6 Eylül 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

6 Eylül 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

r Hayy Mezarlarda yatanlar toza ve toprağa karışmış... Çürümüş be- denlerinin “zerreleri de birbirin- den ayrılmış... Ah, bu nasıl şa- raptır ki, daha onu sonuna kadar içemeden kendilerinden geçiyor ve sonra h.r şeyden habersiz kalıyorlar ? ... e dünyayı gördün!.. Ne gördünse hiç!.. Ne söyledin ve ne işittinse yine hiçl.. Ufukları baştan b dolaşmış olsan da hiç /.. Evine kapanıp bir köşede oturarak yaşamış olsan da biç!.. ... en ne mescide, ne de kiliseye girmeğe lâyıkım... Benim hangi çamurdan yuğurulduğumu ancak Allah bilir, Ben fıkara bir kâfir, dün cennete adale değlide ümidim. Bizi içinde fırıl fırıl döndü- ren bu feleği ben bir büyücü fenerine benzetiyorum: Güneş onun lâmbasi, cihan da fânusu... Biz de onun içinden geçen bayal nakışlarıyız... ... Bu felek ae ei bir tasa en t bütün akıllı gk meh DENMZL dudağa in am halde aralarına kan düşmüştür. ... İnsanın ne olduğunu sana evvelinden söyliyeyim mi?,. Ke çamuriyle yuğurulmuş bir lr ir gün ya peri ğ tabanı kaldırıp AN gitti sonra Felek — gama gam katar; ve hiç bir noktaya hiç bir şey bırakmaz ki, tekrar kapıp götürmesin... Henüz bu ekl le ayak basmamış leri bi rada neler çektiğimizi bilseler cihana gelmezler. Dün gece biraz şarap bulmak azmiyle ötede beride dolaşıyor- dum. Baktım ki, bir ateş kenarın- da kavruk bir çiçek, bir gül... Sordum : «Ssn ne yaptın ki böyle ateşe atılıyorsun?» Dedi: «Suçum, şu çimende bir kerecik ağzımı aralayıp gülmüş olmaktır.» ... Ey felek! Sen daima alçak- lara izzet ve şeref, hamam, de- girmen ve mesken verirsin | Hal- buki beride hür bir adam, bazan geceleyin yiyeceği bir lokma ekmeği bulmak için rehin ver- meğe mecbur olur. Böyle bir fe- leğin yüzüne osurmamak elden gelmez. 10 / Hakkındaki kıymet hüküm- lerini verdiğimiz Hayyamiın ka- balıkta, hem fikir ve hem edep kabalığında derecesini göster- mek “için bu Rübaiyi mahsus aldık. Buradaki kaba bazı nazik (1) tercümeciler yüs züne tükürmek şeklinde kullan- #maktadır./ ... r Hüda gibi ben de kâi- meşrepliler diledikleri gibi yaşar- lardı. ... Şafak vakti meyhaneden şöyle bir ses geldi: «Ey bizim harâbati ve mecnun dostumuz! Kalk, havat kadehi dolmadan evvel biz kade- bimizi şarapla dolduralım ! » Bahar vakti, lâlelerin yaptığı gibi kadehi eline al; ve eğer fırsat düşerse yanına bir de lâle yanaklı gözel alıp sefaya dal!.. Şarabı neş'eyle iç; zira bu lâcivert gök- ler, seni ansızın yere çalıp top- rakla bir edecek, Pp gibi alçaltacaktır. .. kalk yatma ey . Kafatasımızdan tas ya- pılmadan, Pier Ne dök, dök, ey sâki Hep ait ellerimizi bir- birine vurmayınca, neşs ve sevin topuğiyle kederin kafasını Ni olmayız. Kalkalın ve güneş doğ- madan biraz içelim!.. Zira güneş defalarla doğacak ve bir gün bizi söz söyliyemez halde bulacak... ... Bir balıkla bir ördek yanyana tavada kızartılırken balık ördeğe diyordu ki : «Acaba bir kere akıp giden su, kaynağına bir daha döner mi?» Ördek cevap verdi * «Sen ve ben kebap olduktan sonra, dünya ister daya olsun, ister serab, kepi bir.. *. , Beni sudan ve çamurdan sen yuğurmuşsun, ben ne yapayım?.. Bu yünü ve bu keteni eğiren sensin; ben ne yapayım?,. Benden çıkan her iyiliği ve kötülüğü evvelce benim alnıma sen yazdın, ben ne yspayı /Böylece a, bellibaşlı unsurlara bağlı yeknesaklığını ve hele büyük tahassüs ve tefek- kürde kifayetsizlik ve nasibsizli- ğini gösteren bu en belirtici mis- ralardan sonra nihayete eriyor.) Prof. Ş. Ü. (Sofolkl) : (Antigonu kardeşinin geyim gömmekten meneden Antigon'un verdiği e. ap) (Antigon) — Sen, İstediğin