m emar A Uyuzluya bir sinemanın ka- pısında rastladım. Ayak- ide her yer. kakta böyle çocukla: yüstüeei bir iki değil... Her. gün bütün caddelerde, köprü nün üstünde ve a > oyunu uyor psa karlı, sml cadde di erler. yuzlunun gözleri bende idi, hattâ bir tanesini âşina bir şekilde kırptı. Surat as- tım. Ne yalan leyeyim, bu kadar sefil olduğu için yü- zümü buruşturdum. Yoksa be- nim de içimdeki çocukluk da- ha ölmedi. Ona bir gözümü kırpar, belki daha ileri gider, dilimi çı > ırdım. güldü. Ba- şımı me) yana çevirdi. Kişede- kilere elini uzatmakta devam etti. Bu, büyük, muhteşem bir eldi. Kendi ince yüzünden iki defa daha büyük ve Üstüne yer yer, çivit bir ilâç sürülmüştü. — cılk yara içinde idi. ra sürünmemek için bir cüzamlı haleti ruhiyesiy. le çekingendi. Ben, . cüzamlılar iyi huylu olurlarmış, diye okumuştum. Belki de uyuzlular sağ öyledir. Yanına sokuldu — Ne bu kaan) De. dim. — Uyuz, be! Dedi. değil, Birşey Uyu: korkunç, nede müthiş bir hastalıktır. Hattâ sevimlidir mi, demek istemişti. Eline düşen çeyreğe bir bak- tı. Yüzünü kaldırdı. İşte ora- da, o elâ gözlerin içinde, in- sanları olduğu gibi değil, ola- cakl mikrobu mer gözlerine doğru ileril Şu akın akın gi- renlerin sie eczacılar, dok- torlar, iyi insanlar, merha- metliler olacağını düşündüm : Bir aralık ben de uyuza tu- tulduğum için bilirim, GİR a >» o BEİ. luk zılık, büyük, imi eller. marangozluk veya demirciliğe UYUZ > HASTALIĞI | LAFIM bir yüz, sokakta insan Sisli bakıp ik iy pa- rıldardı. Bir ses, bani — Sen o parayı erebilir din, diyor İşte bütün mesele burada: Ben sinemaya gideceğime ona bu parayı verebilirdim. Şimdi ben de ertem gibi düşünmeğe başlıyor! O parayı ben versem, yerdi. O, uyuzla, yalancı bir saadet dünyası içindeydi. Hiç düşürülmediğini sandığı -sa- hiden İstanbul sokakları aran- sa kaç düşmüş yrek bulu. nur ?- çeyrekler eline düşü: Ber si İyiliğe e, dostluğa, sevgiye, HARP VE İNSANLIK Garip şey, hiçbir eksikleri yok, Deli olur insan, deli olur. Bez tıkalı matraları yanlarında, Sa dolu postalları ayaklarında. Çantalarında tuzsuz peksimetleri, Artık karınları tok, Artık yemeseler de olur. Yalnız gözleri Koğkocunida açık, Birinin ayağı havada, Öbü, Yürecikleri avuçla kurşun dolu. Elleri yapışık tüfeklerine, Sımsıkı ey ağızları, Şaşılacak şe. İnsan nina öldüklerine. Ne yüzlerinde bir damla kan, Ne toprakta akan... Dostlar başına böyle ölüm, Aldıkları can, verdikleri can. Kanlı ufuk boyunca harp war, Hayat bahar içinde uzakta... Boz bera yakla kalkık, Boz kaputları üstü Kar kurşunla Minik yağmakta. Ne işleri vardı tüfekle? Bekliyedursun nişanlılar, öl olsun insanın, Allah bilir dönmeyeceklerini de Ölüm de olsa, insan unutabilir. Kar bütün gece yağı Varuldukları zaman Kırkıncı kere ea mektupları, Bombalanan Duvarlardaki rekliifictadi hepsi sağdı. Faik BAYSAL amma yordu. Uyuzun da zararı yok- u. Yalnız, yatabildiği, bir yere sığındığı akşamlar, oh, ne güzel kaşınılıyordu ! bunu yapamazdım. es kuruşu çocuğa veremeZ- : Bu sinemaya verdiğim vi ranın, bir insanı muhakkak surette bu iğrenç hastalıktan k ahasına beni e, ad abii bildiğim halde.. Ben de mücrimim, herkes gibi, Ama, uyuzdan kurtulmak için ai bir kat daha ça- maşırı olması lâzım! Ama bir evi, bir anası olması lâ- zım ! a bir su dökünecek yeri olması lâzım!.. 65 kuruşu vermemek için ve ne behanöler bulaca- gım Bu akşamı kendime Ni etmek için'daha ne- ler bulacağım, yarabbim!.. Uyuzlu çocuk, bir cüzamlı kadın öyle vplai ve dehşetle çocuğa baktı iç o sildin numa. ' ralarındaki i mahlük, kadınla, sanki bir cilt hasta- li lıkları uzmanı imiş gibi ko- n . N cığım, bendeniz cilt Mala mütehassısı, oktor Ahmet mser . Korkmayın hanımcığım. UyU3 öyle bir hastalıktır ki, birkaç bı vardır. kt sonra deriniz daha eteği bütün sem ni, eskiliğini atar, Üç beş sonra bir genç kız EREK derilenir, tekrar sevgilinizin koluna girersiniz. WU derinizi halıla- ge eee tüyünden alıman.. — Affedersiniz, tuhaf bir teşbih daha... (Ski) nin buzdan aldığı O Mi lezzeti alır. Korkmayı Bu sefer o sinema oyunu kadında baş gösterdi. Kadın- çük ge uyuzuna çırılçıp- lak sarı oğrusu bir kadın onu tertemiz bırakiyor...| Doğru, yâlnız hayalle ge- çiniyorum; ben yalnız hayal ediyorum.