buzunu zayi eyledik. Yenisni «Ia babalık mezara kadar bağlılık ve a cağımtzdan eskisinin hükrnü oltnadığırlıklan artarak sürer. Düğün genc J ilân olunur. Şark Deri Türk Limited Ş. lık çağında evlâdların isteklerinin birincisi ve ana, babadan dileklerinin Zayi İstanbul İthalât gümrüğüsonuncusudur. Düğünden sonra dilek nün 67 numaralı ayniyat ve 239896 ana ile babadan evlâda karşı başlar.. numarah irad makbuılan zayidir. Köyjünün üzenimi, arzusunun en Yenisini alacağız. Hükmü yoktur. büyüğü evlâdı başgöz etmektir. O buAntalya Nakliyatı Umumiye sirketi nu yapmakla en büyük vazifesini biZiya tirdiğine inanır; yavrusunu evlendir insaflı bir ruhla eşkiyalık eder, adi mek köyde pek büyük vazife tanın hırsızlıktan da çekinmez bir adamdı. mıştır. Onunla görüştüğüm zaman kar Seydiler köyüne gittiğimiz zaman şımda köylülerin en uslusunu, çiftçibir arada dört djüğüne çattık.. Gelen lerin en dincini, Türkîerin en misafirmisafirleri haber vermek için kalenin perverini cana yakın, sözü tath, kaltepesine çıkanlmış bir gözcü, biz ubi açık, vefası geniş bir köylü kahzakta iken geldiğimizi haber vermis.. ramanı bulmuştum. Arabamız bozuk yolün üzerinde Yeni hapısten çıkmıştı... Lâkin o, çalkana çalkana ilerlerken köyden bize karşı sürü halinde fışkıran deli amcasının öldürülmesinden dolayı çektiği bu cezaya müstahak olmadı kanlıların iyi bakılmış güzel atlannı çılgınca bir hızla sürdüklerini gör ğını söylüyordu... Merdane haline bakınca insanın ona inanacağı geliyor dük... du... Diyordu ki: Bunlann pek gerisinde sesi gelen (Amcamın evinden doğru bir silâh davulun etrafını sarmış olan bir kü sesi geldi... Uyumamıştım... Yatak menin de yaklaştığını anladık ki bunlar çıplak ayaklı çocuklarla alh, ,m,a halimle oraya gittim... Mavzerimi alvili entariler giyinmiş büyücek kız . mıştım... Amcamın evine yaklaştun, alçak pencereden içeri baktım... Vu lar, genc ve ihtivarlardan mürekkep rulmuş yatıyordu... Beni gördüler... bir karsıcı alayı idL Biniciler, birbirinin arkasından bi Sen vurdun diye mahkum ettiler...) Eyübün attan yıkılmca omuzu sivri ze kavuşuyor, arabamızın etrafında süratli bir çark çeçvirirken hoş bir kayaya gelmiş, köprücük kemiği geldiniz ağalar... diyorlardı. Bunla kınlmıştı. Uğur yolunda uğursuzluğa nn atlannı sürüşlerinde del'ce bir ce çatan bu biçareyi söğüd dallarından surluk ve atlarınm üzerinde oturus yapılan bir sedye ile köye getirirken iki atlıdan birisi dolu dizgin bir larında delice bir neş'elik vardı. Bu hali görüp te düşüp parçalanacakları kınkçmın üç saatlik köyüne, diğeri karısmı duyuklamak içın Eyübün köna hükmederek heyecanlanmamak yüne seğirtmişti... mümkün değildi. Elli beş yaşına geldiği halde genc Buralardaki köylerde bir (uğur alIikten vazgeçemiyen Eyüb iki gün mak) âdeti varmış... Bu âdet başka köyden gelen misafirlerin önünde yü sonra kendisine geldiği zaman ilk rümek ve köye onu önde sokmamak itiraf olarak: «Bizden delikanlılık geçmiş!.» demiştir. mış. Bazı inadcı misafirler karşıcıları arkada bırakıp köye önden girmek istiyorlar, karşıcılar da bunlann yoluKızlann gelin gidecekleri evler konu keserek öne geçirmiyorlar. Biz, yün içindedirler. Onlar bunlan ço bu (uğur alma) âdetinin orada pek cukluklanndanberi tanırlar.. Vardıkfena bir kazaya sebeb olduğunu gör lan kocalar komşulandır... Çocuklukdük... larında