22 Teırinisani 1934 Cumhuriyet^ •tıtifiıtif«t»t«t*tf*lftı Hİkâyeler Kür [Geçen defa çı kan kısmın hulâ sası: Raif, bir ka zada ölen maki nist Mehmet E fendinin oğludur Arifiyede oturu yor. lstasyona bir yuk bulup taşımak, annesinin ve ken disinin o gunkü nafakasını çıkar mak için gelıyor Derken istasyon memuru müthiş bir haber verıyor. Yukarıdan bir serseri lokomotif kaçmış . Manevra yapılırken sarsıntıdan makinisti ve atesçisi dıiş müşler.. Doludızğin koşuyormuş.. Karşıdan gelen trenlere çarpıp yuzlerce kişinın ölümüne sebebiyet vermesi muhakkak. Raif, raylann üslar'e zeytın • yağ dökerek Iokomotifin hızının azal tılmasını tavsiye edıyor, bu sırada kendisinin de lokomotife athyacağmı söylüyor. Çiinkü o vaktile babasının ya nında çalışmıştır. Lokomotif kullan • masını biliyor. ] Hiiseyin B«y: Aferin Raif, dedi, iyi buldun, hemca su i»i yapalım. Durdu, birden dısarıya fırladılar. îstasyonun yanındski bakkaldan zey • tinyağı tenekesini kaptıklan gibi hat • tın üzerine dökmeğe başladılar. Fa • kat yashlar isin müşkiillüğünü sonradan düsündüler. Necip Bey Raife: Peki ama, yavrum, dedi, ma • kinenin üzerine nasıl athyacaksın! Miibarek durrnuyor ki.. Kosup gidi • yor.. Raif sükunetle cevap verdi: Atlıyabilirsem ne âIâ..>Yüzler • re insanın canını kurtarmıs olurum. Atlıyamazsam öliir giderim, o kadar a • damm hayatile birlikte benimki de feda olur.Zatgn ömrürrün ne ehemmi • yeti v«r ki. Yalnız annem devlete, millete ve aize emanet! Uç adam hiç seslerini çıkarmadan hayret ve takdirl'rle Raile baktılar. Za ten konuşmağa başlasalar bile sözlerini bitirmeğe vakit kalmıyacaktı. Uzaktan homurdana homurdana gelen lokomotif gitgide gözlerde büyüyordu. Raif hızla caketini çıkardı. Kemerini sıktı. Sanki fevkalâde birsey yapmıyormuf gibi sükunetle beklemeğe basladı. Fakat Necip ve Hüseyin BeyİTİe Faik Efendideki halecan ve heyecan son haddini bulmujtu. Lokomotif istasyonun ana hathn • dan geçeceği sırada Raif ilerıye doğ • ru kosmağa koyuldu. Makine, yağlı raylann üzerine geldiği vakit, t'uerelekler adamakıllı patinaj yapıyordu. Ko ca alâmet, sanki biitün ağırlığmı kaybetmis gibi idi. Bunlara rağmen gene oldukça hızlı gitmekte devam ediyor • du. Fakat Raif te bir >ki saniye onunla birlikte koşmaktan geri kalmadı. Bütün kuvvetini toplıyarak kömürlüğün basamağına bir lâstik too gibi fırladı. Eğer tutunacak demire iki elileyapısmak fırsatını kaçırsaydı tekerl'klerin alhna gidip paramparça olacaktı. Küçük kahraman biı iki saniyede gösterdiği bu harikulâde cesaretin ver* dîği heyecam gidererek kendini topladı. Nefesnefese makinenin içine tır • mandu Hemen idare kolunu düzeltti. Süratini tanztm eden kısmı kapadı. Lâkin baktı ki lokomotif gf ne hızını kesmiyor. O zaman monometroya bir göz attu Oradaki tazyik hiç mesabesinde.. Anladı ki makine enislerden aldığı ve ağırlığının verdiği süratle gidiyor. Frene el atü. O da pek hafif bir tesir gösterdi. Raif bir taraftan bu ameliyeleri yaparken, diğer taraftan, önden veya arkadan bir kazaya sebebiyen vermemek için ilerismi ve gerisîni dikkatle kon trol ediyordu. Tabiî Hüseyin Bey yakındaki, uzaktaki biitü.