'2ı leşrinisant 1934: Cam **nriyet Yunan Âyanınm 2 inci reisî diyor ki: «Bizde Türk • Yunan anlaşmasma % 1 bile muhalif bııîamazsınız!» Bir müddet • tenberi memle ketimizde bulu • nan Yunan meclisi âyan ikinci reisi M. tstamuIis dün kendisile göruşen bir maharririmize şunIan soylemiştir: « Türkiyeye seyahatim hu susî raahiyeti ha iz bulunuyor. Ben esasen Silivriliyim ve arasıra dost Ianmı görmek için buraya gelirim. Nitekim bir buçuk sene evvel gone burada idim. Her ziyaretimde Türkîyede yeni terakkiler görmekle büyük bir mem. nuniyet duyuyrum. Bu sefer fırsattan istifade ederek Ankaraya git tim ve hükumet merkezinizde 3 gün kaldım. Bu ziyaretim de hususi mahiyette olduğundan resmî ziyaretlerde bulunmadım. Ancak Çankayaya giderek defteri mahsusu imzalamak suretile Reisicumhur Gazi Hz. ne arzı tazimatta bulunmayı kendime bir vazife telâkki ettim. Ayni zamanda Büyük Millet Mcc lisini ziyaret ederek kartımı Reis Paşa Hz. ne bıraktım. Ankarayı çok beğenclim ve bütün tahmmlerin fevkinde asrî bir şeh'r buldum. Ankara müzelerini, ınües • seselerini ve çok beğemfiğim ser • giyi gezdim. Hangi fırkaya mensupsunuz? Ben senelerdenberi Venizclut frkasma mensubum. Bu itibarla Türk Yunan miinaaebatı hakkmda düşüncelerinizi sorabilh* miyim? Maalesef haricî siyaset hakkmda beyanatta bulunmak salâhi yetini naiz değilim. Ancak şunu söyliyebilirim ki Türkiye ile ittifak hu»usunda bütün Yunan fırkaları ar»smda tam br anlaşma mevcuttur. Hatta, daha ileri giderek şunu da îlâve edeyim: Bugün Yunanislanda Türk Yunan anlaşmasma muhalif olarak yüzde bir nisbetinde bile olsun kimse bulamazsınız.» 95 yaşmdaki pederi Atinada vefat ettiğmden M. İstamuli» bugün Tevere vapurile memlekç^ine dö • «•cektir. Rum Patrikhanesi Başkâtibi Kasapidis Efendi dün M. Istamulisi zi ı yaret ederek pederi nin vefatından dolayı Patrtk Fotyos Efendinin te essürunü bildirmiştir. Ayasofya mozayıkları Mütehassıs M. Vitmor bu seneki muvaffakiyetîi ^alışmalarda elde edilen neticeleri anlatıyor Dünyanın en büyük binasmda bir dolara bir gezinti Seneliği 3 milyona kiralanan arsalar6000 kişilik sinemada neler görülür?Altmış milyon dolarlık bir köprü. Güneşli, gi> zel bir sabah. ile de Fran' ce, Bahrimuhitin durgun mavi sulannı yararak ilerliyorj Nevyorka da> ha bir saat var Herkes güver* teye çıkmış yol arkadaşlan i le son defa koi nuşuyor. Not defterlerine adres • ler. telefoa Ayatofyada meydana çıkaruan mozayıklardan birisT Ayasofyanın mozayiklermi çıkarmakta olan Amerikalı profesör Vitmor gelecek nisanda tekrar faaliyete başlamak üzere birkaç güne kadar Parise gidecektir. Bu münasebetle M. Vitmor dün gazetecilere şu izahatı vermiştirı « Ayasofya camisinin moza • yiklerindeki çalışma her yıl olduğu gibi bu yıl da kış dolavısile sonraya bırakıldı. Btrincikânunun birinden itibaren nisana kadar bu karanlık gunlerde camide çalısmak hem güçtür, hem de faydalı olmuyor. Şimdiye kadar olduğu gibi «enenin çalışılan ayları nisandan teşrmisa • ninin sonuna kadardır. Bu geçen sekiz ayda narteksin tonoslannın •on temizleme işleri bitirilmiştir. Narteksi kaplıyan mermerler temiz • lentniş, birçok yerleri tamir edil miştir. Narteksin büyük yüksek pencereleri yıkanmış ve birçok kırık camlaın takılmıştır. Şunu söy • lemek isterim ki mermerlerin