köyün gübreliklerinde beraber Karakava köylüleri Seydilerin batı alanında karşıcıları yararak ileri geç oynamış, yavukluluklanndan son ra [*] hergün karşılaşmış ve tenha mek istediklerinden adeta bir savaş yerlerde belki gecelerin sır saklıyan başladı... karanlıklarmda görüşmüşlerdir... Gelenler, ekilmiş tarlalar. sel ya Kızlar bugün değiştirecekleri yuvataklan, bahçe duvarlan, yalçm kaya dere, hendek, çalı hiçbir şey dinlemi nın eskisinden yenisine geçerken muyerek köye önden girmek için sinirli radlarına ereceklerdir... Bilir misi atlannı boş bulduklan her yere sü niz (muradına ermek) nedir? rüyorlar, karşıcılar da tehlike say Kız köylünün kırmızı duvakla ata maksızın bunlann önüne atılıyor, çebinmek muradıdır... viriyorlardı... Analar evi ıssız bırakan kızlanna Bu, bir tazı tavşan koşuşmasını, çekişmek için (muradına erdin) ve boğuşmasını andırdı. bir nedameti telmih için de (muradıUzaktan seyrettiğimiz bu savaşta athlann yaptıklan hakikaten kor na erdin mi?.) derler... Bunlan ma kunç, hakikaten tehlikeli manevrada nasını bilmiyerek hepimiz kullanı ürküttüğümüz sonunc nihayet oldu.. yoruz... Bir duvar kadar dik yamaçtan yıldıDüğünlerde çalgı çalınması kesnenm gibi inmek istiyen bir misafirin kes yasak edildiği devirde gelin ol altmdaki at tükezdi; orada bir al muş kadmlar analarile küçük bacılatüstlük belirdi.. Ben gözlerimi başka rının düğünlerini düşünerek diyorlartarafa çevirdim. Yanımda benimle beraber (uğur savaşını) seyredenler mış ki: «Bizim erdiğimiz mürad dilgözlerini ayırmadılarsa da gerildiler, sizdi...» Bunlar nikâhlanm sakat sakaskatı kesildiler... Onlarda çeneler nıyorlar. Köylü kızın müradı davul sıkışmış, nefes kesilmiştL zurna ile ata binmek ise köylü kadı Hay canına... (Eynihan) h Eyüb.. nm ölünceye kadar sakladığı en tath Ben bu adamı bir sene evvel gör hatıra da davul zurna ile ata bindiği müştüm.. Pek enteresan bir tip olduğundan unutmamıştım. Eti az, kemik dir... 0 bunu unutmaz... Hayatının leri kalm, yaşı elli beşten fazla sa nurlu ve zaferli günü olarak hatırlar durur. nşın iriyan bir adamdı... Ulusal savaşta, buralarda dolaşan (Arkası yann) çetelerle beraber ve belki o çetele Yusuf Mazhar AREN rin çetinlikte birinci tayfası olarak düşmana saldırışlar, akmlar yapmış(*) «Yav» la başlıyan kelımelerin matır... Köylüler onu sevmedikleri hal nasına lisan işlerile meşgul olanların dikde gösterdiği yiğitlikleri söylemekle kat nazarlannı çekmek isterim. (Yav bitiremezler... Fakat Eyüb zaptoluner), (yav . ru), (yav . oklu) trotter mamaz cesaretinin, ilim ve terbiye ile nasına olan eşmekten (yav eş), (yav gemlenmemiş zekâsının dağhk yerman), (yav . uz), yamak (yav mak> lerde inkisaf eden sert karakterin en gibi... Bunun, hüsnü kıymet ve rüçhan sertine sahib olmanm tesirile lâkin ifadesl için kullaıuldığına hülunedile . filiyatta itidal iltizam edecek kadar bilir. Halı tezgâhlanmızdan btri Kayseri (Hususî muhabirimiz / başka yıkanmıyan ve boyasmm ma hiyeti anlaşılmamış olan hahlann satışa çıkanlmaması gene halıalık san'ati için mühim bir keyfiyettir. Hü kumetin bu cihetleri gözönüne alarak icab eden tedbirleri alması lâzımdır. 