ÇÜNCÜ Sultan Selimin harem”dairesinde tesis ettiği musiki meşkhanesine ne dere- cede ehemmiyet verdiğini-birkaç hafta vvel - arzetmiştim. Bu meşkhaneye memur, üs- ind Sadullah ağa ile Mihriban ismindeki gözde- musikişinaş kalfalar yetiştirildi. Meselâ; Esma Sultnaın Adesenin göziyle geçmiş gün: Aşağıdaki güya Türkçe beyannameyi, bundan tam 34 yıl evvel, Edirnenin üstüne tayğarelerle serptiler; ibret: İlânı umumi Bulgarların - yâni bizim muhare- bemiz Müslüman ahalisine değil belki o gaddar, zalim, merhametsiz, beyin- siz ricali devletinize karşıdır. Malüm ola ki bizde kan dökmeği arzu etmeyiz. İstediğimiz şey: O para yiyici ricali- nizden sizi de kurtarmaktır. Maksadı- mız Balkan yarımadasında sulh, âsayiş, güzel idare ithal etmektir. Görmüyor musunuz ki devlet hazinesini soyan memurlar sayesinde Türkiye devleti ne dereceye geldi? Dört Balkan ularınız dört taraftan memle- istilâ ettiler. Kırkkiliseden milen Balkan düveli müttefikası elin- dedir. Bulgar askeri İstanbuldan bir iki saatlik mesafededir. Osmanlı Or- dusu Lüleburgazda mağlüp ve m vuperişan oldu. Yalnız bir Edirne kaldı ki o da muhasara altında ve İstanbul ile her münasebatı kat'olundu. Artık Edirneye hiçbir taraftan imdat gelemez. Hal böyle iken niye kan dökelim? Bu kanlar kime fayda geti- rebilir? Paşaların zevki için mi kan dökülsün? Edirneye karşı: bin kadar Bulgar topu vardır. Eğer Edirne tes- lim olunmazsa kâmilen harap ve ateş içinde kalır. Sonra pişman olursunuz ama son ,pişmanlık para etmezl Yazık eğil mi? . , itibarla Çırağan ARİK KIYMETHÜKMÜ DEMEKTİR. Haremi güzide cariyelerinden üçin Kalfa, tanbur çalmakta temayüz etmisti. Il Sultan Mahmud da, amcası ll. Selim gibi musikişinaşdı. O da, haremdeki meşkha- neyi bozmadı. Bilhassa alaturka musikiyi hima- yesi altına aldı. Yetişmiş olân kadın hanen- de ve sazendeleri teşvike başladı. Haftanın bir iki gecesi, harem daire- sinde fasıllarla geçiyordu. Sultan Mahmud ediyordu. Esasen Şev- çok hoşlanırlardı. de, derhal taksim ricasında bulunurlardı. Sul- tan Mahmud'un âdeti idi. Bu ricalar başlar başlamaz: — Bugün nezlem var. Okuyamıyacağım! Diye po isterdi. Lâkin kızların ısrarına dank diri Sultan Ma Vedi devilude; alaturka mu- Sultan Mecid, alaf- şiresi Adile Sultan sarayının meşkhanesi idi. rfında bu meşkhane kadın, yalnız bu musiki takımıyla iktifa etme- mişti. Keman, tanbur, santur, ut ve defden mürekkep bir alaturka saz heyetide yetiş- tirdi. Bu heyetin baş hanendesi Kahveci Mus- tafanın sedası, ender bulunur bir hârika idi. Alaturka sazlarda, oyun havalarına da ehemmiyet veriliyordu. (Kaba saz) takımları- saçan köçekceleri, curcunaları, du. Ve sa- yapıldıktan sonra, katındaki bir daire, meşkhaneye tahsis mişti.. Meşk>, bir hayli güzel sesli ağaları da rağbet göstermişlerdi. Sultan Me- rağan sarayı alt edil- harem Şark musikisine faik bir vaziyete meşkhanesinde in. ça iki günü alaturkaya ve diger günleri de alaf- ranga musikiye hasredilmişti. Bir aralık bunların arasına, bir de Arap ray aklar arasında çok büyük bir rağbet uyand ırd Hümayun Bandosu Ziya ŞAKİR Fakat saray aş asıl olan, alafranga musiki idi. Kadri Bunlar, sarayın en ex ve en dilber cariye- lerinden mürekkep ndo ağ İle, ecip paşa bizzat meşgul oluyordu. iş paşa da, arada sırada meşkhaneye uğrayarak hasıl olan te- rakkiyi kontorol ediyordu. takımı, en meşhur (vals) leri, me (polka)ları, li sağa geçmiş- n piyasa musikişinaslarına faik bir hale eleiğladi. Lâkin asıl ehemmiyet verilen e takdirlerle dinlenilen, bando takımı idi. Ve b takımı teşkil edenler de, en göze çarpan, sülün gibi levend endamlı kızlardı. Bu teşekküle, (Haremi Humayun Muzi- ka Bando Takımı) adı verilmişti. Ve bunlara, erkek elbisesi giydirilmişti. Elbiseler, güvez rengi kadifedendi. Caketlerinin yakaları, kol. iki parmak kahalığinlk sırma şeritli idi. güslerine, bir omuzdan di kadar sırmalı bir kord ger omuza , Kısa verirdi. Fotinler, Parlak rugandan yapılmıştı. Bu kıyafetle görünen. kızları bir ânda çok genç delikanlılardan tefrika imkân buluna mazdı. harem bandosu. - Mabeyni Humayun bandosunun adedi gi de olduğu gibi - (tanbur majör) derlerdi. do, harem dairesinde kadınların yap- tığı bütün merasime iştirak ed talimli bir asker kadar yürüyüş ö di. Merasim iLE hayret ki bir in- tizamla girerler (Tanbur e elindeki topuzlu sarı ma- değneğini sağ elinin o- ip bandosunda a. gibi, önde klârinetler, ar- kada fülütler,. birinci borular, daha sonra bi yük borular, trampetler, ziller ve.'nihayet davul bulunurdu. Japon şemsiyesi denilen kü- çük ve notalı çıngıraklardan mürekkep âlet- ler yi niz iki tarafında dururdu. - arşları, daima notasız. çalar- e Lâkin, ya Padişah veyahut sultanlar terlerini açarlar, en titiz musikişinasları bile takdire mecbur edecek kadar bir doğrulukla, n güç havaları muvaffakiyetle çalarlardı.