MUHAMMED TERMEZİ (HAMİDOĞLU) — Allah sırrını takdis etsin — - Dedi ki: — Sermayen gönlündür ve vak- tindir. Gönlünü, hatırına düşen zan ve heves gölgelerine kaptırınca, vaktini ziyan edersin. efsirci : w — Sofilik gönüldür, vakittir, diriliktir. Gönlünü, vaktini ve diri- liğini kaybeden sofide ne kalır? #kak - Dedi ki $ — Senin vakitlerinden birin- de gaflet belâsına bulanmamış tek saniye ele geçirecek olursan, aman düş o ânın üzerine ve dikkat et: Dikkat et ki birdenbire senden o âna zıt bir hal görünmesin... İşte bu hal, senin için; doğruluk üstünde olmadığına işarettir. Dedi ki: — Gayrın haliyle halleneceği- ne, kendi yaradılışın üstünde kal! ABDULLAH (HARRAZ) — Allah sırrını takdis etsin — Yemekten sordular, Dedi: — Zâhitlerin ep yar Zikirden sordular. — Oda âriflerin irmiği 5 “** Dedi : — İnsanin, gaytolanlara iltifat- tan esrarını saklaması, Allaha bağ- lanışının alâmetidir. » #tk Dedi: sakil o. — Zahirde tam kulluk ve bâtın- da hürriyet, kerim olanların ahlâ- kındandır. #k* Birgün, bir takım adamlara şöy- le dedi ve yanlarından uzaklaştı » — Bizim yolumuz, vermenin yo- ludur, menfaat çekmenin değil. bdullah uzaklaşınca, dinle- “yenlerden biri öbürlerine: — Size,dedi, şeyhin ne nisbet: .te başkalarından ve nefsinden men- faat çekmeğe uzak olduğuna dair bir hikâye anlatayım mı? lat | — kt 2 Anl — ll yirmi kişiyle Mekkeye gitti. Mekke'yi gözle en kadar yaklaştılar; bir gün- lük yola kadar yaklaştılar. Birden- bite Abdullah müritlerine döndü “Dostlarım. Allaha ısmarladık! va ıadan ayrılıyorum |,, Müritleri atıl- “Nereye gidiyorsun? Mekke ile aramızda pek az mesafe kaldı?, Cevap verdi: “Ben buraya kadar aylarca süren bir yolculukla, sizin aranızda, sohbetlerinizden fay- dalanarak, zevk alarak geldim. Nefsim bu beraberlikten memnun oldu. Şimdi tekrar, geldiğimiz Le dönmeliyim, ve Hacce niyet ederek tek Pm yollara düşmeliyim. Daha Hac - 1 The NS Z7001 En “ Hazreti Ömer, görünüşte iyi ve rahat yaşayan insanlara neyle meşgul olduklarını sorar ve uğra- şacak bir işi olmadığını söyleyen- lere şu cevabı verirdi: — Yazık; varsa bütün itibarınızı kaybettin Ve ilâve seli: — Her hangi bir işle eğri olmak, oturmaktan veya dilen- mekten hayırlıdır. & i Böyleyken ??? İslâmın iş ve (parazit) lik hakkındaki ölçüsü buyken ??? Adıdeğmez mevsimine beş ay var. Her halde size yetişirim!,... İşte vermenin, yalnız vermenin ve nefsi bütün” menfaat hırslarından temizlemenin olul.. ” Tefsirci : Beğ, * Abdullah gibi kimse alm. oda kendisi gibi birini görebilmiş değildir. EBUCAFER AHMED (HAMDANOĞLU ) — Allah sırrını takdis etsin — Hamdanoğlu : t edenlerin, riayet gös- terenlerin, kendi ibadetleriyle âsi- 32 ende a ve günahkârlar üzerine ululuk taslamaları, öbürlerinin kötülüğün- den beterdir. Bu hal de o günah- lardan daha Pe A Hamdanoğlu —— İNE Ganalı” kA gü- zelliğinde, ve kemali, işinin doğ- dır ruluğunda Hamdanoğlu : — Gerçekten Hakka bağlı olan- ların alâmeti şudur ki, üzerlerine, kendilerini Haktan başka bir yana döndürecek hiçbir iş düşmez. EBUCAFER (FERGANLI) — Allah sırrını takdis etsin — ir gün Ebucafer, şeyhinin önün- de gidiyordu. Ebucafer yaya, şeyhi at üstünde... Yağmurlu bir gün.. Yol çamur ve balçık... Ebucafer'in üönlünden şunlar geç — Şe yh t ilalde giderken kaldin çamur ve balçıktaki halimi ne bilsin? Bir saat gittiler. Şeyh birden- bire atından inip Ebucafere bin- mesini emretti. Ebucafer telâş ve wisap içinde : apamam şeyhim, dedi, se- ni yaya yürütmek hiç olur mu? Fakat şeyhin emri üzerine bin- meğe mecbur oldu. Şeyh, Ebuca- ferin sırtındaki torbayı da yükle- “nip önünce yürümeğe başladı. Ebu- cafer geride, at üstünde, iki bük- lüm, utancından erimiş, sürüne sü- rüne gelmekte... Pi erine vardılar. Şeyh so — Train, p” üstünde nasıldın? — Sorma şeyhim, sorma, hali- mi anlatamam “Şeyh cevap verdi — İşte sen, omuzlârında benim torbam, çamur ve balçıkta ilerler- en, ben at sırtında, senin şimdi atta geçirdiğin hal içindeydim. Hangisi daha hafifmiş, bu mu, evvelkisi mi?.. Ebucafer Gill Cennetle © tevekkülden mâna çıkar... e izmire —— " — Li Del tevekkülden dâva v e m”