•12, Cumhuriyet ı ttalyan Habeş ihtilâfı İngilızler İtalyayı tenkid ediyorlar (Baştaraft 1 inei $ahifede) Söylendisfine göre bu karar, Habeşistana silâh kaçakçılığını yasak et • mekte, fakat bu memleketin kendini korumak için silâh satın almasını serbest bırakmaktadır. Londra 11 (A.A.) Eko dö Pari muharriri, Italya Habeşistan anlaşmazlığının halli için bir Fransız tngiliz teşebbüsü yapılacağuıı bildir • mektedir. îtalyanın, Eritreyi Soma liye bağlamak için Harar ve Ogadeni elde etmek maksadile, icabında kuv vet kullanacağı muhakkak bilinmektedir. Îngiliz hükumeti, Mançuko işinin öneği olan bu işten Uluslar Kurumunun ağır surette müteessir olmasm • dan korkmakta, ve Avrupanın siya « sal vaziyetinin gerğin olduğu bir za manda İtalyanln, sonu şüpheli bir Afrika macerası için kuvvetlerini israf etmesini tenkid etmektedir. Kolonl işlerile meşgul olan îtl yanın Alman taarruzu karşısında kalabilecek, Avusturyayı koruyama mak durumuna düşmesinden korkulmaktadır. İngütere, İtalyan Habeş mesele sinin hallinin Uluslar Kurumuna de • ğil, fakat bizzat İtalyaya düştüğüne dair olan İtalya iddıasım kabul etmemektedir. Bu senenin son inkılâb dersi dün verildi Mahmud Esad Bozkurt, Türk millî rejimile sosyalizm ve komünizm arasındaki büyük farkları anlattı tzmir saylavı Mahmud Esad Boz kurd dün Üniversite înkılâb kürsüsünde son dersini vermiştir. Profesör dünkü dersinde, geçen ders anlatmi} olduğu komünizm prensipleri ni tekrar hülâsa ederek Türk devrimi ne geçmiş, ve yeni Türk devletinin niçin himayeci olduğunu anlatarak ezcümle şunlan söylemifUr: « llmî sosyalizm ile yeni Türk rejiminin kabul ettiği esas arasmda ye gâne fark Türk devriminin sosyalizm teşkilârmı kabul etmemesinden ibarettîr. Sosyalizmde ferd yok, devlet vardır, komün vardır. Türk devriminin devlet müdahaleciliği prensibi tatbikatta bunu kabul etmiyor. Tüık devriminin bu tarz faaliyeti kabul etmemesi çok isabetlidir. Çünkü bu tarzın iyi olmadıgını iki bin yıllık sosyalizm tarihi bize göster • mektedir. Her şeyi devlet eline bırakmanın mümkün olmadıgını Rusyadaki son ve yakın tecrübeler de bize gösterirler. Samimî komünistler bile sıstemin icab ettirdiği siyasî teşkilâttan bilhassa son zamanlarda geri gelmeğe Mahdud bir çerçeve içinde başladılar. olsa bile liği sistemini kabul etmesi 20 ind asra yakışan ekonomsal bir sistemdir ve bu insanhğm yürüyüşüne en uygun m«lektir. Bir de anarşizm var ki bu komö • nizme de taş çıkartıyor ve devletin kaldınlmasmı, yokedilmesini msanlığın saadeti için şart kosuyor. Devletin yokedilmesi ve beşeriyetin devletsiz yaşıyabilmesi ve insanlann bu seviyeye gelebilmesi elbette temenniye şayandır. Fakat şimdi arâda karIı dağlar var. Anarsistlik nasıl bir hayal ise komünizm de bilhassa organizasyon bakımından bir hayaldir. Burada bir noktaya ilişmek isterim. Bizde birçok âlim şahsiyetler liberalizm ile demokrasiyi kanştmrlar ve libe ralizmi demokrasi için şart sayarlar. Halbuki iktısadî sahada liberalizmi demokrasi için şart saymak çok yanlıştır. Demokrasi ile iktısadçı ferdciliğin hiç bir münasebeti yoktur. Bunun üzerinde bir misal vereyim: