Cumhtrriymf TELGRAF MABERLERI Hariciye tayinleri Konsoloslar, sefaret kâtipleri, kançlarlar arasmda yeni nakiller, tayinler ve terfiler Ânkara 21 (Telefonla) Paris konsolosu Fuat İzzet Dey 7 nci derece, Paris büyük elçiliği başkâtibi Faik Zihni, Selânik konsolosu Selim Feyzi, konsolo«s İsmail Hakkı Beyler 8 inci derece ile, Kâbil elçiliği başkâtibi Sadullah, Varna konsolosu Mustafa Hayri, Lâhey maslahatgüzan ikinci kâtibi Ahmet Fethi, Bern elçiliği üçüncü kâtibi Abdullah Zeki, Tahran elçiliği üçüncü kâtibi Ahmet Ragıp, Viyana konsolosluğu kançiları Niyazi Kemal Beyler derecelerile, Gümülcine kançiları Neiat Bey 11 inci derece ile merkeze nakledilmişlerdir. Merkezde büyük elçilik müsteşan İnayetullah Cemal Bey Marsilya konsolosluğuna, muavin konsolos Reşat Bey Selânik konsolosluğuna, Halil Âli Bey konsolosluğa, muavin konsolos Ahmet Ömer Bey Kudüs konsolosluklarına ta yin edilmişlerdir. Elçilik üçüncü kâtibi Abdlilmenan Bey Lâhey maslahatgüzarlı ğına, Celâlettin Bey Bern elçiliği, Salih Behçet Bey Varşova büyük elçiliği, Ahmet Muhtar Bey l a h ran büyük elçiliği üçüncü kâtip liklerine, Arif Bey Gümülcine kançilarlığına tayin edilmişlerdir. Ragıp Rauf Bey Moskova büyük elçiliği konsolosluk şubesi müdürlüğüne, Nedim Veysel Bey Cenevrede heyeti murahhasa işlerine bakmak üzere Bern elçiliği üçüncü kâtipliklerine derecelerile tayin olunmuşlardır. I Filibe konsolosu Samizade Sü freyya Bey Varna, Moskova büyük elçiliği konsolosluk şubesi müdürü İsmail Hakkı Bey Filibe, Triyeste konsolosu İzzettin Tuğrul Bey Odesaya, Kudüs konsolosu Talât Kaya Alp Bey Triyeste, Marsilya konsolosu Firuz Bey Paris konsolosluklarına, Kalasıa mu • avin konsolos Ejnin Vefa Bey Filibe muavin konsolosluğuna, Prag elçiliğinde kâtip Ekrem İsmail Bey Roma büyük elçiliği kâtipliğine, Berlin büyük elçiliği üçüncü kâtibi Mehmet Cemal Bey Paris bü yük elçiliği, Roma büyük elçiliği kâtibi Irfan Sabit Bey Prag elçiliği kâtipliklerine derecelerile nakledilmişlerdir. Bern elçiliğinde heyeti murahhasa işlerine bakan ikinci kâtip Orhan Tahsin Beyin dokuzuncu dereceye terfian Viyana elçiliği ikinci kâtipliğine tahvili icra edilmiştir. Dokuzuncu derecedeki memurlardan merkezde Kemal. Nuri Sabit, Vedat ve Londra büyük elçiliği başkâtibi Muzaffer Kâmil, Atina elçiliği başkâtibi Rıfkı Refik Beyler sekizinci dereceye, onuncu derecedeki memnriardan merkezde Süreyya HÜSTJÜ, Hikmet Naci, Bülent, Ziyaettin, Kemal Sait, Paris büyük elçiliği ikinci kâtibi Mehmet Ali, Iran elçiliği ikinci kâtibi Tevfik ve hakkı müktesebine mebni on birincî derecede Ali Galip Beyler dokuzuncu dereceye, on ikinci derecedeki lerden Prag maslahatgüzarlığında Safder, Hicaz maslahatgüzarhğında Feridun, Erivan konsolosluğunda Şeref Yılmaz Beyler 1 I inci dereceye yükseltilmişlerdir Bu tayinler Âli tasdika iktiran etmiştir. Rıhtım idaresinin nereye GUN D E B U bağlanacağı belli değil Pırrr!... Kuş uçtu! azartesi günleri, vakit buldukça ve yolum düştükçe, İstanbulun kendine mahsus sevimli, ve iç açıcı iki köşesine behemehal uğrarım. Bunlardan biri Çiçekpazarı, öteki Yenicami arkasındaki kuşçulardır. Çiçekpazan, çeşit renkleri, nadide