SMANLI Hükümeti teşekkül ettik- ten sonra askeri ve resmi mu- zika takımımızın (Mehter) denilen he- yet olduğu malüm bir keyfiyettir. Bu mehter takımı, asırlarca vazifesini ifa ettikten sonra yerini, (bando muzika) denilen asri teşekküle terketti. Üçüncü Selim devrinde, Türk musikisi son hadde kadar tekemmül etmiş, hattâ (Musikinin altın devri) i Bunun Ooyegâne âmil bizzat Sultan Selimdi. En yüksek musiki üstatları arasında sayılan bu sanatkâr padişahin yegâ- “ne gayesi millet ve memleketi Garp âleminin terakkilerine kavuşturmak- tan ibafetti. Bu maksatla askeri . ıslahat yaparken, tesis ettiği (Nizamı Cedid) ordusuna da hususi bir muzika heyeti katarak Avrupa ordularını taklit etmek istedi. Fakat (Nizamı Cedidje hücum eden cehil ve taassup karşısında, buna imkân göremedi. İkinci Mahmut, amcasının muvaf- fak olamadığı işi, ikmale çalıştı. Ye- niçeri zorbalarını kaldırdı. Garp or- dularına benzeyen bir ordu. kurdu. Ve bu meyanda, Garp ordularında mevcut olan askeri unutmadı, Fakat birdenbire, bir. bando teşkiline kalkışmadı. Halkı ve ordu efradını !birdenbire yadırgatmamak için evvelâ düz borular ve tırampe- telerden mürekkep bir heyet yaptı. i Sultan Mahmut bu işleri yapar- ken, amcasının. eski emekdarlarından ve (Nizamı cedid) ten arta kalan eski zabitlerden istifade etmişti. Bunlardan (Osman ağa) yı yeni (Asakiri Mansurei Muhammediye) nin (Üçlü talim) denilen talim hocalığına “tâyin ettiği gibi, (Vaybelim Ahmet ağa) yı suvari muallimliğine ve (Ah- met usta) yı da tırampet meşkine memur eylemişti. muzikayı da Fikır adesesiyle geçmiş gün: Ya- rım asır evvel Tevfik Fikret'in vera Fünun) da kendi el yazısı ve (desen) İLK TÜRK BANDOSU Sultan Selimin musiki âlemlerine girmiş ve ç emsalsiz (küme fasılları)- na iştirak etmiş olan Ahmet Ağanın bir vazifesi de, yeni teşekkül etmiş olan borucu efrada musiki dersi ver- mek ve boru çalmasını öğretmekti. İlk teşekkül eden bu askeri mu- zika heyeti, boruzenlerle tırampete- cilerden mürekkepti, Bunların işi sa- dece, askerin eN tanzim et- mekten ibaretti Vâkıa Sultan Mahmut, amcası Sultan Selim gibi parlak bir musiki üstadı değildi. Lâkin, o da zamanı- nın yüksek musikişinaslarından ad- dedilebilirdi. Geniş terakki adımla- riyle Garba yaklaşmak isteyen Padi- şah, Avurupa askeri muzikaları hak- kında kâfi derecede malümat topla- dıktan sonra, yeni bir hamle yapmak istedi. Enderun ve akağalardan mü- rakkep bir (bando) yapmaya karar verdi. Fransadan mösyö Mangel ve İtalyadan (Donizetti) isminde iki ban- do üstadı getirtti. Sarayın musiki meşkhanesi hocalarından (Nokta Meh- met efendi), (Halil efendi), (Osman efendi) ve Enderunun kiler koğuşun- dan (Edip Ağa) ile (Hasan Hoca). yı, bu iki firenk musiki üstadının maiye- tine verdi. Ustalar, çırakları çarçabuk yetiş- tirmeye muvaffak oldular. Böylece, bandonun muallim kadrosunun esası- nı kurdular. Ondan sonra, teşkilât başladı. Enderundan, bu işe istidatlı gençler alındı. Bunların içinde, Sultan Mecit devrinde askeri paşalığa ve miralay- lığa kadar yükselmiş olan; Necip Pa- şa, Halil Efendi, Osman Paşa, Âtıf Bey, İbrahim Paşa, Halil Edip Bey, Kemal Galip Bey gibi güzide şahsi- yetler de vardı. O devri idrak etmiş 'olan eski saray. adamlarından intikal eden Fi- vayetlere nazaran, ilk teşekkül eden bu askeri bando, seksen kişiden mü- rekkepti. Garp ordularındaki bando- ların bütün nefesli sazları, aynen kabul edilmişti. Ve bunlar, efrada Garp no- tasiyle öğretilmişti. Bu bandonun ilk çaldığı hava, (Türk karakolu) isminde bir marştı. Rivayete nazaran bunu, (Donizetti) bestelemişti. Bando, her akşam ikindi Ziya ŞAKİR namazından sonra, sarayın kapısında üç hava çalıyordu, Buna (nöbet) de- niliyordu. Maamafih, boru muallimi Vaybelim Ahmet Ağa ile Ahmet Ustanın yetiş- tirdiği boruzenlerle tırampeteciler de ilga edilmemiş, onlar da alaylara yerleştirilmişti. Bunlar da her gece yatsı namazından sonra kışlalarının kapıları önünde nöbet çaldıkları gibi, kıtaların hareket halinde de yürüyü- şü tanzim etmektelerdi. İlk Türk bandosu, az zaman zar- fında büvük inkişaf gösterdi, İstan- bulda, derhal bir muzika bölüğü teşek- kül etti, Burası, âdeta bir askeri mu- zika mektebi halinde idi. Buradan yetişenler, diger ordulara gönderildi. Böylece bando muzikâ taammüm etti. (Donizetti) bu mühim sanat mües- sesesinin başında bulunuyordu. Bir taraftan kıymetdar bestelerini vücuda getirirken, diger taraftan da güzide talebeler yetiştiriyordu. Sultan Mecit tahta çıktığı zaman, yeni padişaha bir marş yaptı. Büyük bir muvaffakiyetle, huzurda çaldırdı. Sultan Mecitten, bir saray. bandosu . kurmak emrini aldı. İtalyan Sanatkârı, (Muzikai Hü- mayun) namı altında yepyeni bir bando teşkil etti. Bunun kumandan- lığı, (Donizetti)nin en kıymetli şakirt- lerinden Necip Paşaya verildi. Muzikai Hümayun, Sultan Mecit ve Sultan Aziz devirlerinde, mühim terakki ve inkişaf eserleri gösterdi. Lâkin Sultan Hamit devrinde mazhar olduğu tekemmül ile, Avrupalıların hayranlıklarını kazanacak dereceyi ibraz etti. Sultan Hamit, Garp musikisinde üstat sayılacak derecede bilgiye sa- hipti. Hattâ Necip Paşa tarafından Yapılmış olan (Hamidiye marşı) nı bizzat kendisi tashih etmek suretiyle, bütün dünyada büyük bir şöhret al- mış olan o yüksek sanat eserini vü- cuda getirmişti. Sultan Hamit, Muzikai Hümayu- nu, yalnız ıslah etmekle kalmadı. Bu nam altında, muhtelif musiki teşek- külleri yaptı. Ve Türk sanat dehası- nı, İstanbula gelen tâcidar misafirle- riyle, bütün Garp âlemine tanıttı.