Abdülhamid sistemi alabildiğine müı tebid olduğu, demokrasile alâkası olmadığı halde ekonomik sistemi alabildiğine liberaldi. Demek liberalizm istibdadla da anlaşabilir, Yeni Türk rejimini, Marksizimle ölçerek izah etmek veya 18 ind asır felsefesile görmeğe çalışmak hatahdır. Türk sistemi son Amerika doğru yoldur. Yani hem Rozvelt sistemine benzer. Ona çok yakınız ve en demokranz, hem de müdahaleciyiz. Bizim Amerika ile farkımız onlaruj tefriki kuvayı kabul etmesidir. Türk devriminin tefriki kuvayi kabul efmemesinfn çok isabetli olduğunu birzat Amerika âlimleri ve bizzat R o z . ^ . velt ileri sürdü. Bizce bir tek kuvvet vardır. Bu kuvvet milletin elindedir. Işte bizim teşkilâtı esasiyemizin bütün sistemlerden üstün olduğu bir nokta «hakimiyet prensipi» dir. Demokrasinin babası Ruso bile tefriki kuvanın ancak tacıdarlan memnun edebileceğini söylüyor. Son söz olarak şunu da kaydedelim ki Türk rejiminin belli başlı istinat gâhı ilim oldukça ve onun müdafileri de Türk gençleri bulundukça rejimin ve devrimin yaşıyacağma hiç jüphem yoktur!» înkılâb kürsüsünde bu senenin dersleri bitmiştir. îmtihanlar için henüz bîr karar verilmemi^tir. varsa o da bir 12Mavı S r35 * Altın bloku dağılıyor! İngiliz lirasının sukutu bu esası aşındırdı Fransada da telâş başladı îngiliz lira»»nuı ^ ^ * ve son mart ayı başmda uğradığı düşüklükler, sadece geçici sebeblere atfedilemiyecek derecede göze çarpan bir ehemmiyet arzetmektedir. Londra piyasasmda bu sukutun âmilleri hakkında yürülülen mütalea lar ba?ka başkadır. Bazı kimseler hesab muvazenesinin gitgide daha gayrimüsaid sekiller almağa başjadığını ileri sürüyorlar. Fakat ticaret müdürlüğü, bu müvazene açığınm takribî olarak bir milyon lirayı geçmediğini ve hatta bir çok noksanhklan da hesaba katmak şartile gene ortada sukutu icab ettirecek ciddî bir sebeb bulunmadı ğını iddia etmiştir. Ancak. îngiliz lirasma bağh olan memleketler mecmuunun ticaret muvazenelerinin sterlin piyasasma tesir yapmakta olduğu da unutulmamaljdır. Meselâ Dominyonlarda ve bilham r Avu$tralyada hasıl olan bir düşüklük istidadı, büyük Britanyada mevcud cüz'î gayrimüsaid vaziyetin inzima mile yeni bir sukut âmili teşkil eünektedir. îtimad meselesinin de bunda çok büyük bir rol oynadığına şüphe yok tur. Bu yıl, Ingilteredeki umumî se çim neticesinde sosyalistlerin iktidar mevkiine geçmesi ihtimalinin uyandır dığı endişe ve tereddüdün bırakhğı tesir ortadan kalkıncıya kadar biraz daha zaman ister. Hükumetin, baştan başa artan masraf tahminlerinin, bütçe vaziyetinin pek parlak olmadığı ve memlekette itimad uyandıracak başka âmiller bulunmadığı bir sırada ilân edilmesi de çok fena bir tesir yapa cak mahiyettcdir. Bununla beraber, en çok ehemmiyet verilmesi lâzım gelen şey, sırf e konomik bir âmil olan ve Reisicumhur Ruzveltin. Amerikan esyaM fiatleri ni yükseltmek için kullandığı başjı ca manivelâlardan birini teşkil eden dolar kıymetinin düşürülmesi mesele sidir. Ruzvelt gerek bu vasıta ile, gerek başka çarelere baş vurarak, tngiliz lirası ile Amerika arasmda fiat farkını •zaltmağa muvaffak olmu$.tur. Bu fark, bundan bir sene