DİVYAVADANA'DAN : (Mathura) şehrinde, (Va. savadatta) adında bir alüf- te vardı. - Bir gün hizmet. çisini, kokular satın âlmak üzere gönderdi Hizmetçisi getirdiği kokuları (Upagup- ta) dan satın aldığını söy- leyince, . ( Vasavadatta ): «Hep ondan alış veriş et mene bakılırsa, ga iba (Upa- gupta)dan çok hoşlanıyor- suni» dedi Hizmetçi: <Efen- dimin kızı, dedi. tatlı ve hünerli kanlıdır. Bütün hayatını şe- riat kitaplarını tetebbu ile geçirmektedir.» (Vasava- datta) bu ' sözleri işitince (Upagupta) ya karşı bir me- yil duydu ve ona hizmet. çisini gönderdi. Kendisini gelip arıyacağını ve bera- ber zevk etmek istediğini söyletti. Fakat (Upagupta) «Hemşirem, heüz beni gö- recek zamanın gelmemiş- tir» diye haber gönderdi. Çünkü (Vasavadatta) nın Ee ermek için beş yüz (porana) vermek icap ediyordu. Alüfte onun bu parayı vermek imkânında olduğunu zannederek, tek- rar hizmetçisini gönderdi : <Efendimin oğlundan bir (kârshâpana) bile istemem; muradım yalnız kendisiyle zevketmektir |» kat (Upagupta) yine aynı cevabı verdi: «Hemşirem, daha beni görecek zamanın gelmemiştir)» Bu sıralarda ( Vasada. Vvatta) ya bir ustabaşının oğlu misafir gelmişti. Şi- malden beraberinde getir. iğ yüz atı satma istiyordu. (Mathura) şehrine gelince en güzel alüftenin nerede olduğunu sormuş ve (Vasavadatta) yı isağlık al. mıştı. Derhal yanına beş yüz (porana) ile birçok da hediye alarak alüfteye mi- safir oldu. oTamahkârlığa kapılan (Vasavadatta), mi- safiri olan ustabaşının oğ- lunn öldürdü ve cesedini m 10 pisliklerin ve molozla'ın arasına atarak yeniden işi- ne koyuldu. Birkaç gün sonra, gencin esedi ailesi otarafından keşfedilip çıkarıldı ve ken- disinin de bu katilden do- layı suçlu olduğu anlaşıldı. Kıral, cellâtlarına hemen gidip (Vasavadatta) nın el. lerini, ayaklarını, kulaklarını e burnunu keserek me. zarlığın ortasında bırakma- larını * emretti, Cellâtlar kralın bu emrini yerine ge- tirdikten sonra onu mezar- lıkta bırakıp çekildiler. (Vasavadatta) ya yapılan işkenceleri işiten (Upagup- ta) yaderhal şu ilham gel- di: «Bu kadın evvelce beni ancak bir şehvet gayesiyle görmek istemiş ve ben buna mâni olmuştum; fakat şimdi bu hale geldikten sonra artık onu görebilirim. Vücudu göz kamaştıracı ziynetlerle süslü iken, türlü türlü mücevherlerle pırıl. darken, (tekrar an kanunundan kurtulmak is tiyenler için en iyi . bi kadını de Fakat bugün gururunu, aşkını ve neşesini kaybetti. Keskin kılıçlarla doğrandı, Vücudu tabii seyrine döndü, Şimdi artık onu görmek zamanı geldi...» Bir şemsiye tutan hizmetçisiyle mezarlığa doğ- ru ağır ağir ileriledi (Va- savatta) nın hizmetçisi, ha. nımının eski iyiliklerini unutmıyarak yanında kal. mış. kargaların vücudüne yaklaşmalarına mâni olu- yordu Uzaktan (Upagup- ta)yı görünce : «Efendimin kızıl» dedi, «beni birçok defa kendisine gönderdiği- niz (Upagusta) buraya doğ- ru geliyor. Belki size karşı duyduğu sevgi onu bura- lara çekmiştir!» (Vasava- datta: «Beni güzelliğimden mahrum, ıstıraplardan ha- rap olmuş, kan içinde, top- raklarda sürünür görünce artık hiç arzu ve sevgi du. yabilir mi?» dedi ve vücu- dünden kopan parçaları yerlerine koyup sarmasını söyledi. Bu sırada (Upagup- ta)da geldi ( Vasava- datta) nın önünde ayakta . Onu böyle gören (Vasavadatta): «Efendimin < Batının büyükleri: (Demosten) Eski Yunan Edebiyat ve fikriyatında, örneklerini ve hayatlarını bildirdiğimiz fi lozoflardan birbirinin talebe ve muallimi şeklin. de zincirleme gelen (Sok. rat). (Plâton) ve (Aristo) kelundan sonra, talâkat ve hitabet sahası açılıyor. Ta- lâkat ve hitabet sahasının en büyü ği de yeinosizn) Eski Günl ve belki de dünyanın eri büyük ha- tibi olan bu adam, Make- donyalıların, Yunan. hürri- ve. demokrasya en. hararetli oldu, Milâddan evvel 384 de Rüşd -yaşına girer politika hayatına ve bu sahada tek silâh olarak söz ve sözlü fikri kullandı; İçinin bütün gayesinin müdafaacısı tuğyanlarına rağmen lisanı tutuk ve düğümlü olduğu için, başlangıçta istediği tesiri yerine getiremiyor- du Bezmedi, ümitsizliğe düşmedi ve her şeyden evvel dilini ve sesini ısla- ha çalıştı. Rivayete göre sahillerde ağzına çakıl taş. ları doldurarak konuşma temrinleri yapmiş ve misil- siz bir azim radeyle kemekeliğini gzeltmiztik, Büyük İskender'in ölümüy- le Makedönyalılar Yunanis- tanı istilâya baslayınca en müthiş mücadelesine giriş- ti; nihayet Atinadan kaç- maya mecbu oldu ve düş- manların eline geçmek va- , ziye! inde Ke sığınağı ,olan bir adada zehir içe- rek intihar etti. (Demosten) in talâkati, fevkalâde basit ve sade ve bunun içinde muhte. şem ve sihirkârdır. Selim akıl, heyecan ve hamle, ondaki talâkat cevherinin başlıca “üç unsurudur. En hususi ve hissi tonlardan kadar, onun “talâkatında er renk mevcuttur. Bil hassa tabiilik, ve sun'ilikten tevakki, şiarıdır. Ziynetli, süslü ve âli üslüplü teker- lemelerden ziyade, kalbleri bir hamlede fetheden tabii ve hakiki bildirişlere kıy- met vermiştir. Başlığa ir: fan ve tetkik merkezi, kendisi için, meşhur tarih- çi (Tüsidid) olmuştur, (De. a ruhiyata nüfuz şartlarını ve devlet adamı: na gereken vasıfları (Tüsi- did) den öğrenmiştir Elimizde, (Demosten) e ait olarak bugün 60 kadar nutuk ve hitabet örneği vardır. Bunlardan 33 tanesi, — şahsi ve hususi sebeblerle irat olunmuş olanlardır. sadece içtimai ve a . oğlul dedi,'vücudümü sağ lamken, zevk için yapıl. mışken. birçok defa, hiz- metçilerimi sana gönderdim memiştir!) diye haber yol- adın, Eskiden vücudüm (Lotüs) çiçekleri gibi gü- zelken, mücevherler ve kıy. metli kumaşlarla süslü iken, nazarları cezbedecek her gözlerin görmiye tahammül edemediği bu eğlenceyi, hazzı ve güzelliği bırakan Ge İN vücudu, bu cılk çamur için- deki iğrenç vücudü . niçin görmeğe geldin ?» «Hem- şireml sana şehvet hislerine kapılarak gelmedim. Fakat . insanın bazlarını doğuran sefil ve hakiki varlıklarının mahiyetini görmek için gel- dim!» dedi (Upagupta)... Hind Edebiyatı Çeviren : Asaf Hâlet ÇELEBİ