! | | | l ECE gıda: > Melda dei di.. Şim harririni belki tanımak iste. , yecektir. Eğer, iç yapımızın, çoğu zaman dış görünüşe ya- bancı varlığını tanıtmak kas- ae ister piya nİ- lara kaçıyorum. ir hayvanın, tehlikeli olduğunu tecrübeyle ladı; rde dan başka sahalara uzakla- um. Bir kurt, çalıştığım masa- ın som ayağını, müsavi ses fasılalariyle kemiriyor. (Belki de müsavi. değil, fakat mut- olaki lı olduğu içi kızcağızdan ba Meli lâzım. Böylelikle, şahısların dış gö- rünüşleri teşhis olunur, belki 12 1" bir masa. bu da onların daha iyi anlaşıl- masına destek vazifesi görür. Odam, atölyem, (ne derse- niz diy siz) beşinci kattay- dı. Ah bu, zamane binalarının a re, büyükçe bir tek odadan, öbür dairede yekünu benimki kadar tutan iki odadan iba- .retti. Buraya çıkan merdive. nin nihayetlendiği sahanlık, olduğu için, yukarıdan ışık alırdı. . Komşum, mahiyeti bence daima meçhul kalmış bir kâğıt komisyoncusuydu. mıştım, ;Sonraları zamanımız airlerinden birinin kiralaya- rak (stil) eşya ile - yalnız on beş gün - döşediği bu oda, benim günümde, oldukça fakir ve sefil bir kılıktaydı. Duvar boyunca kitaplarımın yığıldı. ğı basit iki sıra raf, Büyücek Şövale, boyalar, kartonlar ge vaBiZ? Köşede bir de diva Bir Ji ğa hemen hiç uyumamıştım. Gözlerim ve başım ağrıyordu. Bir yandan, gelen ilkbahar sinirlerimi se- “rin tazeliğiyle uyandırmaya çalışırken, öbür yandaz yor- gunluk, beni köşedeki divana dalgın, yorgun ve karışık bir Aânımda, merdiven duydum; duğu için aldırmadım ve Ça“ Ayatm devam ettim, Yalnız adan farkına vardığımı adr biç de beş kat merdiven çikmışa benzemeyen .virince bir GÜVEMLİ Sö . kısa, çabuk ve sağlam adım- sler, Pei gelen se Fakat bir GL başımı kapıdan tarafa döndürmeme “e oldu. Yumuşak, hem hem de buyuran bir permed (e) leri biraz basarak, ı (e) ları atlayarak, bir genç kız c — KA ii İzak siz misi- niz? Affedersiniz! Diyordu. Kapıdan bir adım e Durduğu yerden ancak kartonlar ve boyalar etekli, Ben başımı çe- adım daha attı ve odayı hemen tamamiyle gördü : — A... dedi, li ei dersiniz... Bilmiyor Zayıf yapılı, al vü ları, lâcivert paltosu, fazlaca uzun ve narin boyunu, dik ei ih elindeki çantasiy- “le... Beyaz yüzünde kirpiksiz gibi duran ateş.gözleri, sivri burnu ve gülen, büyükce ağa li nssettim, Başımı Ç virme: si — izak mal in gitti galiba... a Dedim, Hafif ökali hissi bırakan bir sesin telâşlı akis- lerini duydum — Biliyordunuz da neden söylemediniz? -— Sormadınız, vakit de pi rakmadınız. çektim. Resim Aynı ses, aynı eda: — Siz, yalnız sorulan şey- lere mi cevap verirsiniz Hakik* bir eye dön. te, düz alına doğru yükselişi oldu, Fakat kız, cevap vermeden adımlarla indiğini dinledim. Çalışmağa devâm ettim. açık pencereme kadar tırma- namıyordu Odama dolmağa başlayan loşlukla beraber, kapımda bir heyulâ belirdi : Ressam Sadık, Geldiğini duymamıştım. İri gövdesiyle tekmil çerçeveyi dolduruyordu. Her zamanki gibi başı açık, gözlüğü elin- O Memnun olmadığını anladım. söylemeyeyim, mızı doyurabilirsek, o zaman tekrar > resmi bir gözden © geçiririm. Daima böyleydi işte. Başka I slim doldurur, fakat tim- htan dah a” ağır hareketli öüyü müzmin irade felci yü. zünden midesi her zaman boş kalırdı. Masamın üzerinde, saatler- ce Mera Di hikâye resmi duruyordu aldı: erbat, dedi, Bunu Ba» m satabilirsin ! — Ben te öyle düşünüyo- rum zaten. Camları kapadım. Kapıyı koltuğumun altında, Sadıkla merdivenleri inmeğe başladık Bir türlü hatırımda ie tamıyorum Şu Yale atın kaç basamak olduğunu... Diye Gal, (Daha beş sayı devam edecek) ar