ON ALTINCI YIL. No: 4948 W zi Gündelik BÜYÜK MESELE F.R. ATAY / Bu yazıda kullandığımız kılavuz ke- İimeleri şunlardır: Çözemek: Tahlil et- Tek — Betke : Makale — Evgin: Müs- #acel — Karşıt: Zıd — Bencil: Hodbin — Dursuzluk: ddemi istikrar — Ayta: Hitabe — İşn - kara: Ciair - obscuür — Evrim: Tekâmü! — Yüküm: Mecburiyet, mü- kelletiyet — Dayanışma: Tesanüd — Geliştirmek: İnkişaf ettirmek — Pe- İştirmek: Takyiye etmek. Büyük bir mesele karşısında « 7"-_ Bugün Türkiye'de orta mek- tebi bırakmız, — liselerde okuyan Bençler bile salâhiyeti mütekabi - €nin ne olduğuğunu bilmemek - tedirler. Çünkü yalnız bu iki ke- imelik arab-fars katışığını anla - Mak için arab ve fars gramer ku - Tallarını bilmek lazımdır. Tekabül hedir, mütekabil nedir, niçin mü - tehabil değildir de, mütekabile' - dir, enin arasında esire - Rin ne işi var? Halbuki bugün bizim ilim ve €n kitablarındaki bütün terim - lerle hükümetin gündelik işlerde, kanunlarda, emirlerde kullandığı terimlerin bir çoğu salahiyeti mü- tekabile'den daha çetin, gerisi de En asaör onun kadar çetrefildirler. Evde ne salahiyet kelimesini, De de mütekabil kelimesini kulla- brriz: Yani çocuklarımızda bu ke- limeler için kulak alışkınlığı yok- tur: Hele ikisinin arab ve fars ku- rallarıma göre nasıl birleşebildi « ini, ancak, 918 e kadar bütün Mekteb derecelerini bitirmiş olan- lar çözeyebilir. Arab yazısını tenkid için şöy- le derdik: “Üniversiteden çıktık - tan sonra bile kelimeleri — yanlış okumaktan kurtırlamıyoruz.,, —— Şimdi söyle diyebiliriz: “Yeni alfabemizle kelimeleri doğru oku- Yoruz. Fakat üniversiteden çıktık- fan sonra bile bir gündelik gazete- 'efbesini anlıyamıyoruz!,, Demek ki türkçeyi arab ve Ars gramerlerinin bütün kuralla- tımdan arıtmak, gün geçirilmiye- tek kadar evgin — bir işimizdir. albuki ilk mektebten üniversite Sonuna kadar çocuklarımıza öğ - imiz bütün terimler yaban €t kurallara göre dokunmuştur. Mekteblerimize yeniden arab- Ca ve farsca dersleri koyabilir Miyiz? Fakat bu da yetmez: A - Tabea kendi yazısmmı ister; o, ken- di yazısı ile yürür. Halbuki biz - üstelik — ondan Üsbütün ayrı, ona taban tabana karşıt bir kültüre bağlıyız. Biz, atr kültüründeniz. Arab ve fars kurallarını atın - ta, türkçeyi, kendi ihtiyacr olan Ön ve son eklerle zenginleştirmek. 4 ön ve son ekleri gramerleri - Mizde öğretmek, türkçeye keli - Me üretip sindirme — yeteneğini Vermek, dilde öz türkçe köklerini Artırmak lazımdır. Yeni alfabemize bakınız: Bu '"â_hıye hattâ çin kelimelerini a a| _'!:ı—uinîz: tam arab şeklindeki elimeleri bir türlü sığdıramazsı- Diz. Rizim alfabemizle tam arab teklindeki kelimeleri, çocukları - Mtz, hiç bir zaman kekelemeden Okuyamryaraklardır. Biz kendi bencilliğimizi bir tarafa bırakalım: İlk ve orta mek- leblerle, liseler, hattâ üniversite orkunç denebilecek bir kargaşa Ye dursuzluk içindedir. Biz, aramızda, Ey dahmeci mersusu havatır, ulu mabed.. tibi sözleri. vek eyi değilse bi- 6 MAYIS 1935 PAZARTESİ Adımız, andımızdır. Büyük Kurultay Perşembeye Kurtarıcı ve kurucu partimizin tarihi, ve devriminin tarihidir. türk kurtuluş tay hazırlıkları için arde ardma toplanmakta olan C. H. P. Umumi İdare he- azar günü Kurultay işleri ile beraber elindeki Parti işlerini de bitirerek dört | yıllık çalışma devresine son vermiştir. Büyük Kuruli yeti 5. V. 935 p: i oamr Sağdıa: Anadolu ve Rumeli müdalasi Hukak Cemiyeti Relsi Mustala Kamüi), solde ikinci Büyük kurultayda Atatürk 9 mayıs günü Cumuriyet Halk Partisinin dördüncü buyuk kurul- tayı toplanıyor. Memleketin her köşesinden seçilmiş delegeler şa- rımızın konuğu olmaya başlamış- lardır. Kurultay, dört yıllık 'd_eı!e_çlı . rin sonunda yurdun ilerisi için a- lmması düşünülen !ed_l?ıılınn programa konması, Abı'ilun u * lusun özel duygu ve ıhlıyıçlmv: nt karşılıyacak kararlar yereceği için, ulus hayatında çok önemli - dir. Artık bütün belirmiş ve ortaya ;l n âlizmin — prensipleri, aca ;'ncni krarlar ve Pııh_ tüzü - günde yapılacak yeni değiş - gelerle biraz dnhı. ıçşld,nıı . cak ve daha kesin çizgilerle ortaya — çıkmış ul'ıcak!ır * Ana prensiplerinden biri lııl!fçılık Ça lan partimiz, halkın d.ıîeklerınt büyük bir dikkatle takib gım'îyı ödev bildiği için memlekelıfı er len delegelerin bir köşesinden ge arada toplanmaları ve konuşma - ana çizgileriyle ıkmış olan Ka- alınacak Bizim aytalarımız, söy - imiz, yazılarımız hepsi, a? :v:'îkl:ın. oyd:vrin üı!übunı gö - dir. Fakat bizi dinliyen bu nes- lin kafası aydınlık yüzü gqrm_ııı - yor: Bulutlu, ışın-kara sezintiler içinde bulanık ve bıfnıılıkıgr. ş Hiç bir dilin evrimi hıı.ııc;. Fakat biz en kısa bir zaman kı terimlerimizi meydana koymak, mekteb kitablarını ı.nluılır bir dilde yazmak, JeÜıımı!eîelî.olan ilk esasları kurmak yükümü al - a bulunuyoruz. bi hmî'—îınr—ılmnı bir karar, ve hiç bir yanından zedelenmez .b'ır daya - nışma ile, güç olan bu işi, hiç biri kolay olmryan bütün işlerimiz gi- bi basarmağa bakmalıyız. Osman lıca ölmüştür: Yaşıyacak olanı ge- listirmeğe, pekiştirmeğe, kökleş - oluruz. tarihsej söylevini verirken ları yurd için faydalı olacaktır. “Anadolu ve Rumeli Müda - fani Hukuk Cemiyeti,, adiyle sı » yasal alanda çalışmaya başlıyarak bir çok gelişme — safhalarından geçtikten sonra — bugünkü ileri çüsünde ayrıca üstün bir yeri var- dır. Türkiyede C.H.P. nin tek par- & halinde çalışmasının en büyük anlamı şudur ki; türk ulusu Ata- türk'ün Samsuna —ayak bastığı Sıvas kongresinde Atatürk'ün yanında bulunanlar prensiplerine ve geniş kuruma e- rişmiş olan partimiz, adı, kurtu - luş savaşımızla devrim tarihimi - ze karışmış ve onlarla bir olmuş geniş ve ulus ölçüsünde bir var « lıktır. Hiç bir yabancı kurum - dan kopya olmıyan ve baştanbaşa memleketin ihtiyaçlarından ve ge- rekliklerinden doğmuş tam anla - miyle yeni ve orijinal, devrimci bir sıyasal kurum olan partimi - zin, bu bakımdan da dünya öl - gündenberi girişmiş