5 Her ecnebi memleketin model ler itibarile bir halı rağbeti var. Türkiye halılan için en kuvvetli bir pazar olan Almanya en çok hangi mo del halüardan istiyorsa burası bu sekli kabul etmeli ve ancak bu model üzerine halı dokunmasım temin etme lidir. Bunu yapacak ancak Ekonomi Bakanlığıdır. Bakanhk Almanyadaki Ofis şubeleri ve ticaret mümessilleri vasıtasile bu işi tetkik ettirip oraca istenilen halılann resmini ve mode lini hazırlatıp halıcılar üzerinde müessir olmalı ve hatta bunun kuvvei müeyyidesi olan şeyler ne ise bunlan temin ve bir mecburiyete tâbi tut malıdır. 6 Halının tarzı imal ve mesaisi hakkmda baslıbaşına ve mes'ul bir teşkilât ve kooperatif kurmak lâzımdır. Kayseri halıcılığının en mühim noksanı işte bu teşkilâtın obnaması dır. Burada bu işlerle uğraşan bellibaslı ve sermayesi nisbeten geniş 10 15 tüccar var. Bunlar birbfalerinden ve aynî za manda iç ve dış halı piyasasının ge çirdiği vaziyetlerden habersiz olarak kendi başlarına çahşmaktadırlar. Bunlann programsız ve hedefsiz yürümek yüzünden senelik bilâncoları da belli değildir. Bunun tabiî olarak pek çok zararlan vardır. Halbuki bunlar bir kooperatif halinde ve bir idareye bağlı olarak toplanmış olsaîar halı satışı ve ihracı sağlam esaslara göre kurulmuş olur. Ayni zamanda bu teşekkül hem haricî piyasadan günü gününe haberdar olur, hem de yeni yeni pa zarlar bulmak için calısır. Bu teşek kül Kavseri icin çok lâzımdır. Eko nomi Bakanlığı bu dağınık iş adam lannın bir araya gelmesini temin et mek yolunu düşünmelidir. 7 Halıcılığı ve onun ihraç lşini sigortalamak ve memleket gelirini fazlalaştırmak için mallarımızın ıs lahı basta gelir. Bunun için de Eko nomi Bakanlıshnm vardımüe birkaç muktedir Türk gencini tahsil icin AvniDava eöndermek zarureti var. Hereke fabrikalannda bovacılık tahsil eden gencin yaptıŞı müsoet isler buna en güzel bir misaldir. Buradaki halıcılann bu isi yapabilmelerine ve bunlann masraflarını yi5klenmeleri ne asla imkân yoktur. Bu olsa olsa masrafı hükumet bütcesinden temin edilmek suretile tahakkuk edebilir. Bu mühim nok^anm B?kanhkea h » <T vakit gözönünde bulundunüması lâzımdır. 8 îhracat mallarımızdan olan halının gümrük resmile mahallî verai ve resimlerinde tanzilât icrası gerektir. Bu, halı malivet fiatinin asası düsürülerek satısm artmasını temin e der. Suna emin olmak gerek ki, bu hal devlet hazinesine buçün için biraz zarar verecek olsa bile, bu ten zilât istikbalde temin edeceği büvük favdalar ve getireceği selirlerle ka b'li kıvas olmıyacak derecede farkh olacaktır. Bu tedbirlerin hemen ahnmasına bugün Kayseri halıcılığı cok muhtaçtır. Cünkü bufmn icin Kavseri halı lannın elde yalnız bir dış nazan kalmıstır. O da Almanvadır. Önceden Avusturya, Cekoslovakya. Amerika, Japonva, îngiltere dahi halılanmız icin mühim bir ihrac mahalli idi. Fakat bu memleketlerin yüksek gümrük tarifeleri tatbik etmeleri dolayısile bu üazarlar elimizden çıkmıştır. Bura lara tek bir mal gönderilemivor. Al manva ise evvelce halmın her kilo sundan 19 mark gümrük alıyordu. Ekonomi Bakanlı&ının Almanya nezdinde yaptı5ı tesebbüs ve anlasma neticesinde (19) mark gümrük (7) marka indirilmistir. Bu münasebetle Al manyaya cok ihracat yapılacağı kuvvetle ümid edilmektedir. Hükumetin Almanya nezdinde yaptığı bu müspet den) Dünya piyasasında mühim bir yer tutan şark halılan arasmda Kavseri hahlannın kendine mahsus ve baslıbaşına bir mevkii vardır. Hahcık Ka}^seride baslıbaşına bir san'attir. Hem öyle bir san'at ki her yıl