maktadırlar ki, bundan bir milyon defa daha çok bir hız olabilmektedir u. Sıfırınca kuşak denilen kuşağın bil- gisayarları mekaniğin fiziksel engel- leri dolayısıyla çabucak varmışlardı kendi verimliliklerinin sınırlarına. Veri-işleme tekniği elektronik çubuk- ların kullanımıyla büyük bir atılıma sahne oldu. Çubukların devre hızla- *“relais'”'lerinkinden çok üstündü. Elektronık çubuklarla donatılmış bil- gisayarlar ilk bilgisayar-kuşağından sayılmaktadır. J.P.Eckert ve J.W.Mauchly Penn- sylvania Üniversitesi'nde yürüttükleri üç yıllık bir çalışma sonucunda, uzun bir süre ilk çubuklu bilgisayar olarak kabul edilmiş olan ENIAC”ı geliştir- diler. ENIAC, Elektronik Sayısal Tümleştirici ve Bilgisayar (Electronic Numerical Integrator and Computer) anlamına geliyor. Bu bilgisayar 1946 yılında kamuya takdim edildi. Deva- sa boyutlara sahip olan bu aygıt 30 ton, ağırlığındaydı. ENTAC 10x15 metrelik bir yüzeyi kaplıyordu ve ça- lışmak için 174 kilowata gereksinim duyuyordu. Teknik verileri ise şaşır- tıcıydı: 17468 adet elektronik çubuk, 1500 “relais'”, 70 000 resistans, 10 000 kondansatör. Bunların bölümler arasında bağlantılarının yapılabilmesi için yarım milyonu aşkın bağlantı ye- rine gerek duyulmaktadır. ENIAC 100 Kilohertz'lik bir ““Im- puls” kaynağıyla çalışmaktadır. Bir toplama işlemi sadece 1/1000 saniye- nin 2/10 000 saniyesi kadar, bir ça- rpim işlemi 2,8/1000 saniye sürüyor- dü Bu bilgisayarda bir sayının uzun- luğu 10 onlu haneye ulaşabiliyordu. Bellek olarak 20 elektronik yazmaç (Register) ve salt okunur bellek ola- rak da üç adet fonksiyon levhası hiz- met vermekteydi. p Bununla birlikte, ENTAC ile bilgi- sayarın yapısal oluşumunda yeni yol- lar açılmış olmadı. ENIAC tıpkı Mark | gibi paralel onlu tarzında ça- lışmaktaydı. Onlu sayma tekerleğinin yerine ise 0 ile 9 sayıları için on adet “Flip-Flop”'lar (ikili durum) geçmiş oldu. ENIAC”'ın çalışmasının kesilme oranı haftada iki ile üç çubukla sınır- lıydı ki, bu da hiç beklenmedik yük- sek bir güvenirlilik demekti. C”ın hiç de çalışabilir ilk çu- buklu bilgisayar olmadığını 1973 yı- lında gündeme gelen bir patent tar- tışması gün ışığına çıkarmış oldu. Da- ha 1942'de John Atanasoff buna 25