gibi yap !.. Fakat ben kardeşimin ölü- sünü toprak üzerinde bırakamam. Vazifemi beni suçlu çıkarsam, onun yanıbaşında yatarım. Dost ölünün yanında dost ölü... Yeryüzü ilâhlarını mem- nun etmektense cehennemlikleri memnun etmçği tercih ediyorum. Çünkü orada, ebediyete bürün- müş, uyuyacağım... (Kardeşi Polinis'i defneden Antigon yakalanıp da kıral Kreon' un karşısına götürüldüğü zaman kıralla arasında geçen konuşma:/ (Kreon) — Ey sen, başını yere doğru eğen sen, sana isnat olu- nan batak itiraf mı, inkâr mı ediyorsun ? Zimlei — İtiraf ediyorum! İnkârdan çok uzağı! (K — Dolaşıksız ve kısa ettiğim cevap v Benim la yasağı biliyer muydun (Antigon) — Bilmez a mu- İlân ettiğin (Kreon) — Böyleyken yasama men koymaya nasıl cür'et ettin? « (Antigon) —- Çünkü senin ya- sanı ilân eden ( Jüpiter ) değildi. İlâhlarla yaşayan adalet insan- lara böyle kanunlar iradesini ilâhların sarsılmaz ka- nunlarına hâkim kılacak kuvveti haiz olabilir mi hiç? İlâhların kanunu ne dün, ne bugün için... Onlar ebedi... Bir fâninin garu- runu kırmak korkusiyle ilâhların haklı cezasına mr çarpılmalıydım? Sen öldürmesen de ben öleceğimi biliyorum, Vaktinden evvel ölür- sem, bu benim için bir kazançtır. Benim gibi acıya batmış bir insana ölüm nasıl saadet olmaz ?.. Beni gözleyen talie ben güveniyorum. O benim için zalim olamaz. Bin acıya battım, ama yasa düşme- dim. Kardeşimin cesedini mezar- mz bıraksaydım, delice görünüyorsa, beni cinn. itham eden de bir deli olabilir, Koro şefi — Bu eğilmez seci- yenin altında, o eğilmez (Ödip)in kızı görünüyor. Felâketin önün- den bile çekilmeyi bilmiyor. (Kreon) — Bil ki, en eesür yürekler en kolay kırılanlardır. En sert ateşin sertleştirdiği en sert demir bile, nasıl kırılıverir biliriz | Konulan kanunlara ria- yetsizliğin hakaret olduğunu o biliyordu. Yaptığı işten dolayı kendini alkışlıyarak, hakaretine şimdi hir hakaret daha ilâve ediyor. Eğer ona bu zaferinin Kre düşman öldükten sonra da düş- “mandır. çektiremezsem , şüphe ki ben artık bir Sıkek al maktan vazgöçmeliyim. O, erkek olmalı ! cezasını ok (Antigon) Ölümümden fazla bir' şey istiyebilir misin benden? (Krean) Ölümünle her gelir. Hayır, biçbir şey! isteğim (yerine kadar vera ir rum: Kardeşimi gömmekten başka ne şerefim “labilirdi? Bütün beni dinleyenler, eğer er korku tıkamasa beni haklı gördüklerini söylerler. Yazık ki ii bir çok imtiyazları arasında, a” söyletmek kudreti ds Gece) - (Kadmus) un bütün evlâtları içinde, bir sen böyle düşünüyorsun. (Antigon) — Yalan! Onlarda benim gibi düşünüyor. Fakat senin vücudun onların sesini boğuyor. z (Kreon) — Ya sen onlar gibi 1 için utanmiyor un? Gi gon) — Öz kanımdan iş b Şey için mi İRööbn ii — Gömdüğün kards- şinin düşmanı olarak ölen d senin a değil miydi? on ) — Öyleydi. Aynı amade, yi ba daa kardeşim... (Kreon) — Öyleyse nişi öbü- rüne hürmetsizlik ği (Antigon) — Öbürü mezarına girebildi. Rahata kavuşanlara yardım niyetinde a (Kreon) — Fakat sen açıktaki keş ame eceli kut- lamak istiyorsun! (Antiş ir — ( Polinis ) onun esiri olarak ölmedi, kardeşi olarak öldü. (Kreon) — (Polinis) bu ülkeyi harap ederek öldü. Öbürü ülkeyi müdafaa etmek için ona karşı çarpışıyordu. (Antigon) — Ne olursa olsun, (Zevs ) kanunlarının herkes için aynı Sn sını İstiyor. (Kreon) — Fakat cinayetle tnilik aynı muameleyi iste- meğe hakkı yoktur. (Antigon) — Kimbilir, bu he- saplar m ölüler örasında ak con gil esiz!... Bir Şüph (Antigon) — Ben aşkla birle- şebilirim; nefretle değil... ( Öyle ise cehenne- me git ! Ma demki re ihtiya- cındasın, oradakileri sev |.. İzahı alscek sayıda ANTİGON Salih Zeki AKTAY

Bu sayıdan diğer sayfalar: