5 Şubat 1341-23 Mart 1339-1923 Tarihli ve 4 üncü sene 771 No.lu Hakimiyet! Milliye Gazetesinden: Son dakikadaki ie telgrafımız : Büyük Gazi Konya Darülhilâfesinde Konyada bizzat semai hazretlerine tam dini esaslarda çalışıldığını göstermiştir. Aksekili Ahmet Hamdi efendinin hükümet hakkında verdiği kuvvetli bir fikir (Sahibi imtiyazımızdan) DE nya, 22 — Gazi Mustafa Kemal hazreileri bu gün saat 15de kofikalaiyin birlikte Darülhilâfe Med- resesini teşrif ve Müftü efendi haz- retleriyle hey'eti tâlimiye tarafından istikbal olundular. Mektebi teftiş ve mektbin tedrisat programı ile talebe miktarı hakkında sualler irat eden Pasa hazretleri, Medrese hakkında etraflı malümat almakta büyük alâka gösterdiler. Sınıfın birinde Aksekili Ahmet Hamdi efendinin «Dini dersler» nam eserinden o günün dersi olan «Kura'nı Kerime göre Devletin mües- ses bulunduğu esas ikidir: Birincisi Adalet, ikincisi ; Emanatı ehline ver- mek,.. Binaenaleyh bu iki esası mu- hafaza eden herhangi bir hükümet, Şekli ne olursa olsun, nazarı İslâmda meşru ve makbuldür. Müslümanlık şekle değil, ruba ehemmiyet vermiş- tir»den ibaret parçadan fevkalâde memnun oldular. Talebelerin hitabe- hakikatı diniye daireşindedir, İnşaal- lah memleketimizi, milletimizi ihya edecek asri ve hakiki ulema, fazilet- kâr müderrisleriniz sayesinde siz ola- caksınız.» Fransizca, Hadis, Fıkıh, Coğrafya derslerinde Gazi Paşa hazretleri ta- lebe ile uzun uzadıya meşgul olarak ehemmiyetli omubahaseler ocereyan etti ve <derslerde talebenin en âsri mefkürelerle yürüdüğünü görmekle memnun oldum. Ayrılırken Aksekili Ahmet Hamdi efendiye «teşekkür ede- rim, Meşhudatımdan âtiyen memleket için memnunum» buyurdu. Buradan Darülmuallimata gidildi. Yolda Darül. irfan mektebini ayak üzerinde teftiş buyurdu, Darülmuallimatta güzel ve vatani bir temsil icra, hitabeler irat edildi, Gazi Paşa, hey'eti tâlimiye ve talebeleri tebrik etti, Buradan “saat 18de Sultani mektebini teşrif ile dış kapıda izciler tarafından res- VESİKALAR KONUŞUYOR İŞE NASIL BAŞLANDI mi tâzim icra, müdür ve hey'eti tâlimiyeler tarafından istikbal olundu. Paşa hazretleri evvelâ mevcut müze- yi, sonra mektebin zengin laboratua- rını ziyaret buyurarak ziyafet için, hazırun,: çay salonuna geldiler. Salon mükemmelen tefriş ve tezyin edil. mişti. Mektep, halılar ve bayraklarla donanmıştı. Çay ziyafetinde elli ka- dar dâvetli hazır bulunuyordu. Gaz Paşa hazretleri ve refikaları banım- efendi ile maiyetleri, vali ve maarif müdürü ve rüesayı memurin hazırdı, Muallimler, çay esnasında tâlebeden bir incesaz takımı tarafından konser verildi, Ziyafetin nihayetinde müdür Besim bey tarafından irat olunan nutka cevaben Gazi Paşa hazretleri : «Milleti asırlarca âharın vasıtai hirsı ve teneffuu kılan şey. müdür beyin pek güzel: ifade ettikleri gibi cehil- dir, Hakikaten milletimiz cehil içinde asırlarça puyan bırakılmıştır. e Ha- lâsı hakiki istersek bu cehli izale lâzımdır. m bunun için bir mâni mutasavver değildir: Farzı muhal bir mâni tekevvün ederse bu mevanii bertaraf etmek milleti seven ve dü- şünenler için farzdır, bir emri ilâhi- dir, Muvaffakiyeti teshil için bütün çarelerin başında milletin tenvir ve irşadı bulunuyor. Bu hususda kiymetli ve hakiki ulemamızın mevkii yüksek- tir. Ulemamızım ve erbabı ilim ve irfanımızın himmeti irşadiyle inşaallah İbnirrüşdler, İbni Sinalar, Farabiler, mamı Gazaliler milletimizin içinden çıkarak bu asrın tekâmülâtiyle mü- cehhez olarak ihyayı hakikatı din eyleyeceklerdir, Bu gün bütün ciha- na karşı yine bir mevcudiyet göstere- bilmiş olmak hususunda hakiki vle. mamızın, münevveranın ve eshabı fennin daimi tenvir ve irşadına maz- har olarak sarsılmaz bir kütle halin- de olan milletle beraber biperva ileri yürüyeceğim. Çünki ileri ataca- ğım bir hatvenin yalnız bir hatve, yalnız benim hatvem olmadığını, bel- ki tekmil milletin ileriye doğru hare- keti olduğunu bilerek; ileri, daima ileri yürüyeceğim!» Recep Zühtü BİR H (Baş tarafı 7inci sayfada) Şems.i Tebrizi, Rükneddin Secâsi. nin işaretiyle Konyaya gelip Mevlânâ. va mülâki olmuştur. Şekerciler hanına inmiş. Kendisini Mevlânâ'nın hiç sev- mediği Kalendri kıyafetine sokarak yolunu beklemiş, Celâleddin talebesi ile evine dönerken Şems Hazretleri Mevlânâ'nın atının başını tutmuş ve sormuş ; «Hazreti Muhammed mi bü- yüktür? Yoksa Bayezidi Bustâmi mi?» Mevlânâ: «Muhammed Mustafa bu âlemin en büyüğüdür. Bayezid kim oluyor?» Şems; «Öyle ise ne için Hazreti Muhammed «Mâ arefnâke hakkı ma'rifetik » buyuruyor da Ba. yezidi Bustâmi; «Subhaniye ma a'zame şâni ve ene Sultânusselâtin» diyor. Mevlâna «Bayezid'in susuzluk ve ha- rareti bir cur'adan teskin bulurdu. Halbuki Fabri Âlem daima yakınlık isterdi.» cevabını verince Şems bu sözün azametinden kendini kaybetmiş, düşmüş, bayılmış... Mevlânâ'nın emri ile Şemsi alıp eve götürmüşler. Üç ay süren irşat mülâkatı böyle başlamış. Baron, beni dikkatle dinledi, İlâve ettim: ms'in Mevlânâ'nın mürşidi e bir delil de Konya dergâ- AEP A ihında semâ çıkaran bütün. dervişler ilk defa Şemsi Tebrizi'nin türbesinde semâ ederler. Onu Mevlânâya takad- düm ettirirler (Baron Karra dö Vo); — Şems çok büyük adamdır, dedi, zannederim türbesi defnolunduğu yer değildir, sadece makamdır ehemmiyeti var? dedim, Mevlânâ şöyle buyurmaz m Ba'd ez vefât zi türbet-i-men der zemin mecüyf Der Sa ar mezâr-ı- mâst. |2) iü er ayrıldığım zaman dü- şünüyor Belh neresi ? Konya neresi? Paris neresi ? Ben kimim? Bu garplı kim? Mevlânâ kim? Yarabbi! İlim denilen bu ilâhi kuvvet, ne zaman tanıyor, ne mekân... Ne hudut biliyor, ne ülke... Memle- ketleri, kıtaları bir kanat darbesiyle bir anda aşıyor Tasavvufta (Alem-i-Emr) tâbir edilen (Evveliyât -ı- Eâzım)da kalem remzinin kullanılması da bundan ileri gelse gerektir Refi Cevat ULUNAY (2) Ben öldükten sonra türbemi toprakta arama, Bizim mezarımız âriflerin sinesindedir. a3