, g7 N # Oo Ruhçuluk, eşya ve hâdiseleri, kendi içlerinden çıkan kuru müşahede ve kuru tecrübe, kuru akıl ve kuru bilgi kanunları üstünde, madde göziyle görülemez ve ölçülmez müessirlere bağlamak anlayışıdır. g Ruhçu odur ki, beş hasse kadrosu içindeki ham ve kaba madde âlemini, o kadronun dışında ve üstünde, gıyabında ve mâverasında, üstün bir sebep kutbuna ilişti- rerek mânalandırır. Giakir bir gözyaşı damlası, herhangi bir dış tesir yü- zünden herhangi bir guddenin maddi tagayyürüne mi işa- rettir ; yoksa ayni maddi tekevvün zincirinin başında, mad- deye hâkim, fakat madde çerçevesinde gâip, üstün ve ma- nevi. bir kuvvete mi delâlet? Sualin ikinci şıkkına “evet !,, diyen ruhçudur. © Ruhçunun usulü (enfüsi-sübjektif) ve onunla Beraber muğdil ve girift, maddecinin usulü de (âfâki - objektif) ve onunla beraber basit ve düpedüzdür? Öyle ki, ruhçu, kâinatı topyekün ebediyet yolcusu insanın mihrakında toplarken, maddeci, kâinatı topyekün fenaya mahküm maddenin mihraksızlığında dağıtır. © Maddenin uzviyet üzerine doğrudan doğruya tesirinden doğma hayvani ve nebati ihsasların üstünde bütün haz ve elem manzumesiyle beraber, vatan, millet, aile, aşk, mer- hamet, namus, kahramanlık gibi mefhumlar, baştanbaşa ruhçuluk kadrosunun mallarıdır. © Ruhçuluğun ufuk çizgisi Allahçılıktır ; her Allahçu kendi kendisine ve en mükemmel ruhçudur; fakat her ruhçu mutlaka Allahçı değil... Ama Allaha erişemiyen ruhçu, bir zaviye teşkil eden iki hattın çaprâz gidişini kabul ettikten sonra birleşme noktasını inkâr eden tezatlı insana benzer ve hiçbir kıymet belirtmez. © Sebepleri ve neticeleri üzerinde sonsuz tekerlemelere düşmeden billürlaştıralım ki, biz, ruhu ve ruhçuluğu, hava tabakasının yeryüzüne mıhlı olması gibi, bütün kemiyet ve keyfiyet pilânlariyle insanın tahayyüz sahasına perçinli görüyoruz. Onun olmadığı yerde bizce, bütün kemiyet ve keyfiyet pilânlariyle insan ve insan hayatı nâmevcuttur. hile 1001 Çerçeveden senin şüphesi Bir uyku mahmurluğu var hali- Seneleri asırlara devri Bekledik günlerce Hide Mg Ufuklarca karanlık, ufukları sessi; © 1 dı, lg saf #ml di baf” Özlenenler, ümitler, çok uzaklarda almış, Ve sebebsiz sancıların kıvrandır- ğı, Yorgan o tahayyülümde ikinci uyanışı içinde Sen, yolculuklar ve bu nefis i B akşam; | Esmer mf iilünini mahzun İnmeden önlenemez. ar, Ve bekâret kokan ükirire İr imân Ares sütünlar. Kenan Harun zi .iş ve hâmle merkezlerini bu nokta © Madde ilimlerinin, bütün ruh muvazenelerini altüst edecek ve kurucusunun elinden kaçıp kurtulacak kadar murakabesiz tarakkisini çerçeveleyen asrımızda, (robot )- laşmış insanoğlunu yeniden avlama ve maddeyi yeniden sindirme kudredinde bir imânın fışkıramamsı yüzünden, dünya, en derin buhranını çekti ve nihayet bu buhrânın fül halinde kıyametini yaşadı ve halâ onu yaşamakta... Bugün, gelenin, önde getirdiği ulviyetten ziyade, gidenin arkada bıraktığı süfliyet manzarasından