celikle. Bütün Amerikalı (ve tabi Al- man) “Hacker” 'lerin örnek aldıkları kişinin takma adı gibi bir ad olmalı bu. Bu kişi kendine “Alice Harika- lar Ülkesinde”'ki sırıtan kediden, ha- ni birden her şeyiyle görünmez olup da sadece sırıtışı algilanabilen o ya- ratıktan esinlenerek ““Cheshire Ca- talyst”'(Sırıtan Katalizatör) adını tak- mıştı. Öğrenci ise western kahrama- nı gibi “Doc Holiday”' adını seçmiş- tir. “Hack” konusunda deneyimli bir dostu öğrenciye bir “NUI” temin et- ti. Dostu bu NUT'nin Siemens'den ol- duğunu sanmaktadır. Söylendiğine göre, tanıdığı bir “Hacker”' kendine posta memuru süsü vererek Sie- mens'e telefon etmiştir. Telefona çı- kan ve her şeyden habersiz bir sekre- ter kıza üyelik işaretinin ikinci ve gizli kısmına “karşılaştırmak için”” gerek duyduğunu anlatmıştır. İstediği şeye de derhal kavuşmuştur. Uygulamada buna “Social Engineering” denil- mektedir. “Doc Holiday” titreyen parmak- larıyla hayatının ilk tanıtıcı üyelik işa- retinin girişini yapar. Posta idaresi- nin bilgisayarınca bu işaret dostça te- yid edilir çabucak. Bağlantının kurul- ması için eksikliği duyulan tek bir şey kalmıştır, o da uygun bir büyük-bil- gisayarın Ağ-adresi, yani “NUA”'sı- dır. Ama dostu bunu da sağlamıştır öğrenciye. Öğrenci uzun bir rakam dizisini daktilo eder. Dört saniye son- ra ekranda şöyle bir ifade belirir: “Washington Post-Los Angeles Ti- mes, Please log on!”'. Demek ki bir de parolaya gerek duyulmaktadır. Not defterinin üzerine geçirilmiş ka- ralamaları deşifre edebilmesi için epey zahmet çekmesi gerekiyor, ama üçüncü denemede başarıyor bunu. Bilgisayar da O'nu ““Welcome” ile karşılamış oluyor. “Doc” ise trans durumuna geçmiş gibi gözleri moni- tördedir. Ekran üzerinde gazete ya- zılarına ilişkin bitmez tükenmez bir liste akıp geçiyor. Sade bir yurttaş ku- ral olarak bu bilgilere en erken bir gün sonra ulaşabilmektedir. Washington Post'un sunmuş olduğu bu hizmet ta- bii ki ucuz değildir. Ama Doc sade- ce telefon tarifesi üzerinden ücret ödemektedir. Geri kalanını ise tanı- tıcı işaretlerin ve parolaların yasal sa- hipleri üstlenmektedirler. Bu üstlen- meleri gönülsüzce yaptıklarını söyle- mek bile fazla. İşin büyüsüne rağmen mide yöresinde bir iç ezikliği duyan Doc da bunun bilincindedir. Kapı birden çalındığında yıldırım hızıyla tepki göstermesi de bundan. Posta idaresi ve Polis bu denli hızlı harekete geçebilirler mi? Bir tuzak bağlantısı mıydı bu? diye döşünüyor. Paniğe kapılarak bağlantıyı kesiyor ve tele- fonu yeniden monte ediyor. Bodrum- daki odasından çıkıp merdiven basa- maklarını ikişer üçer atlayarak sokak kapısına ulaştığında görmüş olduğu yüz karşısında büyük bir rahatlama duyuyor: Kız arkadaşından başkası de- ğildir kapının önünde durmakta olan. Bu izleyen günlerde Doc Holiday başka tanıtım işaretleri üzerinde de- neyler yapıyor. Başka bilgisayarların yanı sıra Kuzey Almanya'daki üni- versitelerden birine erişimi de gerçek- leştiriyor. Bazı kurnaz ““Hacker”'ler (bunlar kendilerine “veri yolcuları”” adını takmışlar) oraya bir posta ku- tusu yerleştirmişlerdir. Bizzat yazmış oldukları bir program yoluyla üniver- site içindekilerle bilgi alışverişi yap- maktadırlar. “Hacker”ler küçük ve gizli bir topluluktur. Uygulamada bilgi her şey demektir. Bilgilerin hızı ve dene- timsiz akışının sağlanabilmesi için ba- zı bilgisayar hayranları (Freaks) ken- di bilgisayarlarını telefon ağına bağ- lamaktadırlar. Bunlar bir posta ku- tusu açtırıyorlar bu amaçla. Bu tür sistemler yoluyla kısa bir süre içinde ilk buluşmalar gerçekleşmektedir. Bunlar arasında çiçeği burnunda ““Hacker”'lerin sayısıyla hayli yüksek oluyor. PAROLALAR ETRAFTA DOLAŞIRSA “Hacker”'lerin söyleşilerinde tabitf ki tek bir konu eksene alınmaktadır: Tanıtım işaretleri, hesap numaraları ve NUA'lar. Bunlara bir de donanım konusunu eklemek gerekir. “Hac- ker”'lerin büyük bir çoğunluğu hav- ya ve osiloskop ile nasıl çalışılacağı- nı çok iyi bilir. Modemlerin (uzak yerleşimlere bilgi gönderimini müm- kün kılan aygıta verilen kısa ad) ço- ğu bizzat kendileri tarafından yapıl- mıştır. Akustik bağlantı birleştirici- lerinin teslim süreleri müthiş uzun ve fiyatları olağanüstü yüksek olmakta- dır. (Basit bir 300-şerit birleştiricinin fiyatı 1000 Markın altına pek düş- mez.) *“*“Hacker”'ler posta idaresini aldat- mak için modemlere ve Tip'lere (gizli bilgi) ilişkin devre planlarını değişti- rirler. Hacker'lerin hepsi bu tür bu- luşmalardan yararlanırlar. Ancak, sosyal bir güdüden kaynaklanan bu- luşmaların istisna olduğunu da belirt- mek gerekiyor. Çünkü “Hacker”'ler çalıştıkları sı- rada daima yalnızdırlar. Evdeki tek arkadaşları bilgisayardır ve bu da ağ- zına dek dolu sigara tablalarıyla, boş Coca Cola kutularıyla çepeçevre ku- şatılmıştır. “Hacker”'ler veri-ağlarına ya da büyük bilgisayarlara birbirle- riyle konuşmak veya 30 basamaklı (ya da 300 basamaklı, ne önemi var?) asal sayıları hesaplamak için girerler. Evdeki bilgisayarın bunun için yıllars ca çalışması gerekebilirdi. Ama “Hacker”'lerin her şeyden önce istedikleri bir şey var ki, o da şu- dur: “Sysop”lardan daha akıllı ol- mak. Hacker jorgonunda ““Sysop”, SYStem OPerator teriminin kısa adı- dır. Bununla büyük bilgisayarların bakımını üstlenen kişiler kastediliyor. Tabil bunlar her zaman Hacker'leri sistemlerden uzak tutma çabası için- de oluyorlar. Dolayısıyla bu kişiler ağlar, bilgisayarlar ve hesaplama za- manı çerçevesinde Hacker'lerin giriş- tikleri mücadelede oların doğal rakip- leri durumundadırlar. Gerçek bir ““Hacker” “sistemleri alaşağı eden”' bir “Crasher”' ile ara- sına kesin bir uzaklık koymaktadır. “Crasher'” bu sayısal (digital) büyü- cü çıraklarının yıkıcı türüne verilen addır. Bunlar bilgisayarların içine, orada mümkün olan en büyük zara- rı meydana getirmek için zorla gir- mektediler. (bilgisayarı açmaktadır- lar). “Zombie”' bir “Crasher”'dir. O da -tabit ki- kendi alanında bir vir- tüözüdür. Tıpkı başkalarının fasulye kutularını açtıkları gibi o da bilgisa- yarı açmaktadır. ““Crasher” bir