memlekete milyonlarca lira çe kiyor ve bu yüzden Kavseri ve civa rında para kazanan coluk ve çocuk geoindiren 6000 7000 kadar kalabalık bir aile oca§ı vardır. Bu kadar nüfusun maişa^ni temin eden bu san'at mütemadi rrarbler ve felâketlerin ve bunun üzerine inzimam eden krizlerin tesirile ve halıların yapılış tarzındaki bazı suiistimalâtın alevhimize tecelli eden netavicile eski şeref ve mevküni kaybetmis. malivet ve satış itibarile önceki rağbet ve kıymetini bulamamıstır. Umumî Harbden ev\'el 327 ve 328 senelerinde valmz Kavseride mevcud halı tezeâhları 22 bine ve senelik imalâtı da 60 70 bine ulaşmıstı. Bu miktar 933 yılmda (2500) adedine kadar düşmüs ve bu sukut memleketin ekonomi vaziyetini altüst etmiş, memlekette pek çok aile issiz kalmıstı. Nibavet bu We yakmdan alâkadar olan Ekonomi BakanhŞı buna bir tedl>ir olmak ve hal'cılıŞı düstüŞü buh randan kurtarmak maksadile halı takasa tâbi tutuimuş ve bunun derhal tesiri pörülerek tezgâh adedi (2500) den (5500) e fırlamıstır. Ticaret O dası bu san'atin ıslah ve nevakısı nın ikmali irin bazı tedbirler almış ve bunlann da pek çok tesirleri gö rülmüştür. Yalnız bu tedbirler arasın^a Odanm yanamıyacagı bazı isler vardır ki >>unun da Bakanlıkca düsünülmesi lâ zımdır. Odanm bu tedb'rlerile, Ba kanlıŞın vaoabileceği işleri ve bu san'at erbabmın temennivatımn ne den ib^ret oldupuna izah edeyim: 1 Halmın intidaî mevaddınm tercihan verli malı olması üzerinde durulacak en mühim bir meseledir. Ticaret Odası, bu meseleyi hemen he men halletmis gibidîr. Cünkü bu^ün halılann muhtac oldu*u İDtidaî me vad icinde en mühimleri bova ile direzinidir. Direzin İDİeri birkaç yıl önceve kadar A\Tnıpadan çeliyor ve bu İTDİerle hahlar dokunuyordu. Halbuki bugün Kayserinin bir kazası bulu nan (Bünvan) da S^mer Banka aid büyük mensucat ve kumas fabrikasınm çıkardıŞı ipeklerle Adana İDİeri bu ihtivacı ter^'n etmiş gibidîr. Bovava gelmce, kirli bevaz, samanî, san, cevizî gibi bazı tabiî renk bovalar burada vaoıbnakta ve kullan'lmakta dır. Diger renlker ise şimdilik Avrupadan getirtilmektedir. 2 îoliklerm sureti kat'ivede fennî bir bovahanede nebatî veva (aliza rin) bovalarile bovanması mes!esi halıcıhk san'atinde en müh'm bir istir. Kayseri Ticaret Odası bu iş icin burada yetisen penclerden Mustafa isminde birisini fennî bovacılık tahsil etmek üzere îstanbuldakî Hereke fabrikasma göndermis, bu genf orada tahsiimi ikmal ett'kten sonra îzmir deki Sark Hahcıhk fabrikasmda da staj pörmüs ve memleketine dönmüstür. Bu genc, burada actığı bir bovahanede çalı«ıyor ve Kavserinm yüz yıllardanberi muhtaç oldu&u boya işini de temin etmis bulunuyor. 3 Bovacılık bu şekilde ivi bir yola girdikten sonra yapılacak bir iş kahyor. O da (anelin) denilen ve sabit olmıyan bovalann Türkiyeve girmesine mâni olmak suretile halıîan sahte ve t>is bovacılıktan kurtarmak tır. Memleketin ekonomi durumu iicin cok mühim olan bu rreselenm hükumetce de lâyık olduçu ehemmi yette görülece^i sÜDhesizdir. 4 Kayseride dokunan halılar ya İstanbulda ve yahut ta İzmirede hu susî havuzlarda yıkanmak surteile hâsiyeti anlaşılmakta ve boyalanna bir parlaklıkla beraber etüv yapıl maktadır. Burada havuzun obnaması Kayseri için cidden bir noksandır. Bundan Soldan sağa: 1 Monopol, içmekten emir. 2 Tatlının aksi, öz türkçe şeref. 