Cmnhuriyet 6 Mayıs 1935 Tarihten yapraklar Istanbulu güzelleştirmek içîn Kızlar ağası Vezire haykırdı: ((Bîre mühürü ver herîf, yoksa!)) Başköle Süleyman, yıüarca devlet idaresinin başmda vurdu kırdı; bir gün Valide Sultana da kafa tutmağa kalktı, fakat alabetini buldu Avcı diye anılan Dördüncü Sultan Mehmedin baba annesini yuraruk ve tekme aftmda bir iyi hırpaladıktan sonra kart bir tavuk gibi boğdunı veraniş olan Lalâ Suleyman, bu kanh hizmetinin karşüığı olarak kızlar ağalığma getrrilmişti. Kızlarağası?.. Bu, tarihin dış yü zöne bakürrsa saray hizmetkârlan arasmdan harem dairesi için seçil miş bir üzmrenin bası demektir. Osmanlı sarayında «1580» tarihine ka dar Kızlarağalığmm resmî klişesi «Babüssaade a§alığı> idi ve bu vazife Akağalara veriKyordıı. Haremde zenei hizmetçi azdı. Halayıklarla hase kflerin işlerine, padişahlann harern hizmetlerine de Akağalar bakıyordu. Üçüncu Sultan Murad, bu pek nazik vazifelerin kara ağalar tarafmdan görülmesini tercih etti, akağalan dış hizmetlerine memur ederek Darüsaa de agahğı namile yeni bir mesned kttnhı, harem işlermi bu ağanm emri aîtjna koydu. Devlet tesrifatına göre Darüsaade ağalan sadrazamlar ve şeyhülislâmdan sonrs mevki alan kimselerdi. Yani kızlarağası olan adam, padisahtan sonra Osmanlı împaratorluğunun ü • çüncü şahsiyeti demekti. Fakat bu ağalar valide sultanlarla gözdelerle pek yakmdan temas ettikleri, padi şahların gece gündüz yanlannda burunduklan ve zaten Osmanlî salta natı ilk îstîlâ devrinden sonra kadînlar saltanatı haline geçtiçi için sadrazamlardan çok kuvvetli bulu mjrlardı. Ök Kızlarağası Mehmedin öldüŞü gün devlet işleri tatil edilmişti, Kubbe arU divanı açıbnamısü. Bir başka Kızlarağası Abdürrezzak, Üçüncü Sul • tan Mehmede öz oğlunu öldürtmüş. tiL Daha sonra o mevkie geçenler • den Süleyman Ağa, devletin haricî siyaseti üzerinde meş'um bir nüfuz yürüterek meshur Hafin seferini açtıranlardan, Osmanlı ordusunu boş yere htrpalatanlardan bîridir. Onun la bir vezir arasmda geçen su muhavere ne îbretlî bir sahnedir?.. Ağa Leh Kralı bizim şevketlu Padisahımıza mukabeleye gelir mi ve kadir midir? Vezir Biz gelir diye tedarik f»6relim, gelmezse devlet padisahindır! Ağa Biz seni bir ehli vükuf an lardık, dünyadan biharmişsin. Leh Kralı ne köpektir ki Âli Osman Pa di^ahma karşı dura! Anın ne biçira askeri olsa gerek. Vezir Düşmanı har ve hakir görmek olmaz. Cümle küffar bir millet hükmündedir. Nemse, Moskof. Ka zak, Macar ve belki îspanya, Fransa, Pana ve saîrlerî kimi asker ve kimi malla imdad ederler, aralarında din gavreti güderler. Sülevman Ağa dayanamamış ve bağırroışü: Senin gibi gözu büyük bunakîa n n tedbirinde ne hayır olsa gerek. Senin öküzden geri kalır yerin yok. Fakat Dördüncü Sultan Mehme din, Kızlarağası Suleyman, kendin den evvel gelip geçen ağalann hep ginden yüksek bir nüfuz sahibi idi. Bu mevkie padişahm büyük anasını öldürerek