kontrastı artırıldı ve kenar çizgileri- nin üstünden yeniden geçildi. Bilgi- sayarda her resim noktası 6 bit bü- yüklüğünde bir değer alabiliyor, bu da pixel başına grinin 64 farklı tonu anlamına geliyor. ETKİSİ BÜYÜK KENDİSİ BASİT BİR SİSTEM Sonuç olarak diyebiliriz ki, eskiden kıyaslama mikroskoplarına ve video sistemlerine gerek duyulduğu durum- larda, bugün basit bir bilgisayar sis- temi yeterli olabilmekte. Böylece ka- nıt oluşturan fotoğraflar fototeknik yönteme kıyasla çok daha iyi bir bi- çimde değerlendirilebiliyor. Son yıllarda soruşturma memurları yüzlerce dolandırıcının ve sahtekarın suçlarını sayısal resim işleme yönte- mi sayesinde kanıtladılar. Bu sırada farklı yöntemler kullanıldı: 1. Banka soyguncusu bir Fransız, çalıntı 'bir kimlik kartıyla ülkesini terk etmek istiyordu. Ne var ki, kim- lik kartında “Im.80”' olarak kayde- dilen boy uzunluğu kendisininkine uymuyordu. O da “*8” rakamında tı- raş bıçağıyla biraz silinti olarak bu- nu “*6”'ya dönüştürdü. Polis termino- lojisinde “kazıma” olarak adlandı- rılan bu yöntemin uygulandığı kısmın (basılı kağıdın uçuk sarı zemini üze- rinde hafif bir ağartı) eğitilmemiş bir göz tarafından farkedilmesi, eğik bir ışık altında bile son derece zordur. Şüphe üzerine, bu kartın görüntüsü bilgisayara verildi, az olan kontrast artırıldı, kazıma yapılan kısmın ke- nar çizgileri program aracılığıyla iş- lendi. Bu işlemler sonucunda üzerin- de oynanmış olan tüm bölge apaçık ortaya çıktı. Bu aşamada acemi bir kişi bile, sahtekarın hangi noktaya el atıp değişiklik yaputığmı kolayca an- layabiliyor artık. 2. Münih'li zengin bir işadamı öl- düğünde, vasiyetnamesi önemli bir rol oynamıştı. Çünkü bütün umutla- rına rağmen varisleri mirastan hiçbir şey alamıyorlardı. Onların yerine tüm servet sevgilisine kalıyordu. İşadamı- nın varisleri bu işin içinde bir iş ol- duğundan şüphelendiler ve savcılığa başvurdular. Eyalet Ceza Dairesi'nin uzmanlarının yaptığı incelemede va- siyetnamenin sahte olduğu ortaya çıktı. Polisi bu sonuca ulaştıran sahte bir damga iziydi. İzin sahte olup olma- dığının kesinlikle belirlenebilmesi için şüpheli iz ve gerçek iz sayısallaştırıl- dı ve bellekte üst üste bindirilmeye ça- lışıldı. Resimlerden biri ters, yani be- yaz; diğeri ise siyahtı. Her iki resim üst üste konduğunda birbirine tam uyan yerler gri, uymayan yerler ise si- yah ya da beyaz görüntü verdi. Böy- lece sapma noktalarını da gösteren adeta üç boyutlu bir efekt meydana geldi. 3. Nürnberg'teki bir gece kulübü- ne yapılan baskında polis, bir uyuş- turucu madde kaçakçısını yakaladı. Evinde yapılan aramada telefonun yanında bir not defteri ele geçirildi. Elektrostatik yöntemle işlenmiş folyoda eşitsiz ışıklandırma nedeniyle sağ tarafta “deut” kelimesinin üzerinde toner yoğun- laşması olmuş. “EKRAN SUÇLULARI'”'NA KARŞI SAVAŞANLARDAN BİRİ: W.J. Paul Bavyera eyaleti Kriminal Polisi'n- den Emniyet Amiri Werner J. Pa- ul, 41. Şube'nin yöneticisi olarak görev yapıyor. Bu şube, suçların ko- vuşturulmasında elektronik veri iş- lem desteği sağlıyor. Paul, 25 yıldır bilgisayar suçları ve bunların taki- biyle ilgileniyor. Tabif bu deneyimi sayesinde, “ekran suçluları''na kar- şı mücadele eden uzmanların kovuş- turmalar sırasında ilk başvurdukları kişi oluyor. Werner Paul, polis Ji- teratürüne “bilgisayar destekli suç”” kavramını kazandıran kişi. Bu kav- ramla, bilgisayarın suçlular tarafın- dan bir suç aleti olarak kullanılabil- diğini vurgulamak istemiş. Çünkü “bilgisayar her cürmü daha efektif bir hale getiriyor”'. Örneğin, bilgi- sayarın bankalar arasında uluslara- rası nakil trafiğini son derece basit- leştirdiği şu dönemde. “Her üç ekonomik cürümden bi- rinde bilgisayarın katısı var”. Bu koşullar altında polisin de, buna karşılık gelecek şekilde hazırlıklı ol- ması gerekiyor. Werner J. Paul, '“anında karşı koyabilmeliyiz” di- yor.