ı istasyonlara haber vermi&ti. Yalnız yanyolda bir yük treni vardı. Raifin gözetlediği de o idi. İste nitekim karşıdan görünmüştü. Makinist tek Iokomotifin böyle hızla gelmesine pek mâna verememekle I Tıpkı Horoz derebeyidir eşinir moloz!.. Kümes içinde horoz! Hiç durmadan Bulsa bir yığın Başka bir horoz b'tse, Edejr bunu vesile: öter, kanat çırparak, serile!.. Çatlâk, ince MCMLCkETLCItDE ÇOCUKLAR. Tavuk Kümet hayvanlarımn tavuk! olsak, çabuk!.. En sersemidir Telâşa düfer Biraz korkutmuş Bahçeyi aîtüst eder Sağa, sola koşarak! bağırtr: Hiç durmadan «Gıdak, gtdak.. Gıt, gıdak!..» Yumurtladığı Telâs eder, zaman aldanır: sanır!.. Eğer bir yem bulursa Db'rt yanına bağtrtr: Evet!.. Sever ikramı, Tavuklart çamrır!.. Kot koca bir danyayt Sanki doğurmut Döğüşii ı>ek yamandir, beraber, önce kendi hattı üzerinde olduğunu farkedememisti. Bira; »onra işi anladı. Katan sade durdurtmakla kalmıyarak biraz geriye doğru yünh meğe basladı. Fakat onları muhekkak felâketten bu tedbirin kurtarması ihti • mali yoktu. Yalnız bu ise çare bulan gene Raif oldu. Yük trenile kendi lo • komotifi arasmda bir makas mevcut olduğunu gören kahraman çocuk ma • kineyi süratle oraya saptırmıs, loko motifi devirmek, kendisini mahvetmek tehtikcsini göze almıştı. Çok sükür ki bunlann hiçbiri obnadı. Makine sıçrı • yaraktan makastan geçti. Bu sademe ile süratini azalttı. Yüz elli, iki yüz metro kadar ileride durdu. Yük tre • ninin memurlan yeniden hayata doğ • mus'ardı. Çirnkü lokomotif makasa sapmadan ayni noktada durmus olsaydi, trenlerile serseri makine gene çar pısacak ve onlar da mahvolacaklardı. Yük treninin memurlannın hepsi bir anda lokomotife koşasarak esasım bilmedikleri bu isin ne olduğunu anla • mak istediler. Raif onlara kısaca meseieyi izah et • tî. H'psi şaskınlıklan parmaklarım ısırdılar. Hayatlarcnı kurtaran kahramam omuzlannda taşıyarak yük trenine getirdiler. Bir hiirmet BÛanfeü gostermek »tedikleri içm onu lokomotife raUa » fir ettüer. Serseri makineyi oJduğu yerde bıraknuşlardı. Çiinkü orası zaten kör bir makastı. Raifin Arifiye istasyonuna yük tre • nile tekrar girmesi adeta bir zafer a Iayını andırdı. Maceranın bir felâket • le bitmesi ihtimalinden endişeye dü • şerek istasyona toplanmı; olanlar o • nun teşebbüs ettiği isi muvaffakiyetle başardığım görünce sovinçle öpüp ku • cakladılar. «%•** Katar dumana tozu! Fiz keseriz vakitsiz horozu!. ustünde altr!.. öliir, kaltr!..» *Horoz Öten haylaz Çübrelerin Meshardur: Evet: her bahaneyle Onu rezil Budala ederizt adamlara Biz «Senent * • » ] /. deriz!.. * » » & .» NOMÜ ctktı?.. Diyerek zaman: Fsinmekten zevk &£öztr röpltikte TugoslaVsralı bir mini mlnl çüt sflrerken Düşunörüz her r 2 inciTeşrin bulmacasıj Bilmeceyi halledenler 1 avultmu yunıurtc™ TTL* Y^sssnrta m± taouktan!.. Ben Türkiyenin dostu ecnebi devletlerden birinin merkeziyim. tsmimin ilk üç harfi fransızca guzel diğer kısmı islâvlann dilinde şehir mânasuıa gelir. Ben neresiyim biliniz! Doğm jyıanlardan birinciye S 1 • ra, îkinciye bir mürekkepli kalem, ü • çüncüye Foto Etemde resim çıkarmak hakkı takdim