yetiştirilmiş fidanlarile gözü ve ruhu okşıyan bir manzara arzeder. Bütün bir hafta, şehrin çamurlu, bozuk kaldınmları üzerinde taban teptikten îonra, pazartesi günü buraya gelip te nazarları ve ruhu dinlendirmek benim için adeta bir ihtiyaç oluyor. Kusçulara, daha ziyade merak ve tecessüsümü tatmin için giderim. Merakh insanların bin itina ile ürettikleri, terbiye ettikleri, cins cins papağanlar. dudular, kıvırcık trlanda kanaryeleri, juh, dilbaz ispinoz, fluriye, iskete, saka kuşlnnı görmek, ispenç horozlaıinın, boylanna boslarına bakmadan caka satışlarım, viyandotların, plimutların kalıp, kıyafet yarinde, tohuma kaçmıs eski zaman sarayhlan gibi, iki tarafa salınarak dolaşmalannı, beyaz küpeli Koşenşin tavuklannın güzel, vakur tavırlanm doya doya seyreder, bundan sonsuz bir zevk alınm. Geçen pazartesi, gene bir uğrayım, dedim. Bir de oracığa geldim ki, bir kıyamet, bir hengâmedir kopuyor.. Kırk yıldır tanıdığım, o ağırbaşh, kâmil, kellifelli kuşça esnafı, kovalamaca oynıyan mahalle çocukları gibi oradan oraya hem koşuyor, hem de bağrışıyorlar: Tut.. Kâmil Bey!. Bizim sarıkanat senden tarafa geldü. Muhittin Eîendi.. koş, yetişî. İrlandanın biri burada'. Eyvah! Gördün ınü, olanı? Dudulardan bir tanesi, minarenin şerefesine kondu.. Bu kargaşalığı, bir müddet, ağzım açık seyrettikten sonra, elinde boş bir kapanca ile, yorgun argın dükkânma dönen aşina bir kuşçunun yolunu keserek, sordum: Hayrola?. Ne oluyorsunuz, yahu?. Sorma, beyim, başımıza gelenleri. Geçmiş olsun! Nedir bakayım.. Neler geldi. Omuzlanm silktı, dudaklannı büktü Vallahi, bilmem, beyim! Durup dururken, pol'sler geldiler, dükkânlanm'za dald:lar. Nenin nesi olduğunu anlamamıza vakit kalmadan, kafeslerin ağzını açıp, nekadar kuş varsa sahverdiler. Acayip! Sebebi?. Ne bileyim?. Acaba, dedik, Vali bey nezir etti, filân işim olursa, Yenicamideki kuşları azat edeyim dedi de, bize sonra<^an parasmı mı verecekler?. Halbuki, baktık, hiç o tarafa yanaşan yok. Meğerleyim, iş sonradan anlaşıldı: Çiftçiliğe faydası olan kuşların tutulması, kafese konması yasakmış ta, böylelerinin sahverilmesi için emir vermişlermiş. A beyim! Kanaryenin, papağanm çifte, çubuğa ne faydası olur? Serçe mi bunlar, yoksa tarla kuşu mu?. Yanlışhğı polisler de anladı ama, iş işten geçti! Bu sırada, diğer bir kuşçu, melul melul gelip, muhatabıma dert yandı: Yakalıyamadım bizim o çift ispinozları.. dedi. Ve bana dönerek, içini çeke çeke, ilâve etti: Ah beyciğimi Görmeliydin sen o kuşcağızlan! Bir tanesi: «Yekuli cafcafi», öteki de «(curci, curci.. Su yolcu!.)) diyerek ötüyorlardı.. Beylerbeyli M.. Bey çiftine yirmi beş kâğıt verdi de satmadım dıL Yazık oldu nıübareklere! Oradan aynlırken, verilen bir emrin uluorta tatbik edilmesi yüzünden bu kadar zarara giren bu adamlara hem acıyor. Hem de düşünüyordum: Alâkadar trmkamlar, biraz da ihtikâr dolayıs'ie kafese giren insanlan düşünseler. olmaz mı? ERCÜMENT EKREM NALINA MIHINA Bir ukalâya cevap aktile İstanbula da gelmif olan bir Fransız muharriri, bir Pa • ris gazeesinde Türk kadmlan için bir başmakale ysznvş. Istanbulda Amerikan kız kolleji talebesmden on kadar genç