Kapıcıbaşı Konağı 3 — SKİ - Zağra âyanı epi eni nın ii bu, mahal Aya bayırının . ete a en ii laziyie Beraber kasabanın gimeli şarki köşesi... Pelinlik derlerdi, bugün o semtin en büyük yolu Pelisiya adını taşımak: birinden duvarlar, merdivenli setler, je larla ayrılmış avlu ve bahçelerin üzerinde, köprülü yollar ve taşlıklarla eklenmiş İbirer ikişer katlı ahşap yapılardı. vwvelâ dört bir tarafı kaleyi andırır duvarla çevrilmişti, dört yerinde metin kapıları i kapı, kani vel örülmüş, 'battal bir delikanlının bu kapının eşiğinde öldürülmesiydi. Hünkâr kapısı, yapı- eski parçasıydı; adını, Perin ez medin bir $ Ae kapıcı başının €c dından Hida) belki d acıka in ör “İndiği günlerden pe Haremde bir büyük oda da Hünkâr sofası diye meşhurdu; fakat bu oda, birkaç tamir e. yerini Asır yüzünü tamamen kaybet Hünkâr kapısından seller, birinci avlu, © ar ra ge nisbeten sl Kapan damı ukdar Mehmet tarafınd yaptıılmışı. keko) iyi Simli şü dışhamama bu köş ma Ma olaLlli ki, bir gundan çok sonra, Gorgi kavgası yüzün- den Ş... bey yerd Dd sari serapa mermerdi, dört köşesinde dört kurnası, altın yaldızlı oymalı lleri, yiye. bala Yi da küçücük bir hav e fıskiyesi va Cevizlikten, bir ea eyin kapal bale me geçilirdi. Cevizliğin cenuba bakan önü, dışbahçe idi, yüzde yakın meyva ağacı vardı. e Mescid meydanından iki kanatlı büyük bir porta ile arka bahçeye, yahut arabacılar avlusuna girilirdi ; etrafı çepçevre ahırlar, ve üstü ırgat, seyis ve uşak odalarıydı, samanlık, arabalık hamam külhanı ve bir ırgat hama- mıydı; buradan da diger bir kapı ile aşağı bostan denilen dördüncü avluya geçilirdi. Bu bostanın bir büyük kuyusu ve bir havuzu vardı. Harâm, büyüklü küçüklü seksen kadar oda, iki hamam, bir mutfak, havuzlu fıskıyeli sofalar, bir cihannüma kulesi, san'at eseri kapı ve Gali va Ke ve lâal zemi yazi ve dek an > en az iki asrı sulü bir yapıydı. Parça pa a Bahariye, Zerefşan, dilde iii Yediodalar, z odaları ; odaların da isimleri vardı: : 1 oda, Yeşil oda, Pembe oda, Hünkâr fanı vi lu sofa, İncili poigi Sünnet da, Altın , Sandal, Kadifeli Hek min yüzü bir lee ye epi b gülbahçesiydi, Zağra'nın namlı gülleri, Yedi- veren, Ziba, Kaysi ve İstanbul güldür. Bozgun arifesinde, bu hanedanın kapı- sında, yüz elliden fazla insan yaşıyordu. Bi kaç harem aklar yere türklerinin si hayatı üzerinde konuşmak fırsatını verir : Harem, Uslu dakik; o kapıda doğmu m tecrübeli ve emektar kadınların il Nefise ir Si li kahve ğına alınır, orada kınagecesi gibi e ilâhiler, türküler okunurdu, hafızlar Kur okurdu. Nefise ollanın da sesi in Molla, kendi eliyle yalnız efendisiyle iç nın a pişirirdi, Kapıcıbaşı zade E... Paşa, bir hokkacık oturtulmuştur, içine anber konu- lur ve delikli kapakçığı kapanır, anber koku- kahveye verir ; bir küçücük anber hapı a nbeş gün gidebilir. eme Dudu, a adı ile Hacı Hafize mektar rı gama bağrının süt Ee arı kuruduktaı ra konağın misafir ame ferace ve yaş- büyük ape ardı; el öpmeğe kız gelin