geçmişti. Geçer geçmez de o çirkin yiğitliğine uygun bir nüfuz yürütmeğe başlamıştı. Onun kudretine kurban giden ilk talihsiz adam, Sadrazam Seyavuş Paşadır. Süleyman Ağa kendi adamlanndan birini sadrazam yapmak için Seya vuş Paşayı atlatmayı tasarîadıktan sonra henüz çocuk sayıîacak bir yaşta bulunan padişahm rızasını kolay lıkla aldı. Fakat bu işi herkesın di line düsecek ve kendine ün verecek bir sekilde yapmak istiyordu. Bu kötu düşünce ile süslü odasmda çalımh bir vaziyet takmdı, sadrazamı çağırttı. Görülüyor ya. Sudan çöllerinden yümurtalan bükülü bir köle olarak Istanbula getirilmiş, pazarlarda do laştırılrmş, üç beş kuruş verilerek alınmış olan bir adam, Osmanlı İm paratorluğunun en büyük şahsiye tini, sadrazamı ayağma getirtiyordu. Yalnız getirtse gene iyi. O aksakallı vezir odaya girer girmez de bağın yordu: Bire ver mührü şerifi!' Seyavüş Pasa kekeledi: Sebeb ne?.. Azlimi mucib olacak ne yaptım? Padişahm huzuruna çı kahm, gprelim, kabahatim ne imiş? Kızlarağası iriyan, güçlü kuvvetli bir adamdı. Sadrazamm sadaret alâmeti sayılan mührü vermediğini görünce kara bir bulut gibi gürliye gürliye yürüdü, yumruğunu Seyavüş aşanın başına doğru kaldırarak haykırdı r Bire pezevenk, mührü ver. Yoksa çeneni dağıtmm. Biraz sonra ihtiyar vezir zindana a • Yumurta meselesi halledildi İspanyaya 21,000 yumurta gönderildi Îspanya 3e aramızda yumurta ithalâfnnızın durdurulmasmdan dolayı çıkan anlaşamamazlık hükumetimizin yerinde aJdığı tedbir ve teşbbüsler sayesinde halledilmiştir. Bunun üzerine ispanyaya normal şekilde yumurta îhracatı yeniden baslamı§üı. TürkofisJn teşcbbüsü üzerine diin İspanyaya harekeb Iâzım gelen Kaprero vapuru bir gün hareketini tehir etmiş ve Karadeniz Iimanlanndan aldığı 13000 sandık yumurtaya üâveten 8000 sandık daha yumurta almıştır. Dün bu vaziyet üzerine yumurta piyasası sandık başına 25 frank birden yükselmijtir. Şehrimiz ihracat tacirle ri piyasavı çok sık2uı bu vazivetin süratle hallinden do'.ayı dün Ekonomi Bakanlı^ı ve Türkofise teşekkür tel grafı çekmislerdir. Dolmabahçe meydanı nasıl açılabilir? Paraya îüzum yok; sadece birkaç idare ile anfaşip etraftaki barab duvar ve binaları vıkmak kâfi. îznik gölünde motör isletilecek Göl sabiündeki koykrin nakliye işi kolaylaşryor Gemlik (Husasî) Gemlik körfezinin biraz kara fasılasından sonra devaroı gibi duran İznik gölü, çevresindeki on dört lcö> ve tarihî tznik kale ve kasabasile suslüdur. îstanbulun pek sevdiği bir Gzumu yetistiren Müsküle köyu de gene bu göl kenanndadır. Bu bereketfi yerle rin mahsulleri karadan zorluklarla sevkedilebiliyor ve ihtiyadan olan eşya da gene çapnşık yollardan geli yordu. Valimiz Fazh Cfiledn ise kestirme yoldan giderek bu gölde muntazam seferler yapacak bir motör için tahsisat kabul ettirmesi alâkadar kasaba.lan çol scvindirmiştL Kendisi îznike kadar gitmiş ve işin teferruatuu da düzeltmiştir. Motörüa ilk