Türk kızile gö^üştüğündea başhyarak kadınlanmız hakkında edm» diği fikirleri şöylece anlatıyor: Y « anımdaki kız'ara gönül işlerine dair sualler soruyordum. On!ar da pek kaçamaklı cevaplar vererek kendi yaşlarındaki kızlann Fransada nasıl tah « sil ettikleri hakkmda beni sorguya çe • kiyorlardı. Sözlerini az dinliyor; fakat kendilerine çok bakıyordum. Içlerinde sansın olaniar, esmeilerden çoktu. Ekserİ3İ kısa boylu idiler ve gençlikleri • ne rağmen kalçalan fazla genişlemiştî. Saçlan incelikten mahrumdu; tavırla » nnda ve yürüyüşler'nde garp kızlan nın zarafeti ve inceliği yoktu. Bütün güzelliklerini gözlerinde aramak lâzım ge« liyordu. Rum kadınlannın, içerisinde zekâ ile hassasiyet arasında mütema dî bir konusma okunan gözlerinden büsbütün ayn olan bu gözler, annele rinin mahrum kaldıklan bilgi nisbe • tinde kendilerini büyüten ve yiiksel ten bir merak, bir ilim teşneliği ve anlamak iştiyakı ifade ediyorlardı. Büyük annelerinin dudaklarında «• kıntı ile hüznün ahları nasıl eksik ol mamışsa bunların da dudaklannda nebatat, kozmoğrafya ve metafizik bahisleri birbirine kanşıyordu. Bu sevimli çocuklarda kusur olarak bir tek bunu buldum.» Muharrir, belli ki Fransızlann bol nükte yapmak ukalâlığına rmiptelâdır. Onun için methle alayın birbirine kanştığı bu yazmın sonunu şöyle getiriyor: « Türk kadınlannın garphla.çtıkla • . ri, Amerikalılaştıkları, futbol oynadıkları, güzellik müsabakalanna girdikle ri. avukat, gazeteci, tenis sampiyonn olduklar söylendi; fakat bu çok mQ • tekâmil kadınların yanında, erkeklerin eskisi gibi, Kur'anın ahkâmile yetiştikleri şekilde kaldıklan söylenmedi.» Muharrire nazaran, biz Türk erkekleri kendimize modern diyormuşuz; mölon sapka giyormuşuz', (bu şekil sapkaya bombe ded^ğimizi de yazarak alay ediyor) apartımanlanmızı nikelli koltuklar, cam gerîdonlarla îüslüyormusuz; akşamlan Turkınrazdaki Rns kadınlarile dansediyormuşuz; fakat, bütün bunlara ragmrn, kıskanç koca lar olarak kalmışız «hiç kimsenin olamadığı kadar kıskanç, Türkler gibi kıskanç...» Fransız gazeteci sonra su hikâyeyî anlabyor: « tstanbulda, Nisantaşının en Avnıpalılaşmış evlerinden birinde geçirdi ğim bir akşamı hatırlıyorum. Orada. hep genç karıkocalar vardı. Çoğu pek güzel olan kadınlar, erkekleTİn esare tinden kuTtulmuş olduklarını bana is pata azmetmiş görünüyorlardı: Her on dakikada bir, el çantalarra dan bir ruj çıkarıp dudaklarına sürü yorlar ve aynanm karşısında sinema yosmalanndan gördükleri edalan tak • lit ediyorlardı. Ikidebirde bdcaklanni birbirinin üstüne atıp indirmek sureti le baldırlarının ve dizlerinin benim için hiçbir esran kalmamasını istiyorlar dı. Hatta, artık Muhammede itaat edilmediğini göstermek için içki de içiyorlardı. Bununla berabeT benim yanımdaki yumuşak koltuğa gömülmüş oturan iki kadından birinin kocası kendisini meşgul eden briçi bırakarak yanunıza geldi ve zevcesine oradan kalkıp bir iakemleye oturmasını rica etti. Bunıi pek huşunetle söylemiş olacak kî genç kadın kıpkırmızı oldu ve kirpik • lerinde gözyaşlarınm incilendiğini gör» düm. Türk kadmlan serbest midirler?" Tamamen değil! Fakat, erkeğin kıs kançlığını hesaba katmamak serbesti demekse birçok Fransız kadmlan da tamamen serbest değildirler.