getirildiği veli de, muhakkak kıyı medi hediyeler yerdik Bi kıymetli hediyeler evherdi. tahı Fatma Abla, konağın bütün hiz- i n dertlerini din- amasına dikkat eder, onların e diker, onlara dikiş, nakış, dantele örme çorap örmesini ve bütün ev işlerini öğretir kızları hamama o sokar, saçlarını o tarayıp dg le ii çağa geldiklerini e inle ilk d halk içinden ki Bae 4 rı va kadar kargmada gö nın gözünde, işlerini, kaş, göz, kirpik işaret: leriyle görürlerdi. 194 Konağın öbür uslularından Seyide Dudu, Nazır. kadın, lâkabiyle meşhurdu. Çiftlikler nazırı Ethe Ağa'nın atünil oğlu Ah- met dünya güzeli bir delikanlıydı, bozgun sonunda Dedeağaçta jandarma iken denizde boğuldu. Kör Şerife ilâhici, kasideci ve mev- lâd okuyucusuydu; onun bir Murat reis ilâ. bisi vardı ki, sesine coşkun bir kalmazdı vererek bitirirke; yaşarmamış göz alm. umman t Reisi isin lainllari pe Diyünindei İşinde va ağlar, uyur uyanmaz. üm.. güm bam! Güm.. güm bam 11.. Ikavukların başında da Tabak Ayşesi ile b Tarife gelir; Ayşe; bir debbağın iğ zıydı, şen, şuh, dilli, bir mani ve türkü zinesiydi ; yalnız Felek üzerine beşyü e söylediği naklolunur. Tarifeye seni, eşsiz rakkas. ye metçi kızlar yirmi iğ fazlaydı, r kızı, Mo. 1G mo, bo u boş, BE. üğününde gelinin arabacısı Dimo el evlendirilmişti; boz- gunda velinimetlerini bırakmamışlar, Gano ferace > Dimo araba sürerek İstanbula kaçmış! bir ün, öğle ve akşam, sofray misafirsiz oturulmamıştır ; Spie iğ üç , Recep Kandilinde, Ram. urban Bayidle rında, bilhassa siyafsi. Seotralari ku- rulurdü; ferace ve yaşmaklara bohça yetiş- tirilemez, bahçeye ipler gerilir, feraceler ve aşmakla: rbai iplerin üzerine atılırdı. Rama- zanın ilk de çok misafir gelirdi, büyük kısmı da Hira alıkonurdu Recep Kandili, Bulgarı Türklerinin bü- yük dini | bayramıdır; hususiyeti de mekik ile testidir ekik, tavada şırlağanla b bir hamur işidir. Perşembe sabahı günü ışığıyla ve Pa ln başlanarak sini sini üleştirilir; en yoksuluna yale Recep Kan- dilinde ocağı Şırlağ kokmayan kalmaz. Bir beraber bir testi, yahut toprak ibrik verilir; camilere de kınalı ve yaldızlı varaklı mumlar götürülür, Kapıcıbaşı konağında, Recep Kandili, görülecek günlerdendi. İş, mevki, sevgi, yaş gözetilmesinden Recep harlı verilirdi; has- bahçe, dışbahçede büyük havuzla cevizlik arası, arabacılar avlsu cit önü, tei ei ibrik ve toprak ER öbe kle riyle dolar bu toprak su kaplarından, herkes, adla arını hatırlayabildiği yakın ölülerinin sayısı kadar alırdı; kulplarına, mia ipliklerle kü- gücük kâğıtlar bağlanır, bu kâğıtların üzerine de bir ölünün adı yazılırdı; burada, yazı bi- lenlerden, Yürükenler dei. top vak işlerinin irisi va ve biçimlerinden, ” ölümde en, hü- en, imandan ve daha birçok şeylerden kamil r. 'gamberin sna karnına düştüğü kasa Bay bir şehrâ seli sırık ve el Kileri İle camiler: kaklar f atılır, çoluk çocuk, kiz ve oğlancıklar' civil cıvıl oynaşırdı: Besledi beş yüz sene İstanbulu Devleti daya kılan Rumeli...