te • mizlenmesinde yapma bir parlak • Iık verilmeyip ancak asıllanndaki zengin rengin ve damariarın gö • rünmesine, korunmasına dikkat edilmiştir. Narteksin içeri girilen kapıları üstündeki sekiz büyük haç şimdi bütün parlaklıklarile görünmektedir. Hazreti tsa v Meryem Ana, Ceb • rail ve tmparator Altınci Leonun mozayik resimleri aylarca dünyanın dikkatini üzerine çekmiştir. Narteks mermerleri, mozayikleri, mozayikli resimletri ve çiçekli na • kışlarila dünyanın en büyük altın sahasıdır. Bütün ilkbahar, yaz ve sonba • \ Amerikaya \ giden httSHSîj muhabirimiz j Ferhal Raşif j B.in infıbâları İ Mütehatsu M. Vitmor çaltftığt yerden izahcct oerirken har mevsimlerinde cumadan maada her gün sabah saat sekizden oğleye kadar ve oğleden sonra birden beşe kadar caminin kıble tarafında çahsılmıştır. Buralarda çelik raylar üzerinde yürür tekerleklere bîndiril miş teleskopvari sahanlık ile kıb ledeki tabakanın tonoslarına ula • şan ikinci iskele ve her yere uza nan ve yürüyen başka bir merdi ven kullanılmıştır. Bunlar tonos • lara ve duvarlara yetişebiliyor ve sıvaların altında hâlâ mozayik bulunup bulunmadığı yoklanıyordu. Kıble batıdaki vestibülde bulunan mozayik resim nisanda, bu rcsmin tarifi yapılıp basıhnca açılmak üzere; haznr bulunacaktır.» numaralan kaydedîliyor, mektup la;ma x=jtleri, lâtifeler, kabkaha • lar,... tnsanda hüzünle karışık tuhaf bir neş'e var... Bir yandan 6 gün süren biraz da sallantılı bir deniz seyahatinden sonra karaya ayak basmak, gayeye varmak sevinılecek birşey. . Diğer taraftan geminin herkesi birbirine ısındıran hava • sından, eğlencelerinden, gayet nefis yemek ve şarabından ayrılmak, sevimli hoş yol arkadaşlarına veda etmek biraz hüzün verici... Nevyorkun en büyük binalan: Ortada Rokfelîerin 70 katiı binası, sağda aşağuLa: 338 metro yüksekhğindekı Empıre State, sağda yukanda: Nevyorkun en buyuk oteli, solda aşağıda Chrysler Budding solda yukanda: Paramunt binası Şehire girerken Yol arkadatlarım arasında en çok boşuma gideni Rusyada yaptığı bir tetkik seyahatinden dönmekte olan genç bir içtimaiyat hocası idi. Nev yorka yaklaşınca çok şen ve hoş • sohbet olan bu genç Amerikalı ile vapurun baş tarafında iyi bir yer tuttuk. Dünyanın en muazzam şehri, yirminci asrın fennile Amerikan pa rasınm şaheseri bütün ihtişamile görtınmeğe başlamıştı. Arkadaşım izahat veriyordu: < Şu gördüğün eli meşaleli kadm heykeli Amerikanm hürriyet abidesidir. Abide Fransız milletinia Amerikaya bir hediyesidir. Meşalenin ucu sudan 93,5 metro yüksek tedir. Bu kadm (Amerika dünyanın , en hür memleketidir) d'iye bagırır. Sakın inanma ha! Bizde sermaye diktatörlüğü vardır.» Sahile epeyce yaklaşmıştık. A • merikayı yeni görenler hayretler içinde. Semaya fışkıran binaları seyrediyorlardı. Bunlar bina degil, birer Bâbil kulesi idi. Arkadaşım devam etti: c Şu gerilerdeki madenî kub bemsi tepesi parlıyan bina dünyanın en yüksek binası... Empire State Building. Tamam (103) katı var. Şu sol ta raftaki kılıç balığına benziyen ve semayı yırtan şey (Chrysler) binası. Bak biraz daha asağıda yanındaki lere hor bakan heyulâ (Rockefeller) binası. Bütün bu gördüğün muaz • zam yapılar tek, yekpare bir kaya olan (Manhattan) adası üzerınde.. Zaten bunları başka türlü bir kaide taşıyamazdı