> Türk kadmınm serbestisi ve Turk erkeğinin ktskançlıgı hakkındaki bu gülünç yazüarı okuduktan sonra acaba, bu muharrir Fransız kadınlanm hiç görmemiş mi diye düsündüm. Dünyanm her yerinde baldırlanm göstermrkten zevk alan kadınlar vardır; fakat bu hususta kemiyet ve keyfiyet itiba rile rökor knranlar herhalde Nişantaşı hanımlanndan ziyade o işvebaz Pari zien dilberler olsa gerektir. Biz, Türk erkeklerinin kukançlıgı • na gelince, Fransadaki kıskançlık yü zünden sık sık vuku bulan faciaları bir tarafa bırakarak diyonım ki bu Fransız muharriri gibi mektepli genç kızlanmıza gönül işleri soran ve onlarm dürüst ve hicaplı cevaplanna kolak asmayıp vücutlerini seyrettiğini, açıkça söyliyen, kabul edildiği ralonlarda ha • nımlann bacaklanndan gözlerini ayır • mıyan yıhşık zamparalar varken, Allah askına söyleyin, nasıl kıskanç olmayız! Şirketin mubayaasına dair mukavele yakında imzalanacak, dün hissedarlar içtimaı yapılamadı Rıhtım Şirketi tahvilât tahiplerinin dünkü içtimamdar. bir intıba Rıhtım sirketi tahvilâti sahipleri dün sabah saat 11 de Fransız ti • yatrosunda toplanmışlar, fakat ekseriyet hasıl olmadığından kânunuevvelin 8 nci cumartesi günü üçüncü bir toplantı daha yaptnağa karar vermislerdir. Dünkü içtimaa istirak etmek üzere Ankarada bulunan şv"ket müdürü M. Kanonj da sehrimize gel misti. Aldığımız malumata nazaran, Rıhtım sarketinin kat'î mübayaa mukavelenamesî henüz imzalana mamıstir. Bu isi intaç etmek üzere sirket müdürü tekrar Ankaraya gidecektir. Maamafih, Adliye Vekili yakında sehrimize gelirse mukavelenamenin burada imzalanması da muhtetneldir. Evvelce imzalanan mukavele mübayaa protokolu olup mukaddeme mahiyetini haiz bu • lunmaktadır. Rıhtım şirketmin mübayaasından sonra bu idarenin hangi dakreye bağlanacağı hakkında henüz kat'î bir karar verilmemistir. Bu hususta üç ihtimalden bahsedilmekte • dur. Birinci ihtîmale nazaran, Liman idaresinin Maliyeye intikal etmesi üzerine rıhtım idaresi de Maliye Vekâletine bağlanacaktır. İkinci bir ihtimale göre rıhtım • lar demîryollarımn müntehası ad dedildiğüıden, Nafıa Vekâletine bağlanması tabiî görülmektedîr. Üçiincii bir ihtimale nazaran deniz islerinin Iktısat Vekâletine bağlı bulunması münasebetile Rıhtım idaresirıin de Iktısat Vekâletine bağ • lanması lâzım gelmektedir. Maamafih her üç ihtimal de tetkik edilmekte olduğundan Rıhtım idaresinin istikbalde alacağı sekil hakkında şitndiden kat'î birsey söylemek kabil değildir. Gazi Hazretlerî Bu ne vahset? İtalya Kralı Hazretlerine Bulgaristanda gene feci bir hâdise oldu tebrik telgrafı çektiler Ankara 21 (A.A.) ttalya Kralı Viktor Emanuel Hazretlerinin doğumlarınm yıldönümü münasebetile Reisicumhur Hazretlerile müsarünileyh Hazretleri arasında aşağıdaki telyazılan teati olunmusttır: Hafmetlu Kral ÜçGncü Viktor Emanuel Hazretlerine Roma Zatı hafRietanelerinin doğumlarmın yıldönümü münasebetile sa « münî tebriklerimi ve sahsî saadeti hafmetaneleri ile ttalyanm refahı hakkındaki temennilerimi arzede • rıtn ".".