(PENİSİLİN) 1928 yılında Londrada garip ' bir ilim hâdisesi cereyan ediyordu. Londrada (Sent Mari) hastahanesi- ne mensup profesör (Fleming) bir et suyu vasatında, mutat usullere göre bazı mikroplar yetiştirirken, umulma- dık bir tesadüften, muazzam bir bu- luşa vardı. Buhar makinesinden bil- mem neye kadar bir çok ilmi keşfin, tesadüflerin kendi kendisine hazırla- dığı cilvelere neler borçlu olduğunu bilenlerce, bu işe «tesadüf» deyip geçmek kolay değil... Profesörün karşılaştığı manzara şuy- du: Mikrop yetiştirmeğe mahsus kap- lardan biri muhafazasız kalmış ve bunda bazı lekeler peydahlanmağa başlamıştı. Bu lekeler bir müddet son- ra soluk bir portakal rengini almıya başladı. İşte, bu soluk portakal renkli leke çevrelerinin içindeki mikroplar, birdenbire hayatiyetini kaybetmiş ve üreyemez olmuştu. Profesör bu müşa- hede karşısında şunu anladı: Et suyu içinde, harici tesirlerle bazı küf muhitleri meydana gelmekte ve bu muhitler mikropların üremesini şiddetle önlemektedir. Hâdise “böylece 1939 yılına, yani harbin başlangıç hengâmesine kadar, profesörün şahsi ve neticesiz bir mü- şahedesi halinde kaldı. Harbin baş- langıcı sıralarında İngiliz âlimleri, et suyu vasatındaki küf muhitlerinin mik- ropları imha eden bir tesir sahibi ol- duğu üzerinde araştırmalar yaptılar. Bu küf muhitlerinin soluk portakal renkli bünyesine ve bu bünyedeki cevhere (Penisilin) ismi verildi. Lâtin- cesi (Pencillium Notatum)... Bu mad- Küf 'ün teşekkülü (Penisilin) hazırlanırken denin havi olduğu cevher müthiş ve kati bir hassaya malikti; en küçük ve en muğlak hayatiyetleri bir anda boğmak hassası... Harbin başında hâdise böylece kal- mışken, son zamanlara doğru yeni araştırmalar neticesinde tatmin edici bir usule varılabildi. Küfün hü- lâsası çıkarılarak bir tüp içinde ve gayet ince pudra hâlinde bazı madde- lerle karıştırıldı; ve yeni ihtilâtlar sa- yesinde cevher çok daha kıymetli ve müsait şartlar altında elde edildi. Mamafih bu şart!»” altında (Penisilin) in istihsali gayetle mahdut oluyordu. Nevyork'tan gelen son haberlere göre, mucizeler yaratan bu ilâcın herkes tarafından kullanılabilmesini temin eden yeni bir usul keşfedilmiştir. , Küfün ifraz ettiği kimyevi bir mad- de olan (Penisilin) işlenmemiş bir . haldedir. Bunu tasfiye etmek son de- rece güç ve binnetice istihsali de mah- duttur. Keşfedilen yeni usule göre; meselâ ( Penisilin ) ifraz eden peynir- lere sürtülmüş bezler, mikroptan te- mizlenecek yerlere tatbik edilmektedir. Ve hattâ bazı hallerde daha ileri gi- dilerek, tasfiye edilmiş ( Penisilin ) den daha kolay elde edilebilen peynir üzerindeki küfler doğrudan doğruya kullanılmış ve muvaffakiyetli neticeler elde edilmiştir. Böylece ilmin eline mikroplara karşı en müthiş imha silâhlarından biri geç- miş oluyor. ( Penisilin ) cevherinin kuv- vetini anlamak için, onun on milyonda bir nisbetinde bulunduğu bir su küt- 201 > En MUCİZESİ Nakili: Ne - Mu lesi içinde, mevcut bütün mikropları imha ettiğini bilmek yeter. İş bu hale gelince bu cevherden bütün hastaneler- de, harp meydanlarında ve her sahada faydalanılmaya başlandı. Bilhassa da- hili intanlarda mücadelesi pek çetin olan bazı mikrop zümrelerine karşı insan Oğlunun eline en kuvvetli bir silâh geçmiş oldu. Son haftalarda İn- giltere Başvekili ( Çörçil) ide 70 ya- şına rağmen tutulduğu zatürreden kurtaran bu silâh, İngilizlerin, siyasi ve askeri zaferlerinden hiç de eksik olmıyan bir ilmi zaferidir. İlk tecrü- belerin bu kadar müsbet neticeler verişinden sonra şimdi Londrada pro- fesör( Heyilbron ) ve profesör ( Robin- son ) gibi büyük âlimler, yeni araştır- malarla, keşfin şumulünü daha geniş- letmek ve ondan insanlığa yeni mü- dafaa kuvvetleri temin etmek yolunda yürümektedirler. İnsanlar ve Hâdiseler : ROMANYA RADYOSUNDA MEVLÜT Geçen Kurban bayramının biririnci, ikinci ve üçüncü akşamları Türkiye saati ile 19.15 de Bükreşi bulanlar; pürüzsüz ve güzel bir sesin okuduğu (Mevlüdü Ne- bevi) yi mutlak dinlemiştirler. Savaşlarda can veren Romanyalı Türk erlerinin ruh- larına ithaf edilen bir mevlüt... Radyo istasyonunun bu unutulmaz buluşundaki propaganda cephesi bir tarafa bırakılırsa, insanlanların mutlaka bir vy2 inanmak ihtiyacı ile nasıl yandıkları ve Romanya hükümetinin bu insiyaki sAktdan istifade hususunda ne derece mahir davrandığı derhal göze çarpar Yirminci asır üieleri, fen sahasında- ki büyük terakkilere mukabil, manevi- yat aleminde telâfisi imkânsız bir tered- diye sürüklendi. Artık ona, kalbini, hiç, değilse nisbi bir süküna kavuşduracak bir $ey, tek kelime ile (iman) lâzımdır Halk Partisi bayrağındaki (altı ok) un havalisi zelzele kurbanlarını hatırlayarak, kendi . kendimize şu sualleri sormadan : Acaba bizim ölülerimiz, Ro- meni toprakları uğuzuna şehit düşen ya- Mine ai e daha mı az dü- ege İhtiyaç büyüktür; ve bize öyle geliyor ki, (Altı Ok) un beliğ manasile taaruz etmeksizin bu ihtiyaca cevap verilebilir. İskender Fikret AKDORA a İRKİ