e EL İŞ e BX gazetede gördüm: At pazarında boşanmış ve bir ihtiyar kadının elindeki. testiyi kırmış bir merkebe ait üç buçuk satırlık hâdise kadar ihmalli bir kemmiyet ve keyfiyet kadrosu içinde - bir: haber... 83 yin vede Bu milleti evvela sarhoşluktan havuz düğünün Terkos gl 200 milyon lirayı biraz geçen rakı- istihlâki, 1944 yılının aynı aylarında tam 282 mil- yon 317 bin lirayı bulmuş! Ve Tanrıkulu bana emretti: — Rakının. kilosu 7 liraya... Şu rakamı 7ye taksim et bakalım, 11 ayda rakı istihlâki kaç kilo tutuyor? Emir, yerine geldi: — Tam 40 e 331 bin kilo... Yani 40331 ton Fısıldadı: — Eğer bu rakıyı faraza Kana- dadan getirtseydik, her biri 2000 ton mâyi alan büyük sarnıç şileplerinden tam 21 tane vapurumuz olmalıydı? Mırıldandım: — Demek, ayda aşağı yukarı 4 milyon kilo rakı içiyoruz! Birası, şa- râbı, votkası, filânı, falanı da hesapta olmaksızın!.. Mânalı mânalı gülümsedi : — Fakat bunu 18 milyon nüfusu- muza nisbet edersek büyük bir şey tutmaz! Hayretler içinde atıldım: — Aman efendim, adam başına ayda 223 gram eder! — Eh, adam başına iğde 223 gram çok mu? Apıştım, kaldım: — Bilmem !.. — Bilmelisin! Adam başına düşen ayda 223 gramlık hesabın içinde, kundaktaki bebekten bulüğ çağına ve biraz, yukarısına kadar kızlı erkekli, en aşağı 4 mil- yonçocukvar. * Ayrıca, bir ayağımezarda iht.yarlar,has- talar, içemi- yenler, alamı- yanlar..: Demek ki, nüfusumuzun dörtte birinden fazlası “fiilen ve maddeten , içebilme iktidarında de- ğildir. Bu takdirde adam başına ayda 223 gram, bir kiloya çıkar. Bu nüfu- sun yarısı da kadın... Kadını bir parça tenzih edelim! Etti mi, adam başına ayda 2 kilo? İşte rüşd ve hürriyet çağında, iktidar ve imkân sahibi, en güçlü ve kuvvetli, en verimli ve mes'- uliyetli nüfusumuz içinde, tek ve çift hesabiyle biri içse de öbürü içmese, Başı .meden dile oru kurtaralım!!! yalnız rakı istihlâki adam başına ayda 4 e ei m, göğsüme düştü. Onu, gör- — Her gece İstanbulun bellibaşlı semtlerinde, sokaklara bir yol halısı serilmektedir. Hani dolak şeklinde üstüste sarılmış yol halılari vardır ya; bir itişte kendi kendisine yuvarlanır ve açılır?.. İşte bu yol halılarının İstan- bul sokaklarında açıldığı saat, gece yarısı; açıldığı semtlerde başta Bey- oğlu, Galata, Sirkeci, Balıkpazarı, filân... . İstanbulda, ana caddelerden ge- çip de bu korkunç R halısından başka bir nok- taya basmak imkânıyoktur. Vapurda, tramvayda, otomobilde bile aynı yol < halısından parçalar... Eh, başımı alıp bir tirene atlar ve ondan ka- çabilirim diye düşünebilirsiniz de- gil mi? Tirene girer girmez görürsü- nüz ki, baştanbaşa aynı yol halısiyle kaplı bir mekândasınız. Bazan kom- partımanınızın penceresini açıp temiz hava ve tabii manzarayla halleşmek- ten gelen bir unutkanlık içinde mah- ud yol halısını kaybedecek olursanız, merak etmeyiniz, onu ilk durakta, ge- cenin veya gündüzün kaçında olursa olsun ihtimamla yere serilmiş bula- caksınız. Gidin, gidin, gidin; Erzuruma, Karsa, Urfaya, Vana, Antakyaya, Edir- neye kadar gidin... İstasyonda, handa, köyde, kasabada, otelde, mandrada aynı halı... , Bu b üstünde, kadınlı ve erkekli, gençli ve ihtiyarlı, âlimli ve cahilli, muktedirli ve âcizli, her sınıf ver her şubeden insanlar, ruhlarındaki boşluğu, saçı sakala karıştıran ve ci- gerleri dudaklara ulaştıran hazin bir levha halinde âbideleştirmektedir. Yağlı parmak izleriyle bezeli şişe kırığı, köpeklerin bile koklamadan kaçtığı kokmuş meze artığı, tahtaku- rularına bile hayat hakkı bırakmıyan zehirli ispirto Kokusu ve hayal ile lisanı birbirine da- i | U o rıltan iğrenç sarhoş kusmu- “5 D | Lale) Nİ gunun ördüğü halı |.. 4 J Başımı kaldırdım. Dinle- m: ye “NECİP FAZIL KISAKÜREK o > z — İçinde 40 milyon 331 n kilo rakı bulunan bir yüklüğündeki bu havu- zun içinde, Türkiyenin tam 11 aylık rakı istihlâkinin karşılığı vardır; yalnız rakı istihlâkinin-. Demin, daima ruhi ve içtimai mânaya bitişik, riyazi ve ikti- sadi mânasını belirttiğim dâvanın,. şimdi doğrudan doğruya ruhi ve içti- mai cebhesini ve bu cebhenin riyazi ve iktisadi ifadesini ister misin? Bu cebhe, içinde 40 milyon 331 bin kilo rakı bulunan havuzdan tüten buhar- dadır. Düşünelim; bu buharın vıcık vıcık çamurlaştırdığı milyonlarca vic- dan, şuur, muvazene, kalb, beden ve madde ne hale gelecektir? 40 milyon 331 bin kilo rakının buharı içinden, 11 ayda kaç bin dayak, kaç bin sövüp sayma, kaç bin yaralama, kaç bin cinayet, kaç bin dolandırıcılık, kaç bin sahtekârlık, kaç bin hırsızlık, kaç bin yolsuzluk, kaç bin usulsüzlük, kaç bin rüşvet, kaç bin ihtikâr, kaç bin dikkatsizlik, kaç bin kaza, kaç bin intihar, kaç bin hastalık, kaç bin cinnet, kaç bin ırz düşmanlığı, kaç bin aile b e kaç bin sefalet rejisörlüğü, kaç bin vazife katilliği zebânisi tütmektedir? Ve Bütün bu ere a ve istihlâklerin kötüden iye ç a vE bellibaşl A ul v Ş ve müsbet bir e fayda, iş, emek İM) N > ! i i ve gelire çev- bl) rilmesi, doğru- ya kurtarıcılık mevkiinde bulunan ve her kıymetin anahtarı olan ruhi ve ahlâki diriltici.iğinden başka, sadece para ve madde değeri olarak memlekete ne getirir? Tanrıkulu içini çekti; sonra bir- denbire öldürücü okunu nişangâhına oturttu: — Ah; yalnız bu suali düşünmek, akıllanmaya da, büsbütün akımı kaçır- maya da yeter! Akıllılığı, abdallığı, âlimliği, cahilliği, iyiliği, kötülüğü bırak bir tarafa; yoksa biz, sadece ve kaba- ca deli miyiz ??? Evet, insanın; bütün idari ve içtimai ölçüleriyle insanın bu .kadar büyük bedahatleri görmemesi için tek kelimeyle akıl zoru çekmesi lâzımdır. —