«".nMnlllMIIIIIIIHIIIIIIIIHIUIIIIIIIIIÜIIHIIimilllllHIIIIIIIIIl. Afyon komisyonu Londradaki deniz nun yeni bir kararı müzakereleri Yugoslavya ile biz müstenkif kaldık Cenevre 21 (A.A.) Afyon komisyonn, uyusrurucu maddeler hnal eden memleketlere yeaiden imal ruhsatiyesi vermemelerinî tavsiye eden bir karar sureti kabul etmistir. Milletler Cemiyeti istisarı afyon komisyonu, uyuşturucu maddeleri imal eden 9 memleketin daha may dana çıkmıg olduğunu bildirmiştir. fspanyol murahhası M. Caserasm teklifi üzerine komisyon asağufaki karar ruretini kabul etmi$tir: Komisyon, konseyden uyuşturucu maddeler imal eden memJeketlerde mevcut fabrikalar memleketin da hili ve haricî ihtiyaçlannı temine kâfi olduğu takdirde yeni imal ruhsatiyeleri vermemelerini sureti mahsusada tavsiye etmesini ister. Bu karar sureti lehinde rey veren hükumetler: Avusturya, Belçika, Kanada, Çin, Mısır, Ispanya, Fran*a, Italya, îran, Hmdistan, İsviçre. Aleyhte rey veren hükumetlçr: Siyam, Felemenk, tngiltere. Müstenkif kalanlar: Japonya, Lehistan, Türkiye, Yugoslavya. Japon hukumeti beklenen cevabı verdi Londra 21 (A.A.) Denb mü • zakerelere memur Japon murahhaıı Amiral Yamomota İngfliz gazetecfle • rine demistir ki: « Bizim vaptığımu tekliflere g8re gemiler sayı itibarfle azalhlmazsa, başka hiçbrr tabdidi kabul etmemiz* imkân yokhır.» Londra 21 (A.A.) Japonlann îleri sürdükleri tezi Amerikahlar kabul edeceğe benxemiyor!ar ve böyle bir» teye ancak Vasingtonun hattı hareke • Hnde kat'İ bir deŞişiklik hâsıl ol<hı ğu takdirde ihtimal verOebiHr. Şim • diki Amerîkan heyeti murahhatatı, yeni talimat beklemekte, Japonyanm istediği berabcrliği şekli ne olursa ol sun reddetmektedir. Amerikan mehaffli, Japon tekÜfle • rinin Amerikayı resml bir surette rette bulunmağa sevkebnek gayesmî jrüttügö düşönce*mdedîr. Şimdî bilinmesi istenilen seıy M. Makdonaldın Avam Kamarasında mev* zuu bahsettiği ve kendismi deniz mü • lakerelerine dair izahat verroekten meneden yeni unsurun ne olduğudur. Gazi M. Kemal Reitîcumhur Gazi Muttafa Kemal Hazretlerine Ankara Zatı devletlerinden bilmukabele şahsi saaderiniz ve Türk milletinin refahı hakkındaki çok balisane temennilerimi kabul buyurmanızı rica ederim. Viktor Emanuel Sofyada çıkan «Yeni Gün» gazetesinde okud'uğumuza göre Bulgaristanın Pravadi kazasında Yatsı tepe köyünd© birkaç gün evvel bir facia olmustur. Henüz hüviyetleri anlafilamıyan altı Bulgar bu köy halkmdan Danaoğlu Ahmet ağanra evini basarak Ahmet Ağayı öldür • müyler ve kansını, oğlu Şükrüyü ve gelinmi de ağır surette yaralamıslardır. Bu zavallıların feryatlarma ko • şan diğer Türkler de, bu canavar ruhlu adamlar tarafından yaralanmısladır. Hâdise Pravadi kasaba • smda büyük bir heyecan uyandır mıştrr. 