eksperine Siemens-bilgisayarına nasıl ulaştığını ve sayısal ekibin en son ta- nıtıcı işaretini nasıl elde ettiğini an- latıyor. Şimdi durum farklılaşmaktadır. Binlerce kişi “DFÜ” büyüsünü keş- fediyor. Salt sahnenin orantısal ba- kımdan büyüklüğü dolayısıyla içerde- ki görevlilerin bile kısa bir süre son- ra durum hakkında kuşbakışı bir fi- kir edinmeleri imkânsızlaşacaktır. Hacker'ler ile Crasher'ler arasında bir ayrım yapılması da gittikçe güç- leşiyor. Her tarafta bu alana yeni ye- ni katılımlar olmaktadır. Hacker'ler en büyük ““Hack” yaşantıları her- hangi bir yerden yürütülmüş, en azın- dan çoktan eskimiş bir tanıtım işare- tini bilgisayara daktilo etmek olan bu yenileri horgörüyle “Posta kutusu çocukları” olarak adlandırıyorlar. Yıllar önce A.B.D.'nde tamamlanan bir gelişmenin aynısına şimdi Fede- ral Almanya'da tanık olunmaktadır. Birleşik Devletler'de de değişikliği teşvik eden alternatif bir bilgisayar dergisi vardı: “TAP” adını taşıyan bu efsanevi dergi B.H.P. ve ““Datens- chleuder” tarafından zevkle taklit edilmektedir. Anılan derginin yayım- cısı bütün Hacker'lerin kuşkusuz en ünlüsü olan ““Cheshire Cataleyst”” idi. Kitle iletişim araçları da artık Hacker'lere ilişkin bilgileri sunmak- tadırlar. Bunların en önde geleni Spi- egel dergisidir. Ama konular çoğun- lukla sadece A.B.D.'ndeki etkinlik- leri temele almaktadır. Bununla bir- likte sonraları Alman Hacker'lerin bir patlama yaparak Amerikan ör- neklerinin gölgesinden sıyrıldıkları da bir gerçektir. ““Chaos Computer Club” erken- den yeni bir sayısal oyuncak keşfet- mişti: Ekran metni. 655321 tanıtım işareti altında sayısal tuhaflıklar ve uluslararası bilgilerin yanı sıra bir de teberru -sayfası çağrılabilmektedir. Telefon eden kişinin 9.99 Mark öde- yerek görebildiği bir sayfadır bu. CCC”'nin kurucuları Steffen Wernery ve Wau Holland bir Btx-sistem hatası dolayısıyla Hamburg Tasarruf San- dığı'nın (Haspa) üyelik tanıtım işare- tini ellerine geçirirler. Böylelikle de, resme tabi olan ve kendilerine ait teberru-sayfası çağırabilirler. Her tuş vuruşunda hesapları 9.99 Mark artmış olmaktadır. Bu işlemi bir elektro- mıknatıs ve bir Basic-programla oto- matikleştirip bütün gece sürdürürler. Onlar için hiç de rahat bir gece olma- mıştır bu. Acaba Btx içine, yekün 1000 Markı bulunca alarmı harekete geçiren bir blokaj tertibatı yerleştir- mişler midir? Ama yapacak bir şey yoktur artık. Minderlere yerleşip kah- velerini içmeye koyulurlar. Bir yan- dan da, polisin kapıyı çalmasını bek- lemeye başlarlar. Fakat hiç bir şey ol- maz. Ertesi gün sayaçları 130.000 Markı göstermektedir. Bu iş şimdi onlar için tehlikeli olmaya başlamış- tır. Durumdan Hamburg Veri Koruma dairesini bizzat haberdar ederler ve paradan da vazgeçtiklerini bildirirler (oysa para hukuksal açıdan onların hakkıdır ve Posta idaresi Haspa'nın zararını karşılamak zorundadır). Er- tesi günün bulvar gazetelerinde bü- yük puntolarla ““Elektronik Banka Soygunu”' ya da ““Hacker'ler Tasar- ruf Sandığı'ndan 130.000 Mark Sız- dırdı”” gibi manşetler atıldığı görülür. Pek çok gazeteci ise, bu konudaki bil- gi eksikliğinden dolayı olayı çarpıtır. Bu gazeteciler her şeyden önce Btx- hesabı ile Haspa'daki banka havale hesabını birbirine karıştırırlar. Tele- vizyon ise Hacker'lerle özellikle ilgi- lenir. Canlı yayınlar aracılığıyla Hac- ker'ler kendi yeteneklerini gözönüne sererler. Bir büyük bankadaki kişisel verileri nasıl çağırdıklarını, büyük bilgisayarlara kendi veri-setlerini na- sıl yerleştirdiklerini açıkca gösterirler. Hukuksal yönden bu durumun prob- lematik bir yanı bulunmamaktadır. Hacker'ler etkinliklerinde yasalara ters düşmemektedirler, 1 Haziran 1986 tarihinde ise bu du- rumda bir değişiklik olur. Muhalefe- tin karşı-oy kullandığı ““Ekonomik Suçlar'a İlişkin Yasanın Değişik II. Şekli” başlıklı yasa Alman Parla- mentosunda onaylanır. Yeni konulan paragraflar diğer şeylerin yanı sıra *“Verilerin tarassutuna, değiştirilme- sine ve silinmesine”' cezai hükümler getirmiştir. Peki bu yasa değişikliği- nin ne gibi sonuçları olmuştur? Her şeyden önce, güvenliğe ilişkin boşluk- ların ve aksaklıkların (cezasız olarak) teşhir edilmesi artık mümkün değil- dir. Bu nedenle, Freiburg'lu hukuk uzmanı Dr. Siebert bir Meclis görüş- mesinde şu öneride bulunmuştur: — Kendiliğinden ihbarda bulunan kişi- nin cezadan muaf tutulması sağlan- malıdır. Ama muhalefetin olumlu bulduğu bu öneriyi Koalisyon hükü- meti kabul etmemiştir. Güvensizliğin ise korku yarattığı bir gerçek: NASA-araştırma ağına ilişkin en son yayınlarda artık asıl ak- törler açıkça ortaya çıkmıyorlardı. Bunlar bu iş için bir aracından yarar- lanıyorlardı ki, bu da Hamburg'da- ki “Chaos Computer Club (CCC)”'- den başkası değildi. Steffen Wernary ve Wau Holland Hacker'lerin başa- rıları üstüne ikinci elden bilgiler ve- riyorlardı. Hamburg makamlarının buna tepkisi ise panik şeklinde olu- yordu. Savcılık makamı bilgi aracı- ları için soruşturmaları açıyordu. Ko- nuyla ilgili pek çok rapora rağmen bu en son darbenin etkilerini kestirmek mümkün değil: Hamburglular da kaç Hacker'in hâlâ veri ağına erişim im- kânına sahip olduğunu bilmiyorlar. Hacker'ler gizli çalıştılar ve ustaca hareket ettiler. Gerek devletin yürüt- müş olduğu operasyonların gerekse asıl Hacker'lerin kamudan çekinme- lerinin nedeni bu yasalardır. 1986: “HACKİNG”'E CEZAİ YAPTIRIM Bu alana girmiş olan pek çok kişi değişen durumdan kendine göre so- nuçlar çıkarmıştır. Bunlardan ancak pek azı Hacker olarak hâlâ basında etkin olmaktadır. Gerçi Doc Holiday yine “DFÜ” konularında etkinlik gösteriyor, ama bu kez başka bir te- mel üzerinde sürdürüyor eylemini: Verileri çabuk ve güvenilir bir tarzda ağlar üzerinden göndermek zorunda olan firmalara EDV-uzmanı olarak danışmanlık yapıyor. Bu firmalar için uygun programlar da yapıyor ay- nı zamanda. Bu “Enfants terribles''in (Ele avu- ca sığmaz çocuklar) yeni türünün şimdi büyük bilgisayarlarda ne işler çevirdiklerini tam olarak kimse bil- miyor. Çünkü bu konuda kamu önünde konuşmuyorlar artık. Ama şurası kesin: Bundan sonra da Btx'de ya da NASA”'da olduğu gibi Hacker başarılarına tanık olunacaktır. Şu farkla ki, o zaman bu tür olaylar an- cak en ender durumlarda kamuya ulaşacaktır. İşte Dr. Siebert, getirdi- ği önerilerle tam da bunu önlemeye çalışmaktaydı. Birinci kuşak Hacker'ler dağılmış- lardır. Bunlardan bir tanesi şu anda Bonn'da önemli bir mevkide görev yapıyor, diğer birkaçı yazılım geliş- tiriyor, bazıları da bağımsız olarak çalışıyorlar. Onların bilgileri ve yara- tıcılıkları yükselmelerini kolaylaştır- mıştır. Tıpkı bugün kendi öz adını kullanarak gittikçe gelişen bir bilgi- sayar ticareti kurmuş olan Doc Ho- liday gibi. Kendi yaptığı ilk modemi hâlâ saklıyor Doc Holiday. Salt nos- taljiden... 19