evvelkine bakılırta, bugün çok azdır. Bununla be raber, îngiliz lirasmm, baddi zatında dolara nazaran pek fazla pahalı ol duğu meydandadır ve îneiîtere hükumeti de, lira başma 4,50 den biraz fazla bir farkın, ihracat tacirleri için zahmete değer bir kâr olmadığını hissetmektedir. lngflterenin, dolann ha reketine engel olmak için tedbir almaması da belki bu tebebdendir. tngiliz resmî makamlannm faati gözetmek bahanesile zararlı piyasayı, hareketlerinden biri de, umumî men • kambiyo karçihklan mevcudundan haberdar etmemiş. olmasıdır. Sterlinin, son defaki sukut esnasında, pek zayıf bir şekilde korunmuş olması, bu sukutu karşılıyacak hükumetin, vesaite malik e tn 9 ne i ç i n d c Odalar kongresine gidecek raporlar Oda Meclisi dün yaptığı içtimada hepsini kabul etti Ticaret Odası meclisi dün fevka lâde bir toplanb yapmıştır. Bu toolantıya ikinci başkan vekili Said Omer başkanlık ediyordu. Toplantıda 21 mayısta Ankarada toplanacak olan Odalar kongresine gidecek raporlar müzakere edildi. Bu raporlar evvelce azaya dağıtılmış olduğundan hepsinin bir hulâsası yapılması kabul edildi ve Oda tetkikat şubesi müdür vekili Tevfik Alanay her rapor üzerinde birer birer izahat vermeğe başladı. Evvelâ umumî mağazalar hakkın daki rapor üzerinde izahat verildi ve kabul edildi. Denii.altı setvetlerimizin istisman hakkmdaki ıapor üzerinde izahat hayli uzun sürdü. Konserve, bahkçıhk, balıkunu ve yağı, sünger cilik, deniz kaplumbağası ve diğer deniz mahsulleri ticaretinin ihtiyaclan üzerinde verilen izahat tasvib edildi. Ticaret ve Sanayi Odalannın ve borsalann kanun ve nizamnamelerinde yapılması istenilen tadilât raporu üzerinde verilen izahattan sonra münakaşalar başladı. Bu raporda ticaret odalannın daha geniş bir salâhiyete sahib rlması bilhassa ihracat işlerinde ticaret ahlâkma uymıyan hareketler yapan tüccann tecziyesi için oda ve borsalur kanununa maddeler konulması Uteniyordu. Bu madde üzerinde söz alanlann istekleri bilhassa ihracat tacirlerinin muayyen bir sermaye sahibi olmalan ve bunlann defterlerinin îktısad Vekâleti komisrerleri tarafından daima tetkik edilmesini istedi. Fakat bir kısım aza da buna itiraz ettiler, böyle bir kaide konulamıyacağını ileri sürdüler. Fakat sonunda iki tarafm da talebi kabul edilmedi ve raporun aynen gönderilmesine karar verildi. Raporda liman jşlerile uğraşan müesseselerin ticaret odalarile yakından teması ve odaya verilen hakemlik hakkınm şümullendirilmesi için maddeler bulunmaktadır. Meclis diğer raporlar üzerinde izahat verilmesine lüzum görmediğinden standardizasyon, rasyonalizasyon, sergi ve panayırlara iştirak raporlan üzerinde kısa izahat verilerek bütün ra porların kongreye gönderihnesi kabul edildi. Bundan sonra mütercimlerden de resen çahştıklan takdirde gazeteciler gibi, resen çalışmadıklan takdirde hiç vergi ahnmamasma karar verilerek merlis dagıldı. r Yazan: Londrada çıkan Ekonomist gazetesi Müdürü Gilbert G. Layton Türkiyede ncjri hakkı <CumhuriyeU e aiddir. retile tatbik edilen eski düzeltme me todlan da, gene umumî menfaat na mına, artık caiz görülmemektedir. Gerçi, panik, yabancı muamele sahiblerine inhisar ettiği bir sırada faiz nisbetleri ni arurmanin efkân umumiyede ak sülâmel yaoaeağı ve 1932, 1933 yıllannda biriktirilmiş olan altın stokla nndan bir kısmınm, bir sene evvel hasıl olan ağir zararlardan sonra piyasaya çıkanlması, gerek memleket içinde, gerek dışanda gülünc tefsirlere yol açacağı mütaleatı çok doğruduT. Fakat, diğer taraftan, muvazeneyi düzeltmek için tatbikı lâzım gelen bütün tedbirlerin «umumî menfaate mugayir» layıldığına göre, hükumetin, Londrada ecnebi piyasasınuı mevcud bulunduğunu nazara alması ve bu tarzda bir kontrol mekanizmasına ihtiyac olduğunu itiraf etmesi lâzım gelir. Londranın, nakid merkezi olmak itibarile arzetn'ği istikrann arhk maziye kanş tığı anlaşılıyor. tngiliz lirasmm sukutunda daha fazla ehemmiyeri haiz ve doğrudan doğ ruya müessir olan büyük bir âmil de, sterlinin, altın esasma bağh nakidler üzerinde yaptığı hemen hemen tahammül edilmez derecede fazla gergin • liktir. Bu nakidler, dolara nazaran, bil • kuvve tesbit edilmiş olduklan için, dolann kıymet noksanlığının tesirleri ni, ancak kendi kıymetlerinde noksanlık vücude gelmek suretile gösterebi lirler. Şu hale göre, dolar "üzerinde yapılan tazyik tngiliz lirasma tevcih edilmiş demektir Fakat diğer taraftan, tngiliz lirasının sukutu da, dolann kudretine inzimam ederek altın esası va ziyetini aşındınyor. Dolar tngiliz lirasma nazaran noksan krymette olduğu gibi, tngiliz lirasmm kıymeti de al tın nakidlere nazaran noksandır ve bu suretle altın nakidler, cflıan piyasasile daimî surette ebedî bir müvazenesiz • lik içmdedir. Belçikada, pariamento vaziyetinde, nakid kıymetinin düsürülmesi mesele sine karşı hasıl olan değişiklik üzerine çıkan müşkülât neticesinde, M. Theunisin yerine gelen hükumet, ifrata vardmlmif bir siyasanın pek zararlı âkı • betlerini gören bu memlekette, % 2 8 nisbetinde bir kıymet noksanlığı tatbik etti. Doğnı haber alan membalardan öğrenildiğine göre, Fransada da muhtelif kıymet noksanlığı derecelerinin yapabileceği muhtemel tesirleri mu fassal bir surette tetkik ve mütalea etmek hususunda, talimat verilmiştir. Altın bloku artık dağılıyor! Gilbert C. Laylon Devlet Bankasına Habefistomn Almanyadan aldtğı silâhlar Roma 11 (A.A.) Giornale d'İtalyanın yazdıpına göre, kânunusaniden bugüne değin, Avrupadan Habeşis • tana 10,000 mavzer, 2,000,000 fişek, 200 tane de mitralyöz gönderilmiştir. Ayni gazete. Almanyamn. gaz ve patlayıcı maddeler yapılmak üzere, Habeşistana kimyevî maddeler sat mıs tjlduŞunu da ilâve etmektedir. Daha birçok mitralyözler, tayyare topu, Yunkers tavvaresi ve tanklar, yolda bulunuyormuş. Habeşlstan, satın aldıŞı bu esya nm karşıhŞını beş senede ve mal ile, bilhassa kahve ile ödiyecekmiş. Journal d'İtalva, Avrupa bankala nndan birinin Habeşistan hesabma iş görmeVte oldu^unu zannediyor. mirası kabul ettiler. Ferd için kü çük sahada da olsa hususî faaliyeti kabul ettiler. Keza siyasette demokratik sisteme doğru gelmektedirler. Molotofun en son beyanatmdan da bu mana çıkmaktadır. tngiliz tarihçilerinden Vel» komünizm hakkında şunlan söylüyor: « İlk bakışta komünizmin vadettiği