1 1 Başvekilimiz Ankaraya döndü [Birinci <*ahl'eden mabaitf Yeni bir arazi keşfedildi Nevyork 21 (A.A.) Bird heyeti seferiyesinden gelen bir haberegöre baspilot Harolt, Edselford dağlarının sark ve cenubunda uzanan ve Mari Bird topraklarına da dayanan nihayetsiz bir arazi kesfetmiftir. Hrold bu uçuş esnasmda 77694 kilometrelik yeni arazi üzerinde uçmuştur. Bu suretle Mari Bird topraklarının adalardan ibaet olduğu nazariyesi ortadan kalkmış oluyor. Sabık Japon Başvekilinin Bugünkü Meclis içtimaı . Ankara 21 (Telefonla) Yann Mecliste beynelmilel havai seyrüsefer muakevelesine iştirakimiz hakkındaki kanun lâyihası müzakere edilecektir. beyanatt Vaxmgton 21 (A.A.) Sabık Japon Basvekfli M. Saito. mSfrit milli yetperverlerm gerek laponyada, ge • rek başka memkketlerdeki faaliyet > lerinden bahis olarak, Bostonda çıkan «Christian Science Monitor» gazete sinde neşrettiği bir makalede diyor ki: « Japonyanın tecavüzkâr bir ri • yasa gütnvsi doğru değildir. Acun • da hep bir arada yaşryacağız. Kavgacı bir siyasa herkesin yükSnü artırmaktan başka bir iş yaprnaz.Londra kon • feransmm başanlması lâzımdır. İyi düsünen kimseler, vakit geçmeden an • lamalılardır ki, sonu iflâsa varacak oIan drniz silâhlannı artırma yarı?i hiçbir işe yaramaz. Müfrit millîyetperliğe boyle bir ge • ri dönüçün sonu, medeniyet: gerüetmeğe ve kin ateşlerini körüklemeğe va • nr.» Bu yazıyı okuyan Amerika hüku • met erkânı buna çok alâka göstermişler, fakat hiçbir tffsir neşredilmemis • tir. şam saat 20,40 ta sehrimize tesrif buyurdular. Durakta Konyalıların sevinç ve saygı tezahüratile ksrşı * landılar. Ismet Pasa, karsılayıcılarla ayrı ayn görüstükten sonra hükumet dairesini, orduevini ve Halkevini gezdiler. îsmet Pasa Halkevinde, evin çalışma yollan hakkında sorguiar sordular ve saat 21,40 ta coskun sevinç tezahürleri arasında Eskisehire hareket ettiler. Ayrılırken durakta halk ile çe • şitli isler üzeıjinde görüsmeler yapmışlardır. Ulu Onuğumuzun münasip bir zamanda Koyada bir hafta kalmak üzere geleceklerini vait buyurına ları Konyalüarı çok sevindirmiştir. Konservatuvarın ikinci konseri Meclisten bir tefsirtafebi Ankara 21 (Telefonla) Istihlâk kanununda kanunun neşri tarihinde mevcut mal ve stoklar için noksan veya hileli beyanneme verenler hakkında ne muamele yapılacağı tasrih edilmediğinden bu noktanın tefsiri meclisten is*enil miştir. Yunanistan 50 tayyare alıyo r Atina 21 (Hususî) 7 Yunanistan hükumetinin ecnebi fabrika larına elli adet tayyare sipariş et tiğini Hava Nazm M. Rallis gazetecilere söylemişth. Ankara 21 (Telefonla) Kurdoğlu Faik Bey şimdilik Türkofis müdürlügü vazifesine de vekâleten bakacaktır. Türkofisi müdiirlüçjü Yeni Belediye reisleri Ankara 21 (Telefonla) Bursa Belediye Reisligine avukat Cemü, Adana Belediye reisligine Cemal, tzmir Belediye reisligine Behçet Salih, Konya Belediye reisligine Şevki Baylerin meleri tasdika iktiran enmistir. Asılsız bir haber Ankara 20 Ziraat Bankasfnin alacaklarmı geri bırakacağma dair çiftçiler arasında çıkan »ayianın aslı yok • tur. Konservatuvar konserlerinin tkincisi bugün saat 17,30 da Fran • sız tiyatrosunda verilecektir. Konseri verecek Oda Musiki heyeti. Ali Sezai, Mes'ut Cemil, Orhan, tzzet Nezih ve Cemal Reşit Bey Avusturya Basvekili lerden mürekkeptir. Programda Mozarın ve Lübert ve Dvorakın Viyanaya döndü güzel eserleri vardır. Roma 21 (A.A.) Avusturya Resmimiz heyeti göstemektedir, yalnız aralarmda Cemal Reşit Basvekili M. Şusnig ve Hariciye NaBey yoktur. zın Viyanaya dönmüşlerdir. 1O1, istiklâl caddesi Yeni ızgara ve ızgarah havayazi ocakları veresiye »atıiır. 1