3 Düşündükten sonra verilen şey, sokak. 4 înmekten emir, mahkemede görülen iş, erkek. 5 Bir sıfat edatı. 6 • Içki veren, bizde en çok içilen içki. 7 Şüphe, en fazla içtiğimiz şey. 8 Fransızca «zevk», ilişik, olmaktan emir. 9 Cesaretli, adanmış olan şey. 10 Çünkü, eski Yunanıstanda yaşa mış Türklerden bir kişi. Yukarıdan aşağı: 1 Müskirat, yaprak sigara. 2 Anlamaktan emir, nihayet. 3 Hararetli, iki defa bir, çok değil. 4 Bir şey meydana çıkarma, işarete aid. 5 Mektebde talebe onun üzerine oturur, bir bağlama edatı. 6 Arabca damar. 7 Uykuda görülen şey, almaktan emir. 8 Fransızca «hayır», beyaz, evin parçalarından biri. 9 «İle» ıın küçülmüşü, suya batmış. 10 Ermenilerin en çok kullandıkları kelime. nota, Ermenilerin en fazla kullan dıkları di§er bir kelime. Dünkü bulmacaniD haHedHmiş şekli 11 * ÖİZ|B|S|A YİFIABIE G A'Z|E|T|EİB'S|Ö Z ZlBlOK'K'AJBiÇO K 4 B B SIİ|S|LltlBJ Kı 1 t KIUİMIBİHÂIDİE • • t UIFİAİKIBITIEIMİEİL ıL!U|N|A>BIBBlHLlE f 1 8 9 A'KIBİA NIBIAlR B'Ğ lı K|BİİİN'B!AIB|B|N>E BitlZ!BlA|Y|AlL|B!N İ L A N Bursa Vilâyet! dahllinde Çatalc namı <fİRer O»maniy« k a r y e t i n d e #imalen Tergâhb«»ı tepeaînden bed ile hattı müstakim, ş a r k a n »arıalan tepe sinden bed ile Çoban k a l d ı n m t e p e sinden bilmürur Terce tepesine hattt münkesir, cenuben b u r a d a n bed ile Çoban k a l d ı n m ve Terce derelerinin telâki n o k t a l a n n d a n bilmürur Kosan Kayası tepesine h a t t ı münkesir, garben b u r a d a n bed ile mebdei hudud olan Tezgâhbafi tepesine h a t t ı müstakimle m a h d u d ve mesahai sathiyesi 228,5 h e k t a r a r a z i d e t a • h a r r i o l u n a r a k m e y d a n a çıkarılan Krona mad'eni A h m e d M u h t a r , Halil Refet ve I b r a h i m Beyler uhdesine 60 sene mikldetle ihalesi icra olunacağından m a a d i n nizamnamesinin 36 ve 37 nci m a d d e l e r i muci bince bu b a b d a bir guna itirazları olanların ilân t a r i h i n d e n itibaren iki ay m ü d d e t zarfında A n k a r a d a tk t u a d Vekâletine ve mahallinde makamı vilâyete b a i t t i d a m ü r a c a a t eylemeleri ilân olunur. teşebbüs gibi diğer hükumetlerle d e bu alışverişi ihya etmesi ve bize kapanan bu p a z a r l a n n tekrar açılmasım temin etmesi çok ehemmiyetli bir vazifedir. B u n l a n n biran evvel yapılması Kayseri hahcılığmı bugürkü düştügü elim vazivetten kurtaracak tır. Hahcılığın 927 denberi geçirdi&i tahavvülâtı mukavese edersek vaziyetin vahameti gözönünde tecelli eder: Senesi 927 928 929 930 931 Tezgâh adedi 12.000 9 000 8 ono 5 "00 2 S0O Bir halmın maliyet fiati 4^47 lira idi 4042 3840 3435 S''î 932 4.000 3132 933 5.500 2930 Bu cetveldede görüleceği veçh'ie nazari dikkate alınacak en mühim mesele halı maliyet fiatinin her yıl git tikçe düşüşüdür. Buna gösterilecek sebeb, başka memleketlerin halı imal ve ihracını fennî ve asrî bir şekle ifrağ ederek bize rakib ohnalan ve bizim de hâlâ eski vaziyet ve usulleri m'zde mıhlanıp kalmamızdır. 932 yıhndanberi tezgâh adedinde görülen fazlalığa sebeb, halmın takasa tâbi tutulması olmuştur. Bu can lanış dolayısiledir ki tezgâh adedi bugün (5500) e kadar yükselmiştir. Bu san'atin terakkisi ve dünya piyasa sındaki mevküni muhafaza için Ekonomi Bakanlığınm bu meseleler üzerinde durması zamanı çoktan gehniŞr tir ve hatta geçmek üzeredir bile. Sahir VZEL

Bu sayıdan diğer sayfalar: