SERMAYE VE MÜLKİYETTE Tedbircilik © Sermaye ve mülkiyette tedbircilik, 19 uncu Asırla 20 inci Asrın en buhranlı meselesi, dahhâmeleşmiş ferdi sermaye ve mülkiyet illetinin deva neşteridir. o Yuvarlandıkça kütlesi büyüyen ve kütlesi büyüdükçe yuvarlanması şiddetlenen kardan bir küre gibi, bütün iç- timai emek ve iş vâhidini, birike birike, adaletsiz ve ölçüsüz, basit bir mekanika zaruretine esir edici başıboş ferdi sermaye sistemi, ne bizim dünya görüşümüzle barı- “ şabilir, ve ne iinde bulunduğumuz yeni dünyanın şart- lariyle... © Sosyalizma ve Komünizma bu yüzden doğdu; Faşiz- ma ve Nazizma da Liberalizma faciasına, bunların bir aksülâmeli halinde, boş yere bir ruh ve cemiyet müeyyi- desi aradı. Şukadar ki, Müslümanın, hem Hıristiyana, hem Muse- viye, hem de Allahsıza zıt olması, bunların da kendi ara- larında birbirlerine aykırı olmaları gibi, bizim, dahhâme- leşmiş ferdi sermayeciliğe düşmanlığımız, bugünkü haliyle kapitalizmaya zıt olduğu kadar, hattâ daha fazla, komü- nizma ve sosyalizmaya aykırıdır. © Bizim, başıboş, dahhâmeleşmiş ferdi sermaye ve mül- kiyette tedbirciliğimiz, bu âna kadar ana hatlarını çizdi- ğimiz 8 temel ölçüsünün billârlaştırdığı dünya görüşü içinde, her ferde, her iş sahasında, her mülkiyet hakkını veren, fakat bu mülkiyetlerin başka emek ölçülerini kör- letecek, onları emeksiz tasarruf edecek, onların bedavadan hisse senetlerini toplayacak surette birikmesine, sistemleş- mesine ve teşebbüse geçmelerine mâni olan; böylece, bü- yük bir sanatkâr, bir mütefekkir, bir kâşif, bir asker ve «bir idareciyle, küçük bir rençber, bir işçi, bir esnaf, bir amal ve bir memur arasında, her birinin değişik kazanç ölçüleriyle temsil edecekleri iş vâhitlerini, sadece hikmet- siz'bir teraküm hikmetiyle yutmak iktidarına set çeken, .yeni dünyanın müjdecisi, kurtarıcı sistemdir. Bu sistemin tek cümle içinde madde ve ruh makaniz- masını belirtmek için, şehri su baskınına karşı korumak 1001 Çalar aye bu mu?., Yaydı seecadesini üstüne şehrimizin, Dua edecek gece. Bağı koptu bir muazzam tesbihin Ve saçıldı göklere tane tane bilmece, Belki Çırağan'ın koridorlarında, Şimdiki gecenin elindeki gibi Titrek alevli şamdanlar yanardı. Giremez Halie'in rüyasına artık gayesiyle açılmış büyük bir kanal misali verelim: Şehir- de nasıl her santimetre murabbaının çekebileceği sudan fazlası bu kanala akacak, orada toplanacak, istenilen isti- kamete sürülecek, böylece şehir su baskınından kurtarıl- mış olacaksa; bizim cemiyetimizin ferdi sermaye ve mül- kiyet çerçevelerinde bellibaşlı mikyasları taşıran kıymet- ler de, ellerdeki ölçülü kalıplara göre, kendi kendisine ta- şacak, cemiyet sarnıcına akacak, orada toplanacak ve devw- let emrinde içtimai sermaye ve mülkiyeti temsil edecektir. Devlet emrindeki içtimai sermaye ve mülkiyet, bütün cemiyeti, bütün uzuvlariyle, beşikten mezara kadar kefalet we sahabet kanatları altında tutacaktır. © Ancak böyle bir nizam altındadır ki, bütün ömrünce hâmızlı hava yutmaya mahküm bir madde işçisinden, bey- nine kan terleterek insanlığa hayat inşa'eden bir fikir işçisine kadar, az veya çok, her türlü emek vâhidi, bu vâhitlerin itibari