anlıyoruz ki, bize eski ruh muvazenemizi, eski aşk huzurumuzu getirecek olan büyük imân manzumesini bilmesek ve tanımasak da, ona ihtiyacımız mutlaktır; ve bu seziş, 17939la 1946 arasında tam bir bedahat şerefine ulaşmıştır. © Dinin kaba taassup cephesini değil de ruhunu yıkmak üzere kurulan komonizmanın sabık mekânında ardına ka- dar açılan kilise kapıları; ön bâtıl politika uğrunda bile olsa bütün verimini ruhçuluğundan âlan nazizmanın insan ve makineye tahakküm hamleleri; ve ruhçuluğun en hür barınağı demokrasya âleminin dilinden düşmiyen “Allah, âvâzeleri şahittir ki, medeni insanlık dünyası, yeniden ruhunu ve yeni ruhçuluğunu arama yolundadır. © BÜYÜK DOĞU'nun, bütün bir vatan kurtarıcılığı çapında gördüğü ruhçuluk, ilmi ve felsefi delâleti içinde, ferdi ve içtimai bütün mukaddesler zeminini kucakladıktan sonra, bu zeminin ufuk çizgisine de muhtaç olanıdır; yâni Allahtan gelen, Allaha giden ve arada, yeni insan ve cemiyeti bütün mukaddesleriyle ihtiva eden ruhçuluk... Ve bizim elimizde ruhçuluk, Allaha, hem de Peygamberinin mutlak yolundan bağlı olmanın bir neticesidir. Gerçek mâna- siyle mü'minlerin, eşya ve hâdiselere bakışındaki mizaç ve üslüp ölçüsü... Bütün cemad, nebat, hayvan, ve insan kadrosiyle kâinatın, ezeli ve ebedi bir kendi kendini aşma cehdi içinde derin bir mâvera hümması çekmesi ve bütün etrafında ayarlaması mefküresi... İdeolocya Orgüsü — BUYUK DOĞU Necip Fazıl KISAKÜREK YOL 1 İsterseniz her yıldızla her yıldızın arasını çizeyim !.. Meydana yine bu kadar yol.çıkmaz!.. Ey çaresiz insan ; söyle, bunca yol arasında hangisi ulaştırıcı?.. ok ; fakat herkesce yolun kendisininki olduğunda O kadar tersine gittik ki, aslında şüphe felâketken, şüphesizlik felâket oldu. (Bir) den başka her Kayanın aldandığı mutlak olan bir vaziyette namütenahi teselli !.. * Yirminci Asrın ortasında insanoğlu, bâtılla bâtıl arası kaç nokta varsa hepsine birden bilet kesen, hepsine birden tiren kaldıran cehennemi bir yol şebekesinin merkez istasyonun- dadır. Belki da yalnız Hakka giden hattır ki, işlememekte, üzerinde yorgun öküz arabaları ünl ik Yolun (bir) olduğunda kim- yni şüphesizlik1.. Yol, yol, yol... (Bir) in aşkına bunca sayı; ve (tek) in yüzü suyu hürmetine bu kadar yol ig cemat, nebat, hayvan, her, herşey yolunda... Suyun yö eN yolu; kuşun yolu va ... Kıvılcım, rüzgâr, bulut, ay, güneş, sapan taşı, hepsi y n?.. il İomak yolum gider Yemene...» diye acı acı düşünen e dipsiz hassasiyeti de ali bu korkunç yol dokumacılığı, 1950 (gar)ının tepesine bir atom bombası 'Bölki de. bu icadın hikmeti budur. Herşeyi o kadar dağıttılar ki, büsbütün etmeden toplamak imkânı kalmadı. ölen) (tek)in hangi yol olduğunu biliyorsan ; ö elektrik'lâmbası altında karanlıklar (metropol) ünden başka bir yere çıkmadığını görüyorsan; ve bütün işlerin işte o (bir) e şan olduğunu seziyorsan; ver elini öyleyse, yol bizimkidir. zahirde bünca yolun zahirde bunca 1 z