ve ilk amacı: na Lozan barışiyle başarmış ol - duğu savaşa, bugün de bütün var lığı oe bütünlüğiyle devam et - mekhtedir. Yurdunu elinden almak istiyen empearyalizmi snurları - nın dışına attıktan sonra da türk ulusu, ödevinin bitmiş değil, an cak başlamış olduğunu — anladı geleceğinde bu kötü hatıraya ben zer bir serüvenin daha tekrarla - (Somu 3 üncü sayıfada) Her yerde 5 kuruş Salgıtımız Rusyayı >TİVOP geziyor Moskova, 5 (A.A.) — Dün Voks sosyetesi başkanı Bay Arossev, Moskovada bulunmakta olan türk saylavları ile türk gazetecileri a- dına bir yemek vermiştir. Yemek- te başlarında B. Muzaffer Göket bulunan türk konukları ile Türki- ye Büyük Elçisi B. Vasıf Çınar, Dış Komiserliği doğu departmanı başkanı B. Sukerman, sivil hava filosu çevrim kurulu başkanı B. Tkatchef, Sovyet Rusya ziraat seri sıcak memleketler fer çevirmeni kurulu — başkanı B. Lejava, Diış Komiserliği, Voks sosyetesi ileri gelenleri ile basım delegeleri hazır bulunmuşlardır. Geceleyin türk konukları Din. yeper elektrik santralmı gezmiş.- lar, Harkol ve K dükten sonra Odesa le Türkiyeye döneceklerdir. Büyük Elçi B. Vasıf Çınar, ko- nuklarla birlikte Ukranyaya git- mişlerdir. . Rus - Fransız andlaş- masının Almanyada yankuları Berlin, 5 (A.A.) — Havns aytarım, dan: Alman — diş bakanlığı, Fransiz — Sovyet andlaşmasını, doğrudan doğru- ya Almanyaya karşı bir hötlem olarak saymaktadır. Bakanlık, Almanyayı a- mac tutan gizli bir el anlaşma yapd- dığına inanmaktadır . Fransanın, sow. yetlere, bir takım sücl vargılarla S mil- yar frank ödünç vermiş olduğunu iddia ediyorlar. Gazeteler, Sovyet hava kuvvetleri. nin, Çekoslovakyada üssülharekeler kur duğunu, Romanyanın, rus kuvvetleri« nin kendi. topraklarından — geçmelerine izin vermek için sovyetlerle bir andlaş- ma yapmış olduğunu yazıyorlar. Politişe Korespondans diyor ki: “Fansız — Soövyet andlaşması, Al- manyanın uluslaş sosyeli karşı hin:- cını arttırmaktadır. —Uluslar — sosyetesi bundan böyle bu iki devletin etgesi al- tında bulunacaktır. Andlaşma haf ge- çen bağdaşma, bir devlete karşıdır. Germania gazetesi: “Bu andlaşma, harbtan önceki istek- lere dönüldüğüne kötü bir kanıttır.,, di. yor, Folkişer Beobahter, Fransa ile Sov- yetleri yeni bir dünya — savaşı hazırla makla suçlu gösteriyor ve diyor ki: “Paris'in aşırı ulusal sıyasası, Avru: payı bolşevikliğe sürüklemektedir.,, Venedik görüşme- leri başladı Venedik, 4 (A.A.) — italyan - macar ve Avusturya delegeleri erw sında ilk konuşma dün saat 16 da başlayıp, saat 20 de bitmiştir. Yal- nız bu toplantıyı bildirecek olan bir bildiriğ çıkarılacaktır. Öyle anlaşılıyor ki, dünkü ko- nuşmalar sırasında macar dış ba- (Sonu 4 üncü sayıfada) #—— Kılavuz için düzeltme listesi çıktıktan sonra, ULUS gazeli baştan başa Kılavuz kelimelerini kullanarak öz türkçe çıka- caktır. ULUSta Kılavuzun, terim kollarına ayırmış olduğu os- manlıca klişelerden başl abancı kelimc kullanılmıya "'—— GA LAT DAT AD