olunacaktır. Dördüncüden yüzüncüye kadar nruhtelif hediyeler. Bilmeyeci doğru halledip te bize fotoğraf gönderenlerin re • simleri de gazeteye basılır. Cevaplar 2 inci teşrinin sonuncu günününe kadar «Cumhuriyet Çocuk Sahi» fesi» adresine göderilmelidir. Bu sarta riayet etmiyenler ve geç kalanlar mü • kâfat alamazlar. flOYUNLAR At yanşı Resimde gördüğünüz at üze • rinde bir koşucu resmi bulup bunu bir mukavvanın üzerine kopye ediniz. Sonra o mukavvayı mü kemmel oyunuz. yapıp makasla daha oyunuz. kırmızı ,yeşil ilâ Onu nümune diğer bes tane Her birini mavi, olmak üzere Çocuk portreleri Aksamüstü hususi bir trenie gelen umum müdürle birlikte oirçok mühendisler, memurlar da Arifiye istasyonun» da Raifin etrafında toplar.mıslardı. Umum müdür, harikulâde macerayı bay retle dinledikten sonra: Peki yavrum, sen kimin oğln sun? Diye sordu. Raif o zaman gurur ve iftiharla: Anadolu hattında srnelerce ça lışmış olan merhum makinst Mehmet Efendinin oğluyum! Cevabını verdi. Peki demek sen de baban gibi mükemmel lokomotif kullanmasını biliyorsun. Raif mahcubane önüne baktı: Hepsi iyi.. Buna nasıl cesarel gösterdin ? Raif ozaman başını kaldifdı: Utnum müdür bey, dedi. Bir çok insanın hayatı tehlikede olduğu bir anda benim hayatımm ne ehemmiyeti vardı. Onu seve seve fedaya hazırdım. Muvaffak olursam hem kendim kurtulacak, hem de onları ku>. taracaktım. Muvaffak olamazsam, insanî vazifecni yapmt? olmaktan doğan rahatlıkla ölecek tim. Yavrucağın bu ifadesini derin bir sükut takip etti. Umum müdür: Sen de baban gibi bir kah ramansın.. Eğer yanılmıyorsam o da bir kazada kurban gitmiştir. Raif gözleri yaşla dolu cevap verdi: Evet efendim... Hazır bulunanlarm hepsi ağla • cnaya ba'larrmlaçdı. Umum müdür: Seni, dedi. Avrupaya tahsile gönderelim de, orada bir muddet lisede oku, son • ra yüksek mühendis mektebine girersin. Gelir, mil kte hizmet eder • sin. Raif tesekkür makamında u • mum müdürün e • lini öptü. Müdür, kâtibine dönerek: Bir yere not ediniz, dedi. Meh Bilmeceyi doğru halledenlerden bize fotoğraf gönderenlenn resimlerini basmaya devam ediyoruz. Burada resml çıkmak mutlaka hediye kazanmış olmaya delâlet etmez. Mükâfat kazananların 1sımleri hcr ayın iptldasında neşr^ıunan buyük listeye yazılır Soldan sağa sıra ile: 1 Kumkapı Nışancası Mustafa Rasim 2 Bursa birmci ilkmektep 596 numarah Ismet. , 3 Geredede Şeref. 4 Devlet Demiryolları tasarruf san. dığı murakibi Kemal Beym oğlu Adnan. 5 Beyoğlu Mis sokak 14 numarada Karlo. 6 Çekırge ilkmektep 28 numaralı KâmU. T Vefa erkek lisesl Nurettin. 8 Eskişehlr Osmanlı Bankası Ahmet Efendl oğlu Sadık. 9 Istanbul 59 uncu İlkmektep 269 No lı Abdurrahman. 10 Fatih Kılise camisi İmam Efendı oğlu Mustafa. 11 Gonen binnci ilkmektep No. 379 Mustafa Nun. 12 Devlet Matbaası memurianndan Galip Beyin oğlu Sevinç. 13 Eskişehir Şımendifer fabrikası marangoz Cemalettm. 14 Isparta Cumhuriyet mektebi No. 292 Necmı. 