ki! > Nevyarkun meşhur (Hudson) nehrine girdik. Iki kıyıda da sıra ile sahile amut vaziyette (Dok) lar... Bir nevi vapur iskeleleri.. Büyük (Trans Atlantic) lerin yanyana duruşları görülecek heybetli bir manzara. (Bremen) i, (Majestic) t, (Euro pa)yı ve daha birçok gemileri geçtik (Frecıch Line) kumpanyasma ait olan yere yanaşmağa başladık. (Dok) ların üst katında müthiş bir kala balık toplanmı;tı. Kimisi yolcusunu görmüş mendil sallıyor, avazı çık • tığı kadar bağırarak uzaktan konuşmağa uğrasıyor, kimisi bekle dlğini daha seçememiş, gözlerile güverteyi tarıyordu. Bu sırada vapurun garsonları, yolcuları aşağıya salona davet ettiler. tndik, srralandık, ikişer ikiser içeri girmeğe basladık. Kapıda bir askerî doktor teker teker herkesin gözlerini muayene ediyordu. Bü yük salonda 10 kadar zabit ayrı ayrı masalarda pasaportları, vizeleri tetkik ediyor, yolculara memlekete girmeleri için ruhsatiye veriyodu. Ruhsatiyeyi ancak iki saatte ala bildlm.. Vapurda işimi bitirince (Dok) un ikinci katına geçtim. Burası gümrüğe ait gayet büyük bir salondu. Herkes gibi ben de bavullarımı açtım. Gümrük memurlarmdan birinin gelip muayene etmesini beklemeğe başladım. Yarım saat geçti, kimse bizim tarafa uğramadı. Baktım olacak gibi değil, eşyası muayene edilmekte olan bir matma zelin yanında mevki aldım. Memur matmazelin isini kolayca ve müte • bessimane bitirdikten sonra benim bavullara yanaştı. Eşyayı altüst etti. Çamaşırların yarısını dışarı fırlattı. Nihayet bavullara müsaade kâgıdını yapıştırdı. Işim bitmişti. Hamal lardan biri geldi, eşyamı el arabasına koydu. Salonun ortasında ko • caman bir asansöre bindik. (Dok)un birinci katına indik. Şehrin cadcle • lerile ayni seviyede olan bu kat sıra ile müşteri bekliyen otomobil lerle dolu idi. Bir tanesine bindim. Otelin adresini verdim. Saat (12) yi geçiyordu. Bütün işler üç saat sür müştü. Ben gene yolcu taburunun ortasına düşmüştüm. Zavallı en arkadakiler kım bilir kaçta kurtul • tnuşlardır. dınmlardaki telâşlı insan kalabahğı, otomobil, otobüs, tramvay bol luğu, gürültü, iki taraftaki binaların yüksekliği biraz sıkıcı.. Ben de kendimi kaldırımdaki akıntıya koyuverdim. Etrafı seyre basladım. Bir müddet yürüdükten sonra dünyanın en yüksek binasma vardım. (Empire State) Nevyorkun en işlek bir yerinde iş adamlarına mahsus yazıhaneleri, daireleri ihtiva eden 103 katlı 382 metro yük sekliğinde bir bina. Eyfel kulesin • den 82 metro daha yüksek. Buhran yüzünden dairelerin yüzde sekseni boş duruyor. Fakat Nevyorku en yüksek yerinden seyretmeğe gelenlerin bıraktıklan para büyükçe bir yekun tutuyormuş. Binanın tepesi» ne çıkmak için alınan bilet bir dolara... Dolan verip bileti aldım. Asansörlerden birine bindim. Bir dakika içinde en üstkata çıktık. Nevyorku 382 metrodan seyretmek hakikaten heyecanlı birşey. tntan korka korka aşağıya bakıyor. Fırlayıp boşluğa yuvarlanıverecekmiş gibi oluyor. Asağıda otomobiller yürüyen birer karınca, halk ta oyna;an noktalar. (Manhattan) ada> smin bir yanında (Hudson) nehri, öbür yanında da (East) nehri .. Büyük caddeler birbirine müvazi. Daha ehemmiyetsiz sokaklar bu caddelere amut... Koca şehir murabba ve mu3tatillere ayrılmış. Yalnız meşhur (Broadway) bulvarı Nevyorku baştan başa katediyor. (Empire State) e