'Tanzimata ge- linceye okadar Türk fikir ve san işe başlayalım: Tanzimata ge- linceye okadar Türk sanat ve fikir adamı, dünya mik- yasiyle, ruh ve kafasının bütün mima- risine sanat ve ideolocyasının bütün miyarlarına ermiştir. O, içinde yaşadığı cemiyetle, ve gemiye yerleştiği medeniyet kayna- ğiyle tam bir anlaşma . halindedir. Kendisini yoğuran 'cemiyet, nasıl bir dünya içi ifadesine ve bir dünya dışı telâkkisine malikse oda, zaman ve mekân balinde, bir sanat ve fikir dünyasının bütün unsurlarına sahiptir. nahvi ve Dili, i vim UV akililar ilmi, YE lığın tecelli ay- nalarındaki bütün akisleriyle o, sis- temli bir (plâtforma) üzerindedir. Bu plâtforma ona cemiyeti, cemi- miyetine de İslâm iman ve ideolocyası bina etmiştir. O devrin muvazenesine göre İslâm iman ve ideolocyası gü- neşli bir gök, cemiyet bu gökten sıcaklık alan bir toprak, sanat ve fikir adamı da, ferdiyetinin köklerini bu toprağa salan ve SUNA göre yemiş veren bir ağaç Ağaç, toprak ve aki ferd, cemi- yet ve ideolocya halinde düzene gi- rince HAYAT ve onun sonsuz deve- ranı doğar. Hiç bir insanlık devri, oiden kim ve gelen ne olursa olsun, bu ana un- surlar dışında bir terkip yapabilmiş değildir, İmdi, şu Anda hiç bir kıymet hük- müne yanaşmadan kabul edebiliriz ki, Tanzimata gelin- ceye kadar Türk sanat ve fikir adami, bellibaşlı bep, netice. ve b ie miş; Zama ölüzl” hal ve iş âlikbel olarak n — giyle temsil etmiş; kendi anlayışı içinde. hâdiselere hâkim ül muş, ma bir idi hâlis ye- mişiyı Bu “cemiyetin : Dini mizacı Süleyman Çelebi'de... Derinlik ve olgunluğu Mevlâ- da... Mâverâ hümması Yunus Emre'- e. : Kahramanlık hayali Battal Ga- zi'de Aksülâmel ve isyan psikolocyası Köroğlu'nda.. Nükte ve » hlevi Nasreddin Hoca- Halk duygu kümaşı Karacaoğ- lan'da... Hassasiyet cevheri Fuzuli'de... Eda ve (estetik) ruhu. Baki'de... Kuru mantık ve aklı Nabi'de.. Belâgat ve hırçınlığı Nef'ide.., Şive ve zarafeti Nedim” in İrfan ve inceliği ge Usul ve sistemi Kâtip Çelebi Tarih vie Naimâ'd Nas ve kalıp bilgisi, “Ebussuud Efendi'de.. Görgü ve merakı Evliya Çele- . bi'de... a a ö Maverâ görüşü NLEBİ, İbrahim Hakkı'da. e emmmmzmmm İkinci Mektup Necip P KISAKÜREK Dekor o vevki Ye © (Plâstik) fikri Sinan'da... (Fonetik) fikri Dede Efendi'de... Ve bütün bunların hepsi, başka başka mikyas ve kıratlarda hepsin- dedir. Kısaca ve kabaca: Tanzimata gelinceye kadar sanat ve fikir adamı, eyer v — Dünya görü — Bir eşya ve dinle ba- kış maviys.. — Bir « Güzel» ve « Doğru » hükmün. 4 — Bir kemâl ölçüsü... 5 — Bir yarın iştiyakı... , 6 — Bir tenkit ve tayin miyarı.. 7 — Bir irfan kuşağı... 8 — Bir cemiyet örgüsü... 9 — Bir ferdiyet mayası... Gibi kıstasları içinde taşıyan; mesafeleri ve istikametleriyle, hacim- leri ve nisbetleriyle, şahsi ve hakiki bir dünya temsil eden öz sanatkâr ve münevver örneğidir. Tanzimata: gelinceye kadar Türk sanat ve fikir adammna üstünkörü bir göz atan, onun inandığı, bağlandığı ve sevdiği hiçbir şeyi benimsemese de, onu ferdi, içtimai ve fikri bir mu- vazene içinde bulmıya mecburdur. Tanzimata gelinceye kadar Türk sanat ve fikir adamı, bahtını ortak ettiği cemiyet devam ettikçe bütün haşmetiyle' yaşadı. Cemiyeti ana ze- minini kaybeder atmez de bütün he- yetiyle göçtü. Zira o, bir kemâl ve vahdet ânının yemişiydi ve ağaçla toprak ve gök arasındaki düzen bo- zulur bozulmaz, bu unsurlardan hiç birinin tereddi ve ıstırabına iştirâk etmeden sönüvermeğe mahkümdu. ANCAK Ne zaman, nerede tutulursa güneş Seni misafirliğe çağırıyorum! Ne zaman, nerede batarsa bir gemi Seni misafirliğe çağırıyorum İşitmek hakkı geçmiştir, bir sağırın; Seni misafirliğe çağırıyorum | Uzat o çaresizle beraber ellerini! Boş kalan avuçlara yazıyorum Görmek hakkı değmiştir, ona bir körün; Körlerin gün görmez karanlığına bir gün Gezmek hakkı dokunmuştur, bir kötürümün; Onların kımıldanılmaz yataklarına bir gün i Ne zaman, nerede koparsa bir keman teli Onların kervan geçmez, kuş ötmez çölüne bir gün Ne zaman, nerede bir dilenci görürsen Celâl SILAY a, (5 BU HAZIRAN GECESİ Sürüklenir siyah eteklerinde vefa Şarkılar, kadın ari karışırken / Düşer ümitleri ihtiyar kızların Se saçlar halinde pençerelerden; Bu haziran gecesi, Şehuet, evli çiftleri e oynaşırken / Uzanır kirli elleriyle rica Kenar mahallelerden, dilencilerin; Bu.haziran gecesi, balkonlardan balkonlara Kızlar, delikanlılarla sevişirken / Gider karanlık hücresinden aya doğru Ömürlük bir ras Bese ve kin; Ben ancak bu şiirin demek istediklerini Bü haziran gecesi, Şiirim, 'ay ışığıyla Milerirheri tanbul bahçelerinde atak odalarında sularında