Ea DAİMA İDARE ÖLÇÜSÜ Garpten öğrendiğimiz «milletler lâyık oldukları hü- kümetlere ererler» hikmetinin, her şeyde olduğu gibi, aslını ve ruhunu görünüz! Âlemde hiçbir söz, bu hik- meti, bu sade ihtişam içinde canlandıramaz: 78 — Bulunduğunuz hale göre idare edilir- siniz. Kötü devlet büyüğünün zarar derecesi : 9 — Her şeye fesat verici bir âfet vardır; dinin âfeti de kötü devlet büytikleridir. Kötü devlet büyügünün mes'uliyet derecesi : 80 — Bir adam, isterse Süreyya Yıldızın- dan yeryüzüne kadar düşsün; tek halkın işlö- rinden birini üzerine almasın... u kelâm mucizesinin 1300 yıl sonraya yüzde yüz intibak derecesine bakınız : 81 — Devlet başı, yahut onu temsil eden bir vali, hâcet sahiplerine, zayıflara ve çare- sizlere kapılarını kaparsa, Allahda onlara af ve lâtuf kapılarını kapar, onlarda kendi hâ- cetlerini, zaaflarını, çaresizliklerini arzedemez olurlar. Aynı mucize : 82 — Hiyanetler içinde ekber ve âzam olanı, bir valinin, idaresine memur olduğu halk içinde ticaret etmesidir. Devlet büyüklerinin sadece nefsaniliklerine hitap etmek, dalkavukluk, hoşa gitmek sanatının - ki bugü- nün dünyasında tek geçer akçedir- hükmü: 83 — Allahın gazabını çekecek işler ve sözlerle devlet reisinin hoşuna gitmeye çalı- şan, Allahın dininden dışarıya çıkar. Ve şu hikmetteki hudutsuz isabet ve sonsuz haki- kat karşısında ağlayalım : 84 — Halkın hoşnutluğunu çekecek daha üstün vasıftakiler dururken, bir ehliyetsizi salâhiyet mevkiine getiren, Allaha, Peygam- berine ve bütün müminlere hiyanet etmiştir. Memurun, hakkından çok veya az kazanmasındaki facia; ve ezeli ve ebedi ölçü sırrı: 85 — Biz, birini bir işe memur ettiğimiz zaman, onu gerektiği kadar doyururuz; bun- dan ötesi felâkettir. Dağların saklandığı gün, iğne ucu kadar sakla- maktaki korkuyu biliyor muyuz: 86 — Biriniz bir işin başına geçtiği zaman bizden bir iğne ucu kadar birşsy saklarsa, o sakladığı şeyle Kıyamet gün günü eli ayağı bağlanır. i ani , — 5 ü # ğ a SELÂM - KARŞILIKLI ALÂKA Ahlâk ve muaşeretimizden dış” çizgiler : — Müslümanlar biribirine rastlayınca elele vererek biribirinin halini sorar, Allaha hamdeder, biribiri için Allahtan mağfiret di- lerse, Allah hepsini birden affeder. Öyle: 79 — Aranızda sevişerek selâmı ifşa edi- niz! Daima öyle: 80 — Biribirinize selâm veriniz, yemek ye- diriniz, Allahın emrettiği gibi dostluk göste- riniz! Selâmın ruhu: 81 — Selâm, Allahın yeryüzündeki isimle- rinden birisidir; bu ismi aranızda ifşa ediniz! Bir Müslim bir topluluğa rastgelirde selâm verir ve o selâm topluluk tarafından kendi- sine iade edilirse, selâmı topluluğa hatırlat- mış olması bakımından üstün fazilet yine kendisinde kalır. Eğer selâmı kendisine iade olunmazsa, yine beklediği selâmlardan daha iyisiyle mânen mükâfat görür. Selâmın mânası: 82 — Bir Müslümanın başka bir Müslü- manla elele vermesi, öpüşmek yerine geçer. Bütün bir selâm ve muaşeret temeli : 83 — Atlılar yayalara, yürüyenler oturan- lara, azlıklar çokluklara selâm versin; selâmı iade edenin ecri kendisine aittir; selâma ce- vap vermeyene hiçbir ecr payı yoktur. Selâmın kuvveti : 84 — Rastlaşan ve elele veren iki Müslü- man, Allah ikisini birden affetmedikçe biribi- rinden ayrılmazlar. Selâmın edası: 85 — Gönül okşamanın tamamı, elele tu- tuşmaktır. Selâmın fazileti : 86 — Rastgeldiğine selâmla başlayan, Allah ve Peygamberinin dostudur. Müslümanların ve Müslümanlığın hüviyet cüzdanını kullanmayan geriye döner 87 — Selâmla başlamayana, yanınıza gir- mek için izin vermeyiniz 1 ASA NUR HARMANI — Tertipleyen : Hikmet Sahibinin — Abdinin — Kölesi uwama/ | Ni - NE EN TEN Li