kkelesi, gölün emniyetli bir Hmanı Arabgazi köyüdür. Havası ve suyu çok güzel ve on beş kilometroluk temiz bir şose ile Gemliğe baglı olan bu köyde yeni vaziyeti dolayısile sayfiye yaDmak ve gölde dolaşmak için jimdiden hazırlıklara başlanmıştır. Nazilli fabrikası Osmanlı sahamatmda pcröşatılan cnruclcn rçmd* tvtan Imlarogası b« bifİMd» kfl tılmışü, yeni sadrazam da Kızlarağasmın eteğini öpüyordu! Başköle Süleyman, sarayda da dilediği gibi at oynatıyordu. Ne padi şaha kıymet veriyordu, ne ansına. Bir zamanlar Fatihlerin, Yavuzlann, Kanunî Sülevmanlann içinde cirid oynadıklan Topkapı sarayı, bu Su danlı kölenin öz çiftliği gibiydi Türlü türlü maskaralıklarla kendini gülüp eğlendiren hayasız, havsiyetsiz bir soytanyı Kapıcılar kâhyahğına getirmişti. Valide Sultanın pek sevdiği bir ihtiyarı, mimar Kasım Ağayı azlettirip saravdan uzaklaştırmıştı. Hariciye Nazın mevkiinde bulunan Mehmed Efendivi oğlile bcraber Midilliye sürdürmuştü. Hulâsa vurup kınyordu, döküp savuruvordu. Gün onundu, devran o nundu! Nîhayet bir i meydana çıktı. Bir sultanın evlendirilmesi müna sebetile bol para ve b*rrok kürk bulundurmak icab etti. Süleyman AŞa, nazlanmak istiyerek Valide Sultana mırın kınn etmeğe yeltendi? Ne altm var, ne gürk? Gücünüz yetiyorsa bu i$i siz becerin! Dedi ve... azledildi. Lâkin yerine gecen Behram AŞa, ondan daha azılı çıktı. doğrudan do&raya padisaha, tahakküm etmeee giriştL Bir bayram gecesiydi. Dördüncü Mehmed, has odaya çelmişti, kurulan tahta oturmuştu, ağalann oyunlannı seyrediyordu. Bayram gçceleri hünkârlann bu odada oyun sevretmeleri ve a^alan bol bahşisle sevindirmelerî saray an'a nelerindendi. Has odaMann ço?u genc ve güzel adamlardı. Şık ve pek sık Biyinirlerdi. îclerinde «cennet deli kanulanna benziyen gun yüzlü ta zeîer» vardı. Behram Ağa henüs on altı yafin da bulunan r>adisahın bu zeki, bu güzel ve bu hünerli gencler arasmda uzun müddet kalmasıru hoş bulmadı, kıskandı, onlardan birini beğenerek kendine nedim yapmasmdan ve o roünasebetle de saray dalaverelerini duyup ö^renmesinden korktu, yatsı namazı kılınıp ta o^ru^lar baslar baslamaz Has odava pirdi. tahtm yanına soku^u, padisaha fısıldadı: îreri buvurmaz mısmız? Kücük Mehmed aldırm«»dı. berki ihtanm tekrarlavınca yalvardı: A?a lâla. Dedelerimin bavram geceleri burada eğlenmekte haklan varmış. Oyunlar çok tatlı. uykum da yok. Bırak, biraz eğleneyim. Behram, suratıra astu Göğsü bir davul gibi gürliye gürliye dı$arı çıkü. Valide Sultanın yanına gitti: îç oğlanları, dedi, oğlunuzu bastan çıkaracaklar. Onu içeri çağırm. Turhan Sultan, çocugun zevkine kansmamasmı söyledL Fakat Ağanın aklı başmdan gitmisti, Turhan Sultanı da artık mühimsemiyordu. Bu sebeble tekrar Has odaya geldi, sert bir sesle emir verdi: tçeri buyurun! Dördüncü Mehmed karşı koymak istedi, mınldandı: Eğleniyorum, oturacagım. Behrarn, yalan uydurmaktan ce kinmedi: Valide hazretleri istiyor. Git meniz icab eder. Gene hünkânn anasına büruk ssv J gısı vardı. Kızlani?asınTn bu son sö»ü . üzerine üzüldü, elemli elemH dört yanma bakındı ve sonra bir kelime ı söy^^meden kalktı. hareme do^ru T~oştu. îhtimal ki gözlerinden yas dö I ki'iüyordu. İşte efendilerinden kuvvetli köle * ler!.. Böyle acı tulıaflıklara ancak Osmanlı tarihinde tesadüf olunur. Temel atma merasîmi ayın yîrmisinde^ Şehrimizde buJunan Sümer Bank Umum Müdürü Nurullah Esad, dtin Bankanm îstanbul merkezinde meş gul olmu^tur. Sümer Bank Müdüru burada yeni yaphnlmakta olan fabrikalann inşaat malzemelerine aid işlerle uğraşmaktadır. Bir iki güne kadar Ankaraya dönecektir. Nazillide kurulacak olan yeni fabrikanın temelatma merasimi bazı sebeblerden dolayı ayın on beşinde değü, yirmisinde vapılacaktır. Teme'>tma merasiminde Başbakan Ismetle Ekonomi Bakanı Celâl Bayar hazır bulunacakUlâ". DINIZ Cebde azıak para. eide kazma, kürek buradan şehri güzelleştirme işine başhyacaknk. Başlamadan evvel meydanı gösteren, harita, krokiye bakalım. Sağda saray, solda avlu içinde cami. Caddenin öbür tarahnda jçene solda avlu içinde bir bina. Bu bina avlusundan sonra genis. Cömüşsuyu caddesinin başladığı dar, tehlikeli yer. Bu tehlikeli köşede vcl :'" ? ;; * Otomobil, araba yolu sağa sapıyor ve dolaşıyor. Solda kestirme merdivenli yol. Tam karşonızda bütün meydan boyunca uzanan ahırlar duvan, ahırlann arkasmda gazhane ve bostanlar. Ahırlann Beşikta§ tarafma doğru bittiği yerde geniş bir cadde. Bu cadde daha ileride ikiye aynlıyor. Sağ yoku; Maçkaya, sol yokuş Taşkışlaya, Taksime çıkıyor. Bo$ bosUn verlerinî ikî yandan çeviren bu yollar Maçka, Harbiye, Surpagobla birlejerek bostan yerlerini kuşahyor. Meydan ufak. Büyüyebiîir. TehR keli, dar yerlcr ortadan kalkabilir. Bir gün de ahırlar, gazhane kalkarsa bostanlar meydana açılır. Meydan bos tanlarla ta tepelere kadar uzar ve büyür. uzayıp gidiyor. Birnği yerin karşısında, caddenin öbürtarafında, tütün deposunun arkasmda. yıkık, eski tahta bir eve yapısmı? güzel sebiL Tütün deposu Caddeyi geçelim. Tramvay cadde sinden, Gümüşsuyuna giden cadde köşesine kadar uzanan bir duvar. Duvann ortasmda mermer sürunlu bir kapı. Bu kapıdan içeriye giriniz. Boş bir bahçe. Bahçe içerisinde sağlam iki kath bir bina. Kapı yanmdaki tahta kulübeden çıkan bekçiye burası nedir, diye sorunuz. Tütün deposu cevabını alırsmrz. Ben kirasını sormağı unuttum. Siz sorunuz. Ayda yüz lira, iki yüz lira diyecckler. Senede iki bin lira kira için bu tütün deposunu Cumhurreisi mizin oturdugu saray öoând< btrak«lun Kapıdan dısan çıkmiz. Gümüşsuya caddesine doğru duvar boyunca yolunuza gidiniz. Tam köşede mermerden bir çesme. Şimdi tamir ediliyor. Ya kında suyu da olacak. Bilmem oto • mobil kullanır mısınız? Kullanıyorsnnız bu koşenin nekadar tehelikeli olduğunu biîirsiniz. Hayvan hastanesi CümSssuyu caddesini çıkmaga başlayımz. Solda, üstü