© . J slâm ve en ileri bir gözde bir- leştirir: Biri, fanilik ve hiçlik pilânı dünya; öbürü, © islâmda dünya, dünya- nın en ulvi ölçüsü halin- vecizelendirilmiştir ; Ahiretin ekim yeri.. Dünyada ne'ekilirse öbür tarafla o biçilecektir. © İslâmda dünya, ebedi hayatın eşiğidir; düşünün, İslâmda dünya, bütün hu- dutlu buutları içinde ne hudutsuz bir mâna sa- hibi!.. 3 bu en dipsiz fanilik ve hiçlikten zıplanacak ebe- di hayatın basamağı yine ünya... © Dünyanın İslâm gö- zündeki bu çifte ve bir- biri içinde kaynaşıp tek- yıdır ki, kendimizi «Hiç ölmiyecekmiş gibi dünya- ya ve hemen Maş gibi ahirete» vermek e; rini aldık. Şimdi, sinide ebede doğru helezonlaşan kelâm dalgasının bu en zarif kıvrımı ulvi Hadisin mânasını anlar gibi miyiz? o İslâmda dünya, var- & Birbirine zıd ne kadar mefhum ve hâdise varsa ae en ince kay- aşma ve ayrılma nokta- İm farkların en ince- siyle belirten İslâm, işte öylece dünyaya biribiri- ne Zıd iki nazarla bakar; ve sonra bu bakışları tek lık gelen ve iki tempolu leşen mânasından dola. . ve Dünya lığın arkasından yokluk, yokluğun arkasından var- minler için, bir takım bâ- tıl itikatlarda ve inanış sistemlerinde olduğu gibi, gere inanıldıktan nra herkesin arkasını döneceği ve kabuğuna çe- kileceği bir mahkümiyet kadrosu değil, iç yüzü biline biline bütün iş sa- halariyle kucaklanacak, atom atom sayılacak, ter- apt ve düzenlene- cek bütün bir beşeri hâ- kimiyet pilânıdır. © islâm, Ahiretin ve ebe- < mi topyekün sahibi unduktan sonra, bütün vee ve'en haşin mad- ' de hesaplariyle de top- yekün dünyanın maliki... örgüsü — BÜYÜK DOĞU âhenk halinde bir ademi, bir de mutlak vücudu hay- kıran zamanı; ve her an Riçlik pası altında eriyen sadece bir gayeye yaradığı bili- necek bir atlama taşıdır. Bir atlama taşı ki, ona gözlerin en bedbiniyle baktıktan sonra onu göz- lerin en nikbiniyle silele- meğe, bezemeğe ve geliş- #irmeğe memur yoruz. © Böylece İslâmda dün- ya, gerçek ve üstün mü- bulunu- İdeolocya CUMHUR Hayatınızın, evvelâ çok bağlı bir asker, sonra pek sadık bir başvekil sıfatiyle geçen iki safhası arkasından üçüncü safhaya ayak basip millet ilimizi ellerinize aldınız. O zaman ben de okları gibi derin bir ümide dü tüm : İsmine Türk İnkalâbı denilen hâdisenin asıl kendi için; de muhtaç olduğu üstün inkılâbı ve büyük . nefs muhasebe ekleştirme “istidat ve ihtimali başınız SUAMiAA baleleniyordu. Hattâ o vakitler çalıştığım gazetede hep bu vene ruhlarda çe ga ve e düğümlen- zemin açıcı, yazılar re ir al belirtmesi yaa bir aile urtuluş hareketini zengin hisse senetlerine sahipliğiniz; ve yıllar boyu başvekii. liğinizde ruh ve madde pilânındaki yapıcı tecrübelerle ma eyl iz, ğe bir ümidi do; ya size yöneltiyo: ekim m ilk hamleniz, Mİ bulindüğünüz devrin «komisi syoncu» «iş adamı»; «silâhşor», «işsiz bendegân» vesaire gibi tufey çile. .rini temizlemek; ve'İstiklâl Savaşının kayıtları terkin edilmiş bazı şahsiyetlerini tekrar deftere kaydetmek oldu Der İkinci Dünya Harbi patladı ve Bika yeryüzü, varlık hike lir en ihtilâçlı zaman ve mekânını çerçevele- yen bir fıkırdama devresine girdi. Bütün mazisi .ve haliyle ortada 'olan Türk milleti, kendi öz yurdundan kutuplara kadâr her köğeyi zelzelelerin sardığı. bu devirde, tek yanlış işaretle, bir daha dirilmemek üzere güme gidebilirdi. Böyle bir hengâmede dış siyaset bakımından nazarlarınız, en doğru noktadan en doğru ane yinemi :ve.bu bedahet prensibi etrafında talih, size, çepçe bir kâğıdın. mörkezin- deki <Tü 5 ismini Korüiriş bulunmak gibi karşılıksız bir imtiyaz hediye etti. N t bu İk, önünde Türkiyeyi, Allâhın zâhirde Boürdi doğruya kul tedbir ve iradesine bağladığı günlük msi > eş ei kâbuslara bile e işler Jadi. b dışı kaldığımız için sezai zen acağımız: (misali vi ei birkaç bin kişilik bi öküz Sab lariyle taşınamaz paralar laa ani mükabil ile ii REİSİMİZE Nip” Necip Fazıl KISAKÜREK dik. Pahalılık ve (enflâsyon). Pr <a dayamış milyonluk. işgal. ordu deki nisbetleri aştı, En ülkelere binlerce ton kömür ihraç edecek vaziyetteyken ve bu Allah ve avuçlayabilmek için, kazma sallayacak kol, direk ve nakil * vasıtasından. başka hiçbir şeye ihtiyaç yokken, hükümeti şeker külâhlariyle pe dilenecek hale f geldik. Varlık vergisi gibi, bütün tarih (boyunca: hiçbir.din, hiçbir mezhep, hiçbir telâkki; hiçbir emin kabul etmediği ve-etmiyeceği bir vasıtaya başvuruldu. Devlet iktisadi teşek- ei kılıç larını mleketler- iptidai e etrdfenisdeki külleri, cebri kâr iştahlarını kefen bezlerimize kadar ileriye Gazetelerin, hırsızlık bir sınırdan tiren; ve de evirdiğimiz r rakı şişe- tevasını yekünlaştırınak işin kaç baraj lâzım olduğu yine O'na malüm... âkumız birden düştü; ve her biri sırtıyla para kazanan mahut üç beş bin kişilik zümrenin her ferdi, paranın bir kısmını, yolunu tu ancak fuhş ve rüşvet karşılığı ce- olmadı. vasi gelseydi belki biz hafif bir özür sahibi 'olacaktık da, anki hiç bir özrümüz kalmadığı belli olsun diye harbe gir- aiikiz gibi bir vaziyet doğdu. eğ mütefekkir geçinenleri- mizden her biri, bim in bu halleri köklerini (Cumhuriyet) 24, hattâ (Meşrutiyet) 38, hattâ çrhsizimat) 108 yılık bir ma- ziden aldığına; ve bütün bu satıh üstü gelişlerin ve olama- dan oluşların, cihanda âni bir metabolizma ibtilâli başlar başlamaz hemen patlak verdiğine ve koskoca ruhi ve içtimai müesseseyi heyelâna sürüklediğine akıl erdiremedi. Ve ne yapalım ki, size Türk milletini ateşten korumak 'imtiyazını veren t şahsınızla ve doğrudan doğruya sebep böyle teşkil etmediğiniz bu içtimai heyelân devresini de devrinize tesadüf ettirdi. ' n verirseniz, sözlerimin en canlı kasim bir hala sonra arzedeceğim.