şeyleri kabul etmemek mümkün değildir. Fakat tatbikata girişince bu nun ne kadar imkânsız olduğu meydana çıkar. Meselâ liberal demokrasilerde bile suiistimal ve hırsızhklann önüne geçilemezken, koskocaman büyük ko münist teşkilâtında nasıl olur da kor • kunç suiistimallerin önüne geçilebilir.» Türk devrimi (ferd) i alelâde bir unsur kabul etmemekle de çok isabet et * miştir. Türk devrimi hem (ferd) var, hem (cemiyet) var demiştir. lş,te komünizmin en büyük hatası bu Liberalizmin (müsavat!..) artık (ferd yoktur) prensibini kabul etmesidir. (hürriyet!), herkes teranelerinden Habeşistamn protestosu Adisababa 9 İtalyan müstemlekât BakanhŞı müste«;annın ttalvan meb'usan meclisinde Habeşistan aleyhinde vâki olan hakaretâmiz beyanatını nakleden 7 mayıs tarihli bir tel grafa cevaben Habeş hükumeti, A disababadaki îtalya sefirine bir pro testo notası göndermiştir. Bu notada, 1928 tarihli andlasma ya muhalif hareketle itham olunan Habeşistamn bilâkis bu andlaşmada mevzuu bahsolduğu halde, İtalya tarafından red ile karşılanan hakem usulüne riayet olunması için Uluslar Kurumuna müracaate mecbur kaldığı yazıhdır. Müsteşar tarafından, anarşik diye tavsif edilen Habeşistan son ihtilâf esnasında gayet dürüst ve müsliha ne davranmış ve ttalyanm muharebe hazırlıklarına rağmen, hakem usulüne müracaat ve davayı hakkaniyet esaslarma göre halletmek hususunda ısrar etmekle anarşik bir devlet ol madığını ispat eylemiştir. Gene Dessi ile Asab arasındaki yolu yaptırmamış olmakla itham edi len Habeşistan, bu hususta, eksper ler arasındaki anlaşamamazlıktan mes'ul tutulamaz. Kezalik, Gallas, Somali ve Sida mo eyaletlerini barbarca istismar ey • lediği iddia olunan Habeşistan, bu yerleri birer müstemleke gibi değil, fakat imparatorluğun diğer kısımlan gibi, şefkatle idare etmektedir. Habeş hükumeti, nota münderica tma hitam verirken, 1928 tarihli andlaşmayı imza etmiş olan ve Uluslar Kurumunun da bir üyesi olan ttal yanın, Habeşistamn siyasal istiklâli ni ve tamamiyeti mülkiyesirü kale almadığım da kaydetmektedir. usandı. Amerikada bile (hele Rozveltten sonra) bu liberalizme, veda edildi. Demek oluyor ki Türk devriminin himayeci devlet ve devlet müdahaleci Yunanistanda kuraklık tehlikesi Yunanistanm Mora yanmada«mda havalann yağmursuz ve kurak gitme si mezruah büyük bir tehlikeye ma ruz bırakmıştır. Şimdiye kadar birçok yerlerde ekili hububatm % 5 0 sinin telef olduğu haber verilmektedir. Yunan üzümcüleri yardım istiyorlar Yunan Üzümcüler Cemiyeti hü kumete müracaat ederek Ziraat Bankasından dönüm başma 2 0 0 drahmi ödünç para verilmesini istemişlerdir. Cemiyetin hükumete verdigi raporda üzüm müstahsıllerinin ellerindeki sermayeleri tamamile sarfetmiş bulunduklarını ve eğer böyle bir yardım olmazsa işlerine devam edemiyerek bu sene mahsul alamıyacakları zikredil mektedir. Çatalcada Çadırtepe Çiftliği Idare Heyetinden: Çatalcanın Çadırtepe çiftligine a id çayırlann parca parça bu teneki ot mahsulü 17 mayıs 935 tarihine nra sadif cuma günü iUale edilmek üzere miizayedere konulmuftur. thaleyi mü teakıb yüzde on be^e ibliğ edilmek sartile talibler