EKA a K A N Al AE İleri EBUHAŞİM (SOFİ) — Allah sırrını takdis etsin — Sofi ismini ilk taşıyan... Ondan evvel kimse hakkında bu isim kulla- nılmadı. #4* Süfyan (Sevri) ile çağdaş... Süf- yan onun hakkında dedi ki: E buhaşim olmasaydı, ben ilâhiincelikleri öğrenemezdim. Onu gör- meden de, tasavvuf nedir bilmiyordum. #** İlk dergâh, Ebuhaşim vesilesile bi- na edildi: Emirlerden biri, kırda ava çık- miıştı, Orada Ebuhaşimi gördü. A ve safa ehlinden bir kimse ile karşı karşıya... Birbirlerinin ellerinden tut- muşlar, birbirlerinin gözlerine dal- mışlar, sımsıkı bir sevgi kemendi içinde söyleşiyorlar... Onlar, Emirin sa yediler, sonra aynı bağlılık eda- sına bürülü, birbirlerinden ayrıldılar. Bu hal Emirin çok hoşuna gitti. Ebuhaşimin yanına sokulup anlamak istedi : > — Biraz evvel yanından ayrılan adam mi — Bilm — — Buluşmanızdaki sebep? — Peki, o adam nereli ? — Onu da bilmiyorum — Birbirinizle ülfet niçin öyleyse? bizim yolumuz, tarikatimiz- dir; böyle emrolunmuşuz. Emir, hayran, sordu : — Sizin, içinde buluşup emiri gisi rex bir mekânınız var mı? — Size bi den altı yaptırayım da € drake toplan Ve Emir, böylece, Şamda, Remle ei yerde, ilk dergâhı bina tirdi İşte, gönül ve aşk ehli için ilk çed ei işte ilk Sofi... Ebuhaşimin sözü: — Gönüllerden kibri söküp çıkar- mak, dağları iğne ile kazıyıp silmek- ten daha zor... Bir gün, zamanenin kadısını, bir ev- den çıkarken gördü ve ağlayarak şöyle dedi : — Faydasız ilimden Allaha sığı- nırım ! ok Ölüm döşeğinde ona sordular : — Kendini nasıl buluyorsun? LD * İN “> ai pa Pp Gİ ir ii pi Da ai — Bir belâ görüyorum, bir büyük belâ... Ama aşk belâdan ziyade... ZÜNNUN (MISRİ) — Allah sırrını takdis etsin — Zünnu — Da ğla rda bir zenci gördüm. Yanında Allah dendiği zaman yüzü bembeyaz olur, sonra rengi tekrar yerli yerine e ime Zünnun Göker genç bir adama astladı. Gencin üzerinde şevk ve halet vardı. Gence sordu — Nerelisin, ey gurbett: şekide — Onunla huzuru olan, hiç gur- bette olur mu? gurbettekilerin vatanı, iflâs- re ir esi, o tenhadakilerin - yol arkad Önu Ö tanımaz “ esdi man gören can, uyku öz rahatına düş- o bir bütün, büt #** Zün Bayram günü, ikirdayan kalabalıkları gösterip Ebuyakub'a — Bahtiyarlık şirin içindeki alk vi bak, borçlarını yerine etikleri; "için pe şeden uçuyorlar, Borçlarını ödedik- leri için... Fakat acaba ödeyişleri kabul edildi mi, edilmedi mi? Ne soran var, ne düşünen... Gel seninle bir ta- rafa çekilip bunların ir ağlaşalım! Tefsirci : e — Zünnun PER ii ki, ne ke- sahibi olmakla raerihedilebilirler lek, hal, vakit, onun elinde lr olmuştu, Vaktin imamı, tanesi, erenlerin başıydı. nini nisbeti, bağı, yolu . Gerçi ondan evvel Şeyh Lâkin Zünnun, işareti ve mânayı, ibareye ve ifadeye sokanla- Bu harikulâdeliğin takdimi gelecek sayıda.. AR A A A A A e rın ilkidir; esrarı söze getirenlerin ilki.. Cüneyd zuhura gelince, yolun esrar ilmini, ifade kalıplarına daha çok dök- tü, beyaz yaprakların ve kitapların aynasına aksettirdi. Şibli belirdi; ve bu ilme minberler üzerinden cereyan verip onu büsbütün açığa vurdu. Cü- neyd'in sözü: «Biz bu ilmi, izbe yer altlarında, bomboş ev köşelerinde, gizli gizli söyleşirdik. Şibli meydana gelince, minberlere çıkıp onu halka çırçıplak gösterdi.» Akk Zünnun bir mesele için batı tarafı- na sefer edip Şeyhini gördü ve şu karşılığı aldı : — Niçin geldin ? Eğer evvellerin ve sonların ilmini öğrenmeğe geldin- se onu Allahtan başka kimse bilmez. Eğer Allahı murad edinmeğe geldin- se, o, yola çıkmak üzere ayağıni kal- Grip yerdeydi. Zünnun : i <- Üç sefer eyledim ve üç ilim irdim. İlkini halkın. hem küçüğü, m büyüğü kabul etti. İkincisini ız ani in rine ne kü- , ne de büyük... Tefsirci: — İlki tövbe ve pişmanlık ilmi... Bunu alkın hem aşağısı, hem yukarısı . İkincisi tevekkül ve sevgi “Zünnun ; — Perdelerin en kalını ve en çeti- ni, nefsi ve onun tedbirini görmektir. ik Zünnun : — Allahın zatını düşünmek cehil, işaretlemek şirktir; ve marifette ger- * ei i çek, hayret #** beeg yolun başı özleyip mi bri oi e önleşi ne de ulaşmak.. Zünnun ölümdeye kadar halk ara- sında inkâr, boğuşma, dedikodu, şa- mata... ona «Zındık> diyenler, onu din dışına çıkmış sananlar bile oldu. Zünnun gömüldükten sonra, toprak üstünde, insan oğlunun elinden çık- mışa benzemiyen bir yazı gördüler : <Zünnun, Allahn sevgilisi, şevkin- den Allah yolunda can veren...» Bu yazıyı dağıttılar, sonra yine ya- zılmış buldular. Yazı, silindikçe ya- zıldı, silindikçe yazıldı,