kında bilgi verebilir; kısacası hayat- ta anımsadığımz ve unuttuğunuz her şeyi, ona iz her elektronik ga- zctedekı her olayı ve yüklediğiniz her kitabı anımsayıp size sunabilir. Herkes oldukça büyük bir kütüp- hanede bulunan miktarda veriyi içe- ren küçük bir bilgisayarla ortalıkta dolaşabilir. Uygun yapay zeka prog- ramıyla donatıldığında, önerilerde bulunabilir, değerlendirmeler yapabi- lir ve öyle kısa bir zamanda öyle çok informasyona ulaşabilir ki insan dü- şüncesi neredeyse gereksiz hale gelir. Ama insan davranışının bir öğesi herzaman eksik olacaktır: risk alma yeteneği, bire karşı on olasılığa karşı şansını zorlayabilme gibi. Diğer bir eksiklik de yaraticılığın hiç bulunma- ması, Olasılık ve daha önceden giril- mis verilere göre yapacaktır tüm de- ğerlendirmelerini. Olaylara yeni bir bakış açısı getirmesi ve yeni kavram- lar geliştirmesi hiçbir zaman müm- kün olmayacaktır. Ama bu yetersizliklerine karşın müthiş bir araç olacaktır. İnsanların çoğunun bir Brüksel lahanası kadar düşünebildiği kanısındaysanız, hiçbir şey anımsamalarının gerekmeyeceği zamanı düşünün. Uzaktan kontrol düğmesine basılmasının bile gerek- meyeceği zamanı düşünün. Bilgisayar onların en sevdikleri şovları anımsa- yacak, sevdikleri film tiplerini değer- lendirip o gece hangisini seyredecek- lerine karar verecek ve otomatik ola- rak kanal değiştirecek. Ama birçok insan için, bu zihinle- rini meşgul eden bir sürü gündelik ay- rıntıyı taşımak zahmetinden kurtul- mak anlamına gelecektir. Böylece zi- hinleri gerçekten yaratıcı çalışma için serbest kalacaktır. Böyle bir sistemde en korkulacak unsur yanlış verilerdir. Basın o an mevcut olan verilere göre yazar, ama yeni bilgiler geldikçe bu veriler hızla değişir. Örneğin bilgisayarınızdan son gelen haberlere göre Watergate skandalının bir diğerlendirmesini yapmasını isterseniz, kısa devre yap- ması işten bile değildir. Bilgisayarın verilerinin şöyle oldu- ğunu düşünelim: ““Okulda iyi notlar almazsanız çöpçü olursunuz” ya da “ayakkabılarınızı giymeden dışarı çı- karsanız üşütürsünüz” gibi genel doğru ya da doğru kabul edilen söz- ler vardır. Ya bunlara dayanarak bir database oluşturmaya kalkışırsak? Bu tür bilgiler, çelişkili düşünceler bilgisayarın şizofrenik belirtiler gös- termesine yol açabilir. Yapay Zeka araştırmaları bazı programcıların daha da karmaşık bir konuya el atmasıyla devam edecek gi- bi görünüyor. Yapay yaşam konusu henüz çok yeni ve onu kurcalamak için yeni yöntemler ve programlama teknikleri geliştiriliyor. İlk Yapay Ya- şam konferansı 1988 yılında Los Ala- mos kentinde toplandı. Bu iş ıçm atom bombasının geliştirildiği yerin seçilmiş olması da tarihin bir cilvesi. Yapay yaşamın ne olduğunu doğ- ru dürüst bilen yok ama bu konuda çalışmalar yapanlar konuyu geliştir- dikçe bir yandan da mmmhyorlar Biyologların yaşamı tanımlamak için kullandıkları ölçütlere bakılarak -Üreme yeteneği, çevreye adapte ola- bilme ve büyüme- bazı bilgisayar kodları yaşam olarak kabul edilebi- liyor. Yaşamın özüne, DNA molekülüne incek olursak, DNA molekülü bir parça sayısal (digital) informasyon- dan başka nedir ki? Onunla bilgisa- yar kodu arasındaki tek fark DNA “bit”inde iki değil (yeni açık, kapa- L) dört durum olmasıdır. Yoksa sis- tem fonksiyon olarak aynıdır. Yapay yaşam peşindekiler yaşayan bir elektronik organizma yaratmaya çalışıyorlar. Ama yeniden vurgula- malıvım ki bu yapay bilinç değil, ya- pay yaşam olacaktır. Bu organizma üreyebilecek, çevreye uyum sağlaya- bilecek, büyüyecek, hareket edebile- cek ve belki bir gün evrimleşebilecek- tir. Bir amipin ikiye bölünerek çoğal- ması gibi basit replikasyonlar bilgi- sayar pro; tarafından düzenli olarak yapılıyor olmakla birlikte, bir üniversite iki ayrı koddaki iki ayrı bil- gisayarın çiftleştirilmesi, yeni bir programdan da parçalar alarak, iki- sinde de öğeler almış yeni bir prog- ram oluşturulması deneyi de planla- nıyor. Bir evrimsel gelişmenin müm- kün olabilmesi için sisteme belli bir rastgelelik (randomness)de eklenmiş durumda. Yeni doğan çocukların ço- ğalma yeteneğinin olup olmadığı, an- ne ve babanın kodlarının hangi öğe- lerinin bulunduğuna bağlı olacaktır. Tüm bu k bilgisayarda oluş- turulduktan sonra, sistemin 10.000, 100.000, 1.000.000, 10.000.000 nesil boyunca çalışması beklenecektir. Bu- nun sonunda ne olacaktır? Ne yara- tabiliriz? Bu soruların yanıtlarını he- nüz bilmiyor, ama Yapay Yaşamla il- gilenenler bu sorunun yanıtını merak- la bekliyor. Yapay yaşam konusundaki araştır- maların ne getireceği konusunda spe- külasyon yapmak için henüz çok er- ken. Hepiniz bekleyip göreceğiz. 55