UAYYEN fikri sistemleri, dok- trin olarak kabul etmiş, gerçek mânasında parti arayanlar, bizde, avuçlarını yalamalıdır- lar, Bizde, bellibaşlı iki parti oldu- ğunu iddia edenler, zaf ile muh- teva arasındaki keyfiyet farkını gö- remeyen dalgınlardır. Hakikatte, bir Halk Partisi değil, iktidarı destek yapmış bir Halk Partisi fikri; ve bir Demokrat Parti değil, muhalefeti ve gayri memnvnluğu akümülâtör yap- mış bir Demokrat Parti fikri vardır. Fikir, boş ve muhtevasız bir ka- kp olunca, bunun adı sadece mef- humdur. Halk Partisi mefhumunu yirmi beş yılda dolduramıyan iktida- ra mukabil, Demokrat Parti mefhu- munu, iki yıldır boş bırakan bir ih- tiras kaynaşması müşahede ediyoruz. Siyasi hayattaki muvazenesizliği. miz buradan doğuyor. Zira, kâmil politika anlayışının hüküm sürdüğü memleketlerde, iktidarla muhalefet, birer muvazenesizlik tim- sali olduğu için, iki muvazenesizliğin çarpışmasından bir muvazene doğma- sını beklemek, elbette ki abestir. (Formalist) tabı'dakiler, Halk Par- tişinin iktidarı ile Demokrat Partinin muhalefetinden memnun olabilirler. Fakat, siyasi partiler, bir cemiyetin yaşama öfkesinde yeni bir tavır ekleyen unsurlar olduğuna göre, bi- zim siyasi partilerin, nasıl bir yeni hayat iksiri reçetesiyle kütleler karşı- sına çıktıkları sorulabilir. Yaşamayı daha zorlaştıran, hayatını, bir mih- net ve sonsuz bir çile haline getiren Halk Partisinde, bir pilânın vecdi ile billürlaşan bir yeni hayat üukdesi aramak beyhudedir. O, gittikçe ça» mura saplanan insan gibi, gittikçe şaşkınlık deryasına gömülen bir «hiç» olmak yolundadır, Bu derece davra- nışı olmayan bir'teşekkülün sevimsiz görünmesindeki illetleri arayanlar, (metafizik) sebeplere kadar, her çe- şidini tartaklaya tartaklaya yorul muşlardır f Bu sevimsizler ,karşısında, öteki- ler dediğimiz Demokratlar, Halkçıla- rın tarümar ettikleri bir inanış (plat- form) u üzerindeki yaman cümbüşü seyretmekten, kendi bünyelerindeki rivayet halindeki demokratlıkla, küt- P A e le ve dalak 5 0 Reşat Feyzi YÜZÜNCÜ Il Pi lelerin kalb kalesini fethetmiş ve bürce bayrak çekmiş oldukları gafle. tine düşmüşlerdir. Ne hazindir ki, ellerindeki bayrak, bembeyaz bir gömlek parçasıdır ve ne rengi, ne de «eb'adı malüme> si vardır, Ve sonra, bilirsiniz, beyaz bayrak, tes. lim olmak mânasınadır. Türkiyemizin, nevi şahsına mün- hasır yaşama kıvamı hakkında. bugü- nedek hiçbir fikir söylememiş tatbik etmemiş olan Halkçıların, bu ruh ve zihin tembelliği karşısında, ötekiler, sözüm ona Demokratlar, iki yıldır, ses saklayan aşiret gelinleri gibi, hançerelerini daima avuçlarıvla bas- tıragelmişlerdir. Bu berikiler, hayat ve istikbalimiz hakkında ne düşünür. ler, dâvalarımızın fibristi üstünde hangi tasnifleri yaparlar * Bu dâva ehramlarının zirvelerine nasıl çıkmağı tasarlarlar? Bütün bunlar meçhuldür Onlar, maballe aralarında. kavga kızıştıran parazit çocuklar gibi küt- lelerin idrak ve iz'an şahlanışını tah- rik etmişler ve sonra, oturup mebus ödeneklerinin fazlasını paylaşıvermiş- lerdir. Bu ödenek fazlası, sanki, bir nevi parsadır. Aİ Dünyanın en talihli. en mesut ada- mı, şu Cemil Barlas'tır. O, nu mesut insandır ki, karşısında muhalefet par- tisi diye bağdaş kurup oturmuş in- sanların vücuda getirdiği teşekkül, Barlas'ın idare ettiği propaganda ma- kanizmasını, (Donkişot) un yel değir- meninden daha süratle döndürecek bir havayı nesimi azametindedir, Ce- sim bir boşluk tasavvur ediniz ki, fezadan daha derin ve geniş, bü- tün şark ve garp rüzgârlarını mub- tevi, ve kâinatın bütün seyyarelerini müçtemi... Ezel ebed oradadır; zaman ve mekân oradadır, hayat ve memat oradadır. Yalnız, bizim siyasi partilerin, varlık dışına atabildiği tek kıymet vardır: Fikir kıymeti... Bizim parti- ler, İnsanın nubayı şevkisini usta bir operasyonla almış muhayyerilukul bir dektor gibi, fikri, «hayatı beşer» den çekip çıkarmasını bilmiş yaman bir sihirbaza benzemektedirler. Bu böyle gittikçe, bu hava kendi fikirsiz nesillerini yuğurmakta devam ettikçe, nihayet . ve son ümit halinde bağlanılan muhalefet de iflâs. ların en feciini kaydetmekte bu rüt- be muvaffak öldukçe, ümit ve kur- tuluş istidadı. dünyamızdan, gökte düşen yıldızlar kadar uzaklaşacaktır. Adesenin göziyle her hafta bir iş ve hedef: (Büyük Doğu) fotoğrafçısı diyor ki: “İlk mekteplere din dersleri konacağından bahsedilen bugünlerde, din anlayışını da şu başı boş çocukların hâline getirmemek için işi ya topyekün ele almak, ya hiç alma. mak tüzümunu ne gün duyacağız ? Zira bunların din kitaplarını Masonlar yazacaktır !,