yüxde yedi buçuk pey akçe»i verecektir. Şeraiti saire hak* kında malumat almak utiyenlerin Çatalcada çiftlik idare heyetine müracaat etmeleri ilân olunur. olmadığı zehabını, tabiatile uyandır mışnr. Banka faiz nisbetlerinin yük seltilmesi ve piyasaya altın ihracı su Türkiye Ziraat Bankası Çanakkale Şubesinden: Bedel Hasan Rauf çiftliği tarlalart 2757 M2 Çay Rauf tarlaları Kirte yolu. Tarla Sığırtmaç 83656 M2 Kocadonlu Ahmedden Raufa geçen tarla Aliden Raufa geçen tarla, Topçubaşı Ahmedden Raufa geçen tarla, Kadriden Raufa ge • . çen tarla. Tarla 45965 M2 Halidden Raufa geçen çiftlik Poyrazlı burnu dere Kilitbahir kpyünün en verimli bir yerinde mütekaid ölmiiş kay naakam Raufa aid olup bankamıza 500 lira borcundan dolayı birin ci derece birinci sırada ipotekli yukarıda vasıfları yazılı dört tane tarla 6/5/935 gününde başhyarak 45 gün için açık arttırmaya ko • nulmuştur. Sürülen pey lâyık haddini bulursa 20/6/935 perşembe günü ilk ihalesi yapılacaktır. Satın almak istiyenlere kolayl'k gösteri • lecektir. Fazla malumat ve pey sürmek istiyenlen'n % 10 det>ozito akçesile Çanakkale Ziraat Bffükasına müracaatleri. '2542) ı Deniz Levazım Satınalma Komisyonu Reisliğinden: Tahmin edilen bedeli 100,000 lira olan 2,000 ton mazut 29 mayıs 935 çarşamba günü taat 15 te Kasımpaşada Komisyon binasında kapalı zarfla eksiltmeye konulmuştur. Şartnamesi 5 lira. mukabilinde hergün Komityondan alınabilir. Muvakkat teminat 6,250 liradan ibarettir. I«teklilerin muvakkat teminat makbuzu veya mektublarile kanunî belgelerini havi teklif mektublarmı belli saatten bir saat evveline kadar Koraityon Reisliğine vermeleri. (2534) Mevkii Gayrîmenkullerin cinsi Tarla Kilitbahir havuzlar » Miktarı 6894 M2 Hududu Ticaret Odalan azaltıhyor Ankarada Ticaret Odalan kon gresi için yapılan hazırhklar bir hayli ilerlemiştir. Kongre için bir büro ve bir de komite çalışmaktadır. Kongre etrafındaki kanaatlere göre memleketimizde mevcud Ticaret Odalannın bu kongre neticesinde 150 den yirmiye kadar indirilmesi muh temeldir. Bu arada Odalann ıslah edilerek seri şekilde muamele gören modern müesseseler haline getirilmesi mukarrerdir. Kongre ru7namesinde bulunan u mumî mağazalar açılması meselesine ehemmiyet verilmektedir. Bilhassa îs tanbulda bir umumî mağaza açılması lü^umlu gÖHilmektedır. Evvelce İstanbul Ticaret Odası bir umumî masaza tesıs etmi§ fakat devam ettirememişti, Edirne îstanbul yolu Edirne îstanbul şosesinin Istan bul Vilâyeti hududlanna düşen kıs mı Silivri ve Dudulluya kadar olan ( 3 5 ) kilometroluk parçasındaki inşa ata faaliyetle devam olunmaktadır. Edirne İstanbul yolunun 9 3 6 senesi sonuna biteceği zannolunmaktadır. Kartal yolunda da hummah bir faaliyet göze çarpmaktadır. Seyyahlann Yedikule, Topkapı surlerini iyice görmeleri için 4,800 metro kadar asfalt bir yol inşasma başlanmıştır. Takas komisyonu içtimaı Takas komisyonu dün de toplanmış, ve takasa tâbi tutularak ihrac edilmek istenilen eşya hakkında kararlar vermiştir. 15OOO lira kazanan 20853 No.lu biletj Karoköye U G U R getirdi! U G U R Oişeşi gişemizâen satıldı. Uğur gişesi: Omer R. Ugur