yaklasan binalarm en mühimmi (Chrysler) binası yüksekliği (320) metro... (300) metroyu geçen başka bina yok. Fakat 150 ile 250 arasında olanlar çok... Sehrin böyle yukarı doğru büyümesinin başlıca sebebi tabiî arazi fiatlerinin gayet yüksek olu şudur. Arazinin ne dereceye kadar kıymetli olduğunu bir misalle anlatayım: Nevyorkun en iyi bir yerinde (Rockefeller) e ait (6) büyük binadan mürekkep küçük bir mahalle vardır. Mahallenin en büyük binası (260) metro yüksekliğinde, 70 katlı, içinde (74) asansör işliyor. (Rockefeller) bu binaların inşası için (250) milyon dolar sarfetmiş. Fakat arsayı satın almamış. Sene • lîğîni 3 mîlyon dolara kiralamış ve arsa sahibile 3 milyon üzerinden galiba Almanya bazı memleketlerden tütün ithal etmiyecek Ankara 20 Türkofmn Brrlin şubesinden gelen bir raporda Almanyanin bazı ecnebi memleketlerden gelen tütün lerin hhalini menedeceği söyle niyor. Bu yasağın Türkiye gibi Almanyanın klering muahedesi yaptığı memleketlerle bir alâkası yoktur. Bir genç elini kaptırdı Dün Galatada Kasaplar sokağmda Sümer matbaasında çalışan 14 yaşlarında Yarasim^s namındaki genç makineye kâğıt verirken acc miliği yüzünden elini kaptırmış ve parmaklan kesilmiştir. Mecruh kanlar içerisinde Beyoğlu hastanesıne kaldırılmıştır. Bir diikkân kısmen yandı Dün sabah Mercanda bir yangın çıkmıştır. Şerif Paşa hanında 45 numaralı terzi Ohanes Efendinin atelyesinde akşamdan ateşli olarak bırakılan ütülerden etrafta bulunan, kumaşlar tedricen yanmış ve sabaha karşı birdenbrre alevler kendkıi göstermiştir. Yangm yetişen Itfaiyenin gayretile söndürülmüşse de dükkânın mühim bir kısmı yanmıştiı. Dükkân bin beş yüz liraya sigortah olduğundan tahkikata baslanmıştır. Tasarrul haftası programı Millî Tasarruf ve tktısat haftası için faaliyetlere baslanmıştır. Dün sabah Vilâyet Fırka tdare Heyeti Reisi Cemal Beyin reisliği altında bir toplantı ya pılmış ve ihzarî program tesbit edil • misb'r. Program gelecek hafta Vali ve Belediye Reisi Muhittin Beyin riyasetinde toplanacak umumî heyete tevdi edilecektir. Bir garsonu tramvay yarı ; aiı Dün Beyoğlunda bir tramvay kazası olmuştur. lstiklâ] caddesinde Pala* otelinde garson Teodos, yolun karşı tarafına geçerken, Tüneiden Şişliye giden 127 numarah tramvay arabasınm önünden kaçamamış ve tramvay da zavallı garsona şidüetle çarparak omuzund'an ve bilhassa başmdan ağır surette yaralamıştır. Vakit geldi. Sahnenin kocaman kadife perdesi açıldı. tçerde 17 tane küçük, kuyruklu piyanodan mürekkep bir piyano orkestrası mo • dern bir parça çalmağa başladı. Parça devam ederken orkestra bize doğru yürüyordu. Nihayet sahneden cıktı, yavaş yavaş alçalarak seyircilerin seviyesine indi. Bunlar olurken sahnenin içinde bir perde kalkmış, arkasmdan çıkan (80) kişilik hakikî bir orkestra ayni parçayı çalarak piyanoları takibe başlamıştı. tkinci orkestra piyanolarla sah • ne arasında mevki aldı. Bu sırada elektrikler söndü. Yarım dakika kadar süren karanlıktan sonra sahne birdenbire göz kamaştırıcı bir ışıkla doldu. Zengin parlak bir dekor içinde büyük bir revü başladı. Rerü | yü bir sürü varyete numaralan takip etti. Bunlar da bittikten sonra sıra filme geldi. Gördüğümüz filim daha henüz çevrilmi;ti. Dünyada ilk defa olarak gösteriliyordu. Çıkarken sordum. Sinemamızda (6) bin kişilik oturacak yer vardır, dediler... Tibet Çini istemiyor Yeni Delhi 21 (A.A.) Lasadan bildirildiğine göre, Tibet büyük millet meclisi, Çin cumhuriyetine gir mek istememitir. bazı caddelerde yüksek çelik sütunlar üzerine inşa edilmiş demiryollarına tesadüf edilir. Bu havaî hatlarda da elektrikli trenler işler. Şu hai> de Nevyork şehri içinde üçü yeraltında ve ikisi yeryüzünde olmak üzere beş ayrı katta münakale cereyan eder. Nevyorku başka şehirlere bağlıyan tren yollan ise şehir haricinde yeraltına girer ve sehir dahilmde iki büyük merkzede yani iki yeralh istasyonunda birleşir. Bu istasyonlar akh durduran muazzam mühendis • lik eserleridir. 50 sene kadar uzun bir zaman için mukavele yapmış. . Mukavele nihayete erdiği vakit te (250) milyon dolara yapılan binalar arsa sahibi • nin olacakmış... Nevyorkta gece hayatı çok gü rültülü ve faaldir. Bir yanda binlerle intan geceleyin her türlü işte çahşırken öbüryand'a büyük bir kütle sabaha kadar eğlenir, Gece dersle • rine devam eden kadm ve erkeklerin, genç ve ihtiyarların haddi hesabı yoktur. Caddeler göz kamaştırıcı ışıkla, msan ve otomobille doludur. Sema güneş doğuncıya kadar kıpkızıldır. Nevyorkun sinemaları, dansing leri, her türlü eğlence yerleri (Broadway) dadır. Parlak tenviratile, rengârenk, gayet süslü reklâm ve ilânlarile (Broadvay) geceleyin yaldızlı, şaşaalı bir manzara arzeder. Amerikahların reklâmcılıkta nekadar ilerde olduklarını ve bu uğurda nekadar para sarfettiklerini anla • mak için bu manzarayı görmek kâfidir... (Columbia) Darülfünununda tahsil eden tstanbuldan tamdığım Türk arkadaşlarım Nevyork sinemalarında gösterilen (varyeteleri) pek methettiler. Bir gece dünyanın en büyük sineması olduğu söylenen (Radio City) ye gittik. Hakikaten muazzam bir sinema. Büyük salocıu asrî, tuhaf bir üslupta »islenmiş. Çok para sarfile vücude getirilmiş olduğu belli.. Nevyorkta gece hayatı Dünyanın en uzun köprüsa Nevyorkta üç nehir akar. Bu üç nehir üzerinde (19) büyük köprü vardır. Bunlardan birisi olan (Wa shington) köprüsü dünyanın en u • zun asma köprüsüdür. (60) milyon dolara mal olmuştur. Kuleler ara sındaki mesafe (1060) metrodur. Ayni zamanda bu üç nehir altında (23) tane de tünel vardır. Bunlardan üçü otomobil ve otobüslere, >irmisi trenlere aittir. Nevyork binalarile, köprülerile, yeraltı trenlerile, nehiraltı tünellerile ve 7 milyon ahalisile muazzam, muhteşem, zengin bir belde... En mühim olan nokta şehrin bu hali çok az bir zaman içinde almış olması, halen de inkişafa büyük bir süratle devam etmesidir. Bu hakikatler karşısmda zihnimi şu sual kurcalıyor: Yüz sene sonra Nevyork acaba nasıl bir şehir olacak?!.. FERHAT RAŞtT Arsa satılmıyor, kiralanıyor Yeryüzü, yeralh ve hava çimendiferleri Nevyorkta münakalât harikulâde bir şekildedir. Caddeler ihtiyaca kâfi gelemediği için yeraltında tünel şebekeleri vücude getirilmiştir. Şehrin altında üç ayrı seviyede olan bu tünellerde elektrikli trenler işler. Her seviyede, yani her ayrı katta ayni tünel içinde yanyana dört hat vardır. Bundan başka yeryüzünde Nevyork caddelerinde Nevyorkun caddeleri ne Roma nin yollarına, ne de Parisin bülvarlarına benziyor. Bilhassa Paristeki yeşillik ve ferahhk Nevyorkta yok. V.âkıa caddeler genis. Fakat kal • ;