senetlerini, keyfiyet değerleri dışında, sadece kemmiyet imtiyazlariyle köpürten zümrelere karşı, acıklı iflâsından kurtulacaktır. © Bugün yalnız ana prensipini belirtmekle kaldığımız bu sistem, kapitalizma ile sosyalizma arasında, her birinin eğri taraflarını tasfiye edip doğru taraflarını birleştiren, iktisadi bir mihraktır; kendisi de mihrakların mihrakına bağlıdır. © Hazım cihazı yoliyle öğe ıstıraplarımız, ıstırapların en kabası olsa da, en göze görüneni, yâni en gerçek kabul edileni bulunduğuna göre, iü pilânda bir asırdır kurtulu- şunu arayan insanlık, komünizma gibi, başıboş kapitaliz- madan bir derece daha bâtıl, ve üstün hak ve keyfiyet değerlerini dibinden kazıyıcı müflis bir tecrübeden sonra, bu dâvanın tahakkuk vasatisini, sadece ferdi sermaye ve mülkiyetin dahhâmesine mâni tedbirler manzumesinde bulacaktır. Ve hemen belirtelim ki, bu yepyeni sistem, ezeli ve ebedi İslâm'dan başka hiç bir şey değildir. İdeolocya Örgüsü — BUYUK DOĞU Necip Fazıl KISAKÜREK (Parti) lerimiz Daha dün bizi (tek) gl şimdi (çok), yıkmak istidadıadadır! Daha dün (tek) in ceberutu altında inliyorduk; yarın (çok) un hercümerci içinde baştan başa memleket ve bakikati ezen (tek), yarın topyekü savurup yele veren bir (çok)'la yer değiştirebilir! Daha dün her şeyi yanlış toplamıştık ; şimdi her şeyi daha yanlış dağıtmaya savaşıyoruz | harap olabiliriz! Daha dün n aynı memleketle hakikati Ve bütün bunları, ismine, maymun (alfabe) lerinde yazılı olduğu gibi «Medeniyet dün- yası» denilen Garplı madd gizli iç tesirlerle gerçekleştirmeğe çalışan Garbın çok yeni ve pek yaman bir tertibi diyebilirdim; eğer bu- gün Batı dünyasının gözünd (Parti) lerimizin hiçbirinde, bir dünya görüşü değil, bir zıpzıp görüşü bile yoktur! Tek çıkış noktaları, güya (Cumhuriyet Halk Partisi) ne zıd olmakl.. O ki?.. Alemde ona zıd olmayacak şey, en geniş mânasiyle şey, nesne tasavvür edebilir misi- Belki Lâle Devrinin de böyle bir gecesi vardı. niz?.. Ona zıd olmak, yangına talaş atm bütün bu zıdlar, kendi nefslerine karşı nedirler?.. (Milli Şefe açık mektup) tarzında bir in dünya görüşü reçetelerinden, merak etmeyin, kimse kurtuluş beklemiyor 1. 6 ok) yerine, 600 tok v e bir.kaygı belirtecek tarafımız kaldiğına inansaydım!., d olmak hüner midir ayı doğru bulmamak gibi bir bedahattir! Fakat veya çok veya yok veya kok, veya fok; hepsi bu kadar! Heyhat ki, bize derhal lâzim olan, her şeyi yanlış sörlaini olmanın aksülâme liyle bu defa Me şeyi yanlış dağıtmak değil, tek ve gerçek bir mihrak ve şekil altında dosdoğru toplamaktan ibaret!,, Bu da muhalif fırkayla değil, pek muvafık bir hamleyle olur!.. Ve işte halk bu hikmeti derinden derine sezdiği içindir ki, seçim gününü, evinde sayım günü gibi geçirmekte ve hiçbir ümide-kapılmamaktadır (Parti), süket “parti) fikrine.düşman ve yi (BÜTÜN) e sımsıkı bağlı olarak (Büyük Doğu Partisi) olabilirdi; eğer'mücerret (parti fhumu, tez vakitte kokmuş palamütlar Özdemir ASAF | kâdar ucuzlamiş olmasaydı 1. Hele şu falikeyen) günleri bir geçsin |.. ş > - Sürüklenen mavnaların izleri, O kadar aydınlık ki o günlerden kalanlar La Damla damla tarihin ihtarı titretti denizleri.