pash dikenlitelle ortülu tütün deposu duvan. Sağda hayvan hastanesi kapısı. Kapıdan socra iki katlı eski bina, Tam dik yokuş kösesinde çok tehlikeli bir dönemec. Hilâliahmer merkezinde yapılacak toplanü Çarşamba günü Hilâliahmer Îstanbul merkezi binasında doktor Ali Çalılmm başkanlısında bütün kaza Hi lâliahmer subclen bir toplanb yapa caklardır. Bu toplanbda Hilâliahme rin mays haftasmda. tertib edüecek tezahürat, müsamerder ve konferans lar hakkıada konusmalar yapılacak br. zim değil mi? Belki bunlan parasız da bırakırlar. Btrakmasalar da ucuz verirler. Krediye, veresiye verirkr. Ke fil mi isterler? İşte Belediyeler Ban kası. Böyle bir iş için memleketia herhangi bir bankası bdediyeye kefil olur. Uste de lâzımsa para verir. Duvar yerine nöbetçi Rıhbm üzerinde, sağda (saray nhbmının meydan nhbım ile birleştigi verde) solda («ami nbhnunda) sün«üiüw sert bakîşh bir Türk askeri tıekadar yakışJr; » e iguzel yaraşır! HavffMatmtfki11 deniz görmek istiyen şehir halkma saygı gösterecek fenalık arayanlara yasak diyecek ofân bu iki asîan olduktan sonra bölmelere, duvarlara rüzum kafrr mı? Paslı teneke bohne, çimento stvalı bölme kalktıgı gibi cami nhtmrı üze rindeki modern parmaklıklı duvar da kalkar. Para harcamadan çirkinlik s»lbir. Yerine güzellik, sayp gelir. Rıhbmlar açıhnca, «nlzellesince cami av^,Kunun yıkık, dökük duvarlan büsbütün göze çanar. B " du*'"" ;k gün evvel tamire başlami|lar. Bu ta miri Evkaf yapıyorsa yazık para.v«a. Bu para ile muvakkit^aneyi, seSüi tamir etsin, temizlesîn. Ortaya çıkarsın. Duvarlar, ne Evkafa, ne Müzeler idaresine Iâzım deği'dir. Meydana is^ en büyük engeldir. Evkaf bıraksın. Biz bunlan belediye amelesile iki gunde ortadan kaldınnz. Muvakkithane ve se bili bırakınz. Duvarlar, ortadan ka! kmca bakımsız avlu goze çarpar, ortaya çıkar. Meydana kanşır ve ister istemez bakıhr. Cami de böyle. Ortaya, meydana çıkmca, sıvaya, badanaya, temizlige muhtac oldugu anlaşılır. Armağan diye vermeıler mî? Buraya kadar bemen hemen parasız (idare ile) epeyce iş gördük. Meydanın deniz tarafı açıhnca, cami güzelliğile ortaya çıkmca tütün deposu ve avlusu büsbütün göze batn. Burası yılda bir iki bin lira kira getiriyor diye (idare) ile uyuşma ile elde edîlemezse (750 bin lîrahk imar ödönc parasm dan) ?7icık ayıralım. Belediye teşkilâtı yeter Elimizdeki kürek kazmayı, cebi mizde parayı hiç denecek kadar az kullanarak Dolmabahçe alanmı elde ettik. Büyük ahrr duvan kaldı. ŞîmdiJik göze batmryor. Ahırlar arkasmdakiffî"*""»ne çirkinliğini kapatıyor. Be • ledivemiz yıkılacak yerler içm ilgiâ (alâkası) olan idarelerle uyuşadur sun. uyustuktan sonra, mühendis, kalfası, amelesi ve bu işler için tahsisab var. Bunlan yıkar. Meydaru azıcık tesviye eder. Bunun için imar tahsisahna ihtiyacı yok. Şimdi biz ne bag, bahçe, asfalt istiyoruz. Hatta kaldı nm bile aramıyoruz. Bütun istediğimiz yıkmak, bir gün evvel yıkmak ve aç mak. Açılan yerlerin düzelmesi çok sürmez. Bütün bu işler için belediyenin teşkilâb ve tahsisab var. Biz eebimizde para, dimizde kazma kürek iş görmek içb buradan nereye gidelim? Liman masrafları î.fraan ve Rıhtun işleri Umum Mudürlügünün teşkilâtta yaptığı yenilikler ve çalışma, iş kontroki usullerinde tatbik ettiği yeni usuller iş ve varidat randımanını arhrmıştır. Bu »r»da. nhtun ve yükleme, boşaltma işlerine aid ücret tahsilâtmda mahsu» bir fazlalık kaydedilmektedir. Limanda faaliyeu'ni artırmak için alınması iktıza eden tedbirler sırasmda liman işlerine aid masraf ve ücretlerin indirilmesi işi de tetkik edilmiş ve bu hususta Ankaraya bir rapor gönderilmiştir. Öğrendiğimize göre şimdiki vesaitle daha ucuz bir tarife tatbikma imkân görülememektedir. Liman şirketi bunun için eski vesaiti, daha az masrafla çok i§ çıkaran yenilerile değiştirmek karanndadır. Diğer taraftan Ekonomi Bakanlı • ğında limanlanmıza aid tarifeleri te*bit eden komisyon îsini bitinnek üzeredir. Bu komisyon ihracat eşyasile hububat ve mahsulâtın yükleme ve boşaltma ücretlerinde mühim tenzilât yapmıştır. Haritada görmediklerimîz Rıhtımdan meydana çıkmak biraz guc oldu. Rıhtım bozuk. En ziyade sudan yukansı bozuk. Yapılması kaç liraya bakar? Birkaç taş ve biraz toprak. Rıhtun boyunca yıgılan yüksek toprak tepesine tırmanarak meydana çıkhk. Bütün meydan gözler önünde. Şimdi, sağa, sola goz gezdirelinı: Sağda güzel ağadı bahçe ve saat kulesi. Tam burada, güzel bir bahçeile güzel deniz arasında, sarayın gü • zel nhhmını meydandan saklamak için oluklu saçtan, hem de eskisiaden, pashsmdan yapılmış bir demir perde! Neden, niçin? Anlıyamadım. Saray, nhtnnı zaten meydan nhammdan ay nlmış. Böyle iken meydan nhtımınm burasmda bu çirkin pash teneke bölme neden> Solda, yangındanberi ne duzelrilen, nr de yıknnlan harab duvarlarla çevrilmiş, bakımsız avlu içinde güzel camL Cami önünde güzel nhtıro. Bu nhtnn da meydan nhtunınd&o çimento kaplanmış, yüksek, bir duvarla cami rıhünu da avludan modern sitilde di«er parmaklıklı bir duvarla ayrılmış. Bu ayırmaga da Iüzum var, cami avlusu duvan biçiminde olsun yapılamaz mıydı> Nalbur dükkânı Burada yol ikiye aynlır. Solda bozuk Amavud kaldınmlı, basamakh yokuş. Yokuş boyunca eski dökük ev ve kulübe. Sağda otomobil, araba yolu. Bu yolun solunda arabacı, nalbur dükkânlan var. Sünsiyah yüksek duvarlar Bu yolun üstünde bir yol daha var. Bunun da üstünde, sanki darru yangından yanmış, yüksek duvarlan simsi yah kalmış bir harabe. Eskiden kokkomürün yapıldığı yer. Şimdi kullanılıyor mu, kullanılmıyor mu belli değil. Bütün bunlann üstünde, bomboş, şurasında burasmda ağac dikili bir dağ ve yamac Bunun tepesinde önündeki güzel ağadı sedle, Mühendis mektebL Sebeb İşte Dolmabahçe meydanmı ve yakınlarını gSrdünüz. Bütün bunlar ne den? Perde, duvar, köşebucaktan ileri geliyor Nekadar çok bölme, köşe, bucak oluTsa o kadar çok kir ve çöp birikir. Evde de böyle, şehirde de. Akla gelen çareler Bütün bunlann tek çaresi yıkmak ve açmakbr. Cami avlusuna Iüzum yok rur. Duvarları yıkıhr. Avlu meydanla birleşir. Cami meydana fikar. Boş yamaa meydandan, meydanı yamacdan ayıran tütün deposu ortadan kalkınca meydan koca bir alan olur. Yamac bu alana ilâve olunur. Dar cadde, tehlikeli köşe açıhr. Gümüşsuyu caddesi doğruca bütün genişliğile meydana açıhr. Mühendis mektebinden başhyan ağadı, basamaklı bulvar dosdoğru alana iner. Bunu yapmak için para mı lâznn. Çok az. Paradan ziyade ayn r^ idarelerle konusmalar, uyuşmalar ı.ızım. Cami avlusu ve duvarlan kimin? Evkafm olsa gerek. Tütün deposu kimin? Ya saraylar idaresinin, yani Kamutayın, veya idarei hususiyenin. Kamutay, Evkaf, idarei hususiye hep bi Fransa ile muvakkat ticaret mukavelesi feshedildi Hükumetimiz Fransa ile aramızdaki 27 temmuz 933 tarihli muvakkat ticaret mukavelesini feshetmiş ve bu karan Fransa hükumetine bildirmiştir. Feshedilen muvakkat ticaret mukavelesi I hazirandan itibaren mevkii mer'iyetten kalkacakhr. Fakat Fransa ile ara mızdaki klering anlaşması mer'iyelte k^'makta devam edecektir. îtalya bize fazla kontenjan verdi îtalya hükumeti sırf Türkiyeye mahsus olmak üzere mayıs ayına mahsus olan kontenjanı geçen senenin mayıs ayı kontenjanına nazaran yüzde yüz fazJa olarak vermiştir. Bu karar dün i^racat tacirlerine bildirilmıstir. ihracat tacirlerinin toplantısı Bugün saat 11 de Ticaret Odasmda ihracat tacirleri bir toDİantı yapacaklardır. Bu toplantıda Almanya ile yeni yapılan ticaret anla^ması ve kon tenfan dahilinde tüccarlanmızm ha edilecektir. Lâğım deükîeri Avluya yık'k duvarlarla yakîaşa lım. Dikkat! îçinde adam kaybolacak kadar büyük açık lâğım, dete delikleri var. örtülmesi on liraya bakar. Az mı? Her delik için onar lira, etti otuz! Kapamak yerine kapak lâzımsa gene bu para yeter. Muvakkithane yerinde çamaşırhane Beklenen seyyahlar M. Turhan TAN önümüzdeki aydan itibaren Mısır Yanık, yıkık, p«ncereli avlu duvardan memleketimize grup halinde sey lar boyunca caddeye doğru gidelim. yah gelmeğe başlayacaktır. Bu sene Türbe mi, muvakkithane mi nedir biMısırdan Istanbula seyyah geürtmeğe linmiyen dışansı mermerden yapılmı; teşebbüs edenlerin söylediklerine göre bir köşe var. Tozlu, topraklı kâğıdlarönümüzdeki yaz aylannda 500 Mısırh la, kirli paçavralarla kaplanmış pen aile îstanbuJa gelecek, Bogaziemde ve cerelerinin birisinde bir delik bulursuAdalarda birkaç ay kalacaklardır. ; nuz. Içeriye bakmız. Yatak, mangal, Diser taraftan bu yaz Romanya î tencere, tepsi ve ipe gerilmiş. don, gömdan da birkaç yüz aile grup halinde ' lek, çorab görürsünüz. ».t . , îstanbula gelecektir. Romanyalı seyCaddeye çıkalım: Solumrza t)akınjz. yahlan Türk vapurlan getirip götü » j Caddeyi darlaştıran, ne tarihsel, ne d« recektir. estetik krjrmeti olnuyaa avlu duvan ' V. BtRSON