15 Vefa lısesı 670 Halıt. ayrı ayn renklere sonra tahta veya boyadıktan mukavva bir tekerlek üzerine muayyen ara • lıklarla yapıçtınnız. O yuvarlak tahtamn paç gibi ortasına bir mihver geçiriniz. Masanın üzerinde to • döndürebileceğiniz bu oyuncagin üstündeki beyaz at daima kazanır. Onu masanm fiz«rine dikeceğiniz bayrak gibi bir işaretin önünde durdurmaya ça hsınız. Birkaç oyuncu masa başına ge« çerek sıra ile bu topacı döndü rürler. Muayyen bir sayıda çıkmayı kararlastırırlar. Kim be yaz atı o isaretin önünde durdurup muayyen sayıyı yaparsa onlar çıkarlar. Sona kalan yenil • miş olur. Ya birsey alıp öbür o« vunculara ikram eder, yahut onlarm kararlaştıracagı cezayı çeker. kadınlar suyu iki bakraca dol • durup bir degnekle omuzlamn • da tasırlar. Filistinde yasmur sulan, vaktile bizde oldugu gibi sarnıçlar • da toplamr, kadınlar bu sarnıç lardan testiierini doldurup omuzlarında eve götürürler. tranda, su nehirlerden tedarik olunur. Deriden veya kalın bez den kırbalar cubuğun Meksikada evvel üç demir veya taise, bundan Mustafa Kemal Paşa Türk Tic.aret Bankası miidürü İsmail Hak kı Beyin kızı Ayten CTAHAT1BÜ» Dünyanın dört bucağmdaki sakalar met Efendinin hjınnnına, yani Raifin annesine otuz l;ra maaş bağla talım. Yavrunun Avvupaya gönderilmesi muamelesine de hemen yarından itibaren baslıyalım. Sonra Raife döndü: Oğlum, dedi. gerek sana, gerak annene bu yaptıklarımız azdıc. Senin kahramanhğın, fedakârlığın gözönüne getirilince hemen hiçtir. Fakat ileride büyük adam olaca • ğını düsünerek bunun ancak o kahramanlığın mük&fatı yetine geçeceğini aklıma getirip teselli bulu • yorum. Gerek tahsilin, gerekse iierideki vazife gördüğün anlarda ilmin ve hizmetinle birlikte insanla rın biribirine yardım etmeleri lâzım olduğunu hatta bazan biribirleri uğucunda hayatlarını feda etmeleri icap ettiğini bugünkü gibi hiçbir zaman aklından çıkartna!.. Umum müdür, Raifi muhabbetlc kucaklıyarak maiyetile birlikte vagonuna çıktı. Raifin annesi istasyon sefi Hüseyin Beyin evinde bir taraftan halecan, bir taıraftan sevinç göz yaşları döküyordu. İki «üj» sonra şef Hüseyin Bey umum müdürlükten gönderilmis kü çük bir kutuyu Raife vermişti. Bu kıymettar bir altın saatti. Kapağı nın içinde: «Birkaç yüz adamm hayatınm kurtarıcısı küçük Raife kahramanlığınm hatırası!.. Cümlesi yazılıydu Son Meksika sakalarından biri Rusyada m taşıyan bir kadır. Eskt bir zebilcl tipi tahta sjnır. yardımile Avrupada, Amerikada, Afri kada, Asyada velhasıl dünyanm hertarafmda suyu az yahut ev lerinde akar suyu bulunmıyan Anadolu yerler çoktur. tedarik etmek yerler vardır. Bizim muzda da böyle Suyu dışarıdan caristanda, Yugoslavyada ekseriya her köyün bir çeçmesi var dır. Bütün köylü suyunu oradan alır. Bazı yerlerde o çesmeden büyük fıçısım dolduran arabali sakalar her eve su dağıtırlar. Yahut bizde ve Rusyada olduğu *ibi kadınlar, kızlar çeşmeye gidip testilerine, bakraçlarına su doldururlar, eve getirirler. Rusyada bir asır Avrupanın bazı sehirlerinde tesadüf olunan manzaraya hâlâ rast selinir. Sakalar, sokaklarda gezerler: Agua freska! diye bağırır lar. Medenî memleketlerde tabiî böyle şeylere müsaade olunmaz. Herkes suyunu ya evinde içer. yahut ta temiz bir dükkândan.. tnecburiyetindedirler. Bizim A nadolumuzda oldugu gibi, C*Î • koslovakyada. Romanyada, Ma